Onur Usta: Dünyayı kuran da kurtaracak olan da emekçiler
Onur Usta ile eşi Yasemin, sabahın 04.00’ünde kalkıp güne başlıyor. Bir gün önceden suya koydukları nohudu haşlıyorlar. Hazırladıkları nohut ile Onur Usta, sabah işçi duraklarının yolunu tutuyor.

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel
Dilek OMAKLILAR
Hatay
Sabah işçi duraklarında işçilerle bir araya geldikten sonra olmazsa olmaz nohut dürüm yemeğe gidiyoruz. Nohut dürümüne “suni kebap” da deniyor, Onur Usta nohut dürüm için “Sadece yemek değil, bir kültür” diyor.
Onur usta ile eşi Yasemin, sabahın 04.00’ünde kalkıp güne başlıyor. Bir gün önceden suya koydukları nohudu haşlıyorlar. Hazırladıkları nohut ile Onur Usta, saat 6.00’da işçi duraklarının yolunu tutuyor. O saatte bir fabrikaya giden işçiler, sokağı süpüren temizlik işçileri bir de Onur Usta sokaklarda oluyor. Kendisi de daha önce fabrika işçisi olan Onur Usta şimdi fabrika işçilerinin servis beklediği durakları dolaşarak ekmeğini kazanıyor.
9 YAŞINDAN BERİ SOKAKLARDA
Pazar günleri hariç her gün çalışıyor Onur Usta. Ancak zaten 9 yaşından beri de sokaklarda olduğunu söylüyor. Babasının bahçeye ektiği marulu, turpu el arabasıyla satmaya başlayarak çalışma hayatına atılmış Onur Usta, fabrikadan emekli olduktan sonra da nohut dürüm yapmaya başlamış.
Onur Usta, “Ben bu işi 1993 yılında da yapmıştım, o zaman lisedeydim. Lisedeyken tiyatroya ilgim vardı, bir öğretmenimin taklidini yapmıştım o zaman. Herkes beğenmişti ama öğretmenim çok sinirlenmişti, beni sınıfta bıraktı. Sonra işe girdim. 3 fabrikada çalıştım. İlk önce bir metal fabrikasında, sonra Fil Filtre’de çalıştım en son da Şampiyon Filtre Fabrikasında çalıştım” diye anlatıyor.
Fil Filtre deyince aklımıza direniş zamanı geliyor. 2006 yılında işçilerin Türk Metal sendikasına üye olmasıyla 100 dolayında işçi işten atılmış, işçiler fabrika önünde uzun süre kurdukları çadırda direniş sürdürmüşlerdi. Ancak Türk Metal yine işçilere sahip çıkmayınca sendikalaşma mücadelesi başarıya kavuşmamış. Onur Usta da o dönemlerde çalışmış Fil Filtre ’de. Diğer fabrikalarda ise sendikal çalışma olmamış, olamamış. Bölgede onlarca filtre fabrikası olduğunu ama hepsinin sendikasız olduğunu söylüyor.
"SADECE KARIN DOYURMAK İÇİN DEĞİL, BU BİR KÜLTÜRDÜR"
Onur Usta 43 senedir mücadele içinde. Hayatın bir mücadele olduğunu belirtiyor. Yaptığı iş için de “bu bir kültür” diyor. Usta, “Bu kültür, Hasan amcadan geliyor. O, 40 senedir yapıyor bu işi. Okulumuzda kantin yoktu, bunu yerdik biz de. Sonra işi öğrendik. Herkes ‘Çocukluğumun yemeği’ der. Bunun ayrı bir yeri var, sadece karın doyurmak değil manevi değeri de yüksek” diye anlatıyor.
"HAYATIN ORTASINDA DEĞİL YA İÇİNDE YA DIŞINDASIN!"
Hem işçilik yapan hem de bu işi yaparken sürekli işçilerle bir araya gelen Onur Usta’ya, “işçilerin yaşamı nasıl, neden örgütlü değiller?” diye sorduğumuzda, şunu söylüyor:
“Korku imparatorluğu kurmuş bu düzen; insanları işiyle, aşıyla tehdit ediyor. Alın teri dünyanın en kutsal şeyidir. Yaklaşık 43 senedir emek içindeyim, dinden de öte bir şey. Başını yastığa koyduğunda onun verdiği rahatlık, başka bir şey. Bu dünyayı kuran emekçi kesim ve kurtaracak kesim de emekçilerdir. Başka kimse kurtaramaz, çünkü emekçi kesim tuğlasını atıyor. Tepedekiler bilmez. Hayatın ortasında yer alma gibi bir şey yok, şarkıda da geçiyor. Ya içindesin çemberin ya da dışında…
"MÜCADELEYE GİRMEDEN İŞÇİNİN KENDİSİ DE DEĞİŞMEZ"
İşçilerin hayat mücadelesi geçinmekle sınırlı kalıyor; ay sonunu nasıl getireceğini düşünüyorlar. Oysa çalıştığı, ürettiği halde neden geçinemediğini sorgulaması ve bunun için mücadele etmesi lazım. Mücadeleye girmeden ürettiği zenginlikten payını alma kavgası vermeden kendisi de değişmez, ülke de değişmez. İşçinin kendisi değişim için adım atarsa diğer arkadaşının da değişmesine yol açar”
Birinin değişmesinin diğerinin de değişmesine yol açacağını söyleyen Onur Usta şöyle devam ediyor: “Bugün kapitalist sistem alanlarımızı daraltıyor. İnsanlar bireysel çözümler peşinde koşuyor. Bugün işçilerin ne tatilleri var ne başka bir şeyi. Kendilerine ait bir boş zamanları yok. Tatilleri olduğunda zaten fazla mesaiye gidiyorlar. Emekli olayım başka şeyler yaparım, diyor ama emekli olsa da çalışmak zorunda kalıyor. Bunu değiştirmek ancak örgütlenme ve mücadele ile olur. Bunun tarihte de örnekleri var. İşçiler tarihlerini kendileri yaparlar. Hayatı var eden, üretimi gerçekleştiren işçiler, daha güzel bir dünyayı da kurabilirler.”
Evrensel'i Takip Et