28 Nisan 2022 06:33
Son Güncellenme Tarihi: 28 Nisan 2022 16:10

İstanbul Sözleşmesi davası: Savcılık fesih kararının iptalini talep etti

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı yürütmenin durdurulması ve kararın iptali talebiyle görülen duruşmada savcı, "Sözleşmeden çekilme kararı hukuksuz" dedi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Damla KIRMIZITAŞ
Burcu YILDIRIM
Ankara

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı yürütmenin durdurulması ve kararın iptali talebiyle Danıştay 10. Dairesi'nde görülen davada savcı, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararının iptal edilmesini talep etti. Karar ise yazılı olarak ileri bir tarihte bildirilecek.

Kadınlar duruşma salonundan ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’, ‘Yaşasın kadın dayanışması’ sloganları atarak ayrıldı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla bir gecede çıkılan İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan kadınlar Ankara’ya akın etti. Kadınlar, çocuklar ve LGBTİ'lere karşı her türlü ayrımcılık, şiddet ve cinayete karşı İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesini isteyen avukatlar, bu sözleşmenin bir kişinin kararıyla çıkılamayacak kadar hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.

Siyasi partilerin ve baroların da aralarında olduğu İstanbul Sözleşmesinin iptaline karşı açılan 10 davanın duruşması görüldü. 73 barodan binden fazla kadın avukat İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için Ankara'ya geldi.

Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar sabahın erken saatlerinde Danıştay’a gelirken, Danıştay bahçesine arama noktaları kuruldu.

“TARİHİN EN KALABALIK DURUŞMASI”

Kadın örgütleri tarafından yapılan açıklamanın ardından avukatlar başta olmak üzere basın, kadın örgütleri ve sivil toplum kuruluşları 550 kişilik konferans salonuna alındı.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, barolar, siyasi partiler, kadın örgütleri duruşmayı izlerken erkek avukatların da yoğun katılımı gözlendi. Danıştay heyet başkanı, “Sanıyorum Danıştay tarihinin en kalabalık duruşması” dedi.

DIŞARIDA BEKLEYEN KADINLARA POLİS MÜDAHALESİ

Avukat Göktaş’ın savunması sürerken, dışarıda bekletilen kadınlara polis müdahale etti. Bir kadın yaralandı. Polis kadınların etrafını sararken, kadınlar da oturma eylemine başladı. Müdahale sırasında kadınlara karşı polis biber gazı kullandı. Dışarıdaki kadınların salona girmesi talep edilince heyet başkanı, "Ben duruşma salonuyla ilgili heyet başkanıyım, başka görevim yok. Almak istiyorum ama yoğunluktan salon çökerse hesap veremem. Bir şey olursa sorun bize geliyor" dedi. Israrlar üzerine bir grup kadın salona alındı.

 

Avukatlar duruşmada söz aldı.

Avukat Şenal Sarıhan, yaptığı açıklama "Her gün en az 4 kadın öldürülüyor. Siz bunun için hukuku adaleti yerine getirin bu fesih kararını iptal edin" dedi.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan yaptığı konuşmada, "Burada yapılan tartışmalardan sonra alacağınız karar Cumhurbaşkanı'nın yargı denetimine etkin bir şekilde tabii olup olmadığıdır. Anayasa'ya aykırılık iddiaları ciddiye alınmalı çünkü yarın da başka bir uluslararası sözleşmeden çıkılması olası" dedi.

Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Ceren Kalay Eken de "İstanbul Sözleşmesi bir günde ortaya çıkmadı, birkaç kişi yazmadı. Uluslararası alanda en kapsayıcı sözleşmelerden bir tanesi. Kamu yararı konusunda iç hukukta da oldukça önemlidir. Gece yarısı keyfi bir şekilde bir kişi tarafından millet iradesi olmadan çıkıldığını ve ülkenin en az yarısını etkilediğini vurgulamak istiyorum. Hiçbir makam kendi kararı ile yasaya ilişkin karar veremez" hatırlatmalarını yaptı.

"SÖZLEŞME LGBTİ+'LARIN HAKLARINI DA KORUYOR"

Avukat Seher Duygu Çildoğan konuşmasına "LGBTİ+ların haklarını hatırlatarak ve İstanbul Sözleşmesi'nin kapsayıcılığından bahsederek başlamak istiyorum" dedi. Çildoğan konuşurken Danıştay Heyet Başkanı "Konuşmalarınıza ve alkışlarınıza bir şey demiyorum ama tekrara düşmeyin zaman kayboluyor" dedi. Çildoğan ise "Tekrar yapmıyorum LGBTİ+ların varoluşları ile ilgili konuşuyorum" yanıtını verdi.

