"İhtiyacımız kadarını değil paramızın yettiğini alabiliyoruz"

Yoksulluğun daha da derinleştiği bu dönemde emekçiler, gıda gibi en temel ihtiyaçlarını bile yeteri kadar karşılayamadıklarını anlatıyor.

01 Kasım 2021 00:54
Paylaş

Eren ERGİNE
Murat UYSAL
İstanbul

Yeni bir güne yeni zamlarla uyanan emekçiler gün doğmadan fabrikaların yolunu tutup zifiri karanlıkta eve dönüyor. Fazla mesaiye kalıyor, ek iş yapıyor, dişinden tırnağından artırıyor ama yine de geçinemiyor. Çalışmak dışında bir hayat tarif edemeyen emekçiler kirayı faturaları ödüyor, elde avuçta kalan parayla bir ayı planlıyor. İhtiyaca göre değil, bütçeye göre çarşı pazar yapıyor. Temel ihtiyaçlarını karşılayabilen günü kurtarmış sayıyor. Ücretler ise yerinde sayıyor.

Gece Esenyurt Haramidere’nin üzerinden bohçasını toplarken gökte kızıl bir çanak bırakıyor. O kızıl karanlıkta Haramidere yokuşunda aşağıya inen işçiler cepheye giden askerler gibi birikiyor duraklarda. Kaldırım boyunca duranlar, oturanlar, yola taşanlar... Yüzlerinde aynı soluk ölü beniz. Durakta işçiler kendilerini, ne güneş ne yeşil ne deniz; sadece ölmemek uğruna doluştukları, fabrikaya götürecek servislerin gelmesini bekliyor. Gün daha aymadan servis gelecek, binecek işçi, istikamet fabrika, gün boyu çalışacak, savaş bitecek, dönecek işçi gün ışığı görmeden. Cebinde sadece yaşamak için bir para, yarın yine bant başına, tezgah başına, iş başına.

‘AÇ KALMAMAK İÇİN YAŞIYORUZ’

Metal İşçisi Mustafa elinde poğaçası kaldırım kenarında uykulu haliyle oturuyor. Servisi gelene kadar anlatıyor: “Ekonomik kriz yok diyen iktidar rüya görüyor. 3 yıl önce yağın tenekesi 25 liraydı şimdi olmuş 75 lira. Yüzde 200 zam gelmiş, ekonomi bitmiş, millet aç, reisin haberi yok. 2 bin 500-3 bin lira ile insanlar İstanbul’da ev geçindirmeye çalışıyor. En kötü ev kirası 1500-2 bin lira, 1500 liralık evde it bağlasan durmaz. İnsanlar nasıl geçinecek? Elektrik var, doğal gaz var, suyu var, yeme içmeyi saymıyoruz bile, bitmişiz.”

Mustafa’nın kira gibi bir derdi olmasa da markete pazara gittiğinde eksiye düşüyor. “Şu an asgari ücretin en kötü 4 bin lira olması gerekir” diyor ve ekliyor: “Bu sene en fazla yapacakları 3 bin 300-3 bin 400 lira. Zaten her şeye yüzde 100 zam gelmiş. O zaman asgari ücrete de yüzde yüz zam yap.”

5 senedir ne kendisi ne çocukları sinema görmüş Mustafa’nın. Markete gittiğinde ise temel ihtiyaçlar dışında harcama yapamayan Mustafa, “Sadece yağ, pirinç, baklagiller, onun dışında bir şey yok. 3 bin 500 lira ile nerede bal kaymak yiyeceksin, peynir, zeytin dışında kahvaltılık alamıyoruz” diyor. Gün boyunca işçilerden en fazla duyacağımız o sözü söylüyor Mustafa: “Aç kalmamak için yaşıyoruz.”

BESLENMEK İÇİN DEĞİL ÖLMEMEK İÇİN...

Metal İşçisi Mustafa’nın bıraktığı yerden İşçi Hüseyin Aydoğdu giriyor: “İhtiyaca göre değil, cepteki paraya göre alışveriş yapıyoruz. Eşim 200 lira ile gidiyor, cebindeki paraya göre alıyor. Ölmemek için malzeme alıyoruz, beslenmek için değil ölmemek, hayatta kalabilmek için yaşıyoruz.”

