27 Ağustos 2021 00:02
Son Güncellenme Tarihi: 01 Aralık 2021 13:42

Ülkelerin "sağlıkta reform" uygulamaları koronavirüs sınavını geçti mi?

Tüm dünyada hayata geçirilen "Sağlıkta reform" uygulamalarının ardından ülkelerin sağlık sistemleri pandemiye nasıl yanıt verdi? Türk Tabipleri Birliğinin Toplum ve Hekim dergisi ülke ülke inceledi.

Fotoğraf: Il Vagabiondo/Unsplash

Paylaş

Derleyen: Sinem UĞURLU

Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) dergisi Toplum ve Hekim, Mayıs-Haziran 2021 sayısından itibaren “COVID-19 Pandemisinde Sağlık Sistemleri” dosyasını yayımlamaya başladı. Tek tek ülke örneklerinin incelendiği dosyanın editörlüğünü Kocaeli Dayanışma Akademisinden (KODA) Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu üstleniyor. Dosya, “sağlıkta reform” uygulamalarının ardından ülke sağlık sistemlerinin pandemiye nasıl yanıt verdiğini bilimsel verilerle ortaya koyuyor.

Onur Hamzaoğlu, dergideki “Dosya Editöründen” yazısının bir bölümünde şunları ifade ediyor:

“Dosya başlığını bir araştırmanın konusu olarak ele aldığımızda, hipotezlerimizi;

  1. ‘Sağlıkta reform’ uygulanan ülkelerin hemen tümünde COVID-19 salgını ile mücadelenin başlangıcında başarısızlık yaşanmıştır,
  2. Başarısızlık yaşanmayan ülkeler, sağlıkta reform uygulanmayan ülkeler ile SARS salgınından ders çıkarmış ülkelerdir 
  3. Başarısız olan ülkelerin tümünde salgın ‘hastanelerde karşılanmıştır’

olarak sıralayabiliriz.”

Dosya kapsamında yer alan makalelerin kısa bir özetini derledik. Özetler, makalelerdeki cümlelerden alıntılanmıştır. İlgili yazılara, verilen linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz.

ROMANYA

Yazar: Gamze ÇAN-Prof. Dr., ÇOMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

Romanya, ücretsiz devlet tarafından sunulan sağlık hizmetleri yapısından 1998 sonrası liberal sisteme geçiş yapmış ve sağlık sigortası sistemi devreye girmiştir. Romanya pandemi sürecine düşük sağlık harcamaları, maliyet etkinliği sınırlı ağırlıklı yataklı tedavi hizmetleri gibi mevcut sağlık sistemindeki sorunlar ve yaşlı nüfus oranının yüksekliği, yıpratıcı çalışma şartları, düşük beklenen yaşam süresi gibi demografik özelliklerle girmiştir. Romanya hastaneler ve salgın kontrolünde rol alacak halk sağlığı alanındaki kurumlarda dahil olmak üzere doktor, hemşire ve diğer sağlık personeli açısından sıkıntılar yaşamaktadır.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız. 

RUSYA

Yazar: Coşkun BAKAR- Prof. Dr., ÇOMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

Rusya Federasyonu sağlık sistemini Sovyetler Birliği deneyiminden devralmıştır. Son 20 yıl içinde yaşanılan değişimlere rağmen sistemin merkezi yapısı geçmişin mirası olarak varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Salgınla mücadelede öncelikle vakaların ve temaslıların takip edildiği bir sistem kurulmuştur.

Bu makale sırasında elde ettiğimiz bilgiler ışığında izlenimim sistemin hasta ve temaslılara odaklandığı ve çoğunlukla da sağlık kuruluşları ekseninde bir mücadele yürüttüğü şeklindedir. Topluma yönelik koruma önlemleri merkezi hükümet kontrolünde alınmış olup, yüz tanıma programı odaklı kamera sistemleri ve elektronik bilezikler gibi teknoloji odaklı yöntemlere başvurulmuştur. Rusya Federasyonu en fazla vakanın görüldüğü beş ülke arasındadır. Avrupa Bölgesinde birinci sıradadır. Asya kıtasında Hindistan’ın arkasından ikinci sıradadır. Ölüm sayıları da ihmal edilmeyecek düzeydedir. Eğer verilerin güvenliği ile tartışmalar haklı ise daha fazla vaka ve ölüm olma ihtimali de bulunmaktadır. Bu durum salgınla mücadele de sorunlar olduğunu, hastalığın toplum içinde yayılmasının çok da engellenemediğini düşündürmektedir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

SUUDİ ARABİSTAN

Yazarlar: Sevgi CANBAZ-Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD, Esra KARACA-Dr., İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

Suudi Arabistan’ın ilk COVID-19 olgusu 2 Mart 2020 tarihinde görülmüştür. Ancak Suudi Arabistan’da ilk COVID-19 olgusu görülmeden bir ay önce, “Hepimiz sorumluyuz” ulusal sloganı ile somutlaştırılan çeşitli koruyucu önlemler alınmaya başlanmıştır. Bu sayede hastalığın yayılımı ve ölüm sayıları kontrol altında tutulmuştur. Daha önce ülkede yaşanan MERS-CoV salgını deneyimleri de COVID-19 salgını ile mücadelede kullanılmış ve bu yüzden süreç Avrupa ülkelerine göre daha başarılı yönetilmiştir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

JAPONYA

Yazar: Süleyman CEYLAN- Prof. Dr., Emekli Öğretim Üyesi

Japonya, Çin’e coğrafi yakınlığı, iki ülke arasındaki yoğun seyahat hacmi, yaşlı nüfusun orantısal yüksekliği, kentlerdeki aşırı nüfus yoğunluğuna karşın COVID-19 bulaş hızını ve ölümleri azaltıp salgını kontrol altına alarak, salgınının başlangıçtaki yayılmasını baskılayabilmiştir. Japonya’nın COVID-19 ölüm oranını nispeten düşük tutabilmesindeki temel nokta, bulaşıcı hastalık tehditlerine dirençli sağlık sisteminin varlığıdır. Japonya, esasen, salgını hızla sonlandırma mantığına dayanarak, bir kümenin içinden başka bir kümenin gelişmesini önlemek için son derece önemli olan enfeksiyon kümelerinin tespiti ve kontrolüne odaklanmış ve virüs için seçici test uygulamıştır. Bu yaklaşım, Japonya’da salgını kontrol altına almak için koruyucu önlemler kadar olgu sayısının azaltılmasında etkili olmuştur.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

POLONYA

Yazar: Mehmet AKTEKİN- Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

Başlangıçta sağlık hizmetlerinin yetersiz kalacağı endişesiyle salgın karşısında sert önlemler alınmıştır. Ülke ilk dalgayı diğer Avrupa ülkelerine göre oldukça hafif atlatmıştır. Ancak yaz aylarında diğer ülkelere benzer olarak alınan önlemlerde belirgin bir gevşeme yaşanmıştır. Eylül ortasına kadar binin altında seyreden yeni vaka sayısı, bu tarihten itibaren hızlı bir artışa girmiş ve 30 binli sayılara ulaşmıştır. Bu dönemde Polonya’nın komşuları ve Avrupa’da da vaka sayıları belirgin artış göstermiştir. Bu artış nedeniyle ülke tekrar sert önlemler almak zorunda kalmıştır. Azalan vaka sayıları mutant virüslerin ortaya çıkmasıyla 2021 Şubat ve Mart aylarında tekrar yükselişe geçmiştir. Bir öncekinden daha büyük bir dalga oluşmuştur.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

YENİ ZELANDA

Yazarlar: Ahmet Naci EMECEN- Uzm. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı AD, Buket Yıldırım ÜSTÜNER- Dr., Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı AD

Ada ülkeleri, coğrafi izolasyon ve kısmen az nüfusları sebebiyle salgın kontrolünde avantajlı durumdadır. DSÖ’nün 25 Nisan 2021’e kadarki verileri içeren haftalık durum raporuna göre, “vaka yok” durumundaki 10 ülkenin (ya da özerk bölgenin) tamamı adadır. Sağlıkta eşitsizlikler sebebiyle, 2000’li yılların başından itibaren, sağlık sisteminde dönüşüm olan Yeni Zelanda, pandemiye hazırlıksız yakalanmıştır. Sağlık kapasitesinin yetersiz olduğu görüldükten sonra, eliminasyon stratejisine geçen Yeni Zelanda, bu strateji ile pandemi mücadelesinde başarılı olmuştur. 1 Mayıs 2021 itibarıyla, ülkede kontrol önlemleri en alt seviyede devam etmektedir.

Bilimsel zemini olan kontrol önlemlerini hızlı bir şekilde karara bağlayıp uygulamaya sokan ülkenin Başbakanı Jacinda Ardern, pandemi sürecinde uluslararası arenada oldukça övgü aldı.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

İSRAİL

Yazar: Öykü TURUNÇ-Dr., Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı AD,

Orta Doğu ülkeleri arasında yüksek GSYH, gelişmiş teknoloji kullanımı ve zengin etnik altyapısı ile özel bir yeri olan İsrail, Covid-19 pandemisine hızlı ve erken cevap veren ülkelerden biridir. Covid-19 pandemisinin yönetiminde evrensel kapsayıcılığı sağlamayı amaçlayan Ulusal Sağlık Sigortası Yasası, güçlü birinci basamak altyapısı ve merkeziyetçi yönetim biçimi pandeminin ilk günlerinden aşılama seferberliğine kadar geçen sürede önemli ve kolaylaştırıcı bir rol oynamıştır. Halk sağlığı perspektifi ile değerlendirildiğinde, özellikli ve kırılgan gruplarda yüksek vaka sayıları ve düşük aşılanma oranları ile İsrail örneği, pandemi özelinde alınan sosyal yaşamı düzenleyen kararların kültürel kabul edilebilirliğinin önemini ve Covid-19 aşı hizmetine erişimde rol oynayan sağlıkta eşitsizliklerin genel başarının altında gizlenebileceğini göstermiştir.

Aşı kapsayıcılığı Araplarda, Ultra-Ortodoks Yahudilerde ve düşük sosyoekonomik seviyeye sahip bireylerde daha düşük seyretmektedir. İsrail’deki bir diğer azınlık grup olan Bedevilerde de aşılanma oranları düşüktür, özellikle Necef Çölü’nde İsrail Hükümeti tarafından resmi olarak tanınmayan köylerde, elektrik ve suya erişimi olmadan yaşayan Bedevilerde aşılanma oranları %2 civarındadır.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

İNGİLTERE

Yazar: Ayşe Nur USTURALI MUT-Dr., Öğr. Gör., Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı AD

Salgınlarla mücadele tarihinde örnek olarak gösterilen İngiltere’nin, COVID-19 sınavında ne yazık ki aynı konumu sürdürdüğü söylenemez. Hem sağlık çalışanı hem de hastane yatağı ve yoğun bakım ünitesi kapasitesinin diğer Avrupa ülkelerine göre oldukça yetersiz olduğu İngiltere’de sağlık eşitsizlikleri de oldukça fazladır.

Pandemi, en fazla toplumun dezavantajlı kesimlerini etkilemiş, hükümet bu eşitsizliklere kayıtsız kalmış ve dezavantajı yaratan nedenlere yönelik etkili bir mücadele sürdürememiştir. Pandemi mücadelesinde kaçırılmış fırsatlar ve önlemlerin alınmasında erken davranılmaması sonucunda binlerce vaka ve ölüm görülmüştür. Birincil korunma yerine tedavi ağırlıklı strateji sebebiyle, sağlık ve sosyal bakım çalışanları güvensiz iş ortamında çalışmak zorunda bırakılmış, tükenmişlik düzeyleri daha önce görülmemiş bir seviyeye yükselmiştir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

KATAR

Yazar: Mehmet Ertan GÜNER- Dr., Arş. Gör., Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı AD

Ülkedeki ilk COVID-19 vakası 29 Şubat 2020’de tespit edildi. Katar hükümeti görece hızlı bir tepki vererek Mart 2020 başında üniversiteler ve diğer okulları kapattı ve salgının yoğun görüldüğü pek çok ülkeye seyahat yasağı koydu. Devam eden süreçteyse kamusal pek çok test ve tanı merkezi kuruldu ve mevcut tedavi hizmetleri COVID-19’lu vakalar için düzenlendi. Özellikle riskli gruplar için mevcut randevu ve muayene düzeni değiştirilerek telekonsültasyona dayalı bir sistem faaliyete geçirildi. Çalışan ve erkek nüfusun toplumun büyük bir kesimini oluşturması salgının kontrolünü güçleştirmiştir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

KANADA

Yazarlar: Sevilcan Başak ÜNAL- Dr., Kırıkkale İl Ambulans Servisi Komuta Kontrol Merkezi, Cansu KÖSE- Dr., PhD öğrencisi, Kuzey Karolina Üniversitesi Tıp Fakültesi

Ülkenin sağlık sisteminin var olan sorunları ve ülkedeki ekonomik ve sosyal eşitsizlikler pandemi süresince daha da belirginleşmiş, yüksek enfeksiyon ve ölüm sayılarına neden olmuştur. Ülke yönetiminin, COVID-19 tehlikesini tanımak ve koruyucu önlemleri almakta geç davranması, test ve kişisel koruyucu ekipman yetersizlikleri ile uzun dönemli bakımevlerindeki yapısal sorunlar, sağlık çalışanları arasında ve bakımevlerinde yüksek enfeksiyon oranları ile sonuçlanmıştır. Pandeminin ilk dönemlerinde Kanada hükümetine karşı hem sınırları kapatmaya yönelik önlem almadığı hem de yurtdışındaki Kanadalılar için girişimde bulunmadığı için eleştiriler olmuştur. COVID-19 pandemisi, Kanada yönetiminin çocuk bakım hizmetlerinden göçmen işçilerle ilgili politikalarına dek birçok alanda yetersizliklerinin ön plana çıktığı, sosyal ve ekonomik eşitsizlik ve adaletsizliklerin pandeminin etkilerini artırdığı bir dönem olmuştur. Pandeminin ilerleyen aylarında güçlü epidemiyolojik kontrol çalışmaları uygulanmış ve vatandaşların da bu çalışmalara uyumunun yüksek olması ile erken dönemlere kıyasla pandemi kontrol altına alınabilmiştir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

