31 Temmuz 2025 04:32

Bursa’da yangını dayanışma yavaşlattı ama devlet önleyemedi

İğdir ve Karahıdır köylerinde yaşayan yurttaşlar, tek başlarına yangını söndürmeye çalışırken yaşadıkları çaresizliği anlatıyor: "Yapayalnızdık. Helikopter, bölgeye bakanla geldi, onunla gitti."

Bursa’da yangını dayanışma yavaşlattı ama devlet önleyemedi

Fotoğraf: AA

Aylin Keser


Bursa – Gürsu ve Kestel ilçeleri arasındaki Katır Dağlarındaki ormanlık alanda çıkan yangında 3 bin hektar alan kül oldu. 26 Temmuz Cumartesi günü çıkan yangın ancak 30 Temmuz Salı günü kontrol altına alınabilirken 3 gönüllü ve ormanda yaşayan binlerce hayvan hayatını kaybetti. Gürsu ilçesinde Karahıdır köyünde 3 ev yanarken, alevler İğdir köyüne yaklaşık 100 metre, TOKİ'lerde ise evlerin yaklaşık 500 metre yakınına kadar ilerledi. 'Balta girmeyen orman' diye tanımlanabilecek bölgeden geriye gri küller kaldı. Bölge halkının üzerine kara bulut gibi çöken yangından geriye sitem ve üzüntünün yanında pek çok soru işareti de cevap bekliyor. Yangınların ardından beşinci günde görüştüğümüz yurttaşlar ise bölgeye yeterli müdahalede bulunulmadığını ve devletin gerekli önlemleri zamanında almadığını belirtti.

"Yıllarca oy verdik, ormanlarımız yandı"

Gürsu’nun TOKİ bölgesinde yaşayan ve geçimini meyve satarak sağlayan bir esnaf, “Gürsu’da yangın başladıktan sonra saatlerce orman yandı, hiç kimse müdahale etmedi. Gürsu Belediyesi sosyal medyada yardım geldi gibi açıklamalar yaptı, ama buraya bir kişi bile göndermediler. Büyükşehir Belediyesi olmasaydı, burası daha da çok yanacaktı” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Yangının ilk anlarında müdahale edilmemesinin büyük zarara yol açtığını belirten esnaf, hava araçlarının da neden kullanılmadığını sordu: “Bu yangınlarda itfaiye işçileri, gönüllüler hayatını kaybetti. Devletin uçakları nereye gitti?​” Seçimlerde daima AKP’ye oy verdiğini vurgulayan esnaf, “Gençlerin geleceği için bir daha asla onlara oy vermeyeceğim” dedi.

"Kimin yaktığından çok neden söndürülmediği önemli"

Yangının faili hakkında yapılan resmi açıklamalara da şüpheyle yaklaşan esnaf, “FETÖ diyorlar, teröristler diyorlar... Kimin yaktığı önemli değil, neden söndürülmedi?​” dedi. Zeytin ağaçlarının bulunduğu bölgede yangının tam da hasat dönemine denk geldiğini belirten vatandaş, yaşanan felaketin en çok doğayı ve köylüleri vurduğunu söyledi.

İğdir’de köylüler endişeli ve öfkeli

Gürsu’ya bağlı Katır Dağı eteklerinde yer alan İğdir köyü, yangınlarda en büyük tehlikeyi yaşayan yerleşim yerlerinden biri oldu. Yangına ilk müdahaleyi kendi imkanlarıyla gerçekleştiren köy halkı, yaşananları büyük bir endişe ve öfkeyle anlattı.

Yangını gördüklerinde hızla bölgeye geçtiklerini anlatan Mehmet Gökaşar, “O noktada havadan destek şarttı ama biz gittiğimizde sadece iki itfaiye ve birkaç köylü vardı. Elimizden bir şey gelmeyince su almak için geri dönerken Karahıdır, Hasan ve Cambazlar köylerinden 35-40 civarı traktör ve tanker yangın alanına gidiyordu. Ben de kendi kamyonuma su yükleyip yangın noktasına yöneldim ama alevler çoktan TOKİ yoluna ulaşmıştı” diye anlattı.

