27 Eylül 2021 00:49

Sudan ve Tunus’ta darbe girişimleri

Sudan ve Tunus’ta, yeniden otoriter rejimlerin inşası yönünde adımlar atılıyor. Sudan'da darbe girişimini ordunun gücü artırma oyunu olarak da İhvan'ın geri dönüş çabası olarak da yorumlayanlar var.

Fotoğraf: AA & Kolaj: Evrensel

Paylaş

Arap dünyası yine oldukça kritik gelişmelerin yaşandığı bir haftayı daha geride bıraktı. Her ne kadar yöntem farklı olsa da, halkın diktatörleri devirdiği Sudan ve Tunus’ta, yeniden otoriter rejimlerin inşası yönünde adımlar atılıyor.

Sudan geçtiğimiz hafta 21 Eylül sabahı “Bir darbe girişiminin engellendiği” haberine uyandı. Enformasyon ve Kültür Bakanı Hamza Ballul, 11 subay ve bazı askerin tutuklandığını açıkladı. Hatırlanacağı üzere Sudan’da 19 Aralık 2018’de hayat pahalılığı nedeniyle başlayan gösterilerin ardından Devlet Başkanı Ömer Beşir 11 Nisan 2019’da devrilmişti. 30 yıldır iktidarda olan  Beşir’in görevden uzaklaştırılması ile yönetime el koyan ordu, görevi Abdulfettah Burhan’a devretmişti. Ülkeyi yöneten askeri konseyden iktidarı sivillere devretmesini isteyen halk, 3 Haziran sabahı ordu karargahı önünde nöbete başlamış ve ordunun gerçek mermi ve göz yaşartıcı gaz kullanması sonucu bazı kaynaklara göre 128 kişi hayatını kaybetmişti. Aynı yılın ağustos ayında ordu ve halk hareketini temsil eden “Özgürlük ve Değişim Güçleri İttifakı” arasında bir anlaşmaya varılmış ve Askeri Geçiş Konseyi isimli cunta, yetkilerini, yeni kurulan Egemenlik Konseyine devretmişti. Konsey, 6 sivil ve 5 askerden oluşuyor.

DARBEDE ORDUNUN PARMAĞI

Arap dünyasının tanınmış yazarı Abdulbari Atwan, darbe girişimi sonrası yazdığı yazısında, Sudanlı gençlerin ordunun yönetimi sivillere devretmemek için darbe yapabileceği konusunda uyarıda bulunduklarını yazdı. Atwan, “Sudanlı devrimci gençlerin bir kısmı; askerler ve siviller arasında imzalanan anlaşmaya göre, kasım ayında Egemenlik Konseyinin ordunun kontrolünden sivillere devredilmesini önlemek için Sudan ordusunun kendisinin bir darbe girişiminde bulunma olasılığına karşı uyardılar” dedi. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere Atwan, “darbe girişimi”nin aslında ordunun ülkede tahakkümü tamamen sağlamak için gerçekleştirildiği ve “fabrikasyon” olduğu görüşünde.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) yayımlanan el Halic gazetesi ise darbe girişiminin gerçek olduğunu ve devletin uzuvlarında hâlâ mevcut olan Müslüman Kardeşler hareketine mensup kişiler tarafından gerçekleştiği değerlendirmesine yer verdi.

Aynı konuyu değerlendiren al Kuds al Arabi gazetesi bilgilerin hâlâ çok yetersiz olduğuna dikkat çekti. Başyazıda, “Sudanlı yetkililerin ‘Başarısız darbe girişimi’ olarak adlandırdıkları olayla ilgili bilgiler hâlâ kıt. Sudan halkının; ilgili taraflar, hedefleri ve yerel bir siyasi partiyi temsil edip etmedikleri veya Arap, bölgesel veya uluslararası partilerle bağlantılı olup olmadıkları hakkında hüküm süren beklentisine rağmen bilgiler kıt. Başbakan Abdullah Hamduk’un, girişimin ‘Eski rejimin kalıntıları tarafından planlandığını’ belirtmesi bile, ‘kalıntılar’ ifadesinin genel ve muğlak çağrışımlar taşıdığı göz önüne alındığında ortamın aydınlatılmasına katkı sağlamadı” denildi.

TUNUS’TA TEK ADAM REJİMİNE DOĞRU

Üniversite mezunu, seyyar satıcılık yapan genç Muhammed Buazizi’nin kendini yakmasıyla 11 yıl önce patlak veren halk hareketlerinin öncüsü Tunus, Mevcut Cumhurbaşkanı Kays Said’in ülkenin bağımsızlık günü olan 25 Temmuz’da parlamentoyu askıya, başbakanı ve hükümeti ise görevden aldığını duyurmasıyla Arap dünyasında tartışmaların merkezine oturmuştu. Geçtiğimiz hafta Kays Said olağanüstü halin uzatılması ve elinde daha fazla yetkinin toplanması noktasında yeni kararlar açıkladı.

Tunus Emekçileri Partisi birçok haber sitesinde yer alan açıklamasında Said’in geçen hafta aldığı kararların “darbenin devamı” olduğuna vurgu yaptı. Parti “Otoriter, mutlak ve tek adam rejimi” olarak nitelendirdiği sisteme karşı direnme çağrısında bulundu. Parti, Cumhurbaşkanı Kays Said’in geçen çarşamba günü yaptığının “25 Temmuz’da Anayasa’nın 80. maddesinin keyfi kullanımıyla gerçekleştirdiği darbe operasyonunun devamı” olduğuna işaret etti.

Al Araby al Cedid gazetesi de Said’in aldığı kararlarla ilgili yayımladığı haber analizde Tunus Genel İş Sendikasının (UGTT) “Başkan Kays Said, yasama otoritesini ve tüm yürütme otoritesini etkileyecek ve temyiz ile iptale tabii olmayan kararlarını güçlendirdi. Böylece tüm güçlerin efendisi oldu ve hatta kendisine ‘Anayasal reformların ve siyasi ve seçim sisteminin değiştirilmesi’ yetkisini verdi” dediğini aktardı.

Öte yandan dönemin bir başka öne çıkan ülkesi Libya’da da siyasi çatışmalar sürüyor. Al Arab gazetesinde yer alan bir analizde Libya’da geçiş sürecini sonlandıracak seçimlere üç ay kala Abdulhamit Dibeybe Hükümetine parlamentonun güvenoyu vermemesinin büyük bir kaosa yol açabileceği analizi yapıldı.


SUDAN’DAKİ DARBE GİRİŞİMİ FABRİKASYON MU?

Abdulbari ATWAN
Rai al Youm

Sudan hükümetinin devrik Devlet Başkanı Ömer El Beşir rejiminin kalıntılarını “Darbe girişimi gerçekleştirmekle” suçlayan ve bu girişimin engellendiği duyurusu ile uyandık.

Ömer Beşir, Darfur bölgesinde ordusunun işlediği savaş suçlarından sorumlu olma suçlamasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesine teslim edilmesinin bir başlangıcı olarak şu anda Kober Hapishanesinde bulunuyor.

Başkan Beşir’in yönetiminin son günlerinde silahı Amerikan kampının omzuna atmasından bu yana Sudan’da koşullar kötüden daha da kötüye gitti. Bu talihsizlik, iktidardaki askeri rejimin İsrail işgal devleti ile flört etmeye başlaması ve onunla “Abraham Mutabakatı” isimli normalleşme anlaşması imzalamasıyla doruğa ulaştı.

Bu darbeyle ilgili bilgi kıt. Tek bir kaynaktan, askeri hükümet ve onun sözcüsünden bilgi alınabiliyor. Enformasyon ve Kültür Bakanı Sayın Hamza Ballul’un yaptığı açıklamadaki 11 subay ve bazı askerlerin tutuklandığı haberleri ve bazı darbecilerin zırhlı kolordu mensubu olduğunu teyit eden askeriyeden sızan haberler dışında bilgi yok.

Şu anda Hartum’da bulunan ve dostum olan bir Sudanlı bir gazeteciyle yaptığım telefon görüşmesinde, askeri rejimin kendisinden önce ilan ettiği 7 darbe gibi bu darbenin de “fabrikasyon” olduğunu doğruladı. Darbe girişimi Egemenlik Konseyi Üyesi Muhammed Faki Süleyman tarafından duyuruldu ve halkı devrime sahip çıkmaya çağırdı. Lakin bu çağrıya cevap vermek için tek bir sivil bile sokağa çıkmadı. Tüm bu darbelerde dikkat çeken olgu, tek bir generalin bile yargılanıp ardından mahkum edilmemesiydi.

Birkaç saat içinde kontrol altına alınan bu darbe dışında Sudan’daki askeri darbelerin çoğu, tutuklama kampanyaları, sokaklara dökülen tanklar ve silah sesleri içeriyordu. Bu girişimden sonra hayat 4 saatten az bir sürede normal sakinliğine döndü.

Bu darbenin ilanından birkaç gün önce Sudan gazeteleri ve internet siteleri ülkede bir darbe ihtimalinden geniş bir şekilde bahsediyordu. Muhammed Faki Süleyman, 2 gün önce kendisine ait olduğu belgelenmiş bir ifadede şunları söyledi: “Geçiş dönemi; kapatılan partiden arta kalanların devlet içinde ve dışında artan faaliyetleriyle tehdit ediliyor.”

Sudanlı devrimci gençlerin bir kısmına gelince; askerler ve siviller arasında imzalanan anlaşmaya göre, kasım ayında Egemenlik Konseyinin ordunun kontrolünden sivillere devredilmesini önlemek için Sudan ordusunun kendisinin bir darbe girişiminde bulunma olasılığına karşı uyardılar.

Silahlar önüne gelene saçıldığı için Sudan, benzeri görülmemiş bir kaos halinde. Sudan toplumu açlık ve asgari düzeyde kamu hizmetlerinin eksikliği eşliğinde bir tıkanıklık içinde yaşıyor. Doğu, batı, kuzey ve güneyde birden fazla eyalette suç, uyuşturucu ve ahlak bozukluğunun ve isyan halinin yayılması hali mevcut. Sudan limanı kapatıldı ve komşu ülkelerin çoğuyla sınırlar sorunlu. El Nahda Barajı krizinde barışçıl bir çözüme ulaşılamaması nedeniyle en büyük komşu olan Etiyopya ile neredeyse kaçınılmaz bir savaşın eşiğinde.

Sudan’ın generalleri ve mevcut mirasçıları, ülkenin şu anda yaşadığı çöküşün arkasında üç feci stratejik hata yaptı:

*Birincisi: Amerikan yalanlarının tuzağına düşmek ve Sudan ile Sudanlıların acılarına son vermek karşılığında güneyin ayrılması konusunda bir anlaşma imzalamak.

*İkincisi: Sudan ordusunu tüm ahlaki, askeri ve ulusal değerlerinden arındırmak, büyük bir bölümünü milislere dönüştürmek ve Yemen savaşında Suudi-Birleşik Arap Emirlikleri ittifakının yanında savaşmak.

*Üçüncüsü: Sudan’ı terör listesinden çıkarma; milyarlarca dolar akışı ve şiddetli ekonomik krizlerin çözümü için İsrail işgal devleti ile siyasi ve güvenlik normalleştirme anlaşmaları imzalamak.

Sudan’ın ABD terör listesinden çıkarılması dışında hiçbir vaat yerine getirilmedi. Yemen’deki cephelere giden binlerce Sudanlı asker, büyük bir gizlilik içinde tabutlarla geri döndü. Milyonlarca dolar generallerin cebine gitti. Sudan birçok eyalette isyanla karşı karşıya. Sudan ordusunun ve generallerinin liderliğine gelince, iç çatışmalarla nüfuzu tekelleştirmeyle ve kamu parasını yağmalamakla meşguller.

Ülkedeki mevcut askeri, güvenlik ve ekonomik kaos durumu, asil Sudan halkına ve onurlu ulusal tarihi mirasına saygıdan dolayı olarak devam etmemelidir.


SUDAN… BAŞARISIZ BİR DARBE

el Halic
Başyazı

Sudan, Ömer Beşir ve Müslüman Kardeşlerin otuz yılı aşkın süredir devam eden yönetiminin etki ve yansımalarından henüz kurtulmuş değil. Ordu tarafından desteklenen kapsamlı bir halk devriminin ardından 11 Nisan 2019’da iktidardan düştü. 39 ay boyunca Sudan’a liderlik edecek sivil ve askerlerden oluşan bir Egemenlik Konseyi oluşturuldu. Lakin İhvan’ın, yönetimin uzuvlarında olması nedeniyle Sudan’ın karşı karşıya olduğu tehlikeler son bulmadı. 24 Temmuz 2019’da askeri darbenin önlendiği açıklandığında yaşananlar, hareket, kargaşa ve kaos yapabilen hücrelerin varlığının ifadesiydi. Genelkurmay Başkanı Korgeneral Haşim Abdülmuttalib ile bir dizi ordu ve güvenlik görevlisinin yanı sıra İslami Hareket ve El Beşir liderliğindeki Kongre Partisi liderleri tutuklandı.

Salı günü şafak vakti zırhlı kolordu ve paraşüt kolordusu subaylarının önderliğinde Omdurman’daki telsiz binasını ele geçirmeye çalışarak gerçekleşen başarısız darbe girişimi, eski rejimi yeniden kurmanın bir başlangıcı olarak, Sudan’ı demokrasi yoluna sokacak ve Sudan halkına özgürlük ve sosyal adalet verecek her türlü değişim sürecini engellemeye yönelik sürekli çabalar çerçevesinde geldi. Yozlaşmış eski rejim, halkı yoksullaştırdı, ülkenin servetlerini çarçur etti ve borçlar altında ezdirdi.

Darbe girişiminin durdurulması, Sudanlı kitlelerin “Devrimi savunmaya ve geçiş sürecini korumaya” çağrılması, darbe girişiminde bulunan subayların tutuklanması ve yargılamaya başlaması ile Bakanlar Kurulu durumun kontrol altında olduğunu ve Hartum’da hayatın normal olduğunu teyit etmesine rağmen asla durmayacak olan karşı-devrimci güçlerle yüzleşmek için daha fazla dikkat, ihtiyat ve hazırlık gerekiyor. Örgütlenebildikleri ve hareket edebildikleri  sürece iktidara dönme hayallerinden vazgeçmeyeceklerdir.

Bu nedenle, Sudanlı kitleler ve onlarla birlikte Beşir rejimini ve grubunu silahlı kuvvetlerin desteğiyle deviren Özgürlük ve Değişim Güçleri İttifakı; pusuda bekleyen tüm kötü güçleri tasfiye etme ve İhvan’ı köklerinden sökme konusunda hoşgörülü davranmamaya çağrılıyor. Aksi takdirde, tehlike devam edecek ve yeniden sıçrama fırsatını bekleyecektir.


TUNUS GENEL İŞ SENDİKASI, GÜÇLERİN KAYS SAİD’İN ELİNDE TOPLANMASINA KARŞI UYARIDA BULUNUYOR.

al Araby al Cedid

Tunus Genel İş Sendikası cuma günü ‘istisnai’ tedbirlerin devam ettirilmesini ve bunların kalıcı bir hale dönüştürülmesini reddetti. Sendika, 25 Temmuz’dan bu yana Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından yayımlanan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasına yönelik herhangi bir önlem veya tedbir ya da bu istisnai durum için bir süre sınırlamasının olmadığını kaydetti.