İTALYA

Yazar: Meltem ÇÖL- Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

COVID-19 pandemisinde İtalya, Avrupa’da ilk vakaların görüldüğü ülke olmuş ve salgın ciddi boyutlara ulaşmıştır. İtalya sağlık sistemi, merkezi olmayan bölgesel tabanlı bir hizmet ile karakterize, büyük ölçüde vergilerle finanse edilen kapsayıcı bir ulusal sağlık sistemidir. İtalya’da COVID-19 vakalarının görülmesinden sonra hızlı bir yükselişle Mart sonunda en yüksek vaka sayısına ulaşılmış, Nisan’dan sonra vaka sayıları azalmış, Ağustos sonu itibarıyle 2. dalga başlamıştır. İtalya’da vakaların başlamasıyla birlikte alınan önlemler yaklaşık 1 ay sonra kapanma uygulamalarıyla sürdürülmüştür. Vakaların yönetiminde 1. basamakta genel pratisyenler ve oluşturulan yeni mekanizmalar önemli rol oynamıştır. Ancak, vakaların hızla artışı sonucunda hastane ve yoğun bakım kapasitelerinin zorlanması ve sağlık çalışanlarının yüksek oranda enfekte olması gibi sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlar üzerinde sistemin desantralize olması, yatak sayısı ve sağlık çalışanları sayısının yetersiz kalması, salgının erken başlaması, etkili önlemlerde gecikilmiş olması, toplumun yaş yapısı, kronik hastalıkların yüksekliği, test politikaları, sosyal yaşam özellikleri yanı sıra pandemi sırasında hastaneciliğin ön planda tutularak planlama eksikliği yaşanması gibi faktörler etkili olmuştur.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

GÜNEY KORE

Yazar: Caner BAYSAN, Uzm. Dr., Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı A.D/Epidemiyoloji

Güney Kore, salgından ilk etkilenen ülkelerden biridir. Salgının ilk bir ayında, katı önlemler almadan mevcut yasaların vermiş olduğu yetkiler ve teknolojik imkânları da kullanan güçlü bir sürveyans sistemi sayesinde, salgın kontrol altında tutulmuştur. Salgının kontrol altında tutulması, hızlıca hayata geçirilen salgın önlemlerinden öte, sağlam ve sürekli geliştirilen bir sürveyans sisteminin ürünü olduğunu söylemek çok da yanlış olmayacaktır.

Salgının ilk bir aylık kontrol dönemini sona erdiren olay ise Daegu şehrindeki, Shincheonji dini tarikatın üyesi olan, 61 yaşındaki bir kadının, 18.02.2020 tarihinde hastalık semptomları gösterdiği halde test yaptırmak istememesidir. Test yaptırmayı reddeden bu kadın, daha sonra farklı günlerde kilisede düzenlenen bir çok ayine katılarak tarikat üyelerinin bir çoğunun hastalığı kapmasına neden olmuştur. Dini tarikat üyelerinin test yaptırma konusundaki dirençleri, ülkedeki salgın kontrolünün kaybedilmesindeki en büyük etkenlerden olmuştur. 

Güney Kore’nin en büyük başarılarından biri, çok sayıda kişiye test yapması olarak belirtilse de test yapılacak kişinin teste erişimini kolaylaştırması, harcadığı vakti ve test yaptırırken oluşabilecek bulaş riskini azaltması da başarıları arasında sayılması gerekmektedir. Bunu sağlayan yaklaşımlardan biri ise kişilerin araçlarından inmeden test yaptırmasını sağlayan istasyonlar oluşturulmasıdır. Bu uygulamayı dünyada ilk defa yapan ülke Güney Kore olup, ardından Almanya da benzer bir uygulama gerçekleştirmiştir

Güney Kore’de özellikle tedavi edici sağlık hizmet sunumundaki özel sektör hakimiyeti kimi zaman koruyucu sağlık hizmetlerinde de kendini göstermektedir. Tüm bunlara rağmen, geçmişteki MERS salgınından çıkardıkları derslerle eksiklerini tamamlayan, sürekli gelişimsel adım atıyor olmasının yanı sıra, kamusal yönetimle en uç yerleşim yerlerine kadar örgütlenme yapısına ve KDCA gibi bir kuruma sahip olması, Güney Kore’nin salgın yönetimindeki başarısında etkili olmuştur. 

