16 Mayıs 2013 12:04

Ancak birlikte hareket ettiğin zaman kazanırsın

10-11 yaşlarında okuldan eve geldiğimde annemin öldüğünü duydum, bütün dünya üzerime yıkılmıştı. Birden annesiz kalıyor, bir babanın ve 3 kardeşin sorumluluğu omuzlarıma yükleniyordum. Korkuyordum, “bunca işin üstesinden nasıl gelirim” derken bir gün babamın evleneceğini duyduğumda çok sevinmiştim. Gel

Ancak birlikte hareket ettiğin zaman kazanırsın
Paylaş
Dilber / SULTANGAZİ

10-11 yaşlarında okuldan eve geldiğimde annemin öldüğünü duydum, bütün dünya üzerime yıkılmıştı. Birden annesiz kalıyor, bir babanın ve 3 kardeşin sorumluluğu omuzlarıma yükleniyordum. Korkuyordum, “bunca işin üstesinden nasıl gelirim” derken bir gün babamın evleneceğini duyduğumda çok sevinmiştim. Gelen kadın en azından kardeşlerime bakar, ben de okuluma devam ederdim.

Düşündüğüm gibi olmadı. Bir anda 3 kardeşim ve ben sokağa bırakıldık. Evden ayrılan bir odayı bize verdiler, bir lamba ve ilk günler için kahvaltılık ve bulgur verilmişti, günlerce lapa ve peynirle beslendik ve sonunda geçinmek için bir işe girdim. Kardeşlerimi büyüttüm, erkek kardeşlerim okumayıp işe girdiler. Kız kardeşim de büyümüştü, ben de artık rahat etmek istiyordum. Evliliğin kurtuluş olduğunu düşündüm ve beni ilk isteyenle, tanımadan evlendim.
Evlilik de kurtuluş değilmiş. Bu kez de eşim ve ailesi tarafından baskı görüyordum. “Güzelsin kapan” dediler, kapandım ve çocuklarım oldu. Bu kez evdeki baskıdan kurtulmak için çalışmak istedim. Kayınbabam ve eşim “madem çalışacaksın o zaman bizim cemaatteki arkadaşın işyerinde çalış, hakkını yemezler” dedi. Ben de sevinmiştim, namazında niyazındalar, Allah korkuları vardır dedim ve işe başladım. Hak hukuk deyince herhalde en kötüleri bana denk geliyor, 10 yıldır bu işyerinde çalışıyorum ama yalnızca 2 yıldır sigortalıyım.

Patrondan zam istediğimizde patron “bakarız” derdi, 2 gün sonra mahallemizin kurs hocası gelir bize “patronunuzun durumu iyi değil, şu kadar zam yeter” der biz de kabul ederdik. Bir gün kurs hocasına “erkekler 1000 TL alırken biz neden 600 TL alıyoruz, onların sigortası var bizim niye yok?​” dediğimde hoca dönüp “kadın kadın, kendi gücünle erkeğin gücünü aynı mı görürsün? Allahtan kork! Başka yerde söyleme sana gülerler” demişti.

Yıllarca cemaat hocaları gelir bizim zammı belirler giderlerdi. Bizim patron da yıllarca kursa her ay kurban kestirip dağıtırdı. Bu kurbanlardan bize bir parça bile düşmezdi. 2 yıl önce işyerimize yeni bir arkadaş geldi. Başı açıktı, Kürt ve Aleviydi. Arkadaşlar sevmezlerdi onu, çünkü hepimiz Karadenizliydik, o ise bizden farklıydı, güvenemezdik ona. “Hakkınızı arayın” dediğinde tuhafımıza gitmişti.

Yine zam ve sigorta istedik, yine hocalardan biri geldi ve geçen yıl zam aldığımızı ve beklememizi söyledi. Aylar geçti zam yok, her gün birimiz patronun yanına gidiyor, zam istiyorduk, zammı vermezse işten çıkacağımızı söylediğimizde bizi dikkate almıyordu. Yeni gelen arkadaşımız, birlikte hareket edersek kazanacağımızı söyler ve bununla ilgili örnekler verirdi. Ustabaşı Fatma ablayla üçümüz karar aldık “zorunlu mesai yapmıyoruz” dedik. Diğer kadınlarla da konuştuk, onlar da kabul ettiler ve ilk 3 gün mesaiye kalmadık. Biz diretiyoruz, patron diretiyor, hoca gelip evde baskı kuruyor. Biz ne olursa olsun karara uyacağız dedik. “Eğer zammı vermez, sigortamızı yapmazsanız işten ayrılırız” dedik. 10. günde işi bıraktık. Ertesi gün patron bizi çağırdı ve biz birlikte hareket ederek 600 olan maaşımızı 850’ye yükselttik ve sigortamızı yaptırdık. Bu süreçte gördüm ki aynı dili konuşman, aynı mezhepten, aynı cemaatten olmanın hiçbir avantajı yok ancak birlikte hareket ettiğin zaman kazanırsın. Kader biraz da kendi elimizde.
 

ÖNCEKİ HABER

UEFA'da şampiyonluğa Chelsea uzandı

SONRAKİ HABER

Ayrımcılık sürdükçe, eşitsizlik de sürer

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa