6 Ağustos 2021 00:51

23 yaşındaki kaptan gemide öldü, Kır ailesi soruyor: Oğlumuza ne oldu?

Gant Denizcilik’e bağlı Erkul S isimli gemide 6 aydır üçüncü kaptan olarak çalışan Uğur Kır, geçirdiği iş kazasından 3 gün sonra hayatını kaybetti. Aile araştırma istiyor.

23 yaşındaki kaptan gemide öldü, Kır ailesi soruyor: Oğlumuza ne oldu?

Fotoğraf: Kır ailesinin arşivi

Zeynep Beril ÖZDİN
İstanbul

Piri Reis Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği mezunu 23 yaşındaki Uğur Kır, Güney Afrika açıklarında Gant Denizcilik’e ait Vanuatu bandıralı Erkul S isimli gemisinde 2 Temmuz’da iş kazası geçirdi. Kır ailesinin anlattığına göre ambar ile vinç arasına sıkıştığı söylenen Uğur Kır hastaneye götürüldü. Doku zedelenmesi teşhisinin ardından Kır’a krem verilip gemiye geri gönderildi. Yaşanan kazadan sonra gemiden inmek için dilekçe veren Kır indirilmedi ve işlere devam etmesi istendi. Durumu ağırlaşan Kır’ın gemide yakıt olmadığı ve kovid-19 nedeniyle yakıt barcı ile tahliyesinin reddedilmesi gerekçesiyle tedavi göremedi. 17 Temmuz’da bilincini kaybeden Uğur Kır, hayatını kaybetti.

Şirketin oğlunun ölüm haberini kendisine aktarma biçiminden rahatsız olduğunu söyleyen Nurgül Kır şunları anlattı: “Bana 1 gün önce ‘Oğlunuz hasta, yatağa işedi’ dediler. Ben de onlara ‘Gider iki yatak alırım size’ dedim. Benim çocuğumda durduk yere böyle bir şey olamaz, sağlıklı biriydi. Burada kontrollerini yaptırdı da gemiye gitti. Hiçbir sıkıntısı yoktu. ‘Bu işin içinde iş var’ dedim. Bana ‘Sizinle irtibatta kalalım’ dediler. Ben de ‘Konsolosluğa giderim, basına haber veririm, Taksim Meydanı’nda bağırırım, gerekirse ölünceye kadar milletin evinde paspas olurum, yine de getirtirim’ dedim. O sabah eşime kalk Taksim’e gidelim ben kendi sesimi duyururum, konsolosluğun önüne gidelim’ dedim. Taksim’e gittik, arabayı park ettik. Bir kadın beni aradı, ‘Kaptan Uğur Kır öldü’ dedi. Ben zaten gerisini hatırlamıyorum. O gün kapılara tırmanmışım, komşular söylüyor. Bacaklarıma vura vura simsiyah etmişim. Bir annenin başına böyle bir olay gelince gidersin 3-4 kişi doğru düzgün anlatırsın, böyle telefondan anlatılır mı? Ben o gün aklımı yitirseydim ne olacaktı? O benim ilk evladım, daha 23 yaşındaydı. Ben onu nasıl büyüttüm, bir daha gelmeyecek, beni öpmeyecek.”

‘İFADELER ÇELİŞKİLİ’

Oğlunun ölümüyle ilgili net bir açıklama yapılmadığını ifade eden Nurgül Kır, “Şirketten 1 kişi evime geldi, çelişkili konuştu. Bir dediği diğerini tutmadı. Doğru düzgün açıklama dahi yapmadı. Bir insan bari destek olur değil mi? Yarım saat kaldı gitti. Medyada insanlar ne kadar bilgi sahibi ise ben de o kadar biliyorum. Bana sabah 5’te öldüğünü söyledi, gemiden bir personel ise ‘2’de öldü’ dedi. Biri ‘Uğur’un kafasında baret yoktu o sırada hava yağmurluydu, rüzgar çıkınca sıkıştı’ dedi. Öbürü ‘Göğsünü vurdu’ dedi. Resmen tutarsızlık var ben bunu görüyorum” diye konuştu.