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

AVUSTRALYA

Yazar: Ferda ÖZYURDA, Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

Avustralya sağlık sistemi, finansal açıdan federal hükümetçe vergilerle oluşturulan medicare denilen zorunlu sigorta sistemi ve özel sigortalardan oluşan karma sistemle yürütülür. Avustralya’nın sağlık sistemi kamu ve özel sigorta sistemine dayanan, birinci basamağa önem verilmekle beraber birinci basamağın finansmanının tamamen kamusal olmaması, eyaletler arası farkları, yerli ve yerli olmayan topluluklar arasında sağlıkta eşitsizlikleri getirmektedir.  COVID-19 salgınında fazla sayıda vaka ve ölümlerin de Yeni Galler bölgesinde olması bunu destekler niteliktedir.  

Sağlıkta eşitsizliklerin olduğu ülkede, salgından aborijinler, göçmenler, yabancı öğrenciler gibi gruplar olumsuz etkilenmiş; işsizlik oranları artmış, turizm sektörü etkilenmiş, birçok sanatsal etkinlik askıya alınmıştır. Ancak, iki pandemi dalgası yaşayan ülkenin bugün için başarılı sonuç almış olmasının, ciddi kapatma önlemleri alması, federal hükümetten finansal desteğin sağlanması, önlemlerin yüksek para cezaları ve hapis ile uygulanmasından ve bir ada ülkesi olmasından kaynaklandığı söylenebilir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

ÇİN HALK CUMHURİYETİ

Yazar: Hilal DÜZEL, Uzm. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Epidemiyoloji Bilim Dal

Çin Halk Cumhuriyeti dünyanın en kalabalık nüfusa sahip ülkesidir. Kuruluşundan bu yana geçen 70 yılda sağlık sisteminde köklü değişiklikler yaşanmış, yapılan son reformlarla birinci basamak sağlık hizmetleri yeniden ön plana çıkarılmaya başlanmıştır. 2002 yılında yaşanan SARS deneyimi ülkenin sürveyans sisteminin güçlenmesini ve salgın halinde alınması gereken tedbirlere karşı hazırlıklı olmasını sağlamıştır. 2019 yılının son ayında Wuhan şehrinde yer alan bir hayvan pazarı ile ilişkilendirilen, nedeni bilinmeyen pnömoni vaka kümelerine rastlanması sürveyans sistemini harekete geçirmiştir. Salgın kontrolü için merkezi yönetim, hasta sayısının yoğun olduğu eyalet ve şehirlerde doğrudan hizmet veren ve bilim insanları ile işbirliği yapan alt birimlerle iletişim halinde çalışmıştır. Halkı güncel olarak bilgilendirmiş ve sıkı önlem kararlarını hızla yürürlüğe sokmuştur. Salgının yoğunluğuna göre ülke bölgelere ayrılmış, her bölgeye uygun hedefler oluşturulmuş, hasta ve temaslı gruplandırması yapılmıştır. Böylece solunum yolu ile bulaşan hastalığın daha geniş topluluklara yayılımı mümkün olduğunca sınırlandırılmıştır. Sağlık hizmetlerinde yaşanan sağlık çalışanı, kişisel koruyucu ekipman, yatak sayısı gibi eksik ve sorunlar tespit edilmiş, hızla farklı bölgelerden ihtiyaç alanlarına takviyeler yapılmış, yeni hastaneler inşa edilmiştir. Pandeminin tüm dünyaya yayıldığı mart ayında Çin’de vaka sayıları ve ölümler alınan tedbirler sonucu önemli ölçüde azaltılmıştır. Aşılama ve yeni tespit edilen vakaların olduğu alanlarda hızla alınan tedbirler vaka sayısının düşük devam etmesini sağlamıştır. Tüm uygulamalar göz önüne alındığında, Çin Halk Cumhuriyeti’nin koronavirüs pandemisine karşı başarılı bir sağlık yönetimi uyguladığı söylenebilir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

FİLİPİNLER

Yazar: Ahmet Alp AKER, Dr.Öğr. Üyesi, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

Filipinler sağlık sistemi kamu-özel sektör paylaşımlı karma bir sistemdir ve özel sektör pazara hakim durumdadır. Filipinler’de toplum katmanları arasında sosyoekonomik eşitsizlikler çok derindir. Sağlık sisteminin parçalı yapısı, koruyucu sağlık hizmetlerine herkesin erişememesi ve cepten yapılan harcamaların fazlalığı toplumun sağlık düzeyinin gelişmesinin önündeki diğer engellerdir. 

COVID-19 pandemisi başladığında, mücadeleye hazırlıkta geç kalınmış, test ve filiasyon ekibi sayısının artırılmasında gecikmeler yaşanmıştır. Ülkenin birçok bölgesinde iki aydan uzun süren yaygın toplumsal karantina uygulamaları pandeminin hızını kısmen azaltabilmiştir. Bu dönemde ülkede işsizlerin ve açlık sınırının altında yaşayanlarının sayısında büyük artış görülmüştür.

