05 Nisan 2022 00:36

5 Nisan Avukatlar Günü: Avukatlar savunmasız

Savunma üzerindeki baskının adil yargılanma hakkının engeli anlamına da geldiğini söyleyen avukatlar , 5 Nisan Avukatlar Günü’nün kutlama değil mücadele günü olduğunu söylüyor.

Fotoğraf: Zeynep Kuray

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Türk yargısı hiç olmadığı kadar siyasallaştı. Avukatlar tutuklanıyor, duruşma salonlarından atılıyor, mesleğini yapamaz duruma getiriliyor. Savunma üzerindeki baskının adil yargılanma hakkının engeli anlamına da geldiğini söyleyen avukatlar tüm bu nedenlerle 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutlama değil mücadele günü olarak andıklarını söylüyor.

5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ

Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü. Türkiye’de 89 hukuk fakültesi bulunuyor. Yükseköğretim Kurulu istatistiklerine göre Türkiye’de hukuk fakülteleri her yıl on bine yakın mezun veriyor. Türkiye Barolar Birliğinin (TBB) güncel verilerine göre 30 Aralık 2021 tarihi itibarıyla 82 baroya kayıtlı avukat sayısı son bir yılda 17 bin 321 artarak 160 bin 651 oldu. Avukat sayısında yaşanan 17 binlik artış, aynı zamanda son beş yılın da en yüksek artışı olarak kayıtlara geçti.

BASKI, ŞİDDET, İTİBARSIZLAŞTIRMA…

Avukatlar hukuksuzluklara, savunma hakkının yok edilmesine direnirken, tehdit edildi, darbedildi, ruhsatlarına el konuldu, duruşmalardan atıldı, tutuklandı… Hâlâ Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı da dahil onlarca avukat hapiste…

Dahası öldürüldü… Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Tahir Elçi, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015’te açıklama yaptığı sırada öldürüldü. Avukat Ebru Timtik, adil yargılanma talebiyle başladığı ölüm orucu sonrası hayatını kaybetti. Avukat Ersin Arslan icra için gittiği bir evde görevi başında öldürüldü. Ayrıldığı erkek tarafından öldürülen Avukat Dilara Yıldız’ı da anmadan geçmeyelim… Baskı altında mesleğini yapmaya çalışan avukatlar bir yandan da işçileşti, güvencesizleşti.

İŞÇİ AVUKATLAR: BİR YANDA GEÇİM DERDİ, DİĞER YANDA İŞSİZLİK…

Son yıllarda karşılaştıysanız bilirsiniz, avukatlık ilanlarını: “En az 2 yıl kıdem, belirli alanlarda uzmanlık … adreslerinde ikamet etme …fakültelerden mezun olma, ehliyeti, geç saatlere kadar çalışmayı problem etmeme, şehir dışına çıkabilme, askerliğini yapmış olma, ofis çalışmasına uyumlu, temiz olma… Liste uzayıp gidiyor. Bunların bir kısmını karşılayıp, iş bulduklarında onlar artık, kanundaki adıyla, “bağlı çalışan avukat”. İşçi avukat yani. Türkiye’de sayıları her geçen gün artan işçi avukatlardan çoğunun yazılı bir iş sözleşmesi yok, ücreti asgari ücret üzerinden gösteriliyor, fazla mesai, yıllık izin, tazminat gibi hakları yok… Yol, yemek zaten yok.

Nazlıcan Çelik genç bir kadın avukat. Bir yıl önce ruhsat aldı, bir avukatlık bürosunda çalışıyor. O da bir işçi avukat yani. Anlatıyor: “Genç avukatlar bir yandan adliyelerde, karakollarda, kamu kurumlarında hak mücadelesi verirken bir yandan da çalıştıkları ofislerde haklarını dahi savunamayacak konuma getiriliyor, meslekten uzaklaştırılıyorlar. Çelişkiye bakın ki özlük hakları dahi olmayan işçi avukatlar, çalıştıkları ofiste bir işçinin işçilik alacakları ile ilgili dava dilekçesi hazırlıyor. İşte yaşanılan…”

‘BAROLAR YALNIZ BIRAKIYOR’

Çelik, baroların bu konuya yeterince eğilmediğinin altını çiziyor: “İşçi avukatlar ülkede ekonominin bulunduğu durumdan nasibini alıyor, geçim derdi ile çalışmak zorunda. Çalışmasa işsizlik… Hakları gasbediliyor. Ama yalnız kalmış durumdalar… Avukatlık şirketlerinin önünü açan, düşük ücretlerle bağlı olarak çalışan avukatlık modeli yalnızca işçi avukatların sorunu da değil üstelik.”

RUHSATI GASBEDİLEN AVUKATLAR: ‘HAK SAVUNUYORSAN AVUKATLIK YAPAMAZSIN’ DENİYOR

Hukuk fakültesinden mezun olup stajlarını tamamlayan avukat adaylarına hakkında yürütülen soruşturmalar ve davalar gerekçe gösterilerek ruhsatları verilmiyor. Hüseyin Ali Kudret onlardan sadece biri. 2013 yılında Gezi eylemlerine katıldı Hüseyin Ali, daha 18’ine yeni gelmişti. Hakkında dava açıldı, yargılaması devam ediyor. O bu arada İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi, mezun oldu. Mezun olduktan sonra bir yıllık avukatlık stajını tamamladı, İstanbul Barosuna ruhsat için başvuru yaptı. Baro başvuruyu kabul etti, dosyası Türkiye Barolar Birliğine gönderildi. Usul gereği Adalet Bakanlığından görüş alındı. Süreç biraz uzasa da ruhsatını alabildi. Ancak Adalet Bakanlığı hakkında 9 yıldır süren davayı gerekçe göstererek ruhsat iptali istedi. Sonuçta ruhsatı tamamen elinden alındı. Dava şu anda Danıştay aşamasında. Şöyle diyor Hüseyin Ali Kudret: “Burada Bakanlık şunu demektedir aslında: Hak savunucusu isen, muhalif isen sen avukatlık yapamazsın, seni suçlu ilan ederim. Bu direkt savunma hakkına saldırıdır. ‘Ağaç yaşken eğilir’i uygulamaya çalışıyorlar. Yeni avukatların yalnızca iktidara yakın veya en azından sessiz olan kişilerden oluşmasını istiyorlar. Bu, savunma açısından çok ciddi bir problemdir. Yani anayasal haklarını kullanmanın adeta suç ilan edildiğini görüyoruz. Bu savunmaya açık bir saldırıdır. Ancak birçok meslektaşımız tarafından bunun önemi anlaşılmış değildir ki, yalnızız.”

"SAVUNMAYI ENGELLERSENİZ ADALET DEĞİL, YARGISIZ İNFAZLAR OLUR"

Kocaeli Baro Başkanı Bahar Gültekin Candemir, sözlerine “Biz Avukatlar Günü’nü kutlayamıyoruz ki” diye başlıyor ve şunları anlatıyor: “Avukatların her 5 Nisan’da dile getirdiği mesleki problemler artarak devam ediyor. Fiziki saldırılara maruz kalıyoruz, savunma hakkını temsil etmenin bedelini hayatımızla ödüyoruz. Duruşma salonlarından atılıyor meslektaşlarımız. Aslında avukatlar adliye girişlerinden duruşma salonlarına kadar problem yaşıyor, engellemelerle karşılaşıyor. Bakın UYAP’ta dosyalara hakim ve savcılar gibi erişemiyoruz, kanunundaki açık hükme rağmen bizi ve belgeye erişim hakkımızı engelliyor. Bu durumda da savunma hakkının temsil edilmesi mümkün müdür? Savunması olmayan bir yargılama sürecinde, hukuka uygunluktan bahsedilebilir mi? Mümkün değil. Savunmayı engellerseniz, o zaman maalesef adliyelerde adaletle değil yargısız infazlarla karşı karşıya kalırız.”