Çildoğan, "Buradaki kararın iptal edilmesi gerekiyor çünkü nefret söylemleri artacak ve insanlar yok sayılmaya devam edecek" ifadelerini kullandı.

"SÖZLEŞME MÜLTECİ KADINLARI DA KORUYOR"

Avukat Ebru Beşe: Ben mülteci kadınlar adına da konuşmak istiyorum. İstanbul Sözleşmesi özellikle binlerce kilometre yürüyerek canları pahasına sığındıkları kadınları da koruyor. Biz ise bir gecede hukuksuz bir şekilde bu sözleşmeden çıkıyoruz. İstanbul Sözleşmesi her anlamda insanlık onurunu koruyan bir sözleşmedir. Biz heyetten fesih kararının iptalini talep ediyoruz.

Avukat İlayda Doğa Karaman: İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasından failler yararlandı. Aile İçi Şiddet Bürosu 'yakında 6284'ten de çıkılır' diyerek  kanun maddelerini uygulamadı. Bu muydu kamu yararı? Devlet şiddette maruz kalan kadınlara ulaşamıyor. Yapılması gereken tek şey ise sözleşmenin uygulanması. Devlet tüm vatandaşları ve 45 milyon kadını korumakla yükümlü. Şiddetsiz bir dünyayı savunmaya devam edeceğiz.

Gelecek Partisi Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Habibe Çiftçioğlu: İlk imzacısı olunan ve bir gecede feshedilen bu  sözleşmeden neden çekildiğini merak ediyoruz. Biz uygulamadaki eksiklikleri eleştirirken bu karardan büyük bir endişe duyduk. Kadınların çocukların ve tüm dezavantajlı grupların devlet tarafından korunmasını istiyoruz. İstanbul Sözleşmesi Türkiye'nin gündeminde bu sözleşmeye sahip çıkın.

Gaziantep Barosu Başkanı İskender Kahraman: Ben aynı zamanda iki kızım için de buradayım. Bir kişinin gece yarısı kararnamesi ile uluslararası sözleşmeden çıkma kararı vermesi hukuksuzdur. Sözleşme toplumsal güveni ve huzuru sağlıyor ve devlete sorumluluk yüklüyor. Bu sözleşme işlevsel olmadığı için kadına yönelik şiddet bu kadar artıyor. Milyonlar bu davayı takip ediyor, hukuksuzluğun son bulmasını istiyoruz.

"BU METİNDEN SADECE ŞİDDET FAİLLERİ RAHATSIZLIK DUYAR"

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren: Bu kalabalık ve dayanışma çok güzel ama kaygı duymamız gerek. Biz ne zaman büyük salonlarla, çok fazla insanın katıldığı bir yargılama yaptık? Baskının arttığı, sıkıyönetim mahkemelerinde gördük. Bu açıdan bu tablodan kaygı duyulması lazım çünkü demokrasiden uzaklaşmış oluyoruz. Siz ne karar verseniz de bu salondaki her bir kişi sözleşmenin ruhunu yaşatmaya devam edecek. Bir baro başkanı olarak şiddete karşı düzenlenen bir sözleşmeden çekilmemek için konuştuğum için utanç duyuyorum.

Diyarbakır Barosundan Hatice Demir: Nahide Opuz'un öldürüldüğü topraklardan geliyoruz. Kadınlar farklılıklarına göre de şiddete uğruyor. Danıştay'ın kararları da kamu yararını korur. Kadına yönelik şiddet toplumsal bir sorun ve küresel bir sorun. Bu sözleşmeye niçin ihtiyaç duyulduğunu lütfen unutmayalım. Biz her gün şiddete uğrayacağımız kaygısıyla yaşıyoruz. Bu sözleşme bizim için inanılmaz güçlendiren bir unsurdu. Feshedilmesiyle hepimiz güvencesizlik içinde kaldık. ‘Kadına şiddet uygulama’ diyen hukuki metinlerden kim rahatsızlık duyar? Sadece şiddet failleri rahatsızlık duyar.

Mahkemeniz bugün ya kadınların özgürlüğünden yana ya da erkeklerin tahakkümünden yana karar verecek. Ya bu ülkede tek bir kişi toplumun geleceğini belirler diyecek ya da bu ülkede demokrasi var hukuk var diyecek.

Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Gültekin Candemir: Kadınlar olarak hak ve özgürlüğümüzün korunmasını istiyoruz çünkü biz kadınlar ölmek değil yaşamak istiyoruz.

