19 Mayıs 2022 00:06
Son Güncellenme Tarihi: 19 Mayıs 2022 12:16

Gençler büyük cendere altında: İşsizlik, düşük ücret, kaybolan yıllar

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nda gençler, karşı karşıya oldukları yoğun işsizlik, ağır sömürü, artan borç cenderesi ile geleceksizlik ve koyulaşan gericiliğe dair kaygılarını anlattı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Muhammed 25 yaşında, mimar. Mimarlıkta yüksek lisans yapıyor, aynı zamanda İstanbul Üniversitesinde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okuyor, 4-5 yıldır iş arıyor: “2 yabancı dilim var. 10 tane kullandığım yazılım var, birçok sertifikam var. 15-16 farklı işte çalıştım, garsonluk da yaptım, özel ders de verdim. Gündelik eşya taşıma işine bile gittim… ”

Ali 26 yaşında felsefe öğretmeni. 1 yıl 500 lira aylık ücretle bir özel kurumda öğretmenlik yaptı, şimdi ücretli öğretmen: “Mart ayında aldığım para 3 bin 916 lira. Ailemle yaşamasam ve kendi başıma geçinmeye çalışan biri olsam…”

Abdurrahman 33 yaşında. Dokuz Eylül Üniversitesi İstatistik Bölümünden mezun oldu, 5 yıllık bir işsizliğin sonunda yeniden sınava girdi, hukuk fakültesi kazandı. Şimdi avukat olacak: “Yani çaresizlikten avukat oluyorum. 2012’de mezun oldum Şimdi düşünüyorum, son 10 yılda ‘Ne yapabildin’ diye sorsan ‘hiç’ derim. ‘Sen işi bilmiyorsun’ sözünü çok duydum etrafımdan. ‘İşi bilmek’ dedikleri torpil. ‘Çok yorgunum ve umutla bakamıyorum ilerisine…”

Gençler işsiz, çalışabilenler düşük ücretli… Şimdiye kadar öz geçmiş yolladıkları yerlerin çetelesini tutuyorlar… Kimileri umut etmeyi bıraktı, kimileri hâlâ direniyor… Onlar debelenirken bu sarmalda ‘Gençler iş beğenmiyor canım’lı laflar sarıyor etraflarını… Soruları net:

Ben neden mesleğimi yapacağım, insanca yaşayacağım bir iş bulamıyorum?

VAHİM MANZARA: GENÇLER YA İŞSİZ YA ASGARİ ÜCRETLİ

Aslında genç kategorisi 15-24 yaş aralığını içeriyor. Nüfus yapısının tüm dünyada değişimi nedeniyle 34’e kadar genişletilebiliyor. Ve iş gücü istatistiklerinde genç işsizliği acı bir rekora koşuyor. Rakamlarla anlatalım: DİSK-AR hesaplamasına göre 15-34 yaş grubundaki toplam genç işsiz sayısı 2.3 milyon. Her dört gençten biri ise ne eğitimde ne istihdamda.

15-34 yaş arasında en az 2 yıllık üniversite mezunu işsiz sayısı 793 bin. 1 milyon 133 bin üniversite mezunu ise iş bulma ümidini yitirme gibi sebeplerden ötürü işsiz sayılmıyor.

Verilere göre, Türkiye’de işsiz sayısı ve oranı değil; iş arama süresinin uzunluğu da giderek uzuyor. İŞKUR tarafından nisan 2022 için açıklanan iş arama sürelerine göre 1 yıldan uzun süredir iş arayan gençlerin sayısı 484 bin. Bir yıldan fazla süredir iş arayan 15-34 yaş arası üniversiteli genç sayısı ise 227 bin.

Yeni mezunların iş bulamadığı dönemlerde KYK kredi borçları yüksek faiz nedeniyle her geçen gün artıyor.

İş bulanlarda ise durum çok iç açıcı değil. Rakamlara göre Tıp fakültesi mezunları dışında bir fakülteden mezun olan gençlerin ezici çoğunluğu asgari ücretle çalışıyor! Mühendislik fakültesinden mezun gençlerden, ücretlerinin asgari ücrete yakın bir ücretle işe başlayanların oranı yüzde 40-50 dolaylarında, sosyal bilimler, iktisadi ve idari bilimler mezunlarında bu oran yüzde 60’larda.