Bu koşullarda geçinmenin zor olduğunu söyleyen Aydoğdu, “Bakkala, manava, markete gidiyorsun her şey pahalı. Asgari ücret 2 bin 825 lira, 5 bin lira bile olsa zor geçiniriz. Hayat çok pahalı. Zam üstüne zam. Eşim gidiyor alışverişe, her hafta fiyatların farklı olduğunu söylüyor” diyor. Erdoğan’ın “Her evin önünde bir araba var” sözlerine tepki gösteren Aydoğdu, “İktidar konuşmasa daha iyi olur bence, onlar konuştukça her şey uçuyor. İmkanım olsa kaçıp gideceğim, ülkeyi terk edeceğim, sonumuz çok kötü. Erdoğan herkesin evinin önünde araba var diyor, belki dairesi de var insanların ama hepsi borçlu bunlar. Bizim değil, en son taksitini ödediğin anda ev ya da araba senin oluyor” diyor.

‘BİR AYAKKABI ALDIM 3 YILDIR GİYİYORUM’

Son dönemde artan seçim tartışmalarını “Herkes kılıçları çekmiş” diye tarif eden Kasım Altıntop şunları söylüyor: “Boş verin iktidarı muhalefeti, birbirine dalaşıp duruyorlar, olan vatandaşa oluyor. Kimsenin vatandaşı düşündüğü yok, hep kendi koltuklarını düşünüyorlar. Vatandaş ne yiyor ne içiyor kimse bilmiyor. Sabahın köründe işe gidiyoruz onlar bu saatte yataklarında mışıl mışıl uyuyorlar. Bunların halk için bir şey yaptıkları yok, ne sağlığı için ne geleceği için. Sağlıkçılara bakın yollarda ölüyorlar.”

4 çocuğu olduğunu söyleyen Altıntop, “Alım gücü yok, bir elbiseyi 3 yıl giyen insanlar var. Bir ayakkabı aldım 3 yıldır giyiyorum, ikinci bir ayakkabım yok, yaz kış giyiyorum. Çoğu insan makarnaya mecbur, gidip et kıyma alamıyor, neredeyse tavuğu bile alıp yiyemeyecek, fiyatları uçtu” diye anlatıyor.

Sağ görüşlü olduğunu, AKP’ye oy verdiğini peşinen söyleyen Gökhan da ekonomiden dert yanıyor. Gökhan, “Bugün baktığımızda sadece ekonomi de değil, yanlış politika izlemelerinden kaynaklı ülkenin kötüye gittiğini görüyoruz. Bunun sebeplerinden biri de dış politikadır. Dolar arttı daha da çıkacak, 10-12 lira olacak belki daha fazlası” diyor.

‘YEMEK FİŞLERİYLE ALIŞVERİŞ YAPIYORUM’

İsmini vermek istemeyen bir kadın işçi, “Türkiye’nin geneline baktığımız zaman aç açıkta değiliz ama sadece yaşamak için çalışıyoruz. İşe gidiyoruz, kazandığımız anca ev kirası faturalar ve mutfak giderlerine gidiyor. Bir de işin içine çocuk girdiği zaman sosyal hayat tamamen hayal oluyor” diyor. Bir gelecek hayali kuramadıklarını söyleyen işçi, “Çocuklarım var, onlar kendi ayakları üzerinde durabilecek kadar okusunlar diye uğraşıyorum sadece. Çocuklarımızın geleceğinden başka bir gelecek planımız yok. İstanbul gibi yerlerde zaten ev almak hayal” diyor. İktidarın politikalarını eleştiren işçi, “Erdoğan her şey ucuz diyorsa verelim 2 bin 800 lirayı, 4 kişilik bir aileyi geçindirsin geçindirebiliyorsa. Markete pazara gidince temel ihtiyaçlarımızı alıyoruz, fazlasını almak zaten mümkün değil. İşyerinde bana verilen yemek fişlerini kullanıyorum, markette alışverişimi onlarla yapıyorum. İşe yemeğimi de evden götürüyorum” diyor.

Cumhur İttifakına oy verdiğini söyleyen Murat ise sadece Türkiye’de değil tüm dünyada ekonominin kötü olduğunu belirterek, “Benim maaşım bana yetiyor ama asgari ücret yetmiyordur insanlara. Pazarda çarşıda her şey pahalı tabii ama sadece Türkiye’de değil tüm dünyada böyle. Yapacak bir şey yok. İdare edeceğiz mecburen. Kim düzeltecek bunu, iktidar tek başına düzeltemez. Muhalefetin destek olması lazım ama bizim muhalefete bakıyorsun her şeye karşı, iktidarın yaptığı bir işte yanında duracak bir muhalefet yok” diyor.

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Paris İklim Anlaşması’nın arkasına gizlenen nükleer çöplük

SONRAKİ HABER

Taslakta istenen zam oranı artırılmalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa