27 Şubat 2023 03:59

Dilara KANIK
Hasret Gültekin KOZAN
Gebze

Çayırova’da kurulu bulunan MKS Transformatör’de DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş’e üye olan işçiler, 2012 yılından bu yana sendika haklarının tanınması ve toplu sözleşme hakkı için mücadele ediyor. Patronun fabrikaya Özçelik-İş’i getirdiği dönemde mecbur kalıp üye olan işçilerin 14’ü, Birleşik Metal-İş’in kesinleşmiş yetkisinin gelmesiyle yetkili sendikaya geçince işten atıldı. 28 Şubat’ta uygulanmak üzere grev kararı alan işçiler, “Ortada emek var, sonuna kadar hakkımızı savunacağız” dedi.

9.5 yıllık MKS İşçisi Nuray fabrikadaki baskıların psikolojilerini bozacak seviyede olduğunu söyledi. Baskıların son bulmasını isteyen Nuray, “Sendika yasal hakkımızmış, gittik üye olduk, işten çıkarıldık. Mobbing vardı, insanın psikolojisini bozacak her şey vardı. Sizinle uğraşan, savaşan insanlar vardı, siz onlarla savaşamıyordunuz. Şu an arkadaşlarımla çıktığım yoldan çok memnunum. Benim tek derdim mobbingin kaldırılması. Benim psikolojimi bozdular, ‘İş beğenmiyorsun’ dediler. Soyunma odamız tek katlı prefabrik bir yapıydı, sonra ikinci kat çıkıldı üstüne. İkinci kata çıkmak riskliydi, merdiven dik olduğu için düşme tehlikesi yaşıyorduk. Lavabolar hijyenik değildi” dedi.

‘GENÇLİĞİMİ VERDİM BURAYA’

Murat Akgöz ise 16 yıllık MKS İşçisi. “2012’den bu yana sendikalaşma mücadelesi veriyoruz” diyen Akgöz şunları söyledi: “Arkadaşlarımız işten atıldı, istifaya zorlandı, taşeron firma getirildi. 2012’de yetkiyi Birleşik Metal-İş aldı ama patron Özçelik-İş’i getirdi, bizi ona üye yaptırdı. Mahkeme kararı sonuçlandı, yetkili Birleşik Metal-İş olarak belirlenince biz tekrardan kendi sendikamıza geçtik.”

Fabrikaya gençliğini verdiğini ifade eden Akgöz, “İnsan gibi çalışmak, insan gibi yaşamak istiyoruz. Tuvaletlerimiz, soyunma odalarımız, yemekhanemiz iğrenç durumda. Çalışma şartlarımız hiç iyi değil. Soğukta, bir tane ısıtıcının başında iki üç kişi anca ısınabiliyoruz. Biz atla deveyi istemiyoruz, patronun bütün parasını istemiyoruz. Hakkımız olanı istiyoruz. Bu işi yapan diğer firmalara göre en düşük maaşı biz alıyoruz. 15-16 senedir çalışıyorum, 12-13 bin dolayında maaş alıyorum. Yapmadığım iş de yok benim. Hem forklift kullanıyorum hem vinç kullanıyorum hem montaj yapıyorum hem dizim yapıyorum. Yapıyorum da yapıyorum. Ben gençliğimi verdim buraya, daha ne diyeyim” diye konuştu.