"ÖNÜMÜZDE HEM HUKUKİ HEM DE POLİTİK BİR SORUN VAR"

Avukat Hülya Gülbahar: Burada Tekirdağ'dan Diyarbakır'a kadar barolar, her siyasi görüşten kadınlar, meslek örgütleri var. Tanıyorum AKP’li kadınlar var bu salonda. Heyetinizin önünde çok büyük bir hukuki problem var. 6284'te İstanbul Sözleşmesi uygulanır diyor. Sözleşme yürürlükteyken sözleşmeden çıkırsa ne olacak? Kanun maddelerini ne yapacağız, onları da mı yok sayacağız? Dünyada uygulanan adı İstanbul Sözleşmesi olan bir sözleşmede İstanbul mu olmayacak? Önümüzde hem hukuki hem de politik bir sorun var. Bu dava uzadıkça kadınlar hayatlarından oluyor. Çocuklar istismara uğruyor. Burada esasa dair bir karar verilecek, şiddet gören insanların, kadınların, çocukların geleceği belirlenecek.

Erzurum Barosundan Selin Deniz Bozkurt: 18 yıl Erzurum'da yaşadım, orada büyüdüm. Benim arkadaşlarım 15 yaşında evlendirildi, şiddet gördü. Şimdi erkek çocuklarından şiddet görüyorlar. İstanbul Sözleşmesi bu şiddete dur diyecek tek dayanağımız.

Avukat Sibel Suiçmez: İstanbul Sözleşmesi bizim kırmızı çizgimiz vazgeçmek de öyle kolay değil. Türkiye’ye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devleti. Sizden kahramanlık beklemiyoruz sizden hiçbir güçten korkmadan karar vermenizi bekliyoruz. Bu dava sadece bizim için değil sizin çocuklarınız için de bu ülkenin geleceği için de çok önemli. Sayın heyet sizden Danıştay’da da hakimler var demenizi bekliyoruz. Buraya binlerce kadının çığlığını, umudunu, kanını getirdik. Bunu şimdi siz değerli yargıçların omuzlarına bırakıyoruz.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) adına Avukat Sevinç Hocaoğulları: İstanbul Sözleşmesi şiddetin eşitsizliklerden beslendiğini söyler. Sendikamızın toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bir tüzüğü vardır. Sağlık emekçileri çok fazla şiddete uğruyor ve yalnızca üyelerimizin sağlığını düşünmüyoruz. Yaşam güvenliği, can güvenliği şiddetin önlenmesinde bütüncül politikalar gerektirir. Eğer şiddetin son bulmasını istiyorsak İstanbul Sözleşmesi yürürlükte kalmalı.

Avukat Candan Dumrul: Sayın heyet öncelikle bu salonda siz dahil herkes maske takıyor. Oysa Cumhurbaşkanı kapalı ortamda zorunluluğun kaldırıldığını söylemişti. Cumhurbaşkanı karar verdi diye bu doğru bir karar mı, değil. Neden takıyoruz çünkü hayatımıza sahip çıkıyoruz. İşte kadınlar da hayatlarına sahip çıkmak için burada. Bu sözleşmeden çekilme hukuka uygun görülecekse o zaman temel bir hukuk tartışması yürütülmesi gerekiyor. Bu sözleşme bizim vazgeçebileceğimiz bir düzenleme değil. İstanbul Sözleşmesi yaşam hakkımızın teminatı. Bu sözleşmeyi ya bu salonlarda ya sokaklarda alacağız ya da yeniden yeniden yazacağız. Namus bahanesi, sözde ahlak gerekçesiyle kadınlara ayrımcılık göstermeyi kendilerinde hak görüyorlar çekilmesini isteyenler. Kamunun yararı herkesin yaşamının güvenceye alınmasıdır.

CUMHURBAŞKANLIĞI YETKİLİLERİNDEN SAVUNMA

Cumhurbaşkanlığı vekilleri de savunma yaptı.

Avukatların savunmasında fesih kararının Anayasa'ya, iç hukuka, Meclis'e uygun olduğunu iddia ederken seslerinin kısık olması ve yutkunarak konuşmaları dikkat çekti.

Elindeki metne bağlı olarak konuşan avukatlar, fesih kelimesinin etimolojisine girerek İngilizce ve Fransızca karşılıklarını söyledi ve buradan İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin doğru olduğu çıkarımında bulundu.

Bir avukatın ‘kadınlarımız’ diye konuşmaya başladığı sırada salonun boşalması da dikkat çekti. Avukat, “İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin hukuka uygun olduğunu savunuyoruz. Uygun olmadığına ilişkin çabalar nafiledir. Biz Cumhurbaşkanımızın kararının hukuka uygunluğunu uluslararası kurumların hukuka uygunluğuna göre değerlendirmiyoruz” dedi.

SAVCI "HUKUKA UYGUN DEĞİL" DEDİ

Danıştay Savcısı, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi kararının hukuka uygun olmadığı yönünde mütalaa verdi. Savcı, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararının iptal edilmesini talep etti. Kararın yazılı olarak ileri bir tarihte bildirileceği açıklandı.

