Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası: Kod 46 ile işten atılan öğretmen arkadaşımızın yanındayız
Kod 46 ile işten çıkarılan öğretmen Yunus Bilici için Güzelbahçe Uğur Koleji önünde basın açıklaması yapıldı.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Güzelbahçe Uğur Koleji öğretmenlerinden Yunus Bilici'nin okul yönetimi tarafından Kod 46 ile işine son verilmesine ilişkin okul önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Eğitim-Sen, Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim-Sen sendikaları katıldı. "Öğretmenler birlikte güçlü", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Patronların bakanı Yusuf Tekin istifa" sloganları atıldı.
"Sigortasız derslere girmem istendi, ek ders ücretleri ödenmedi"
İşine son verilen öğretmen Yunus Bilici yaşadıklarını anlattı. 1 Eylül 2024 tarihinde, Güzelbahçe Özel Uğur Okulları Kampüsü'nde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak göreve başladığını belirten Bilici, "Ancak, resmi göreve başlama tarihimden önce, 19 Ağustos 2024 tarihinde okulun resmi mail hesabı üzerinden çağrılarak sigortasız bir şekilde hızlandırma derslerine girmem istendi. Bu doğrultuda 9 Eylül 2024 tarihine kadar LGS ve AYT/TYT hızlandırma derslerine girdim. Okulun açılmasıyla birlikte, öğretmenlerin haftada en fazla iki gün nöbet görevi varken, tarafıma yaklaşık bir ay boyunca haftada beş gün nöbet yazıldı ve bu şekilde sistematik mobbinge maruz bırakıldım" dedi.
Ayrıca, birinci çeyrek, ikinci çeyrek ve yarıyıl tatillerinde, okulun resmi mail hesabı üzerinden planlanan etüt derslerinde, Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenlere tanıdığı tatil hakları yok sayılarak derslere girmek zorunda bırakıldığını Bilici, "Resmi ders programında haftada 40 saat derse girdiğim görülmesine rağmen, hafta sonu dersleri, hafta içi etütleri ve nöbet görevlerimin hiçbirine ilişkin ek ders ücretleri tarafıma ödenmedi" diye belirtti.
"Yalan beyanlarla işime son verildi"
"Kod 46" (hırsızlık, ahlaksızlık gibi yüz kızartıcı suçlar) gerekçesiyle işine son verilen Bilici, "24 Nisan 2025 Perşembe günü, yedinci ders saatinde, çantasından tornavida çıkaran bir öğrenciden tornavidayı almaya çalışırken yaşanan kargaşada, sınıf ortamını bozan ve dersin işlenmesini engelleyen başka bir öğrencinin kahkaha atması üzerine, o öğrenciyi korumak amacıyla elimin tersiyle kenara ittim. Bunun ardından öğrenci, idareye giderek, "Yunus Hoca bana vurdu, Yunus Hoca beni dövdü" şeklinde beyanda bulundu. Olay sonrası velisi tarafından ölümle tehdit edildim ve istifam istendi. Kampüs müdürü Hazal Karapostal, sicilimin zarar görmemesi adına istifa etmem gerektiğini ifade etti. Olayla ilgili olarak, kesinlikle herhangi bir öğrenciye şiddet uygulamadığımı, sınıftaki öğrencilerin olaya tanık olduklarını ve konunun İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından soruşturulması için şikâyet dilekçesi vereceğimi belirterek okuldan ayrıldım" dedi.
Olayın ardından, yaşadığı tehditler ve psikolojik baskı sebebiyle geceleri uyuyamaz hale geldiğini dile getiren Bilici, "Üç günlük rapor aldım. Okul yönetimi, olaydan 4 gün sonra öğrencilerden olayla ilgili tutanaklar almıştır. Ancak bu tutanakların işten çıkarılmam için yeterli olmadığını düşünen Kampüs Müdürü Hazal Karapostal, öğrencileri bireysel olarak odasına alarak yönlendirme yoluyla Yunus Hoca vurdu", "Yunus Hoca dövdü" şeklinde ifadeler yazdırmış, önceki tutanakları imha ederek, yeni tutanaklar düzenlemiştir. Bu durum açıkça evrakta sahtecilik anlamına gelmektedir. Olayla ilgili deliller, birçok velimin İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne sunduğu şikayet dilekçelerinde yer almaktadır" diye belirtti.
"Hukuki haklarımı sonuna kadar arayacağım"
"Yıl boyunca maruz kaldığım mobbinge ilişkin tüm belgeleri ilgili resmi kurumlara sunmuş bulunmaktayım" diyen Bilici, "Bu kodla birlikte hem mesleki itibarım hem de iş hayatım iftira yoluyla yok edilmeye çalışılmaktadır. Tüm kamuoyuna açıkça ifade ediyorum ki, bu iftiralara ve haksızlıklara karşı hukuki haklarımı sonuna kadar arayacağım. Konunun takipçisi olacağım ve adaletin yerini bulması için gereken tüm resmi girişimleri sürdüreceğim" dedi.
"Eğitim yuvası değil, ticarethane"
Açıklama yapan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası MYK Kadın Sekreteri Rabia Atbaş, "Bakın daha 10 gün önce yine ismi Uğur olan kurs merkezinde yine onursuz bir durumla karşılaştık. Uğur Kurs dönem ortasında öğretmenine aylarca verdiği 3 kuruş maaşı vermeyip kepenk kapattı. Öğrencilerinin hayatlarını hiçe sayıp daha sınava girmeden ortada bıraktı. 10 gün içinde Uğur ismi altında yaşanan bu ikinci olay. Buradan Uğur isimlerinin asıl sahibi olan, kampüs kampüs ardına arkasına bakmadan, sadece cebini düşünerek isim hakkını veren Enver Yücel'e sesleniyorum. Siz bu kurumların birer ticarethaneye değil eğitim yuvasına dönüşmesini sağlayana kadar peşinizi bırakmayacağız. Velilerimizle , eğitim emekçisi dostlarımızla omuz omuza verip gerekirse yıkılmanızı sağlayacağız. Ama bu onursuz davranışınız karşısında susmayacağız" dedi.
"Ayrıca buradan Milli Eğitim Bakanlığına ve Bakan Yusuf Tekin'e sesleniyorum" diyen Atbaş, "Biz öğretmenler bu kurumlarda şiddete uğruyoruz, biz öğretmenler bu kurumlarda tacize uğruyoruz, asgari ücret dolaylarında, hiçbir özlük hakkımız verilmeden çalışıyoruz. Siz ne yapıyorsunuz? Bu kurumları denetlemiyorsunuz. Denetleseniz de üç kuruş ceza kesip çıkıp gidiyorsunuz" dedi. Yine öğretmenlerin elinden taban maaş hakkının, belirsiz süreli sözleşme hakkının, özlük haklarının çalındığını ifade eden Atbaş, "10 No'lu iş koluna bizleri hapsederek sendikal haklarımızın önüne geçiyorsunuz. Sizin yüzünüzden tüm bu haksızlıkları yaşıyoruz. Neden bunlara katlanıyoruz biliyor musunuz? Çünkü mesleğimizi ve öğrencilerimizi seviyoruz. Onlara tüm bu haksızlıkların önüne geçerek güvenli bir gelecek bırakacağız. Size rağmen öğretmeni değerli kılan tüm haklarımızı geri alacağız" dedi.
(İşçi Sendika Servisi)
Evrensel'i Takip Et