12 Ocak 2022 23:54

Binlerce genç aynı cenderede: Tarikat yurtlarından başka gidecek yerimiz yok

Bugün üniversite öğrencisi olan ve 13 yaşından bu yana tarikat yurtlarında kalan bir genç yaşadığı sorunları anlattı.

Fotoğraf: Google Street View

Paylaş

Murat UYSAL
İstanbul

İstanbul’da Aziz Mahmud Hüdayi Vakfına bağlı yurtta kalan bir üniversite öğrencisi, çocukluğundan bu yana kaldığı cemaat yurtlarında yaşadıklarını Evrensel'e anlattı. Şu an kaldığı yurtta giyim kuşamından uyandıkları saate kadar her şeye müdahale edildiğini anlatan öğrenci, aynı yurtta kalan arkadaşlarının büyük bölümünün bundan rahatsız olduğunu ifade ederken bu yurtta kalmalarının gerekçesini “Kimi kime şikayet edeceğiz, gidecek başka yerimiz yok” diye özetliyor.

13 YAŞINDAN BERİ CEMAAT EVLERİNDE

Çocukluğundan bu yana cemaat evlerinde ve yurtlarında kaldığını anlatan öğrenci, o evlerden birine ilk kez babasıyla sohbet dinlemeye gitmiş. Elazığ’da ailesiyle aynı evde yaşamasına rağmen babasının kendisini “Hem derslerine faydası olur, hem de dini bütün bir çocuk olur” düşüncesiyle aynı şehirdeki bir cemaat evine verdiğini söyleyen öğrenci, “Çok çektirdim oradaki sorumlulara. Evden kaçıyordum, sabah namazlarına kalkmıyordum. 13 yaşında cemaat evine uyum sağlamam daha kolay oldu ama şimdi Aziz Mahmud Hüdayi yurdunda o ortamı bulamıyorum” diye anlatıyor.

"NAMAZ, SOHBET VE KAMPA KATILMAK ZORUNLU"

İstanbul’da üniversite kazanmasının ardından özel evde kalmak istediğini söyleyen öğrenci, ailesinin ekonomik durumunun buna yetmediğini, KYK yurdu da çıkmayınca babasının çevresinin önerisi ile Aziz Mahmud Hüdayi yurduna yerleştiğini anlattı: “Yurdun senelik ücreti 12 bin lira ama 7 bin lirasını devlet yatırıyor.”

Yurda kayıt olurken bazı kuralları kabul etmek zorunda kaldıklarını söyleyen öğrenci, yurt yönetiminin zorunlu tuttuğu kuralları şöyle sıralıyor:

“Yurdumuzda sabah namazlarına kalkmak, kılmak zorunlu. Gün içerisinde sohbetlerimiz oluyor, bunlara katılmak ve dönem aralarında sunduğumuz ders çalışma kamplarına dahil olmak zorunlu. Babam İstanbul’da böyle bir yerde olursam kötü bir şeye bulaşmam diye düşündü herhalde. İmzayı attı, sonra da gitti.”

"KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEKSİN?"

Öğrenci, yurttaki bir gününü şöyle özetliyor:

“Sabahları namaza kaldırmaya gelen sorumluların sesiyle uyanıyoruz. Namazdan kaçmanın bir yolunu buluyorum. Odada 4 kişiyiz, diğer üçü uyanıp gidiyor. Onlarla samimiyetim yok. Zaten her şeyi konuşamıyoruz yurttakilerle. Sorumlular sürekli özel sohbetler yapıyor, orada şikayet edebilirler beni. Yurttaki sohbetlere şortla katılmak yasak. Hiç küpeli çocuk görmedim. Yemekler de çok kötü ama yapacak bir şey yok. Yurttakilerle yan yana gelip kötü yemeklerden dahi konuşamıyorsun. Şikayet etmeye kalksan kimi kime şikayet edeceksin? Hem bu fiyatlara gidecek başka yerimiz yok.”

NE İÇİN BUNCA EZİYET?

Yurda girerken kabul ettikleri yazılı kuralların yanı sıra yazılı olmayan kuralların da olduğu söyleyen öğrenci, “Kimse şunu yapma, bunu yapma demese de yasakmış gibi hareket ediliyor. Sesli müzik dinlenmiyor, siyaset konuşmak zaten imkansız. Kimse ayrık otu olmak istemiyor. İnsanlar yurttan atılırsa ailesine vereceği hesaptan korkuyor. Dışarıda başka bir ortam bulamamış olsaydım yurdun kazanı içine karışıp giderdim” diyerek hayata nasıl tutunduğunu anlatıyor.

Daha çok okulundan arkadaşlarıyla vakit geçirdiğini anlatan öğrenci, “Burada yaşadığım sorunları dışarıdan arkadaşlarla konuşuyor olmak iyi, başka meseleleri tartışıyor olmak iyi” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Basın meslek örgütleri: Rojhat Doğru'nun cezası intikam alırcasına verilen bir karar

SONRAKİ HABER

Salgın kısıtlamalarında başbakanlıktaki partiye katılan Boris Johnson özür diledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...