Bu rakamların her biri bir hayat, çokça hayal ve bir o kadar da hayal kırıklığı demek… Üçünü anlatacağım size şimdi. Soy isimlerini vermeyeceğim, iş başvurularında adları arama motorlarında olası patronlarının önüne düşmesin diye…

HAYAL YOK, UMUT UZAK: HAYATTA KALSAK YETER… 

25 yaşındaki Muhammed Mimar. 4-5 yıldır iş arıyor. “İş başvurusu üzerine iş başvurusu yaptım ama işsiz sayılmıyorum verilerde” diyor Muhammed. Çünkü mimarlıkta yüksek lisans yapıyor, aynı zamanda İstanbul Üniversitesinde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okuyor. Daha iyi olur umuduyla…

Ondan dinleyelim: “15-16 farklı işte çalıştım, bir gün bile sigorta girişim yok. Garsonluk da yaptım, grafik tararım işinde de çalıştım, özel ders de verdim. Gündelik eşya taşıma işine bile gittim… Çalıştığım bazı yerlerden ücret alamadım, batan yerler de oldu. Siyaset bilimi okuyorum, çünkü siyaset yapmak istiyorum…”

Pek çok nedeni var ‘siyaset’ yapmak istemesinin. ‘Gençler iş beğenmiyor’ ile başlayan açıklamalar bir neden. Söyleyecekleri de var: “Ben mimarım, 2 yabancı dilim var. 10 tane kullandığım yazılım var, birçok sertifikam var. Benim şimdi birkaç büyük şehir dışında iş bulmam neredeyse imkansız. Onlar da asgari ücret civarında veriliyor. Örneğin ben İstanbul’da şu anda iş bulabilirim ama 4 bin liraya geçinemem. Ev tutmam ve o para ile kira ödemem imkansız. Üstüne kredi borcum var. 25 bin lira, daha ödemeye başlamadım hiç. Ne zaman öderim onu da bilmiyorum. Hiçbir fikrim yok. Patronlar, iktidar hep ‘İsteyen herkese iş var, gençler iş beğenmiyor…’ diyor da… Nasılını soran yok… Türkiye’de mesleğini yapmak isteyen kaç kişi iş bulabilir? Ya da ben neden mesleğimi yapacağım, insanca yaşayacağım bir iş bulamıyorum?​”

Kısa bir sessizlikten sonra şöyle noktalıyor sözlerini: “Elimiz kolumuz bağlı geleceğimizi göremiyoruz. Gençlerin hayali yok. ‘Hedefin ne’ diye sorduğun zaman ‘Hayatta kalsak yeter’ noktasındayız. Hayatta kalmak değil yaşamak istiyoruz.”

‘İŞ BULMA SİTELERİNİN UZMANI OLDUM…’

Abdurrahman 33 yaşında. Ona da tıpkı Muhammed gibi Genç İşsizler Platformu üzerinden ulaşıyorum… Dokuz Eylül Üniversitesi İstatistik Bölümünden 2012’de mezun oldu, iş aramaya başladı, Türkiye’nin her yerinden iş ilanlarına başvurdu. Mesleğini yapmak istiyordu. 7-8 ayın ardından Tekirdağ Çerkezköy’de bir cam fabrikasında işe başladı, stajyer pozisyonunda ve asgari ücretle. Ev kiraladı, ama aldığı yetmedi, ailesinden destekle devam etti çalışmaya, öyle ya bir yılın sonunda zam alacaktı. “1 yılım doldu, düşük bir ücret zammı yapacaklarını söylediler. İşten ayrıldım mecbur, ailemin yanına, Adıyaman’a döndüm” diyor Abdurrahman.

Sonra? Sonra iş aramaya devam: “İş arama sitelerinin uzmanı oldum resmen. Her yerde profil oluşturdum, başvurular yaptım, sadece kariyer.net’te 1709 başvurum var… Diğer iş arama sitelerini saymıyorum, iş arama umudumu kaybedip başvuru yapmayı bıraktığım zamanları da… Ankara’ya da gittim iş görüşmesi için, İstanbul’a da… Bazı bankaların mülakatlarına da girdim, KPSS’yi de denedim, polislik mülakatına da gittim. Mağazalarda tezgahtarlık için bile başvuru yaptım, katiplik sınavlarına da girdim…” Böyle 2 dakikada yaptığı özeti Abdurrahman’ın 4 yılını aldı.

Çaresiz yeniden sınava girdi, 2016’da kazanamadı, 2017’deki ikinci denemede hukuk fakültesini kazandı, Antep’te. Bitirdi de, şimdi staj yapıyor. Bir aksilik olmazsa eylülde avukatlık yapmaya başlayacak. “Yani çaresizlikten avukat oluyorum” diyor Abdurrahman.

