12 Mayıs 2022 09:14
Son Güncellenme Tarihi: 12 Mayıs 2022 17:11

10 Ekim Davası | Canlı bomba listesinde yer alan Ulkar Mammadova'nın beraat ettiği ortaya çıktı

Emniyetin “canlı bomba” listesinde yer alan, Türk askerlerinin sınır geçişlerinde kendilerine yardım ettiğini söyleyen Ulkar Mammadova’nın, yargılama sonucu beraat ettiği ortaya çıktı.

Fotoğraf: Evrensel 

Paylaş

Damla KIRMIZITAŞ
Ankara

10 Ekim Katliamı’nın firari sanıklar yönünden devam eden duruşmasında IŞİD'in “canlı bomba hücresi” olarak bilinen Adıyaman hücresinin yöneticisi Mustafa Dokumacı’nın eşi ve emniyetin “canlı bomba” listesinde yer alan Ulkar Mammadova tanık olarak dinlendi. Türk askerlerinin sınır geçişlerinde kendilerine yardım ettiğini söyleyen Mammadova’nın, yargılama sonucu beraat ettiği ortaya çıktı.

Öte yandan, ara kararını açıklayan mahkeme duruşmayı 19 Temmuz saat 10.00’a bıraktı. Duruşma sonrası dava sürecine dair açıklama da yapıldı.

10 Ekim Ankara Katliamı’nın firari sanıklar yönünden tefrik edilen dosyasının 15. duruşması Ankara Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Katliama ilişkin 16 firari sanık ile insanlığa karşı suçtan yargılanan tek tutuklu sanık Erman Ekici yönünden devam eden davaya CHP’li Milletvekili Nihat Yeşil, Alpay Antmen, HDP Milletvekilleri Oya Ersoy ve Abdurrahman Koç, Emek Partisi Ankara İl yöneticileri ve Ankara Barosu katıldı.

Kimlik tespiti ile başlayan duruşmaya sanık Erman Ekici, SEGBİS ile bağlandı. Dosyaya gelen yeni evraklar hakkında bilgi veren mahkeme başkanı, IŞİD’in eski Türkiye emiri Kasım Güler hakkında “Anayasal düzeni yıkmak”, "Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma”, “Sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermileri bulundurma” gerekçeleriyle Ankara 20’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava dosyasına dair bilgi ve belgelerin dosyaya eklendiğini ifade etti.

MAMMADOVA TANIK OLARAK DİNLENDİ

IŞİD'in "canlı bomba hücresi" olarak bilinen Adıyaman hücresinin yöneticisi Mustafa Dokumacı’nın eşi ve emniyetin “canlı bomba” listesinde yer alan Ulkar Mammadova tanık olarak dinlendi. Kırıkkale Geri Gönderme Merkezi’nde idari gözlem altında tutulan Mammadova SEGBİS ile bağlandı.

Mahkeme başkanı Mammadova’ya kod adları sordu. Mammadova, birçok sanık için “Akrabalığım yok ama şahsı tanıyorum” dedi. Katliam döneminde Suriye’de olduğunu belirten Mammadova, “Suriye’deki evimize Türkiye’den gelenler oldu. Adıyamanlı gençler geliyordu. Ömer Deniz Dündar, Kasım Dere, Abdulhakim Hoca, Mustafa Delibaşlar, Ebu Musa geliyordu. Ama esasen Adiyamanlı gençler geliyordu” dedi.

"DOKUMACI NATO DRONE İLE ÖLDÜRÜLDÜ"

Olay olduğunda bir hafta sonra haberlerden öğrendiklerini belirten Mammadova, “Bir Adıyamanli genç Ankara’da terör eylemi gerçekleştirmiş.
Hepimiz bu olaydan dolayı aranıyorduk. Adıyamanlı olan eşim dahi böyle öğrendi” dedi. Mustafa Dokumacı'nın 13 Ağustos 2020 tarihinde NATO drone ile vurularak öldürüldüğünü söyleyen Mammadova, “Mustafa Delibaşlar da PKK’nin Minbiç kuşatmasında öldü. Eşimin parçalanmış bedenini gördüm. Eşim öldükten sonra pandemi olayları yumuşayınca kaynım ile irtibata geçerek ‘Teslim olmak istiyorum, suçlu olmadığımı ispat etmek istiyorum' dedim. Kaynım, Türkiye emniyet güçlerine başvurarak teslim olmak istediğimi söyledi. Ben kaçakçı yardımıyla nehri geçerek Hatay şehrindeki askeri noktada teslim oldum. Ben Ulkar Mammadova, kırmızı bültenle aranıyormuşum
dedim. Teslim oldum” dedi.