Başkan Kays Said, yasama otoritesini ve tüm yürütme otoritesini etkileyecek ve temyiz ile iptale tabi olmayan kararlarını güçlendirdi. Böylece tüm güçlerin efendisi oldu ve hatta kendisine “Anayasal reformların ve siyasi ve seçim sisteminin değiştirilmesi” yetkisini verdi. Kimseye danışmadan kendi kurduğu bir kurul aracılığıyla bugünü kontrol etmekte ve geleceğin özelliklerini de belirlemektir.

Çarşamba gecesi yayımlanan kararnameye göre Cumhurbaşkanı; hükümetin yardımıyla yürütme yetkisini kullanır, Bakanlar Kuruluna başkanlık eder, silahlı kuvvetlerin en üst komutasını üstlenir, bakanlıkları ve devlet sekreterliklerini kurar, değiştirir ve iptal eder; görev tanımlarını ve yetkilerini belirler, kamu kurum ve kuruluşları ile idari menfaatleri oluşturur, değiştirir ve iptal eder ve yetkilerini kontrol eder.

Sendika yaptığı açıklamada, “Anayasal değişiklik yapılarının yokluğunda yetkileri devlet başkanının elinde bir araya getirmenin riskleri” konusunda uyardı. “Anayasal değişiklikler geniş bir diyaloğun ürünü olmalı ve referandum başlangıç noktasıdır” dedi.

Ayrıca “Reformların formalitelerle sınırlandırılmaması” çağrısında bulundu. “Değişiklikler sadece seçim sistemi ve siyasi alanla değil; aksine, on yıllardır gevşek ve sistematik olarak sabote edilmiş tüm alanları kapsamalıdır” dedi.


LİBYA PARLAMENTOSU DİBEYBE HÜKÜMETİNDEN GÜVENİNİ GERİ ÇEKTİ

Al Arab

Merkezi Libya’nın doğusunda bulunan Libya Parlamentosu (Temsilciler Meclisi), geçtiğimiz salı günü, İş Adamı Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümetinden güvenini çektiğini açıkladı. İktidara geldikten 6 ay sonra ve işlevlerinin sona ermesiyle genel seçimlerin yapılmasına 3 ay kala güvenoyu vermeme yönünde oy kullandı. Bu adım, Libya siyaset sahnesini daha da karmaşık hale getirebilir.

Temsilciler Meclisi Resmi Sözcüsü Abdullah Bliheq, hükümetten güveni geri çekmek için yapılan oylamaya katılan milletvekillerinin sayısının 113’e ulaştığını doğruladı. Bliheq, oturumda hazır bulunan 89 milletvekilinin güveni geri çekmek için oy kullandığını belirtti.

Dibeybe hükümetinden güveni geri çekmek, beklenmedik bir adım. Libyalı politikacılar, bunun ülkedeki siyasi gidişatı engellemesini ve bu yılın sonunda parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasıyla sona erecek uluslararası yol haritasının çökmesini bekliyorlar. Bu gelişme nedeniyle Libya, yeni bir siyasi bölünmeler ve çatışmalar döngüsüne girebilir ve siyasi sahneyi daha da karmaşık hale getirebilir.

Yargıtay Eski Başkanı ve Hukukçu Müsteşar Abdurrahman Abuta, bir Facebook paylaşımında Ulusal Birlik Hükümetinden güvenin geri çekilmesini eleştirdi. “Ey Parlamento, Bakanlar Kurulunun güvenini geri alsanız da almasanız da Ulusal Uzlaşı Hükümeti, planlanan seçimler yapılıncaya kadar istifa etmeyecektir” dedi. “Bu önlem, gözlemcilerin gözünde ancak yakında yapılacak seçimlerin zamanında yapılmasını engellemek olarak sınıflandırılabilir” sözlerini ekledi.

ÖNCEKİ HABER

TESK Genel Başkanı Palandöken: Ambalajlı ürünlerin gramajlarına standart getirilmeli

SONRAKİ HABER

EMEP Genel Başkanı Akdeniz, Bel Karper işçilerini ziyaret etti, grev gözcüsü oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...