Barış akan kanın durmasıdır
BARIŞA EN ÇOK KADININ İHTİYACI VAR!
Emekçi bir ailenin kapısını çalıyoruz. Bizi güler yüzüyle karşılayan aile içeri buyur ediyor. Evin terasında ekmek pişiren kadınlarla konuşmaya başlıyoruz. İlk sözü Cevahir Güleser alıyor. Barışın artık bir an önce gelmesini istediğini deyip ekliyor “yeter artık çocuklarımız ölmesin, küçücük çocuklar cezaevlerinde olmasın barışın gelmesini istiyoruz. Soruyorum bizim çocuklarımız ne yaptılar, kimi öldürdüler kimi soydular neden cezaevindeler?”
“Ben yakınlarımı bu savaşta kaybettim” diyen Güleser bu acıyı yakından bildiğini dile getiriyor. Güleser yürütülen süreçte iktidarın samimiyeti konusunda emin olmadığını ama artık kardeşliğin sağlanması gerektiğini bu yüzden de sözlerinden caymamalarını istediğini vurguluyor. Kışladaki ölümleri sorduğumuzda ise bunların kesinlikle intihar olduğunu düşünmediğini eğer böyle bir durum söz konusuysa bile bunun yaratılan baskı ortamından kaynaklandığı düşündüğünü belirtiyor. Rahile Yener de iki çocuk annesi. Barışa en çok kadının ihtiyacı olduğunu söyleyen Yener; kadının evlat acısı çektiğini ve bir an önce bu evlat acısına son verilmesini belirtti. Barış adı altında yürütülen bir siyasetin olduğunu ama bunu samimi bulmadığını belirten Yener “ bir tarafta barış denilirken bir tarafta askerler ölüyor, bombalar yağıyor. Eğer samimiyseler bir an önce barış sağlanmalıdır. Benim barış için en büyük beklentim iki tarafında silah bırakması, tek tarafın değil. Bir kadının acısını en çok kadın anlar. Hepimiz anneyiz, el birliğiyle bunun mücadelesini vermeliyiz” dedi. Çocuklarının kılına bile zarar geldiğinde dayanamadığını dile getiren Yener “ benim vatanım yerinde durur ama oğlum geri gelmez. Madem öyle Başbakanda göndersin oğlunu askere, onun oğlu Amerika’da okurken benim oğlum savaşacak bu bana acı veriyor” diyerek tepkisini dile getirdi.
BU SÜREÇTE KADINLAR DİKKATE ALINMALI
Pişirilen ekmeğin güzel kokusu kadınların yüreğindeki barış umuduyla yolumuza devam ediyoruz. Şimdiki durağımız küçük bir atölye. Gülistan Ülker kızı Hatice Ülker’le beraber evinin bodrumunda oluşturduğu küçük bölmede çorap dikerek geçimini sağlıyor. Anne kızın mütevazı makinelerinin sesi eşliğinde başlıyor sohbetimiz. İlk önce Hatice Ülker alıyor sözü. Bu savaş hiç kimseye kar getirmiyor diyen Ülker “ ben anne olduğumda çocuğumu bu ortamda büyütmek istemiyorum. Açıkçası bu dönemde atılan adımların samimiyeti konusunda emin değilim. Diyorum ki neden daha önce atılmadı bu adımlar, neden bu kadar geç kalındı. Benim bu süreçten beklentim barışın sağlanması ve huzurlu, mutlu bir ortamda yaşamak” diyor. Devletin başında hep erkekler oldu diyen Ülker “kadınlara hiçbir zaman izin vermediler, erkekler ne yapacak göreceğiz” diyor. Barışın olmadığı yerde yaşamın mümkün olamayacağını belirten anne Gülistan Ülker barışın huzur olduğunu dile getiriyor. “ Savaşın maddi ve manevi bedelini kadın ödüyor diyebilirim. Bu bedel çoğu zaman evlat acısı oluyor. Savaşa verilen paraları da düşününce bunlarla aslında nasıl güzel bir yaşamın kurulabileceğini görüyorum. Yani savaşın bedeli kadının omuzlarında” diyerek kadının savaştan fazlaca etkilendiğini belirtiyor. Askerde oğlunun olduğunu belirten Ülker “ biz vicdani ret bile düşündük. Ama oğlum kabul etmedi, her zaman önüme çıkacak dedi. Ama şimdi ben tedirgin bir şekilde yaşıyorum, elimden gelse oğlumu göndermezdim” diyor. Kadına Barış için hiç şans tanımadılar belirten Ülker “bazen çığlık atsam da sesim duyulmayacak diye düşünüyorum, İlk önce bu çığlıklar duyulmalıdır” diyerek barış sürecinde kadınların dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
TÜRKİYE’ DE KARDEŞ KANI AKIYOR
Dilovası Kocaeli’nin çevre kirliliğiyle gündeme gelmiş bir ilçesi. Sanayisi nedeniyle fazlaca göç almış Dilovası aynı zaman da Kürt ve Türk vatandaşlarının bir arada yaşadığı bir ilçe. Dilovası’nda barışa dair görüşlerini almak için gittiğimiz ilk yer bir terzi dükkânı. Dükkanda ilk olarak Latife Aksoy’la görüşüyoruz. Barış sizin için ne anlam ifade ediyor diye sorduğumuzda ilk önce bir iç geçiriyor. Barışın anlamı benim için akan kanın durmasıdır diyen Aksoy “annelerin bir daha ağlamasını istemiyorum, oğullarımız ölmesin. Türkiye’ de kardeş kanı akıyor bu kanın durmasını istiyorum” diyor. Aksoy “ bu savaşta beş çocuğu olan bir yakınımı kaybettim. Onun eşinin yaşadığı zorluklara onun gözyaşlarına ben tanık oldum. Benim oğlum daha on dokuzuna bile girmedi ama ben şimdiden ölüp ölüp diriliyorum. Oğlumun tırnağına bile zarar gelse ben katlanamam” diyor. Kışlada yaşanan asker ölümlerini ise sorduğumuzda Aksoy bu ölümlerin üzerindeki şüpheyi barındırdığını ve bunların kesinlikle intihar olabileceğine inanmadığını dile getiriyor. (Kocaeli/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et