Filipinler pandemiyle mücadelede özellikle dört nedenden dolayı zaafiyet göstermiştir: 

  1. Çin ile Filipinler arasındaki coğrafi yakınlık ve yakın sosyal ve ekonomik ilişkiler, 
  2. Yurt dışında çalışan ve ülkelerine sürekli girip çıkan çalışan Filipinlilerin sayısının fazla olması, 
  3. Borçların geri ödenmesine öncelik verilmesi ve yetersiz finansmana bağlı olarak halk sağlığı sistemi altyapısının zayıf olması ve 
  4. Belirgin sosyal ve ekonomik eşitsizlikler

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız. 

İRAN

Yazar: Raziye ÖZDEMİR, Doç. Dr., Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü

Köklü medeniyet tarihine sahip olan İran, 1979 devriminden bu yana İslam Cumhuriyeti olarak yönetilen bir ülkedir. Humeyni’nin ölümünden sonra iktidara gelen hükümetlerin izlediği sağlık politikasının ortak özelliği, neoliberal politikalar ile uyumlu istikrarsız reform girişimlerinin gerçekleştirilmesidir.  İran’da sağlık hizmetleri kamu sektörü, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları tarafından sunulur. 2014’de Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulanmaya başlamıştır. İran’ın ekonomik sorunları ve ABD yaptırımları, salgına bağlı zararları artırmıştır. Salgın sürecinde sağlık sisteminin karşılaştığı zorlukların başında koruyucu ekipman, ilaç ve tıbbi malzeme sıkıntısı gelmektedir. 

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

HİNDİSTAN

Yazar: Ömer Faruk TEKBAŞ, Prof.Dr., Emekli Öğretim Üyesi

Hindistan, en çok vaka görülen 2. ülke olarak salgının başlarında başarılı bir grafik çizerken daha sonra salgının pik yapmasına engel olamamıştır. Hindistan’ın sosyo-ekonomik ve sağlık sistemi eyaletler arasında derin farklılıklar göstermektedir. Aynı eyalette kırsal ve kentsel yerleşimler arasında da büyük farklılıklar görülmektedir. Mücadele sırasında alınan önlemler ekonomik olarak desteklenemeyince yoksulluk, işsizlik, intihar, açlık ve tıbbi bakıma ulaşamama nedenli ölümler önemli bir halk sağlığı sorunu olarak ortaya çıkmıştır. 

Yoksulluk ve modern sağlık hizmetine ulaşamama; halkın bilimsel olmayan kültürel ve dini inanışlara sarılmasına yol açmıştır. Bir dizi bitkisel karışımın içilmesi, burun deliklerine susam yağı damlatılması, hafif beslenme ve ineğin idrarının içilmesi veya onunla banyo yapılması gibi öneriler destek görmüştür. Bir yanda teknolojinin ve eğitimin üst düzey olduğu kesim, diğer yanda bu tür geleneksel uygulamalara sarılan eğitimsiz/yoksul kesim Hindistan’daki zıtlıkların ve derin farklılıkların sadece biridir.

Aşı üretiminin dünyadaki lideri olan Hindistan; etkili aşının üretim yeri olacaktır. Bu durum kendi halkı için umut verici olabilir. Aşı üretimi konusundaki gelişmişliği ve avantajına rağmen, eyaletler arasındaki derin farklılıklar, aynı eyalet içinde bile gelir dağılımındaki eşitsizlikler ve yaygın yoksulluk Hindistan’ın önemli dezavantajıdır.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

PAKİSTAN

Yazar: Didem DAYMAZ, Dr., Öğrt. Üyesi, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı

Pakistan’ta sağlık hizmeti sunumu; kamu ve özel sektörden oluşmakta ve üç basamaklı sağlık hizmet modeli ve bir dizi halk sağlığı uygulaması şeklinde yürütülmektedir. Sağlık sistemi finansmanı her biri farklı yapılar içeren bazı hükümet ya da yarı hükümet kuruluşları tarafından sağlanmakta olup, toplam nüfusun yaklaşık %10,0’unun sigorta kapsamında olduğu görülmektedir. Pakistan’da COVID-19 pandemi süreci “Ulusal Sağlık Hizmetleri Mevzuat ve Koordinasyon Bakanlığı” tarafından yönetilmektedir. COVID-19 salgını ilan edildikten sonra, Pakistan Hükümeti COVID-19 ile mücadele kapsamında bir dizi önlem almıştır. Ancak test kapasitesinin sınırlı olması, kişisel koruyucu donanım tedariğindeki yetersizlikler, sağlık tesislerinde enfeksiyon önleme ve kontrol uygulamalarındaki aksaklıklar pandemi sürecinde tespit edilen sorunlardan bazılarıdır. Uluslararası kuruluşların, enstitülerin ve meslek örgütlerinin de desteğiyle mevcut sorunları gidermeye yönelik kampanyalar başlatılmış, sağlık hizmetlerini iyileştirmeye yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca halkı bilgilendirmeye yönelik çalışmalar yürütülmüştür.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız. 