Sonra bir özet daha yapıyor: “2008’de başladım üniversiteye. Yıl 2022. Hayatı yaşamam gereken 14 yılda bir arpa boy yol alamadım. Şimdi 2023’te acemiliğimi atıp iş yapmaya başlasam… Yani 34’ümde… Kredi borcum var, yapılandırmıştım, 2-3 bin lirasını da ödedim, sonra devam edemedim. 13 bin lirası var. O zamana kadar neye çıkar bilmem. Şimdi düşünüyorum, son 10 yılı yaşadım mı ‘Ne yapabildin’ diye sorsan ‘hiç’ derim. Yaşıtlarımızın dünyayı gezdiği yılları biz iş bulma sıralarında geçirdik.

Çok yorgun Abdurrahman, öyle diyor: “Her şeyden yoruldum. ‘Sen işi bilmiyorsun’ sözünü çok duydum etrafımdan. ‘İşi bilmek’ dedikleri torpil. ‘AKP’ye yakın görün, AKP’lilerle temasa geç, seçimlerde onlara çalış… Bir şekilde işe girersin’ hep bu laflar… İmam olan bir tanıdığım bile böyle dedi. Torpil olmadan, yeteneklerine eğitimine göre iş bulmak imkansız. Özel sektörde bile ‘tanıdık’ işliyor. Hele ki küçük şehirdeyseniz… Sen ne kadar okursan oku ne kadar emek verirsen ver bunun bir anlamı yok. Devletin sana verdiği şartları aşan bir şey yok. Çok yorgunum ve umutla bakamıyorum ilerisine…”

DERSİNE GİRDİĞİM LİSELİLER BİLE İNTİHARI DÜŞÜNÜYOR…

Ali 26 yaşında felsefe öğretmeni. Yüksek Lisans yapıyor aynı bölümde. 1 yıl ayda 500 liraya bir özel kurumda öğretmenlik yaptı, stajyer olarak gösterdiler çünkü. Şimdi devlette ücretli öğretmen, ama aldığı asgari ücrete denk gelmiyor bile: “Kendi alanımda felsefe öğretmeni olarak görevlendirildim. 30 saat derse giriyorum. Çalıştığımız gün kadar yatıyor ücretimiz, hafta sonları, resmi tatiller yok yani. Mart ayında, araya hiç tatil girmeden, ful çalıştım. Aldığım para 3 bin 916 lira.”

Rakamı tekrarlıyor: “3 bin 916 lira. Asgari ücret bile değil işte. Ailemle yaşamasam ve kendi başıma geçinmeye çalışan biri olsam…” Bitirmiyor cümlesini. Fiyatlardan, kiralardan bahsediyor Ali. Aile ile yaşamayı şans sayacak neredeyse: “Kendi hayatımı kurmuş olmayı şans saymam lazım değil mi, ailemden ayrı bir evimin olmasını… Dünyayı gezmeyi… Ama ben aldığım kredi borcunu nasıl ödeyeceğimi düşünüyorum. Lisans ve yüksek lisans 18 bin civarı… Seneye kadar lisans için aldığıma faiz işlemeye devam edecek. Tabii bitirince ödemeye başlayabilirsem…”

Evli misin diye soruyorum, “Benim de evlenen arkadaşlarım var” diye yanıtlayarak devam ediyor: “Biz bir tanesiyle bir hesap yaptık. Mesela en asgarisinden düğün merasimi, ev kiralamak, -kiralamak diyorum almak hesabı yapmıyorum bile- eşya, takı… Önümüze 500-600 bin lira gibi bir para çıktı. Hevesim kırıldı. Bu kadar ekonomik belirsizliğin olduğu noktada neden bir insan evlenmek ister. Birini sevseniz, mutlu olacağınızı düşünseniz bile bunlar bir süre sonra sorun oluşturuyor veya önünde büyük bir engel olarak duruyor.

“Karamsar bir tablo duruyor önümüzde” diyor Ali yine de “ama”sı var: “Kötü. Verilere baktığınız zaman derin bir umutsuzluk var. Hatta dersine girdiğim öğrencilerden ‘Hocam keşke bir fırsat olsa da intihar etsem’ gibi şeyler duyuyorum. Bunlar 15-19 yaş arasındaki gençler. Ekonomik şartların bu kadar insanları bıktırdığı bir dönemde, belki tuhaf gelebilir ama ben umudumu korumaya çalışıyorum.  Hep böyle gidecek değil ya…”

ÖNCEKİ HABER

Bir Olay: Ekrem İmamoğlu’nun gazetecilerle fotoğrafı Bir Kavram: 4. Kuvvet

SONRAKİ HABER

Bizim doğamız, bizim mücadelemiz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...