28 Haziran 2022 17:34

Antep’ten bir işçi: Korkmayalım, kaybedecek bir şeyimiz kalmadı!

"Artık bırakın insanca yaşamayı, karnımızı bile doyuramayacak duruma geldik. Korkmamalıyız, çünkü kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmadı."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Haliloğlu Gold Çuval işçisi
Antep

Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan asgari ücrete zam yapılacağını söyledi. Son iki hafta içerisinde sosyal medyada bazı fabrikanın yüzde 30 civarında ek zam verdiği yönünde bilgiler de paylaşıldı. (Antep’te Merinos, Barem Ambalaj gibi) Ben bu zam yapan patronların hükümetin bu konudaki planlarından habersiz ve bağımsız bu zamları yapmadığını düşünüyorum. Daha doğrusu hükümetin öncesinde patron örgütleriyle kapalı kapılar ardında gizlice görüşüp anlaşmadan, patronların gönlünü alacak vaatleri ve tavizler garanti etmeden asgari ücrete zam yapılacağını kamuoyuna duyuracaklarına inanmıyorum. Bu açıdan düşününce asgari ücrete yüzde 25-30 arası bir zam yapılacağını tahmin ediyorum.

Zaten mevcut hükümetten ve sistemden daha fazlasını beklemek de hayalcilik olur. Ama dediğim gibi bu beklentimiz, daha doğrusu tahminimiz. İşçilerin talebinin ne olduğuna gelince öncelikle tüketim mallarına gelen zamların durdurulması, yeni zamların tamamen yasaklanması koşuluyla ücretlerin yoksulluk sınırına çıkartılması olması gerekiyor. Bu bizim talebimiz ve insan gibi yaşayabilmesi için bu şart. Çünkü insana yakışır bir şekilde yaşıyoruz diyebilmemiz için temel ihtiyaçlarımız olan beslenme, barınma, eğitim, sağlık, tatil de dahil olmak üzere dinlenme ve eğlenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılama konusunda kaygımızın olmaması lazım. Ama şunu söyleyebilirim: Bu hükümetin ve de komisyonun sorunlarımızı çözebileceğini düşünmüyorum.

Bizim ihtiyacımız olan ve kendi aramızda konuşurken de dillendirdiğimiz taleplerimizi muhataplarının karşısında yani öncelikle kendi patronumuz sonra da ülkeyi yönetenler karşısında yeterince yüksek sesle dile getirmediğimizi düşünüyorum. Böyle olunca da sanki onların verdiği bizim de talep ettiğimizmiş gibi, alan razı veren razı bir görüntü ortaya çıkıyor. Halbuki geçtiğimiz şubat ayında Antep’te birçok fabrikada yaşananlardan gördük ki biz yeteri kadar yüksek sesle talebimizi haykırabilirsek istediğimizi alabiliyoruz. Şubat ayındaki hak talebi örnekleri öncesinde konuşulmuş, planlanmış eylemler olmadığı için kazanımları da sınırlı oldu. Daha iyisini almak, kazanımlarımızı da güvence altına almak için örgütlenmeli ve hakkımız olanı almak üzere mücadele etmeliyiz. Çünkü artık bırakın insanca yaşamayı, karnımızı bile doyuramayacak duruma geldik. Korkmamalıyız, çünkü kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmadı.

ÖNCEKİ HABER

Menteşe Kadın Platformu, Pınar Gültekin için Adalet Nöbeti başlattı

SONRAKİ HABER

Türkiye, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliklerini destekleyecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...