BELÇİKA

Yazar: Selim KILIÇ, Prof.Dr., Emekli Öğretim Üyesi

Belçika genel olarak temel sağlık göstergeleri çok iyi düzeyde olan bir ülkedir. Yurttaşlar için Belçika sağlık sisteminin en belirgin avantajı, sosyal sigorta sistemi içinde hemen hemen tüm alanları kapsayan bir sağlık sigorta sistemine sahip olmasıdır. Bununla birlikte, salgının başlangıcında Belçika Hükümeti’nin hızlı harekete geçmemesi sağlık uzmanlarınca eleştiri konusu olmuştur. Diğer Avrupa ülkelerinde de olduğu gibi Belçika nüfusunda yaşlıların orantısı yüksektir. Bu durum, salgına karşı etkin mücadelede zorluk oluşturmuştur. Nisan ayı başında huzurevlerinde gerçekleşen ölümler ülke geneli ölüm hızlarına dahil edilmiştir. Pandeminin ilk aylarında huzurevi sakinlerine yeterli test uygulanmaması, görevli bakım ve sağlık personeline koruyucu maske tedarikinde geç kalınması buradaki vaka ve ölüm hızlarının yüksek olmasına neden olmuştur. Belçika sağlık sisteminde sadece onaylanmış değil, olası ölümler de COVID-19’a bağlı ölümler olarak kayıt altına alındığından özellikle pandeminin ilk aylarında dünyadaki en yüksek ölüm hızına sahip ülkelerden biri olmuştur. İlerleyen aylarda pandemi öncesinde de mevcut olan sağlık sistemindeki sorunların daha da belirgin hale gelmesi üzerine, sağlık emekçilerince hükümete yönelik ciddi eleştiriler ve eylemler gerçekleştirilmiştir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız. 

ABD

Yazar: Çiğdem ÇAĞLAYAN, Prof. Dr. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), COVID-19 pandemisinde olgu ve ölüm sayılarının büyüklüğü açısından dünyada birinci sırada yer almaktadır.

Pandeminin ABD yurttaşları için bu derece ölümcül seyretmesinin altında yatan nedenleri şöyle sıralayabiliriz: Artan sosyoekonomik ve ırksal eşitsizlikler, kötü toplumsal sağlık düzeyi ve sağlıktaki eşitsizlikler, eşitsizlikleri derinleştiren bir sağlık sistemi, toplumsal önlemlerin (non-farmosötik müdahaleler) alınmasındaki gecikmeler ve kendi halk sağlığı çalışanlarını -ve daha genel olarak bilimi- alenen karalayan bir merkezi yönetimin varlığıdır.

ABD sağlık sistemi, kapitalist üretim ilişkileri çerçevesinde ortaya çıkan sosyal eşitsizliklerin neden olduğu sağlık eşitsizliklerini azaltmayan, aksine derinleştiren bir sistem olarak COVID-19 pandemisi karşısında yetersiz kalmış ve pandemiden en olumsuz etkilenen ülke olmuştur.

Sağlık sisteminin bu yapısı hizmete ulaşmada eşitsizliklere neden olmaktadır. Bunun yanı sıra, yapısal olarak devam eden sosyoekonomik, ırksal ve sağlıktaki eşitsizliklerin olması ABD’nin COVID-19 pandemisinden diğer ülkelere kıyasla orantısız biçimde etkilenmesine neden olmuştur. Pandemiden en çok sosyoekonomik düzeyi düşük gruplar, işsizler, sigortasızlar, uzun süreli bakımevlerinde kalanlar, Siyahlar ve Kızılderili yerliler, göçmen ve mülteciler gibi nüfus grupları ölümcül biçimde etkilenmiştir.

Navarro’ya göre Trump döneminde neoliberal politikaların en yoğun olarak uygulandığı ülke olan ABD’yi salgına karşı savunmasız bırakan temel özelliği, geniş halk sınıfları için son derece düşük sosyal koruma düzeyi ve nüfusun büyük bölümünün sağlık hizmetlerine erişiminin olmamasıdır

Bununla birlikte federal yönetimin değişmesi ABD’de pandemi mücadelesini bilimsel temellere oturtmuş ve halk sağlığı önlemlerinin uygulanması ve aşı çalışmaları yoluyla pandeminin olumsuz gidişatının önüne geçilmesinde etkili olmuştur. Ayrıca Biden’ın uygulamaya koyduğu yeni pandemi planında, sosyal ve ırksal eşitsizliklerden kaynaklanan sağlıktaki eşitsizlikleri azaltmak için, risk altındaki insanları korumayı ve ırksal/etnik, kırsal/kentsel sınırlarda eşitliği artırmayı hedeflemesi dikkate değerdir. ABD sağlık sisteminin COVID-19 pandemisine yanıtta geçirdiği iki farklı dönem, sağlık hizmetlerinin herkes için eşit, ulaşılabilir ve ücretsiz sunulması gerektiğini kanıtlar niteliktedir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız. 