"ASKERLER ÇANTAMIZI TAŞIDI"

Söz alan avukat Doğanoğlu, Mammadova’ya Adıyaman’da verdiği ifadeye dair sorular sordu. Mammadova’nin 2014'te yardım amaçlı gittiğini söylemesi üzerine Doğanoğlu, kimlerin bulunduğunu sordu. Mammadova, “Eşim, ben ve Serpil Dere vardı. Hiçbir örgütle gitmedik.  Zaten sınırı geçerken Türk askerleri bizi gördü. Biz de 'yardım etmek için gidiyoruz' dedik. Askerler bize yardim etti, çantalarımızı taşıdı.

Doganoğlu’nun "Dönerken Rus Ayşeyle beraberdiniz. Ayşe deport edildi ama siz para cezasi ödediniz" sorusuna Mammadova, "Evet
benim evliliğim vardı. 2015 Mart’ta sınırı geçtiğimizde sözde sınır güvenliğini savunanlar üst aramamızı yaptı ve pasaportumuzu aldı. Altın ve
bilgisayarım verildi ama pasaportum verilmedi” dedi. Avukatın "Serpil Dere ile geçtiniz, Serpil Dere mahkemede sizin adınızı vermedi" demesi üzerine, “Bilmiyorum neden vermediğini, kardeş gibiydik” dedi.

DOKUMACI KATLİAM FAİLİ YUNUS EMRE ALAGÖZ İÇİN ‘KİŞİLİĞİ DÜZGÜN’ DEMİŞ

Katliamın faillerinden Yunus Emre Alagöz ve Suruç Katliamı faillerinden Abdurrahman Alagöz’ün evlerine gelip gelmediğine yönelik soruya Mammadova, “Yunus Emre Alagöz’ü tespit ettim. Ankara Gar olayı olduktan sonra tüm faillerin resimleri çıkınca eşim bana Alagöz’ün fotoğrafını gösterdi. Çok öfkelenmişti. Neden bu gence bu görevi verdiler diye. Eşim o genci çok seviyordu. Kişiliği düzgün biriymiş” dedi.

"Suruç katliamı faili için üzüldü mü?" sorusuna ise, “O genç hakkında bir bilgim yok. Sonradan kardeş olduklarını öğrendim eşim bundan bahsetmedi. Haberlerde bu eylemin IŞİD tarafından yapıldığı duydum. Ama eşim son güne kadar IŞİD’in yapmadığını düşünüyordu. Bunu yapsa yapsa PKK yapmıştır dedi” ifadelerini kullandı.

Mustafa Dokumacı'nın Suruç Katliamı'nı hazırlayan kişi olduğuna dair ifadeler olduğunu soran Doğanoğlu’ya karşılık Mammadova, "Eşim o süreçte yaralıydı. O süreçte IŞİD’in bir görevini almadı. Eşim de bunu haberlerde öğrendi” dedi.

"Bir ara ayrı düşüyorsunuz doğru mu?" sorusuna ise 1 Ocak 2018 tarihinde Dokumacı ile yollarını ayırdığını, kendisinin kaçtığını ama eşinin orada kaldığını belirtti. Arandığını bildigini ama teslim olmak istedigini, iki sene PKK'nin elinde esir kaldığını söyledi.

Doğanoğlu’nun "İfadenizde çeşitli vali, emir isimleri veriyorsunuz. IŞİD'in yönetselliğine dair bilgileriniz nedir” sorusuna Mammadova, "Biz IŞİD’in kontrol ettiği bölgeye gittiğimizde o bölgede Türk ve Azeri gençlerinin içinde bulunduğu ketibenin olduğunu öğrendim eşim de ona bağlıydı. O zaman IŞİD’in emiri Kutayb abi olduğunu duymuştum” diye cevap verdi. "Lecne şura ne demek biliyor musun" sorusuna ise bilmediğini ama duyduğunu ifade eden Mammadova, Kasım Güler’in Mustafa Dokumacı'nın "Mektebi Faruk" diye bir birim kurduğuna ilişkin bir bilgisinin olmadığını söyledi.

Avukat Eylem Sarıoğlu’nun "Genel olarak taziyelere katıldığınızı anlıyoruz ifadelerinden, doğru mu?" sorusuna Mammadova “Evet doğru, birçok cenazeye katıldım. Adıyamanlılardı ve eşlerini tanıyordum ve taziyelerine gidiyordum” dedi. "Abdulhakim hoca ve Kudayl abininin hiç taziyesi olmadı mı?​” sorusuna ise “Bilmiyorum eşleri ortada yoktu. Kabil Rızayev dayımdır. Suriye'de hiç görüşmedim. Suriye'de geçerken hiç Kıbrıs'ta kalmadım. Gözaltına alındıktan sonra da hiç görüşmedik. Benimle görüşmüyor. Türkiye’ye de geliyordur belki. 29 Kasım’da tahliye olduğumda annem çocuklarıma bakmaya gelmişti dayım da belki onu ziyarete gelmiştir” dedi.

MAHKEMEDEN TAHLİYE KARARI

"Neden geri gönderme merkezindesiniz?​” sorusuna cevap veren Mammadova şöyle konuştu:

"Ben Diyarbakır hastanesindeyken 1 buçuk ay cezaevinde kaldığımda mahkemeye çıkarıldım. 2. Ağır Cezada yargılandım. Tahliye kararı alındı. Tahliye kararına savcı itiraz etti. Bu nedenle dosyam üst mahkemeye verildi. Bu nedenle idari gözlem altında tutuluyorum” dedi.

Edinilen bilgiye göre Mammadova'nın yargılandığı bu dosyada "ceza verilmesine yer yok" kararı çıktı. Savcılık bu karara itiraz ederek dosyayı istinafa taşıdı.

"SINIRDAN ÇOK KOLAY GEÇİLİYORDU"

Mustafa Dokumacı’nın Türkiye’de inşaatta çalıştığını söyleyen Mammadova, Dokumacı’nın İslam Çay Evine gidip gitmediği sorusuna, "Eşim sabah işe giderdi akşam eve gelirdi. Sonra ben bir çay içmeye gidiyorum diyordu. Geç saatlere kadar gelmiyordu. Çay evinde oturduklarını öğrendim. Kasım Güler’i islam çay evinde değil öncesinden tanıyorum” diye cevap verdi.

"Yardım amaçlı gittiğiniz çantalarının asker tarafından taşındığınız söylediniz. Sınır yok, kime yardım etmeye gidiyoruz diyerek geçtiniz” sorusuna Mammadova, "Halep bölgesinde halka yardım etmek için gittiğimizi söyledik. Askerlerle eşim konuştu. Ben bayan olduğum için benimle konuşmadılar” dedi.

"Gidişinize bu kadar kolay göz yumuyorlarsa gelirken neden para cezası kesiyorlar" sorusuna, "Bilmiyorum, giderken çok kolay oluyordu" dedi.

"DENİZ DUMAN GAZİANTEP’TEKİ HÜCRE MERKEZİNDEKİ İSİMLERDENDİR"

Mammadova’nın tanık olarak dinlenmesinin ardından avukatlar beyanda bulundu. 

Avukat Erkan Ünüvar, "Deniz Duman katliamın faili Halil İbrahim Durgun ile iletişimi olan biridir. Deniz Duman bu dosyayı sanık olarak eklenmesi başlı başına bir garipliktir. Katliam öncesi ilişkilere dair hiçbir soru sorulmamıştır. Deniz Duman yardım ve yataklıktan ceza aldı. Ama Duman, Gaziantep’teki hücre merkezindeki isimlerden biridir. Örgüt üyeliği ve katliamın faili olarak yargılanması gerekiyor. Para, şirket ve Halil İbrahim Durgun ile ilişkileri sebebiyle bu dosyaya sanık olarak eklenmesi gerekmektedir. Deniz Duman'ın katliamdan sonra yardım ettiği açıktır. Halil İbrahim Durgun, Deniz Duman başta olmak üzere, Resul Demir, Yunus Emre Sancılı bu isimlerle görüştü. 10 Ekim’den bir gün önce ne konuştuğunu biz bilmek zorundayız” dedi.

