08 Mayıs 2022 00:17

Parasını devlet veriyor, kaymağını özel yiyor

Devletten garanti para alan Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri işletmecileri, ticarethaneye çevirdikleri merkezlerdeki öğretmenlerin haklarını da gasp ediyor.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül (Solda) Kişisel arşiv (Sağ üstte) | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Sinan DEDELİ
İstanbul

Eğitimde özelleştirmenin yıkıcı sonuçları her alanda kendini hissettiriyor. Özel okul öğretmenlerinin yanı sıra özel eğitime gereksinim duyan bireylerin eğitim aldığı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenler de ağır çalışma koşulları ve hak kayıplarıyla karşı karşıya. Finansmanı devlet tarafından karşılanan bu eğitim kurumlarını sermayedarlar bir ticarethane gibi işletiyor. Devletten düzenli ve garanti para alan bu işletmeciler nedeniyle eğitim giderek niteliksizleşmiş, öğretmenlerin hakları ise gasbedilmiş.  

Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Öğretmenleri Derneği Başkan Yardımcısı Birsel İmre, bu kurumlardaki işleyişin tamamen işletmecilerin çıkarları doğrultusunda düzenlendiğini aktararak “Öğretmene ‘Kamudan az ücret verilemez’ şartı kaldırıldı. Kurum el değiştirdiğinde haklarımız sıfırlanıyor. Özel eğitime gereksinim duyan bireylere ticari açıdan bakılıyor. Kaynağı devlet tarafından karşılanan bu kurumlar kamulaştırılmalı” dedi. İmre, sorularımızı yanıtladı…   

Özel eğitim ve rehabilitasyon öğretmenleri olarak neden bir dernek kurma ihtiyacı hissettiniz? Bize derneğinizi biraz anlatır mısınız?

Birsel İmre: Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Öğretmenleri Derneği, 20 Haziran 2020’de kuruldu. Özellikle pandemide gün yüzüne çıkan hak kayıpları, yan yana gelmemizin gerekliliğini gösterdi. Rehabilitasyon merkezleri eğitimcilerini temsil eden ilk ve tek derneğiz. Özel rehabilitasyon merkezleri özel eğitime ihtiyaç duyan özel gereksinim ihtiyacı duyan bireylere, bireysel eğitim alma imkanı yaratan kurumlardır. Bu kurumların finansmanı devlet tarafından karşılanmakta diğer özel kurumlardan bizi ayıran da budur. Özelleştirme sonucu sermayedarların bu kurumları ticarethane gibi işletmesiyle eğitim niteliksiz hale gelmiş. Bu sebeple öğrencilerin eğitim haklarını yeterli ve düzenli bir şekilde alamadıklarının tanıkları olarak sistemin yanlışlarını göstermek ve bu merkezlerde çalışan eğitimcilerin mesleki itibarını korumak ve gasbedilen özlük hakları için örgütlü bir mücadele, insani ölçülerde bir yaşam sürdürebilmek amacıyla yola çıktık.

KAMUDAN AZ ÜCRET VERİLEMEZ ŞARTI KALDIRILDI

Çalıştığınız kurumlarda ne tür zorluklar ve sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

B.İ: Dernek olarak örgütlenme ve çalışma yürütebilme imkanı açısından çok dikenli bir yapının içindeyiz. Finansmanı sağlayan devlet olunca düzenli bir gelir ortada olduğundan sermayesi olanların iştah kabarttığı ortamda, parası olan herkesin kurum açabilmesinin önünde bir engel yok. Dolayısıyla siyasi bağlar üzerinden, kurucuların arzu ettikleri her konuda kolayca değişiklik yapılabiliyor. Tıpkı 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası 33. maddesinin ‘Özel okullarda yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmeti yapanlara, kıdemlerine göre dengi resmi okullarda ödenen aylık ile sosyal yardım kapsamındaki ek ödeme tutarlarından az ücret verilemez’ kaldırıldı.