"Halen yangın nöbetindeyiz" 

Yangın felaketinin psikolojik etkilerinin bölge halkı üzerinde devam ettiğini belirten Gökaşar, yangının yeniden başlamasından korktuklarını, geceleri nöbetleşe uyuduklarını, tüm köylülerin diken üstünde yaşadığını vurguladı. İğdir Köyü'nde yaşananlar, yalnızca bir yangın felaketi değil, aynı zamanda yerel halkın yalnız bırakıldığı bir mücadeleyi gözler önüne seriyor. Devlet kurumlarının yetersizliği, koordinasyon eksikliği ve ihmaller zinciri, köylülerin yaşadığı mağduriyeti daha da derinleştiriyor. Köy halkı ise bir yandan küle dönen ormanların ve hayvanların yasını tutarken diğer yandan bu ihmallerin hesabının sorulmasını bekliyor.

"Dayanışma vardı ama devlet koordinesi yoktu"

Karahıdır köyüne yaklaşan yangın nedeniyle akrabalarını tahliye etmek isteyen Eyüpcan Muyan ise yaşanan kaosu, “Karahıdır’dan akrabalarımızı alıp 10 dakika uzaklıktaki köyümüze döndüğümüzde bizim köyün çevresinin yanmaya başladığını gördük. Evlerimizi zar zor boşalttık. O sırada bize destek olacak, yönlendirecek profesyonel bir destek yoktu. Uçakların gelişi ise en az iki saat sürdü” diye anlattı. Yaşanan korku ve tehlikeye rağmen halkın dayanışmasının kendileri için büyük bir güç kaynağı olduğunu vurgulayan köylüler, “Mudanya’dan, Kozluören’den hiç tanımadığımız onlarca insan buradaydı. Traktörlerini hiç düşünmeden dağlara, yangın noktasına sürenler oldu. Fakat gücümüz yetmedi. Gözümün önünde bir tanker devrildi, hızlıca 10 kişi elleriyle tankeri kaldırıp yerine koydu ve yola devam ettik, ancak gece boyunca hiçbir yangın söndürme uçağı çalışmadı. Oysa yangın en çok gece büyüdü” ifadeleriyle anlattı

Köylüler, gece 02.00 sularında bölgeye bir bakanın gelmesi üzerine helikopterlerin de bölgeye geldiğini, bakanın bir süre kalıp gitmesinin ardından helikopterlerin de bölgeyi terk ettiğini anlattı.

"Yangına hazır değilmişiz"

TOKİ’lerde esnaflık yapan ve aynı zamanda Gürsu Belediyesine bağlı arama kurtarma gönüllüsü olan Gülcan Turan, Katır Dağı’nda çıkan orman yangınında sahada görev alan isimlerden biriydi. Gürcan, “Ekipler, Altıyol’daki yangını söndürdü ama oradan üst bölgeye geçince, aynı noktada tekrar büyük bir yangının başladığını gördük. Birçok insan, elinden gelen tüm desteği ile yangını söndürmeye çalıştı. Benim yangın esnasında iki kolum da yandı. Bu yangınla gördük ki biz kurtarma ekibi olarak da yangına hazır değilmişiz” dedi.

Yangın sönmeden reklam başladı

Yangınların henüz üçüncü gününde ve tamamı kontrol alınmadan Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık tarafından kendi fotoğrafıyla birlikte bilboardlarda yer alan ‘Geçmiş olsun Gürsu’ görselleri ise bölgede dikkat çekiyor. Pek çok yurttaşın ‘Daha yangın bitmedi, yaralar sarılmadı. Bu neyin acelesi?​’ diye tepki gösterdiği Belediye Başkanı Işık, aynı zamanda yangın sırasında yeterli müdahaleyi gerçekleştirmedikleri gerekçesiyle eleştiriliyor. Işık, yangınların ilk saatlerinde henüz uçaklar söndürmek için gelmemişken sosyal medya hesaplarından ‘Yangın söndürme uçakları görev yapıyor’ açıklaması da yapmıştı.

Evrensel'i Takip Et