ENDONEZYA

Yazar: Deniz AKGÜN, Prof. Dr. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı

Endonezya’da 2020 Mart ayı sonunda, farklı kurumların koordinasyonunda tüm şüpheli olgulara PCR testi yapılır hale gelinmesine karşın, Güney Kore, Çin ve Japonya gibi bölge ülkeleri ile karşılaştırıldığında uygulanan test sayısının yeterli olmadığı görülmektedir. Ülkede pandemiye hazırlıklı olunmadığı, var olan sürecin şeffaf yönetilmediği, toplumun katılımının sağlanamadığı ve bütün bu eksiklere rağmen, eleştirel görüşlerden yararlanma yoluna gidilmediği görülmektedir. Ülkede sağlık hizmetlerinde kurumsallaşmış birinci basamak hizmet modelinin bulunmaması, sağlık hizmetlerinde özel sektörün ağırlıklı rol sahibi olması ve sağlık sisteminin desantralize yapısı pandemi ile mücadelede zafiyet nedeni olarak ortaya çıkmıştır.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

PORTEKİZ

Yazar: Burcu TOKUÇ, Prof. Dr., Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı

2011 krizinden sonra sağlık çalışanlarındaki azalma pandemi başında Portekiz için en büyük sorunlardan biri olmuştur. Portekiz’de salgın başladığında, USH kurumlarından insan kaynakları ihtiyaçlarını bildirmeleri istenmiş ve sağlık çalışanlarının işe alınması, istisnai bir prosedürle kolaylaştırılmıştır.

Hastanelerde tıp öğrencilerinin klinik eğitimlerinin yanı sıra, uzmanlık sınavları da askıya alınmıştır. Tıp öğrencileri ve emekliler, ulusal müdahalede işbirliği yapmak için öğrenci sendikaları ve meslek örgütleri tarafından işgücüne katılmaya davet edilmiştir.

COVID-19 ülke genelinde yoğun olarak görülmesine karşın, sosyo-ekonomik etkiler nedeniyle yayılımı önemli düzeyde bölgesel farklılıklar göstermeye devam etmektedir. Çünkü Portekiz’de sosyoekonomik özellikler de sağlık eşitsizlikleri için önemli bir etkendir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız. 

BULGARİSTAN

Yazar: İshak PEYNİRCİ, Uzm. Dr. Halk Sağlığı Uzmanı

Doksanlı yıllardan sonra tüm sosyal sistemleri dönüştürülen Bulgaristan’da, sağlık sistemi de uluslararası programlar ile çizilen yolda, bilinen değişime uğratılmıştır. Yürürlüğe girdiği 1999 yılından günümüze kadar, 50’den fazla kez yeniden düzenlemeye uğrayan Sağlık Hizmeti Kuruluşları Yasası, güncel verilere göre sağlığın ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine katkıda bulunmaktan uzaktır. Sağlık hizmeti için ayrılan kaynakların büyük bölümünün hastanelere yönlendirilmesi, birinci basamakta sunulan hizmetlerin kısıtlılığı nedeniyle talebin hastanelere kayması ve sistemin finansmanın yarısına yakınının cepten ödemelerden sağlanması gibi özellikler Bulgaristan’da sağlık sisteminin en önemli sorunları olarak görülmektedir.

Bulgaristan’da sağlık sisteminin yeniden yapılandırılmasının, Bulgar halkının sağlığını geliştiremediği, aksine ülkedeki koruyucu sağlık hizmetlerinin zayıfladığı ve yeni uygulamaların vatandaşlara ek mali yük getirdiği görülmektedir.

Pandemiye bağlı ölümlerin yüksekliğine yönelik eleştirilere cevap veren Sağlık Bakanlığı sözcüsünün, Bulgarların sağlık durumlarının kötü olması nedeniyle ülkelerinde COVID-19 nedenli ölümlerin diğer ülkelere göre yüksek olduğunu açıklaması, Bulgaristan sağlık sisteminin içinde bulunduğu durumu ve sistemin COVID-19 pandemisinde neden yeterli cevap veremediğini istemeyerek de olsa ortaya koyan bir itiraf olarak kabul edilebilinir.

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız. 

Not: Ülke incelemeleri, Toplum ve Hekim sayısının yeni sayılarında da devam edecektir. Makaleler yayımlandıkça, bu haber de güncellenecektir. 

ÖNCEKİ HABER

Kartal Belediyesi 30 Ağustos Zafer Bayramı’na özel organizasyon hazırladı

SONRAKİ HABER

Antalya'da çalıştığı inşaattan düşen İşçi Mevlüt Çetin hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...