KURUM EL DEĞİŞTİRDİĞİNDE HAKLAR SIFIRLANIYOR

2021 haziranından itibaren istifa eden öğretmenin bir yıl başka kurumda çalışmasına kısıtlama getirildi. Belirli süreli iş sözleşmesi ile 4857 İş Kanunu’na bağlı, cezai yaptırım yönünden 657 ve Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü Yönetmeliği’ne göre yönetilen MEB’e bağlı olarak çalışan eğitimciler, hakları konusunda söz söylediklerinde mobbing, hakaret, darp, maaştan kesme, işsiz bırakılma, bulundukları bölgede fişlenme gibi zorbalıklara maruz kalmaktadırlar. Kurucunun önerdiği açlık sınırı koşulları da çalışmak istemeyen öğretmen, sözleşmeyi yenilemek istemiyorsa 7 yıl çalışmış olduğu kurumdan hiçbir hakkını almadan ayrılıyor. Yıllık izin asla kıdemine göre artmıyor. Her kurum değişikliğinde sıfırdan başlayan bir sarmala geri dönüyor. Elden maaş dahi kalmadı gelinen noktada. Maaşlar asgari düzeyde kaldı. Güvencesizlik artan yoksullaşmayla birlikte katlanıyor.

Çalıştığınız kurumlardaki bu zorlukları aşmak için dernek olarak neler yapıyorsunuz? Sesinizi nasıl duyuruyorsunuz?

B.İ: Dernek olarak, basın aracılığıyla sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Yola çıktığımız günden bu yana tüm siyasi partilerin eğitim birimlerine sorunlarımız ve çözüm önerilerimizi içeren dosyalarımızı yüz yüze yaptığımız görüşmelerle ilettik. Mecliste sorunlarımızı gündeme getiren ve soru önergeleri veren vekillerimiz de oldu.  Ancak yine bazı vekillerimizin eğitimin kamusal hizmet olduğu gerçeğinden ve sosyal devlet anlayışından uzak olduklarını da gördük.  Şu an var olan kamu eğitim sendikalarını özellikle ziyaret ettik. İki tanesi hariç diğerleri ‘Siz özel sektörde çalışıyorsunuz’ diyerek bize kapılarını kapattı. Bakanlıkla yaptığımız ziyaret ve yazışmalar neticesinde 1 yıllık kısıtlamanın kaldırılmasını sağlayabildiysek de taban maaş ve özlük haklarımız konusunda yeni kurulan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ve başka meslek kuruluşlarıyla zaman zaman ortak sorunlarımız üzerinde çalışmalar yaparak çeşitli platformlarda olabildiğince mücadele yürütüyoruz.

 

‘BU KURUMLAR KAMULAŞTIRILMALI’

B.İ: Çözüm önerileriniz nedir, çalıştığınız eğitim kurumlarının yapısı nasıl olmalı sizce?

Ben 15 yıllık öğretmenim. Asgari ücret ile çalışmak istemediğim için çıkışım verildi. İşsizlik ödeneğim ise sadece 1223 TL. Bu örnek bile içinde bulunduğumuz durumun vehametini gösteriyor sanırım. Taleplerimizi ise şöyle sıralayabiliriz: “Belirli süreli sözleşmenin belirsiz süreliye dönüştürülmesi. 625 sayılı Yasan’ın 33. maddesinin geri getirilmesi (taban maaş, kamu ile denklik).  Hizmet birleştirme ile yıllık izinlerin düzenlenmesi ya da 1 ay tatil uygulaması getirilmesi. Prim gün sayısına bakılarak atama yapılması (Daha önce ücretli öğretmenler ve dershane öğretmenlerine olmak üzere iki kez yapıldı.) Kaynağı, kamu tarafından karşılanan bu kurumların kamulaştırılması, bu kurumlardan eğitim alan özel gereksinime ihtiyaç duyan bireylerin korunmasını ve ticari bir araç olarak görülmelerini engelleyecektir.”

ÖNCEKİ HABER

Yazar Hıdır Murat Doğan: Aşık Veysel’i hanginiz üzdüyse bir adım öne çıksın!

SONRAKİ HABER

Faşizm: Dün, bugün | Mustafa Yalçıner: Faşizmi halkın örgütlü ve kitlesel gücü yener

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...