‘28 ŞUBAT’TA HEP BİRLİKTE GREVDEYİZ’

Selmani Eyrul da 13 yıllık MKS İşçisi. Patronun kendilerine “Ya Özçelik-İş’e üye olacaksınız ya da taşerona geçeceksiniz” şeklinde iki seçenek sunduğunu söyleyen Eyrul, “Biz de bugünü beklediğimiz için Özçelik-İş’e üye olmak zorunda kaldık. Benim kaç senelik emeğim var burada. Hakkımızı bırakıp taşerona geçmek istemedik, mecburen Özçelik-İş’e geçtik. Birlik ve beraberliğimizi Özçelik-İş’te sürdürdük. Sonra kesinleşmiş yetki belgemiz geldi. 11 Şubat günü arkadaşlarla birlikte üyelik işlemlerine başladık. Yıllardır çalıştığım fabrikada hiçbir problem yokken Birleşik Metal-İş’e üye olduğum gün 46’ncı maddeden işten atıldım. Ben hırsızlık yapmadım, ben suç işlemedim, ben kimsenin sırrını dışarıyla paylaşmadım. Benim tek günahım sendikaya üye olmak. Tek sorunumuz ücret değil, işçiye önem vermiyorlar. Biz bir şeyleri iyileştirmek istiyoruz” dedi.

8 yıllık MKS İşçisi Kemal Güç de “Ülkenin ekonomik sıkıntıları var, benim bakmakla yükümlü olduğum 6 ve 1.5 yaşında 2 çocuğum var. 11 Şubat’tan bu yana kapı önünde mücadeleye devam ediyoruz. 28 Şubat günü greve çıktığımızda hep birlikte greve katılım bekliyoruz. Biz kazanacağız, biz birlikte güçlüyüz” dedi.

‘PATRONUN KÖPEĞİNİN PİSLİĞİNİ BİLE TEMİZLEDİM’

Fatma Erdem de 13 yıldır MKS’de çalışan Mutfak İşçisi ama kendi anlatımıyla hemen hemen her işi yapmış, patronun köpeğine bile bakmış! 7.5 sene tek başına çalıştığını söyleyen Erdem, “Fabrikanın temizliği, işçilerin yemeği, patronların yemeği hep bendeydi. Zor olduğunu söyledim, çıkacağımı söyledim eleman aldılar. Ama düşündük, sendika gelsin istedik. Sendikayı getirdik bizi zorladılar, ‘İşten atarız’ dediler. Sonrasında Özçelik-İş’e gitmeye mecbur kaldık ama biz Birleşik Metal-İş ile irtibatı hiç koparmadık. Sendikamız davayı kazanınca biz tekrar geçtik. Patron beni aradı, ‘Özçelik-İş’ten istifa etmişsin, hayırdır?​’ dedi. Ben de olması gereken bu dedim. Bana ‘Hakkımı helal etmiyorum sana’ dedi. Ortada bir hak varsa asıl ben hakkımı helal etmiyorum. Ben 13 senelik işçiyim, asgari ücretin bir tık üstü alıyorum. Benim hakkımı zaten vermiyorsun. Özel yemeğini, meyvesini üçüncü kattaki odasına in çık götürdüm. Misafire ayrı, işçiye ayrı bakıyorum bir de 7 aydır patron köpeğini getiriyor fabrika, ona ayrı bakıyorum. Altını bile ben temizliyorum köpeğinin, bu benim işim değil ama yine de yapıyorum” dedi.

Patrona, “Benim iki tane çocuğum var, şu kış gününde beni acımadan kapıya koyuyorsun” diye seslenen Erdem şöyle devam etti: “Zaten zor durumdaki arkadaşlarımızı seçerek çıkardı. Ben emeğimi, tırnağımın içindeki pisliğin hakkını almadan vazgeçmeyeceğim. Kaç gündür yediğim ekmekten zevk alamıyorum. Psikolojik olarak kötü durumdayım. Çıkardığına üzülmüyorum ama bu şekilde 46’ncı maddeden çıkarmasına sinirleniyorum. Nasıl yapar, nasıl beni hırsızlıkla suçlar? Hiç mi acımadın? Hepimizin çocukları var. Ben çocuklarımın rızkını istiyorum. Çocuklarım ‘Aç da kalacağımızı bilsen vazgeçme’ diyor. Ortada emek var, sonuna kadar hakkımızı savunacağız.”

Evrensel'i Takip Et