ÖLEN IŞİDLİ ÖDÜL LİSTESİNDE KIRMIZI LİSTEYE ALINMIŞ

Söz alan Avukat Murat Kemal Gündüz, "Erman Ekici bir dilekçe vermiş. Ben Ebu Talla değilim, o Talip Akkurt demiş. Doğrudan katliamla bağlantılı zaten kendisi. 16 firari sanık ile ilgili İçişleri Bakanlığı bize cevap vermedi, Ekici'nin dilekçesindeki Talip Akkurt için cevap vermiş. Sahip olduğunuz ağır cezanın kamu gücünü kullanın sayın başkan. Nusret Yıldız 2022’de istihbarat ödül listesinde yeşilden kırmızıya yükselmiş. Bayram Yıldız hakkında da öldüğüne dair birçok ifade var ama devletin internet sitesinde griden mavi listeye almışlar. Nusret Yıldız yaşıyor yoksa bakanlık bunu kırmızı listeye alamaz. Ölen adamı niye ararsınız? Ölü adama mı ödül koyuyorlar” diye sordu.

ARA KARAR AÇIKLANDI

Mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Kararda şu ifadelere yer verildi:

“Yakalama emirlerinin devamına, sanıkların yeni bilgi belge beyan bulunup bulunmadığı hususunda araştırma yapılması ve varsa belge ve beyanların mahkememize gönderilmesi hususunda TEM Şube Müdürlüğüne yazılan müzekkerenin tekidine, Kasım Güler ve Gökhan Karademir'in tanık olarak mahkememizde dinlenmek üzere gelecek celse mahkeme ile SEGBIS bağlantısı kurulması için bulunduğu ceza infaz kurumuna yazı yazılmasına Yunus Durmaz'ın kullandığı belirtilen GSM hatti ile ilgili uygulanan iletişimin tespitine yönelik tape kayıtlarının celbi için Gaziantep I. Ağır Ceza Mahkemesi, Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesi ve Gaziantep Cumhuriyet Başsavciliği Terör Suçları Soruşturma Bürosu'na yazılan müzekkerelerin tekidine, Gülseren Yılmaz'ın kolluk ifadesinin ve varsa teşhis tutanaklarının Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesinin adı geçen şahıs hakkındaki dosyanın gönderildiği Gaziantep BAM ilgili ceza dairesinden istenmesine, Katılan vekillerinin Deniz Duman hakkındaki suç duyurusu talebi içeren dilekçelerinin bir sureti ve duruşma esnasındaki beyanlarını içeren SEGBIS çözüm tutanağının CMK 158/2.maddesi uyanınca gereğinin takdiri için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığma gönderilmesine, olaydan önce
dosya sanıkları ve Yakup Şahin, Deniz Büyükçelebi, Yunus Durmaz ve İlhami Balı hakkında CMK 135 ve devamı maddeleri uyanınca başlatılan herhangi bir iletişimin dinlenmesi, tespiti ve kayda alınmasına dair karar ve çalışma bulunup bulunmadığının Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanlığından ve Gaziantep I1 Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğünden sorulmasına, istihbari mahiyetteki dinleme kayıtları delil olarak kullanılamayacağından sanıklarla ilgili bu yönde çalışma yapılıp yapılmadığının sorulması ve yapılmışsa kayıtlarının istenmesine yönelik taleplerin reddine, sanıklar hakkında olaydan önceki istihbari raporların getirtilmesine yönelik taleplerin reddine, firari sanıklarla ilgili Içişleri Bakanlığı'nın hazırladığı ödül listesinin dayanakları olarak belirtilen belge ve bilgiler ile DEAŞ silahlı terör örgütü mensubu olduğu iddia edilen şahıslara ilişkin fotoğraf albümünün getirtilmesine yönelik taleplerin reddine, Deniz Dündar, Muhammet Zana Alkan, Walentina Slobodjanjuk, Mustafa Delibaşlar, Nusret Yılmaz, Kasım Dere ve Yakup Selağzı hakkında kimlerle para, mal veya hizmet alışverişi olduğunu gösterir, işlem açıklamalarıyla birlikte mali araştırma raporu hazırlanması için MASAK Başkanlığına yazı yazılmasına, katılan vekilleri tarafından celse arasında sunulan dilekçedeki MASAK Başkanlığı raporun eki excel tablolarının celbine ilişkin talebin reddine, dosyamıza gönderilen Kasım Güler, Ömer Yetek, Gökhan Karademir'in beyan ve teşhis tutanakları ile  parmak izi raporu, Ankara TEM Şube Müdürlüğünün Kasım Güler'den ele geçen dijital materyallerindeki dosya sanıklanına ilişkin Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin 2021/6130 esas sayılı dosyasına gönderilmesine, firari sanıklar hakkındaki kolluk araştırma tutanaklarında ceraim numarası belirtilen kayıtların akıbetinin ilgili Emniyet Müdürlüklerinden sorulması ile soruşturma ve dava açılmış ise ilgili savcılik ve mahkemelerden karar ve iddianame örneklerinin istenmesine, Sanık Erman Ekici'ye Kasım Güler ve Ömer Yetek'in duruşmadaki ve kolluk aşamasında şüpheli sıfatıyla vermiş oldukları beyanları ile
Ankara TEM Şube Müdürlüğünün Kasım Güler'den ele geçen dijital materyallerindeki dosya sanıklarına gönderilen inceleme ve araştırma
tutanaklarının CD halinde gönderilmesine, sanık Erman Ekici'nin tutukluluk halinin devamına, bir sonraki duruşmanın 19 Temmuz saat 10’a bırakılmasına karar verildi.”

