28 Aralık 2021 23:40
Son Güncellenme Tarihi: 30 Aralık 2021 09:02

Siyaset Bilimci Burak Cop: İBB'ye yapılan teftiş değil, karalama kampanyası

Siyaset Bilimci Doç. Dr. Burak Cop: 31 Mart seçimlerinden bu yana İBB’ye yönelik ciddi bir iktidar baskısı var. Bu bir teftiş değil karalama kampanyası.

Ekrem İmamoğlu | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

İçişleri Bakanlığının İstanbul Büyükşehir Belediyesinde (İBB) "terör iltisaklı" olduğu iddia edilen çalışanlarla ilgili "özel teftiş" başlatmasını değerlendiren Siyaset Bilimci Doç. Dr. Burak Cop, iktidarın 2019’dan beri “terörizm” suçlamasına sürekli bir şekilde başvurduğunu hatırlatarak, “Siyasi bir karalama kampanyası olduğuna dair izlenimi güçlendiriyor” değerlenmesinde bulundu.

Siyasetin sıcak gündemlerinde olan İçişleri Bakanlığı ve İBB arasında büyüyen "özel teftiş" krizini Siyaset Bilimci Doç. Dr. Burak Cop ile konuştuk.

Cop, teftişin Twitter üzerinden duyurulmasının devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını belirtti. Terörizm soruşturmalarında gizliliğin esas olduğuna işaret eden Cop, “Örgüt adı ve üye sayısı da vererek sosyal medyadan bir duyuru yapıyorsunuz. Bu aslında İçişleri Bakanlığının görevini yapamadığının itirafıdır. Bu örgütlerle ilişkili olan kişiler Türkiye’nin en büyük belediyesinde herkesin gözü önünde bordrolu çalışanlar olarak faaliyette bulunuyorlarsa zaten o ülkede İçişleri Bakanlığının varlık sebebi tartışmalı hale gelir” ifadelerini kullandı. İBB’de işe alınanların sayısıyla ilgili çelişkili açıklamalara da işaret eden Cop, “Cumhurbaşkanı 45 bin kişinin alındığını söylüyor. İçişleri Bakanlığı’na göre 33 bin kişi işe alınmış. Gerçek sayı ise 21 bin. Bu da abartı ve ciddiyetsizlik örneği olarak olayın bir siyasi manipülasyon, karalama kampanyası olduğuna dair izlenimi güçlendiriyor” değerlendirmesinde bulundu. 

ÖNCE İKTİDAR MEDYASI YAPTI ŞİMDİ İKTİDAR YAPIYOR

Cop, 31 Mart yerel seçim sürecinde iktidara yakın medya üzerinden yapılan terörizmle ilişkili olma suçlamasının şimdi İçişleri Bakanlığı eliyle yapıldığını belirtti. Tekrar edilen İstanbul seçimleri öncesinde Süleyman Soylu’nun Binali Yıldırım kadar sahada olduğunu hatırlatan Cop, 23 Haziran’daki seçimi yalnızca Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın değil, aynı zamanda Soylu’nun da kaybettiğini ifade etti. Cop, “İki buçuk yılda pek çok defa Soylu ile İmamoğlu arasında tartışmalar yaşandığına şahit olduk. Bunlar tabii ki şehir nasıl yönetilmeli ve iyi belediyecilik nasıl olur konulu tartışmalar değildi. Bunlar büyük oranda Soylu’nun İmamoğlu’nu hedef alan, onu karalamaya yönelik sözlerine İmamoğlu’nun verdiği incelikli yanıtlardan oluşan polemiklerdi” dedi.

Başlatılan özel teftiş sürecinin kayyuma kadar gidip gitmeyeceğine dair soruya Cop, “Bu elbette ihtimal dahilinde. Fakat o kadar ileri gidebileceklerini ve böylesine pervasızca bir hamle yapabileceklerini zannetmiyorum. Tahminim işin o noktaya varmayacağı yönünde. Ama kendilerini ne kadar sıkışmış hissettiklerine ve siyasal gerilimi ne kadar arttırmak istediklerine bağlı olarak bu seçeneği de değerlendirebilirler” yanıtını verdi.

Cop’un dikkat çektiği bir başka nokta ise 15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişiminden sonra çok başvurulan iltisak kavramına ilişkin oldu. Söz konusu kavramın ne Türk Ceza Kanunu ne de Terörle Mücadele Kanunu gibi temel kanunlarda yer aldığını, hayatımıza OHAL KHK’ları ile girdiğini belirten Cop, “Son derece muğlak ve kötüye kullanılmaya açık bir kavram. Türkiye’de son yıllarda terörist kavramı çok esnetildi, çok sulandırıldı. Geçmişte siyasi suçlu diye bir kavram vardı. Şimdi bunun yerini terörist almış durumda” dedi.

Cop, “İktidarı elinde bulunduranların dönemsel çıkarlarına göre birilerinin terörist ilan edilip, daha sonra başkalarının terörist oluvermesi keyfiliği kabul edilemez. Bu keyfiliğin günün birinde bumerang misali geri dönüp, bugünün muktedirlerine isabet etmeyeceğinin de garantisi yok. Muhaliflerin teröristlikle suçlanması pratiğine ivedilikle son verilmesi gerekiyor” diye konuştu. İçişleri Bakanı’nın kriminal örgütlenmelerle ilişkili olduğuna dair ortaya atılan vahim iddialara ikna edici yanıtlar veremediğini hatırlatan Cop, “Kendisinin yasadışı örgütlenmelere ilişkin son günlerde atak bir profil çizmesini son derece ironik buluyorum” dedi. Cop, İçişleri Bakanlığı’nın, kendini mahkemelerin yerine koyduğuna da işaret etti.

"ERKEN BİR ERKEN SEÇİM KAMPANYASI"

İktidarın yaptığı hamleyi “Erken bir erken seçim kampanyası olarak” tanımlayan Cop, “Ortada seçim kararı yok ama ülke seçim sahtı mailinde. Kamuoyu araştırmalarında Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı adaylığında ismi en öne çıkan birkaç kişiden biri olan İmamoğlu’nun şimdiden yıpratılmasına yönelik bir kampanya, bu çok açık” ifadelerini kullandı. Cop, “İmamoğlu’nun, mağduriyete uğrarsa bundan siyaseten kazançlı çıkacağını düşünüyorum. O zaman şu soru akla geliyor: İmamoğlu kazançlı çıkabileceği halde iktidar niye böyle bir hamle yapıyor? Bunun yanıtı; elindeki tek araç bu. Yapabilecekleri başka bir şey olmadığı için, ya tutarsa diye düşünerek bunu yapıyorlar. Nasıl ki 2019’da terörizm temalı suçlamaların seçmen tarafından ciddiye alınmadığına tanık olduysak, günümüzde de ciddiye alınmayacağı kanaatindeyim” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

TESK Genel Başkanı: EYT'lilerin sağlık hizmetinden faydalanabilmesinin önü açılmalı

SONRAKİ HABER

Köpeklerin saldırısı sonrası doku nakli yapılan Asiye Ateş uyandırıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa