7 Aralık 2024 04:06

Erkunt Sanayi AŞ’de köle düzeni: İş güvenliği yok, hijyen yok, ısınma yok

Erkunt Sanayii AŞ fabrikalarında iş kazalarına davetiye çıkartılıyor. Yıpranan iş güvenliği ekipmanları yeterince sık yenilenmiyor, birçok ekipman ucuzu tercih edildiği için işlevini görmüyor.

Erkunt Sanayi AŞ’de köle düzeni: İş güvenliği yok, hijyen yok, ısınma yok

Erkunt Traktör tanıtım videosundan alınmıştır.
 

Demir KAYA
Ankara

Ankara’nın Etimesgut ve Sincan ilçelerinde fabrikaları bulunan Erkunt Sanayii AŞ fabrikalarında iş kazalarına davetiye çıkartılıyor. İşçiler ağır sanayii olarak geçen döküm ve makine fabrikalarında tozun içerisinde vardiyalı sistemle, kimi zaman fazla mesailerle çalışırken işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından önlemler oldukça yetersiz. Yıpranan iş güvenliği ekipmanları yeterince sık yenilenmiyor, birçok ekipman ucuzu tercih edildiği için işlevini görmüyor, kimi vardiyalarda ise bir iş kazası durumunda müdahale edecek sağlık personeli bile bulunmuyor. Daha önce de organ kaybı ile sonuçlanan iş kazalarının yaşandığı fabrikada işçiler, iki işçi kadar çalışmaya zorlanıyor ancak bir iş kazası olduğunda mesuliyeti işçilere yıkılıyor. Denetlemeler önceden fabrika yönetimine haber verilerek yapılırken, denetleme zamanı uygulanan göstermelik önlemler denetleme bitince kesiliyor.

TOZ VE DUMAN İÇERİSİNDE ORGAN KAYIPLARI

Havalandırması yetersiz olan, çay molası bile olmayan fabrikalarda tozun ve kulakları sağır eden bir gürültünün içerisinde çalışan işçiler, koruması için verilen iş güvenliği ekipmanlarının yetersiz olduğunu söylüyorlar: “Gözlükler dandik, kulaklıklar 3M değil, maskelerden toz soluyoruz. Nefes almakta güçlük çekiyoruz. İş ayakkabısı senede 1 defa veriliyor. Ayakkabının ucu kalkıyor, deliniyor. Yenisini istediğimizde ayakkabı yok idare et deyip geçiliyor. Yağ içinde kalınca o ayakkabılar çalışmak mümkün olmuyor”

İşçiler bu koşullarda uzun mesailerde çalışmak zorunda kalırken geçtiğimiz senelerde 2 tane ağır iş kazası geçiren işçi olduğunu anlatıyor. Vardiya çıkışına yakın saatlerde korkuluğu olmayan kalitesiz taşlama makinesi yüzünden işçilerden birine sıçrayan taşlar işçinin kanlar içerisinde kalmasına sebep olmuş. Daha sonrasında girilen ameliyat sırasında işçinin vücudunun içerisinden taş çıkarken 70 cm bağırsaktan kesmişler ve böbreğinin birini kaybetmek zorunda kalmış. Bir diğer işçiye ise hattın yanında biriken çapakları alması söylenmiş. Çapakları almaya çalışırken tel örgü olmadığı için bacağı hat ile derece arasında kalan işçinin bacağı kopmuş.

En ağırları bu kazalar olmuş olsa da fabrikada senesini doldurup kaza geçirmemiş işçi kalmıyor. Makineyi çalıştırırken parmağın üstüne düşen parçalar sebebiyle de birçok işçinin parmağı kırılıyor. Bakımsız makineler ise bakıma yollanılması gerekirken işçilerin başında hadi hadi denilerek çalıştırılıyor. Birçok işçi ucuz maskeler sebebiyle soluduğu toz yüzünden solunum yolları problemleri yaşıyor. Fabrikaların rutin sağlık denetlemelerinde sağlam çıkan işçiler sağlık ocaklarına gittiklerinde ciğerlerinden sorunlu çıkıyor. Vardiyalı sistemde çalışan fabrikaların ne her fabrikasında ne de her vardiyasında sağlık personeli bulunuyor. İşçiler kendi vardiyalarında sağlık personeli yokken iş kazası geçirme ihtimalinin tedirginliği ile çalışırken bu ağır kazalardan birinin ölümle bile sonuçlanabileceğinin farkındalar: “Yan fabrikadan 30-40 dakikada geliyor sağlıkçı. Benim başıma ciddi bir şey gelse 30-40 dakikada neler olur biliyor musunuz? Riskli işlere hadi hızlıca hallediver deniliyor. Yaptığın zaman iyisin yapmadığın zaman kötüsün. Yapsan başına bir şey gelse kendi koptu, kendi kaptırdı diyorlar. İş kazaları yaşanıyor. Zihniyet bu”’ diyen bir işçi istenileni yapmayan birçok arkadaşının bölüm, fabrika değişikliğine maruz kaldığını söylüyor.

içinde ateş yanan tanker, duman kaplı fabrika

Fotoğraflar: Evrensel

YOĞUN MESAİDE KAZA KAÇINILMAZ

Ücretlerin yoksulluk sınırının yarısının altına düştüğü fabrikada formenlerin bile geçinmek için ek iş yaptığını anlatan işçiler “Kiracıyız. Kredi kartı borcu, faturalar, çoluk çocuk. Geçinemiyoruz. Fazla mesaiye kalmak zorunda kalıyoruz. Zaten reddetsen mobbing var, sürgün var” diyorlar. Bu iş kazaları da en çok fazla mesaiye kalınan zamanlarda gerçekleşiyor. İşten çıkartılan işçilerin yerine yenisinin alınmadığını söyleyen işçiler, çıkartılan işçilerin de yükünün üstlerine bindiğini belirtiyor. “2-3 işçi kadar çalışırken işleri yetiştirmemiz isteniyor. Hadi hadi ile çalıştırılıyoruz, kaza da kaçınılmaz oluyor” diyorlar. Sürgün sistemi ile bölüm değişikliği yapılan işçilerin ise 1-2 defa makinenin çalışmasının gösterilip hemen makineye verildiğini belirtiyorlar. Düzgün bir iş güvenliği ve makine eğitimi verilmeyince de kaza için tüm koşullar hazırlanmış oluyor. 

‘KEDİ BİLE BU YEMEĞİ YEMİYOR’

Yemekhaneyi konuşmaya başladığımızda ise işçilerin söylediği ortak söz “Tok gidiyoruz, aç dönüyoruz” oluyor. Bir işçi, “Sabah akşam türlü, kabak. Etli nohut deniyor ama içinde eti bulana altın veriyoruz. Geçtiğimiz yıllarda yapılan yemekhane değişikliğinden önce çeşitlilik azdı ancak gene yenilebilirdi. Şimdi öyle değil. 4-5 senedir kışın balık çıkmıyor. Makarna ya, makarnayı nasıl kötü yapabilirsin? Hepimiz yapmışızdır. Makarnayı bile kötü yapıyorlar. Dönerden 1 defa tırnak çıktı diye dönerden vazgeçtiler. Hijyeni sağlayacağını bahane edip döneri iptal ediyor. Yiyemediğimiz köfteyi, tavuğu kediye veriyoruz kedi bile yemiyor” diyor.

‘RAPORU ÖZEL HASTANEDEN ALMAYA ZORLUYORLAR’

Tuvaletlerin fotoğraflarının sosyal medya sayfalarına düşmesinden sonra yenilenmeye başladığını söyleyen işçiler, fabrikaların duş/tuvalet bölümlerinde de hijyen bulamıyorlar. Kırık pisuvarlar, pas bağlamış kazanlardan gelen sular, bozuk sifonlar… Pazar geceden kalorifer yakılmadığı için pazartesi sabah titreyerek soyunup giyindiklerini söyleyen işçiler “Isınmak için fabrikanın her yerinde ateş yakıyoruz. Bu fabrikada ocaklar çalışıyor. Onların ısısını bile kullanıp ısıtabilirler isterlerse” diyor. Hasta olduklarında ise sağlık ocağından alınan raporun yönetim tarafından kabul edilmediğini söyleyen işçiler, ücretlerini alamıyorlar. Anlaşmalı özel hastaneye yollanan işçiler “Raporu kendi sağlıkçılarından almadıkça ücretimizi ödemiyorlar. Bunu da hizmet diye sunuyorlar bize. Ben zorunda mıyım oraya gitmeye” diyerek sitem ediyor.

Evrensel'i Takip Et