"BİZE GELMEYEN ADALET KİMSEYE GELMEYECEK"

Duruşmanın ardından açıklamada bulunan 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Avukat Mehtap Coşgun, "Katliamın 79.ayında Ankara Adliyesindeydik. Adalet talebimiz, adalete olan inancımız devam ediyor. Yargılama kapsamında yine ne yazık ki pek çok talebimiz  reddedildi. Ve yine ne yazık ki boş sanık sandalyeleriyle dolu bir duruşmayı daha arkamızda bırakmış oluyoruz. Bize gelmeyen adalet kimseye gelmeyecek. Bizi en iyi hissetirecek şey tek başına gerçek faillerin bir bir yargılandığını gördüğümüz, adaletin geldiği gün. Hesap sormaya devam ediyoruz. Bu hesap sadece önümüze koyulan bir avuç piyonun yargılamasından ibaret değil şüphesiz" dedi. 

"GERÇEĞİ BİZİM MÜCADELEMİZ ÇIKARACAK"

Avukat Eylem Sarıoğlu ise firari sanıkların kaçtıkları için değil, yakalanmadıkları için  firari olduklarını belirterek şunu söyledi: "Bu katliamın sorumluları kim olduğunu biliyoruz. Sorumlular bunları yakalamayan, yakalama iradesi ortaya koymayan, sınırları bu kadar rahatça herkesin geçtiği koşulları sağlayanların olduğunu bir kez daha ifade ettik. İğneyle kuyu kazıyoruz. Ama o kuyunun dibinde su var ve bu suyu açığa çıkaracağız. Ömrümüzün yettiği zamana kadar mücadelesini vereceğiz. Biz gerçekten hazirandan ekime kadar ne olduğunun hesabını her gün soruyoruz. O dönemin bazı siyasi partileri arasında seçim pazarlığı yapılmasına; bizim yoldaşlarımızın, sevdiklerimizin üzerinden siyasi pazarlık yapılmasına asla izin vermeyeceğiz. Birbirlerine hesap sorduklarını ifade eden, 'çıkıp konuşun, anlatın cesaretleri varsa' diyenlere bir kez daha söylüyoruz; esas cesaretiniz varsa gelin bu ailelerin önünde ne yaşandıysa anlatın. Cesaret budur. Belki ağır ilerliyoruz ama 7. yıl sonra gelen dosyalar ile bilgilerden gerçeğin açığa çıkmasının olanaklarını görüyoruz. Ara kararlar kuruldu, tanıklar dinlendi. Bizi bunlar gerçeğe ulaştıracaktır. Bizim birlikteliğimiz, adalete olan inancımız ve ortaya koyacağımız mücadele kendisi getirecek bu gerçeği. O yüzden Davutoğlu’ymuş, Ümit Özdağ’mış... Açığa çıkaracaklar bunlar değil bizim mücadelemizdir."

ÖNCEKİ HABER

Yunanistan Komünist Partisi, ABD üslerine ve savaşa karşı eylem yaptı

SONRAKİ HABER

Şenyaşar Katliamının tanığı Urfa Valisi Abdullah Erin merkeze çekildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...