Sorunların her geçen gün katlandığına vurgu yapan Candemir, “Bakın biraz önce saydığım engellemeler aslında vatandaşın hak arama hürriyetine ve adil yargılanma hakkına yöneliktir. Bunlar adil yargılamanın önüne çıkarılan engellemelerdir. Savunmanın sorunları bizatihi hukuk devletinin sorunlarıdır. Yönetenlerin bunda sorumluluğu vardır. Tüm bu nedenlerle savunma üzerinde baskı ve engellemeler son bulmak zorundadır. Bizim de çabamız bunun içindir. Avukatlar tüm bu engellemelere karşı mücadeleyi sürdürüyor” diyor.

"BİRLİKTE DEĞİŞTİRECEĞİZ!"

Dersim Baro Başkanı Avukat Kenan Çetin, ülkede bağımsız yargının olmadığını, bunun yargıya güven ve hukuka inancı azaltmakla birlikte avukatlık mesleğini de zayıflattığının altını çizdi.
Çetin ardından bugün avukatların yaşadığı sorunları başlık başlık özetledi:

  • Avukatlar mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturma tehdidi altındır. İnsan haklarını koruma ve savunma sorumluluğuyla yaptıkları çalışmalar nedeniyle soruşturma tehdidi altında olan ve yargılanan baro başkan ve yöneticilerimizin olduğu bir gerçektir.
  • Sağlıkta olduğu gibi avukatlara uygulanan şiddet mesleğimizi icra ettiğimiz mekânların sınırlarını aşarak, meslek grubumuzu hedef haline getiren ve can alan, ülke çapına yayılmış bir şiddet türü haline gelmiştir.
  • Nerdeyse her ile bir hukuk fakültesi açan mevcut yapı kontenjanları ve bunların sayılarının ihtiyaç durumu gözetilmeden ve barolara danışılmadan artırılması, avukatlık mesleğinde nitelik kaybına sebep olmuştur.
  • Avukat bürolarına bağlı çalışan avukatlarımızın ücret ve özlük hakları kanuni bir statüye; stajyer avukatlar eşit nitelikteki hâkim savcı stajyerleri ile eşit koşullara sahip değildir.
  • Adalete erişim avukatlar ve yurttaşlar için ekonomiye, mekâna ve zamana dayalı engellerle doludur. Sınırlı alanlar hâkim ve savcılık makamına ulaşımda olduğu gibi dosyaların bazılarına kısıtlılık kararıyla ulaşılmamaktadır. Duruşma günü ve saatleri konusunda gecikme vatandaş ve avukatlar için ciddi sıkıntılardandır.
  • Kamu avukatları ek gösterge, mobbing ve mesleki bağımsızlıklarının korunması sorunu hâlâ çözülmedi. Çoklu Baro Kanunu meslek örgütlerinin tamamı karşı olmasına rağmen halen yürürlüktedir.

Çetin, meslek düzenini, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmanın baroların görevi olduğunu hatırlattı ve şunları söyledi: “Örgütlü mücadele tarihimiz, değiştirenlerin bizler olduğunu avukatlık mesleğinde barolarda da çoklu baro gibi birçok olayda kendini gösterdi. Avukatlar ve barolar olarak öz eleştirimizi de yaparak toplumun diğer kesimlerini meslek örgütleri ve herkesi katarak birlikte değiştirmeye çağırıyoruz!”

ÖNCEKİ HABER

Macaristan’da altı partili koalisyon neden kaybetti?

SONRAKİ HABER

Didim’de siyasi partiler, zamlara, yoksulluğa ve savaşa karşı 6 Nisan’da açıklama yapacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa