14 Mart 2024 12:17

Nerden baksak “tutarlı” özelleştirme uygulamaları

 14 Mart’ta tüm taleplerin ortak paydası “sağlıkta ticarete son” olmak zorunda. Aksi takdirde sağlık hakkı da sağlık emekçisinin hakkı da laftan öte gidemeyecektir.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Günseli UĞUR
SES İzmir 1 No’lu Şube Sekreteri

Bugün, Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilmesi nedeniyle bayram kabul edilen gün, yani 14 Mart Tıp Bayramı. Biliriz, yıllarca lüks salonlarda, balolarla, eğlencelerle kutlanmışsa da kutlanası kalmayalı çok yıllar olmuş.

Peki, sadece “tıpçı”ların bayramı mı? Hekimler kutlasın “diğer” sağlık emekçileri sadece alkışlasın mı? Hekimler de mi sağlık emekçisi, yoksa değil mi? Sağlık ekip işi denir de ekip içindeki hiyerarşi 14 Mart’lara da mı nüfuz etti? Biraz etti. Hatta bana kalırsa sağlık meslek örgütlerinin oluşturduğu ortak platformlarda dahi bu hissedildi.

Pek çok “kutlu gün” gibi mücadele simgesi günlerden biri 14 Mart da. Yıllardır ‘sağlıkta dönüşüm’ adıyla yaratılan sağlıksızlık ortamında nitelikli sağlık hizmeti ve sağlık emekçilerinin insanca çalışma koşullarının talep edildiği en önemli günlerden biri.

Pek çok sağlık meslek örgütü ve sendika sahip çıkmakla beraber daha çok TTB ve SES’in öncülüğünde sağlık emekçilerinin ve sağlık hizmet alanının genel sorunlarının ve taleplerin dile getirildiği günlerden 14 Mart.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da güncel basın açıklamalarının eşlik ettiği, kaybedilen sağlık emekçileri için denize karanfil bırakma eyleminin yanı sıra sağlık hizmeti veren küçük büyük pek çok kurumda eylem ve etkinlikler planlandı. Aile Hekimlerinin çarşamba eylemi olarak başlattığı, giderek yaygınlaşan “Vergide Adalet İstiyoruz” seslenişleri de 14 Mart’a ithaf edildi bu hafta.

Kimi iş yeri sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti ana tema seçti, kimisi vergide adalet talebini, kiminde acil servis sorunları öne çıktı, kiminde yıpranma payı olmayan, ek göstergesi tabanlarda sayan, emekliliğe yansımayan ücretler.

Sağlık hizmetinin ulaşılamaz hale geldiği bugünlerde herkesin eşit koşullarda, ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmetine ulaşması, koruyucu sağlık uygulamalarının öncelikli olması temel talebinin sağlık emekçilerinin insanca koşullarda çalışması talepleriyle birleştiği 14 Mart’ta 14 talep ise olmazsa olmazımızdı.

Sağlık alanında özelleştirme ve performans uygulamaları olduğu sürece bu taleplerin gerçekleşemeyeceği hepimizin malumu. Sağlık Bakanlığının son günlerde tepki toplayan “Anestezi ve ameliyathane teknikerleri ile ATT, paramedik çalışanı arkadaşlarımızın diğer sağlık alanlarında da çalışabilmelerinin önünü açıyoruz” açıklamasının 14 Mart arifesine gelmesi de manidar. Bu planlanan uygulama bir yandan yeni atamaların önüne engel olacakken ve çalışana eğitimini almadığı bir sorumluluk yüklerken, diğer yandan halk sağlığını riske atıyor.

#SağlığaYatırımSeçimeDeğil etiketiyle sosyal medyada yanıtlar veren sağlık meslek örgütleri, sendikalar ve dernekler bu hatadan dönülmesi için yetkililere sesleniyor. Ne diyelim nerden baksak “tutarlıca” sürdürülen bir sağlıkta özelleştirme politikası aslında.

Sonuç: 14 Mart’ta tüm taleplerin ortak paydası “sağlıkta ticarete son” olmak zorunda. Aksi takdirde sağlık hakkı da sağlık emekçisinin hakkı da laftan öte gidemeyecektir.

ÖNCEKİ HABER

"CHP'de para sayma" görüntülerine dair soruşturmada 2 kişi ifade verdi

SONRAKİ HABER

DEM İstanbul İl Örgütünden hareketli seçmenler için karekod uygulaması

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa