98 Bergama’dan 25 Selçuk’a
Bu yıl üniversitelerden mezun olan gençlik olarak sadece diplomalarımızı değil, kampüslerde verdiğimiz mücadelenin mirasını da yanımızda taşıyoruz.

22. Gençlik Yaz Kampı afişi
Doğa BAYBUĞA
Hacettepe Üniversitesi
Bundan 27 sene önce tıpkı bugünkü gibi iktidar maden şirketlerine son hız peşkeş çekiyor, Türkiye’nin dört bir yanında uluslararası tekellerle maden anlaşmaları yapılıyordu. Aslında bu anlaşmalar kökünü 90’lı yılların başına dayandırıyordu. Yaklaşık on yıldır başta Bergamalılar olmak üzere pek çok kişi bu anlaşmalara karşı direniyor, “Bu topraklar bizim” diyorlardı. Eurogold maden şirketinin siyanürle toprak araması halk tarafından asla kabul edilmemiş, konu yargıya taşınmış, mahkeme şirketin aleyhine karar verse de faaliyetler durmamıştı. Özellikle 1997-1998 yılında pek çok yerde Bergama toprağı için eylemler düzenleniyordu. Halkın ve yargının hayırına karşı gözünü kar ve rant hırsı bürümüş bir avuç patron ve yandaş, Bergama’yı zehirlemeye devam ediyorlardı. Bergama için vaziyet bu haldeyken bir yandan da gençlik mücadelesi yolunu bulmaya çalışıyordu. Baskının ve yasaklamaların yüksek olduğu, siyasi ortamın her geçen dakika nabzının yükseldiği bir dönemde Türkiye’de gençlik mücadelesi yan yana gelmeli, birlikte kuracağı, üreteceği alanları inşa etmeliydi. İşte bu süreçte gençlik kafa kafaya vermiş forumlarla, eylemlerle, basın aygıtlarıyla Türkiye’nin ilk uluslararası kampını örgütlemeye girişmişlerdi. Dünyanın farklı yerlerinde gençlik kampları düzenleniyor olsa bile Türkiye gençliği o güne kadar deneyimlemediği bu kamp fikrine Bergama’da atılacağı kararını aldı. Çünkü kapitalizme karşı açtıkları bu savaşı topraklarını savunan köylülerle de buluşturmalıydılar. Toplantılarda, söyleşilerde, televizyonlarda gençlik kampı anlatılmaya başlandı. İlmek İlmek ördükleri bu kampa her geçen gün destek artıyor kamp katılımcı sayısı günden güne artıyordu. Kamp zamanı gelip çattığında ise binlerce genç Bergama’ya akın akın ilk “kamp ateşini” yakmaya geliyordu. Kamp ateşi demişken, kampın her günü yazılı ve basılı olarak o günkü kamp programını anlattıkları bir broşüre de “kamp ateşi” ismini vermişlerdi. Soğan patates doğrayarak yemeklerini beraber pişiren, atölyelerde yan yana gelen, konserlerde pek çok sanatçıyla dayanışmayı büyüten binlerce genç Türkiye’nin bugüne kadar uzanmış olan kampımızın ilk adımlarını atıyorlardı. Dediğimiz gibi kamp yüzlerce gencin katılımıyla geçmiş, pek çok sanatçı, akademisyen kampa destek olmuştu. Bir sonraki sene kamp yasaklanacak ancak 2000 senesinde tekrar yan yana gelebileceklerdi.
Gençliğin talepleri ve özlemleri aynı
Şimdiyse bizler bugün kamp ateşini devralanlar olarak, tek adam iktidarının her alandan bir kıskaçla hayatımızı ellerimizden almaya çalıştığı, gençliği umutsuzluğa, çaresizliğe, yoksulluğa sıkıştırdığı bu süreçte 22. Gençlik Yaz Kampımıza gidiyoruz. 1998 yılından bugüne pek çok şey değişmiş olsa da gençliğin talepleri, özlemleri ve ihtiyaçları aynı. Aynı olan bir başka şeyse iktidarların rant hırsı. Tıpkı Bergama halkının direndiği gibi günlerdir direnen İkizköy halkı da topraklarının şirketlere peşkeş çekilmemesi için mücadele ediyor. Bir diğer aynı olan şeyse savaş tekellerinin ve emperyalist devletlerin bölgede ve tüm dünyada yürüttükleri politikalar. Bugün 22.’sini gerçekleştirdiğimiz bu kampın antiemperyalist bir kamp olmasının temel sebebi kampı emperyalizme karşı örgütleneceğimiz bir alan olarak görmemiz. İsrail’in bir buçuk yılı aşkın süredir Filistin ve bölge halklarına karşı yaptığı saldırılar devam etmekte, Ortadoğu’da halklara karşı bir bölüşüm kavgası yaşanmakta. Bugün ise bizim önümüze koyacağımız şey, Türkiye gençliği olarak Ortadoğu’daki savaşın ortaklarından biri olan başta AKP olmak üzere emperyalist hedeflerle halkların üzerlerine bomba yağdıranlara karşı nasıl antiemperyalist ve antifaşist bir cepheyi örgütleyeceğimiz olmalı.
Hem eğleneceğiz hem birlikte üreteceğiz
Kampımızda 19 Mart sürecinden sonra kazanımlarımızın daha ileriden olması ve gençliğin kendi sözünü söyleyecek alanları üretebilmesi için yan yana gelecek ve tıpkı 98 gençliği gibi birlikte üreteceğiz. Geçen yıl kampın üniversite forumunun bir çıktısı olarak tespit ettiğimiz ÖTK’ler birçok üniversitede örgütlenmeye çalışılmış kimisinde başarıyla sonuçlanmıştı. Hacettepe açısından19 Mart süreci bizlere bu ihtiyacın ne kadar elzem olduğunu da göstermiş oldu. Bir yandan denize girip konserlerde eğlenirken diğer yandan kampın her bir köşesinden farklı sorunlara çözüm arayan sesleri beraber üretecek, okul sıralarımıza döndüğümüzde ihtiyacımız olan rotayı beraber çizeceğiz. Birbirimizden ne kadar farklı olsak da yan yana geldiğimizde ne kadar değiştirici bir güce sahip olduğumuzu bir kez daha görecek, kampın bize kazandırdığı bu bilinçle hayatımıza devam edeceğiz. Bugün önümüzde çadırının, yemeğinin, kantininin biz gittiğimizde hazır olduğu bir kampı maddi olarak örgütlemek için belki olanaklarımız kısıtlı ancak kampımızın sponsorsuz olması ve gençliğin örgütlenme deneyimleriyle kampımızın örgütlenmesi bizleri kamp alanında bağımsız kılan şeyin ta kendisi. Bu satırları okuyan her bir arkadaşım bu kampın hem katılımcısı hem de örgütleyicisi olmalıdır ki kamp ateşimiz daha çok genişlesin, dayanışmamız o kadar büyüsün. Kampta görüşmek dileğiyle.
(Genç Hayat)
Evrensel'i Takip Et