19 Kasım 2022 04:26

Belgeselci Mustafa Aydın: Acının ortak bir dil olduğunu gördüm

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Filmler Festivali'nde mansiyon ödülü alan “Haymatlos” belgeselini yönetmeni Mustafa Aydın’la konuştuk.

Kaynak: Mustafa Aydın

Paylaş

Özer AKDEMİR

Kendi dillerine, kimliklerine yabancıdır, göç yolcusu. Ne geldikleri yere aitler ne de bu topraklara. Onlar, vatansız, evsiz, topraksız kalan insanlar. Afganistan’dan Türkiye’ye 60 günde yürüyerek gelen umut yolcularının yol hikayesinin anlatıldığı belgesel film, “Haymatlos.” Bozcaada Uluslararası Ekolojik Filmler Festivali BİFED 2022’de Gaia Öğrenci Filmleri kategorisinde mansiyon ödülü alan “Haymatlos” belgeselinin tanıtım metninde böyle deniyor. Son yıllarda ülkemizde sıkça gündeme gelen sığınmacılar, mülteciler meselesine 12 dakikada çarpıcı bir bakış atan Haymatlos Yönetmeni Mustafa Aydın’la belgeseli ve planları hakkında konuştuk. Şu ana kadar ulusal ve uluslararası ödüllerle dönen Haymatlos bir yönetmenin ön yargılarından kurtulup acının ortak dili ile ülkelerinden binlerce kilometre ötede yaşama tutunmaya çalışan insanların dramını anlatma çabası aynı zamanda.

Mustafa Aydın’ın tanıyabilir miyiz biraz?

2021 yılında Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema bölümünden mezun oldum. Üniversite yıllarında çeşitli medya kurumlarında gönüllü bir şekilde çalışarak deneyimler elde ettim. Bireysel çalışmalarım sonucunda; TV haberleri, radyo programları, kısa filmler ürettim. İstanbul’da yaşıyorum. Bir süre televizyon kanallarında çalıştım. İdelerim ve hayallerim doğrultusunda film üretmeye başladım.

‘GÖÇMENLERE KARŞI ÇOK ÖN YARGILIYDIM’

Belgeselde son yıllarda ülkemizde epeyce tartışılan bir konuyu, göç ve sığınmacı meselesini ele almışsınız? Bu konuya eğilmenizin nedeni ne?

Ben kendim Afgan göçmenlere çok ön yargılı yaklaşıyordum. İlçemiz Ahlat, Afgan göçmenlerin geçiş güzergahı üzerinde bulunuyor. Afgan göçmenlerin göç yolculuğunda yaşadıkları zorlukları gördükten sonra empati kurdum. Göçmenlerin en temel ihtiyaçlarını sağlamak için Emekli Öğretmen Behlül Şerefoğlu ile aralarında çocuk, kadın ve erkeklerin bulunduğu Afgan, Pakistan ve Bangladeşli göçmenlere yardımlarda bulunmaya başladık. Bu süre zarfında göçmenlere karşı birçok ön yargım kırıldı. Göçmenlere karşı farkındalık oluşturarak, bütün dünyaya evrensel mesajlar vermesi için Haymatlos belgeselini yapmaya karar verdim.

Çekim sürecinden ve yaşadığınız zorluklardan bahseder misiniz?  Sizi en çok etkileyen ne oldu belgesel çekimleri sırasında?

Belgesel çekimlerini tek başıma gerçekleştirdiğim için çekimler yaklaşık üç ay sürdü. Elimde sadece bir kamerayla çekimleri yaptığım için kontrolüm dışında gerçekleşen olayları çekemiyordum. Göç yolculuğundaki göçmenlerin yüzlerindeki acıyı görüyordum ama dillerini bilmediğim için sözlü bir şekilde iletişim kuramıyordum. Bu soruna çözüm üretmek için üniversiteden Pakistanlı arkadaşım Shabab Usmani’ye göçmenlere sormak istediğim Türkçe soruları Farsça, Afganca ve Peştunca dillerine çevirerek sesli olarak göndermesini istedim. Sesli uygulama üzerinden göçmenlere soruları dinleterek verdikleri cevapları kayıt altına aldım. Bu sefer de söylediklerini anlamıyordum fakat acılarını anlayabiliyordum ve acının ortak bir dil olduğunu görüyordum. Bence, bir belgesel film yönetmeninin yaratıcı olması gerekir. Özellikle sahada çekimler yapıldığında her an her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor. Bazı günler arazide kameranın şarjı bittiğinden dolayı cep telefonu kamerasını kullanarak çok önemli görüntüler çektim.      

‘AKIBETLERİNİ BİLMİYORUM’

Afgan sığınmacıların Türkiye’ye girdikten sonra yaşadıklarını çok çarpıcı bir şekilde veriyor belgeseliniz. Bu insanların akıbeti ile ilgili sonradan bir bilgi edinebildiniz mi?

Göç güzergahı üzerinde gördüğüm göçmenler gruplar halinde metropollere ulaşmaya çalışıyorlardı. Filmdeki göçmenlerin bazılarının Anadolu’nun farklı şehirlerinde bulunan tanıdıkları sayesinde çiftliklerde çobanlık yaparak çalışmaya başladıklarını öğrendim. Büyük kentlerde ise ağır işlerde güvencesiz bir şekilde çalıştıklarını biliyorum. Bunlardan bazıları; İnşaat, tekstil, nakliye, araba yıkama, taşımacılık, bahçıvanlık ve kağıt toplayıcılığı gibi. Bazı göçmenler ise İstanbul üzerinden Avrupa’ya gitmek istediklerini söylemişlerdi. Akıbetleri hakkında herhangi bir bilgi edinemedim…

Belgeseliniz birçok ödül aldı. Bu ödüllerden bahseder misiniz?

Haymatlos filmi bir yılı aşkındır Ulusal ve Uluslararası Film Festivallerinde yarışmaya devam ediyor. Ulusal ve Uluslararası Film Festivallerinde toplamda 10 ödüle değer görüldü. Doğu Asya, Avrupa ve Güney Afrika’da olmak üzere birçok festivalde özel gösterimi yapıldı.

Belgeselini yapmış genç bir yönetmen olarak sığınmacı sorununa çözüm önerileriniz neler?

Öncelikle küresel bir iş birliği ile sığınmacı sorununu çözmek için göç veren ülkelerin ekonomik ya da siyasi istikrarsızlığını iyileştirmek için çaba sarf edilmeli. Sığınmacılar ve mülteciler konusunda yerel halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade etmeliyim. Her insanın sığınmacı durumuna düşebileceği ve sığınmacı ya da mülteci olmanın yasal bir hak olduğu anlatılmalıdır. Dolayısıyla toplumla entegrasyon süreci iyi yönetilmelidir.

‘GÖÇMEN ÇOCUKLARIN YAŞADIKLARINI ÇEKMEK İSTİYORUM’

Önümüzdeki projeniz ne? Gene göç konusuna mı eğileceksiniz? Biraz bahsetmeniz mümkün mü?

Haymatlos filminin çekimlerinde zayıf ve savunmasız çocukların göç yolculuğunda daha çok yıprandığını fark ettim. Göç olgusunun göçmen çocuklar üzerinde yarattığı travmatik etkileri ve yaşadıkları hak ihlalleriyle ilgili bir proje olacak.

ÖNCEKİ HABER

İzmir'de sağanak su baskınlarına neden oldu

SONRAKİ HABER

Sağlık emekçileri 2023 yılı bütçesini nasıl değerlendiriyor? - Mehmet Sıddık Akın | Sağlık Olsun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...