ANKARA BAROSU: SÖZLEŞME'NİN İPTALİ MECLİS İRADESİNİN HİÇE SAYILMASIDIR

Duruşma sonrasında Ankara Barosu açıklamada bulundu.

Baro Başkanı Mehmet Eren Turan, İstanbul Sözleşmesi'nde öngörülen amacın gerçekleşmesinde kamu yararının bulunduğunu ve bu nedenle Cumhurbaşkanlığı tarafından tesis edilen sözleşmenin feshi işleminin kamu yararına aykırı olduğunu belirtti.

Milletlerarası antlaşmaların Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanmasının, TBMM tarafından çıkarılacak kanunla uygun bulunmasına bağlı olduğunu söyleyen Turan şöyle konuştu: “Onaylanması TBMM tarafından çıkarılacak kanunla uygun bulunmasına bağlı olan sözleşmenin Cumhurbaşkanlığı kararıyla iptali, TBMM iradesinin hiçe sayılmasıdır. Ankara Barosu olarak kadına yönelik her türlü şiddetin, bireylerin cinsel yönelimlerine bağlı ötekileştirilmelerinin, mültecilerin statülerinden kaynaklı ayrımcılığa tabii tutulmalarının karşısında olduğumuzu, öncelikle dezavantajlı gruplar olmak üzere toplumu oluşturan her birey için sosyal adaletin temini açısından taşın altına elimizi koymaktan geri durmayacağımızı kamuoyuna saygıyla bildiririz.”

DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA

Kadınlar duruşma öncesi salon önünde açıklama yaptı. Açıklamada konuşan Avukat Şenel Sarıhan, "İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz" dedi.

Başta kadınlar, çocuklar, LGBTİ’lerin maruz kaldığı her türlü şiddetin insan hakları ihlali olduğunu belirten, devlete şiddeti önleme ve mağduru koruma yükümlülüğü getiren İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini belirten Sarıhan, “EŞİK olarak 20 Mart 2021 Cumartesi günü yayımladığımız bildiride, kararın ‘hukuksuz ve hükümsüz’ olduğunu ilan etmiş, Meclis iradesinin ve Anayasa’nın hiçe sayıldığını vurgulayarak, “Milletin iradesiyle Meclis’te oybirliği ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Kararı ile çıkılamaz. Meclis’in iradesi tek kişiye devredilemez. Anayasa’nın 90. Maddesi uyarınca yasaları bile yürürlükten kaldırma özelliği olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerden tek kişilik kararlar ile çıkılamaz dedik” şeklinde konuştu.

Sarıhan, "Bugün Türkiye tarihinde dönemeçtir. İstanbul Sözleşmesi'nden de toplumsal cinsiyet eşitliğinden de hukukun üstünlüğü ilkesinden de vazgeçmiyoruz" dedi.

Avukat Hülya Gülbahar ise, İstanbul Sözleşmesi’nden sonra sıranın çocukları koruyan anlaşmada olduğunu belirtti. Gülbahar, “Yapılan Anayasa'ya aykırıdır. İstanbul Sözleşmesi'nden kim çıkmayı istiyor? Çocuk istismarcılarına af gelsin diyenler, kadının ev içi emeğini gasbedenler, kadınlara ekonomik şiddet uygulamak isteyenler bunlar İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasını isteyenlerdir” ifadelerini kullandı.

DIŞARDA KALAN KADINLARA POLİS MÜDAHALE ETTİ

Gülbahar’ın konuşmasının ardından kadınlar ve avukatlar duruşmaya katılmak için Danıştay binasına giriş yaptı. İçeri alınmayan kadınlar, Danıştay kapısı önünde “Aç aç barikatı aç” sloganları attı. 

Açıklamanın hemen ardından alana gelen çevik kuvvet ekipleri, duruşmaya girmek için bekleyen kadınlara müdahale etti. Bir kadın yaralandı. Polisler kadınların etrafını sararken, kadınlar da oturma eylemine başladı. Müdahale sırasında kadınlara karşı polis biber gazı kullandı.

Duruşma salonuna giremeyen kadınların ısrarı üzerine avukatlar kadınların içeri girmesini talep etti. "Gerekirse koridorlarda da otururuz" diyen kadınlara Danıştay Heyet Başkanı "Ben duruşma salonuyla ilgili heyet başkanıyım başka görevim yok. Almak istiyorum ama yoğunluktan salon çökerse hesap veremem. Bir şey olursa sorun bize geliyor" dedi.

ÖNCEKİ HABER

Patronlara açıkladığı 'müjde'si alkış almayan Bakan Nebati: Daha ne istiyorsunuz?

SONRAKİ HABER

Ekonomik güven endeksi 94,7'ye düştü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...