Ankaralı kadınlar: İsyanımız yasımızı aşıyor, kadın dayanışması yaşatıyor

Ankara Kadın Platformu ve 8 Mart Ankara Feminist Gece Yürüyüşü’nün çağrısıyla Sakarya Meydanı'nda toplanan kadınlar, "Depremi katliama ve büyük bir yıkıma dönüştürenlerden hesap soracağız" dedi.

08 Mart 2023 19:44
Son Güncellenme Tarihi: 08 Mart 2023 20:46
Paylaş

Ankara Kadın Platformu ve 8 Mart Ankara Feminist Gece Yürüyüşü’nün çağrısıyla kadınlar Sakarya Meydanında bir araya geldi. Yapılan açıklamada, “Dayanışmayı büyütmek için, acımızı paylaşabilmek için Ankara Kadın Platformu’nun düzenlediği 8 Mart eylemini ve Feministlerin örgütlediği 17. Feminist Gece Yürüyüşü ’nü birleştirdik, ortaklaştık, isyanımızı büyüttük, sesimizi çoğalttık. Depremi katliama ve büyük bir yıkıma dönüştürenlerden hesap soracağız” denildi.

Kadınlar, buluşma noktası olan Sakarya Meydanında bir araya gelirken sık sık “Hükümet istifa”, “Çadırda, sokakta, her yerde, kadınlar  birlikte”, AKP’den hesabı kadınlar soracak”, Afet değil cinayet, devlet hesap verecek”,  “Rantçı devlet, yıkacağız elbet” sloganları atıldı.

Meydanda toplanan kadınların Yüksel Caddesi'ne yürümesi polis tarafından engellendi. Meydanın iki sokağı bariyerlerle kapatılırken kadınlar sık sık ‘Barikatı aç’ sloganı attı.

Kadınların ısrarı sonucu yürüyüşe rotasyon değişikliğiyle başlandı.

Yürüyüşün ardından tekrar Sakarya Meydanına gelen kadınlar burada basın açıklamasını okudu. Yapılan açıklamada, “Yıkımlarla, kayıplarla ve büyük bir acıyla geldik 8 Mart’a; dayanışmaya ve yan yana olmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var bugün. Bu yıl, daha güçlü olmak için, dayanışmayı büyütmek için, acımızı paylaşabilmek için Ankara Kadın Platformu’nun düzenlediği 8 Mart eylemini ve Feministlerin örgütlediği 17. Feminist Gece Yürüyüşü ’nü birleştirdik, ortaklaştık, isyanımızı büyüttük, sesimizi çoğalttık. Bu yıl heyecanımızla, coşkumuzla değil ama öfkemizle, isyanımızla, yüreğimizde taşıdığımız yasımızla ve her şeye rağmen kaybolmayan umudumuzla tekrar sokaklardayız” denildi.

6 Şubat gecesi önce 7.7 şiddetinde ve aynı gün 7.6 şiddetinde başka bir depremle Suriye’de ve Türkiye’nin 11 ilinde on binlerce insanın yaşamını yitirdiği, yüz binlerce kişinin göçük altında kaldığı ifade edilen açıklamada, “Saray rejimi, arama-kurtarma çalışmalarında son derece kritik olan ilk 36 saatte harekete geçmeyerek, on binlerce insanın ihmal yüzünden hayatını kaybetmesine neden oldu. Suriye’deki sınır kapılarını kapatarak on binlerce insanı ölüme sürükledi, Suriyeli kadınlar, kız çocukları ve LGBTİ+’larla dayanışmamızı engellemeye çalıştı. Yüz binlerce insan eşini, çocuğunu, sevdiklerini, evini, köyünü, şehrini kaybetti. Devlet, bilim insanlarının uyarılarını dinlemediği gibi, kendi kurumlarının hazırladığı raporları da görmezden gelmeyi seçti, politik bir tercihle, yaşamdan ve yaşatmaktan yana bir tavır almadı. Bizler yönetenlerin, sermayenin çıkarları ve hırsları uğruna öldürülüyoruz. Ancak bilinsin ki yine bizler erkek egemen devletin bize dayattığı karanlığı dayanışmayla aydınlatacak eşit, özgür ve güvenceli bir yaşamı birbirine kenetlenen ellerimizde yeniden filizlendireceğiz” denildi.

"DEPREMİ KATLİAMA DÖNÜŞTÜRENLERDEN HESAP SORACAĞIZ"

İktidarın, insan yaşamının söz konusu olduğu böyle bir süreçte bile, ötekileştiren, kutuplaştıran bir dille, tekçi politikalarda ısrar ederek, dayanışmayı örgütleyenleri kriminalize ederek engeller yarattığı belirtilen açıklamada, “Yetmedi, dayanışmayı büyütenlere kayyum atayarak yok edebileceğini sandı. Biz kadınlar, unutmayacağız. Depremi katliama ve büyük bir yıkıma dönüştürenlerden hesap soracağız. Şehirler, köyler, kasabalar, başımıza yıkılırken, bu felaketten en çok kadınlar, çocuklar, LGBTİ+lar ve mülteciler zarar gördü. Her fırsatta LGBTİ+ları hedef göstererek nefreti ve cinsiyetçiliği körükleyenlerin, deprem bölgelerinde de aynı tekçi, ayrımcı anlayışta ısrar ederek tüm topluma kapsayıcı bir şekilde hizmet etmeyeceğini biliyoruz. En temel insan haklarından olan barınma hakkından yoksun bırakılan, deprem alanında dahi ayrımcılığa maruz bırakılan kadınlar, hijyenik olmayan, insanlık dışı koşullarda evde kendisine dayatılan bakım emeğinin kat kat fazlasını çadırlarda vererek, yaşamlarını sürdürmeye ve hayatta kalmaya çalışıyor. Tuvaleti ve banyosu olmayan yerlerde sağlıktan söz edilebilir mi? Kadınlar, açık alanda, güvenlikten yoksun bir ortamda, ihtiyaçlarını karşılamak zorunda bırakılıyor. Yardım dağıtımı esnasında taleplerini erkeklere söylemek zorunda bırakılıyor, ya da dile getiremedikleri için, ihtiyaçlarına ulaşamıyor” ifadelerine yer verildi.

"BU BASKI REJİMİNE BOYUN EĞMİYORUZ"

Sadece yıkıma uğramış kentlerde değil, Türkiye’nin  her yerinde erkek şiddetinin artarak devam ettiği vurgulanan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Derinleşen ekonomik krizin etkilerini de kadınlar yükleniyor. İşsizlik, güvencesizlik, kayıt dışı istihdam ve yoksulluk artıyor. Patriarkayı arkasına alan AKP iktidarı, kadınları ve LGBTİ+ları yok saymaktan öteye geçerek yok etmeyi meşrulaştırmaya çalışıyor. İktidar, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmakla bizi susturabileceğini, yargıyı ele geçirmekle bizi yıldırabileceğini sanıyor ancak yanılıyor. Haklarımızın konuşulmasının dahi yasaklanmaya çalışıldığı bu baskı rejimine boyun eğmiyoruz. Sesimizi daha gür çıkarıyor, dayanışmamızı daha çok büyütüyoruz. Patriarkal ve tekçi din yorumlarını tüm topluma dayatan Diyanet’in Aile Bakanlığı iş birliğiyle sosyal politikalar alanında yetkilendirilmesi kabul etmiyoruz. Buradan haykırıyoruz, bize uygulanan her türlü şiddete ve zorbalığa karşı yine dayanışmayı büyütüyoruz. Feminist isyanımızla birlikte tüm gücümüzle o patriarkayı yıkacağımızı yine ve yeniden haykırıyoruz. Erkek devletin, erkek adaletin ve erkek düzenin tüm araçlarını birbirimizden güç alarak, birbirimizi savunarak, gözeterek ve yaşatarak un ufak edeceğiz”

(Ankara/EVRENSEL)

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Emek ve Özgürlük İttifakı'nda "Tek adama karşı ortak aday" fikri öne çıkıyor

SONRAKİ HABER

Türkan Demir’in katiline ağırlaştırılmış müebbet hapis

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...