‘YOKSUL OLMASAK BÖYLE Mİ OLURDU?​’

Şirketin bir ihtiyaçları olup olmadığını sormadığını dile getiren Kır, “O şirket sahiplerini suçluyorum çünkü bize bu zor günlerde yardımcı olmadılar. Uğur şirket için 6 ay işçilik yapmış, şirket ise bana ‘Oğlunuzun psikolojik travması var mıydı’ diye soruyor. 1 milyon kazanacağım diye bizim canımızı yakıyorlar, kendilerine yol çizmek için kanıt arıyorlar. Halbuki ben sağlamım, eşim de sağlam. Benim oğlum gemiye çıkmadan önce bütün sağlık kontrollerini yaptı, hatta son günlerini benimle evde geçirdi. Şirket ise oğluma bir sivrisinek gibi davrandı. Bu ülkede düşenin dostu yokmuş onu öğrendim, biz fakiriz diye kimsemiz yokmuş. Uğur büyük insanların çocuğu olsaydı, biz zengin insanlar olsaydık medya kapıda olurdu, herkes duyardı, gider özel uçakla alırlardı. Cumhurbaşkanının kaç tane uçağı var, gidip alıp gelemezler miydi? Benim 1 evim var, çocuğumu getirsinler diye onu satar sokaklarda yatardım” ifadelerini kullandı.

‘CENAZE GELMEDEN GELDİ DEDİLER’

Uğur Kır’ın cenazesi ailesinin uzun uğraşları sonucu Türkiye’ye getirildi. Kimi gazetelerin henüz cenaze gelmeden, ‘Geldi’ diye haber yaptığını ifade eden Nurgül Kır, “31 Temmuz’da 05.50 uçağıyla verildi, pazar günü cenazeyi aldık. Onu da soruyorum, 15 gündür çocuğumun cenazesini bekliyorum, aksadı diyorlar, çocuk buz tuttu diyorlar” dedi.

Oğlunun hakkını ne pahasına olursa olsun arayacağını söyleyen Kır ailesi; denizcilikte bu tarz kazaların sık yaşandığını bilmediklerini, başkalarının başına benzer olayların gelmemesi için mücadele edeceklerini söyledi. Nurgül Kır, “Denizcilikte bu tarz olaylar çok oluyormuş. Bir kadın aradı, eşini gemiden atmışlar ölmüş, ‘10 sene oldu’ dedi. Başka birisi ‘Cenazem 2 ay kaldı’ dedi. Çok olay oluyormuş ama biz nerden bilelim? Bilseydim hayatta göndermezdim. Çocuğum yaşasın diye saçımı süpürge eder çalışırdım, yine de onu gemiye yollamazdım” dedi.

Oğlunun adını yaşatmak istediğini dile getiren Kır, “Adına kütüphane yaptıracağım, çünkü benim çocuğum bir daha dünyaya gelmeyecek. Tekrar söylüyorum Uğur için ayakta duracağım, beni susturamayacaklar. Oğlumu onlara nasıl verdiysem geri gelmesini talep ediyorum. Sokakta yatsam da mücadele edeceğim. Bu mücadelede insanlar bana destek olsun, bu işin içinde ihmal ortaya çıksın” diye konuştu.

‘KAPTANIN AMBARDA NE İŞİ VAR?​’

Geminin sorumlularından da şikayetçi olduğunu dile getiren Kır şöyle devam etti: “Oğlumun ölümünden süvari ve reis de sorumlu, çünkü onlar geminin en yetkili kişileri. Sen geminin yetkilisiysen geminin yakıtını, suyunu, çalışan işçilerin açlığını, eksiğini bilmek zorundasın. Ben bu evin faturasını ödemesem yarın keserler. Bana ‘Geminin yakıtı yok, ellerinde yakıtı alacak para var ama almadı’ diyorlar. 330 mil açıktasın, yakıtın bittiyse gider alırsın. Yakıtın olmaması en büyük problem çünkü oğlum 3-4 gün hastaymış. Gemide yakıt olsaydı, çocuğumu karaya ulaştırsalardı o zaman mücadele ettiler derdim. Etmemişler, hasta olmuş süvariye söylemişler, süvari şirkete sabah haber vermiş. Oğlum pisi pisine ölmüş. Hem benim oğlum üçüncü kaptan iken ambarda ne işi var? Onun sorumluluğu dahi değil. Uğur kendi çalışmak istemiş, bana öyle söylediler. Resmen çocuk kendi kendini öldürdü diyorlar.”

Evrensel'i Takip Et