​​​​​​​Eğitim Sen: “Bu süreç bir toplu pazarlık değil, siyasi müdahalelerle şekillenen bir müsamere”

İstanbul — Eğitim Sen 6 No’lu Üniversiteler Şubesi, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine ilişkin yaptığı basın açıklamasında, üniversitelerde görev yapan akademik ve idari/teknik personelin yıllardır görmezden gelinen taleplerine dikkat çekti. Şube, “14 yıldır her toplu sözleşme döneminde eğitim ve bilim emekçilerinin talepleri görmezden gelinmiş, yapılan her yasal düzenleme demokratik denetimden uzak dayatmalarla sürdürülmüştür” ifadeleriyle sürecin antidemokratik niteliğini vurguladı.

Açıklamada, “Toplu sözleşme sürecinde kapsam ve çerçeveden, temsilcilerin belirlenmesine, ekonomik ve sosyal tüm konuların öncelikle sermayenin ve patronların çıkarlarına göre şekillendirildiği büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyayız” denilerek, mevcut sistemin emekçileri dışlayan yapısı eleştirildi.

Eğitim Sen, yaşananların bir pazarlık değil, iktidar ve yandaş sendikaların “kısır döngüsüne” dönüştüğünü belirtti: 

“Bu süreç bir toplu pazarlık değil; siyasi müdahalelerle şekillenen bir müsamereye dönüştürülmüştür. Toplu sözleşme adı altında iktidar; onun çoğunlukta olduğu Hakem ve yandaş sendika üçlüsünün yarattığı kısır döngüyü kabul etmiyoruz.”

Sendika, grevli ve gerçek bir toplu sözleşme düzeninin “en temel hak” olduğunu belirtti ve şu sözlerle mücadele kararlılığını vurguladı:

“Artık yeter, emekçilerin yok sayıldığı, iktidarın, sermayenin ve yandaş konfederasyona teslim edilen bir pazarlık oyunu değil, evrensel ölçütlerin gözetildiği, grevli, gerçek bir toplu sözleşme düzeni en temel hakkımızdır!”

Eğitim Sen'in açıkladığı talepler ise şu şekilde:

1. Kamu emekçilerinin grevli toplu sözleşme hakkı önündeki yasal ve fiili engeller kaldırılmalıdır.

2. Yükseköğretim kurumlarının tüm karar ve denetim süreçlerinde üniversite bileşenlerinin tümü yer almalıdır. Karar ve denetim süreçlerinde kişilerin değil, kurulların egemenliğini esas alan eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik modeller hayata geçirilmelidir.

3. Haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen herkes görevine iade edilmeli, gerekli telafi mekanizmaları işletilmelidir.

4. Rektörlerin aşırı yetkilerinden birisini düzenleyen 2547 sayılı kanunun 13-b/4 maddesi iptal edilmeli, bu madde ile rektörlerin akademik ve idari/teknik personeli keyfi biçimde sürgün edebilmesi, görev yerini değiştirebilmesi engellenmelidir.

5. Devlet ve Vakıf üniversitelerinde 50/d, 33/a ile istihdam edilen araştırma görevlileri arasında görev ve haklar açısından yapılan her türlü ayrımcılık engellenmeli, araştırma görevlilerinin 50/d ile istihdamına son verilmeli, güvenceli istihdam temel alınmalıdır.

6. İşe alımlarda ve görevde yükselmelerde ehliyet, liyakat ve sınıflandırma esas alınmalı, kayırmacılık ve mülakat uygulamasına son verilmelidir.

7. Akademik personel üzerinde mobbinge dönüşen yayın ve performans baskısına son verilmeli, güvenli ve özgür çalışma ortamı sağlanmalıdır.

8. İdari, teknik personel ve yardımcı hizmetlilerin görev tanımları net biçimde yapılmalı; angarya iş yüküne son verilmelidir.

9. Eğitim ve bilim hizmet kolunda en düşük ücret yoksulluk sınırının üzerinde belirlenmelidir.

10. Unvan, kadro ya da hizmet sınıfı ayrımı yapılmaksızın, 1. dereceye yükselen tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge verilmelidir.

11. Akademik personele verilen “Yükseköğretim Tazminatı” ödeneği tüm üniversite çalışanlarına verilmelidir.

12. İdari ve teknik personelin tayin, nakil ve becayiş hakkı tanınmalı, aile bütünlüğü gözetilerek yer değiştirme hakları yasal güvence altına alınmalıdır.

13. TİS görüşmelerinde kadınların özgün talepleri ayrı bir başlıkta ve gündemle ele alınmalıdır.

14. Kadınlara ve LGBTİ+lara uygulanan ayrımcılık, şiddet, taciz, mobbing son bulmalı, cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir çalışma yaşamı ve ortamı sağlanmalıdır.

15. Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi tüm kademelerde ve üniversitelerin tüm bölümlerinde ders olarak okutulmalıdır.

TEMU

Milyarder gibi harca

Reklam