12 Mart 2013 14:18

Kara leke: 12 Mart 1971 Darbesi

Ülke tarihinin kara lekelerinden olan 12 Mart 1971 Darbesi, ardından gelen darbelere de kapı araladı.

Kara leke: 12 Mart 1971 Darbesi
Paylaş

Gökhan UYSAL

“Sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı” sözleri 12 Mart 1971 darbesini yapan Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’a aitti. Tağmaç önderliğini yaptığı darbenin gerekçesini aslında bu sözlerle ortaya koymuştu. 1960’lı yıllarda işçi sınıfı sermaye sınıfına karşı mücadeleye geçmiş, köylü toprak reformu talebini dillendirmeye, gençlik ise antiemperyalist mücadele ile “tam bağımsızlık” istemeye başlamıştı.

Tüm bu gelişmeler karşısında sermaye sınıfı boş durmamış, devlet destekli milliyetçi grupların oluşturulmasıyla sağ-sol çatışması başlatılmıştı. Tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçen 16 Şubat 1969’daki olaylar ise dönüm noktası oldu. 6. Filo’yu Protesto Yürüyüşünden iki gün önce Komünizmle Mücadele Derneği Başkanı “Memlekete ihanet eden hainleri toprağa gömme zamanı gelmiştir” demişti. 16 Şubatta İstanbul Beyazıt Meydanı’nda binlerce gencin valilik izniyle gerçekleştirdiği 6. Filo’yu protesto yürüyüşünde, faşistlerin saldırısı sonucu iki kişi öldürüldü.

20 MAYIS DARBE GİRİŞİMİ

1969’un mayıs ayında 218 imzayla yeni anayasa teklif edilirken, 20 Mayısta İsmet İnönü Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Sayın Cumhurbaşkanı, CHP Genel Başkanı olarak ben ve partimin yetkili organları, siyasi hakların iadesi için Millet Meclisine verilmiş bulunan 218 imzalı bir anayasa değişikliği teklifini destekleme kararı aldığımızdan beri, gerek zatı devletlerinin, gerek bazı yüksek komutanların uyarı ve ısrarlarına muhatap olmaktayız.” Bunun üzerine Başbakan Süleyman Demirel, askerin muhtıra vermediğini ve Meclisin zedelenmemesi için seçime gidilmesini önerdi. Yapılan genel seçimde Demirel’in önderliğindeki Adalet Partisi yüzde 46.5 oy alarak yeniden iktidar oldu.

1960’lı yıllarda Türkiye’de işçi sınıfı hareketi yükselişe geçmişti. 1970 yılına gelindiğinde birçok fabrikada direnişler, işgaller, boykotlar, hak grevleri vardı; kitlesel mitingler ve yürüyüşler yapılıyordu. AP ve CHP işçilerin sendikal haklarını yok etmek için Meclis’te işbirliği halinde çalışıyordu. Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası ile Sendikalar Yasası’nda yapılan değişikliklerle, işçilerin sendika seçme özgürlüğü önemli ölçüde kısıtlanıyor, sendika değiştirmek güçleşiyordu. Yeni yasayla Türk-İş’ten ayrılarak DİSK’i kuran mücadeleci sendikalar engellenmek isteniyordu. Buna tepki gösteren DİSK ve Türk-İş’e bağlı onbinlerce işçi, 15 Haziran 1970’de İstanbul ve Kocaeli’de yürüyüşe başladı. Bakanlar Kurulu aynı gün akşam 60 günlük sıkıyönetim ilan etti. Olaylar ertesi gün Ankara, Adana, Bursa ve İzmir’e de sıçrayarak devam etti. DİSK ve bağlı sendikaların yöneticileri tutuklandı. Olayların ardından CHP ve TİP’in ayrı ayrı başvuruları üzerine Anayasa Mahkemesi değişiklikleri iptal etti.

9 MART DARBE TEŞEBBÜSÜ

Tüm bu gelişmelerin ışığında sağ ve sol arasındaki çatışma boyut kazandı. Orduda, Devrim gazetesi etrafında toplanan Milli Demokratik Devrimciler 9 Martta planladıkları darbeyi yapamadan ordudan tasfiye edildi. 12 Mart 1971’de TRT’de okunan Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur imzalı muhtıra ile darbe ilan edildi. Başbakan Süleyman Demirel zorla istifa ettirildi. Darbeden sonra 450 solcu asker işkenceden geçirilerek ordudan atıldı. Darbe sonrasında Balyoz Hareketi ile sol yayınlar yasaklanarak toplatıldı. Binlerce genç tutuklanarak işkence gördü. ‘68 kuşağının önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972’de idam edildi. Yine dönemin önderlerinden Mahir Çayan ve birçok kişi katledildi. Türkiye İşçi Partisi ve DİSK kapatıldı.


12 Mart darbesinden sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinden atılan askerler, darbenin yıl dönümünde, işkence gördükleri yerde yaptıkları basın açıklamasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı darbe yaralarının sarılacağına ilişkin vaadini eksiksiz yerine getirmeye çağırdı. Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER) çatısı altında örgütlenen darbezede askerler, işkenceden geçirildikleri Zihnipaşa Köşkü’nün bulunduğu Erenköy Tüccarbaşı Kuşluk Parkı’nda bir araya geldi. 100’e yakın darbezede askerin katıldığı açıklamada, “42 yıl sonra yine buradayız, işkencecilerimiz nerede?​” ve “Darbe zihniyetinden ve darbecilerden hesap sorulacak” yazılı pankartlar açıldı. ADAM-DER tarafından yayımlanan “Solkırımcı 12 Mart Darbesini lanetliyoruz!” başlıklı bildiride, darbecilerin TSK içinde de 600 dolayında subay, astsubay ve öğrenci askeri, başta Zihnipaşa Köşkü olmak üzere sorgu merkezlerinde işkenceden geçirdiği hatırlatıldı. ADAM-DER Başkanı Emekli  Üsteğmen Tuna Atalay’ın okuduğu bildiride, AKP iktidarının darbelerle hesaplaşma söyleminin aldatmaca olduğu, iktidarın kendi darbesini meşrulaştırmak için darbelerle hesaplaşma beklentisini istismar ettiğini belirtti.

ÖNCEKİ HABER

17 can, 18 yıl; Gazi Katliamı

SONRAKİ HABER

Almanya’da yangından ölmek kader mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...