21 Haziran 2021 00:58

İran cumhurbaşkanlığı seçimlerini nasıl okumalı?

İran’da yapılan 13’üncü cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçlardı ancak seçime katılım, yüzde 48.8 ile 1979’daki devrimden bu yana yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en düşük seviyesinde kaldı.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Kays ABBAS

Ortadoğu’nun önemli bölgesel gücü İran’da geçtiğimiz cuma cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Beklendiği gibi Muhafazakar Aday Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi ülkenin 8. Cumhurbaşkanı oldu. Reisi’nin, kullanılan 28 milyon 600 bin oydan 17 milyon 800 binini alarak seçimi kazandığı açıklandı. Seçimdeki seçmen sayısı 59 milyondu.

Seçimde yarışan diğer isimler olan Reformist Aday Eski Merkez Bankası Başkanı Abdulnasır Himmeti, Muhafazakar adaylar Eski Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı ve Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rızai ile Milletvekili Emir Hüseyin Kadızade Haşimi yaptıkları açıklamalarla Reisi’yi tebrik ettiler.

İran seçimleri; seçimden önce ve sonra dikkate değer bazı tartışmalara tanıklık etti. Bunları şöyle özetlemek mümkün:

1-SEÇİMİ BOYKOT ÇAĞRISI

İran’da yapılan 13’üncü cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım, yüzde 48.8 ile 1979’daki devrimden bu yana yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en düşük seviyesinde kaldı. 1980’den bu yana en yüksek katılım oranı 2009’da yüzde 85.2, en düşük katılım oranı 1993’te yüzde 50.6 idi. Daha önceki seçimlerde pek de alışık olunmadık şekilde İranlı yetkililerden seçimlere katılım çağırıları geldi. Seçimlerden önce görev süresi sona eren Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani “Kitlesel olarak katılmaya ve yaşanan sorunların seçimleri etkilemesine izin vermeme” çağrısında bulundu. Bu çağrıların en sonuncusu ise oyunu kullanırken Ayetullah Ali Hamaney’den geldi. Hamaney; “Her oyun bir ağırlığı vardır... Gelin, katılın ve başkanınızı seçin... Bu ülkenizin geleceği için önemlidir” dedi.

Buna karşılık ev hapsinde tutulan Eski Başbakan Reformcu Politikacı ve Muhalefet Lideri Mir Hüseyin Musavi, mevcut seçimleri boykot ettiklerini açıkladı. Ayrıca, eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani, Eski Milletvekili Fayez Haşimi, Eski Diplomat Mansur Farhanak ve Gazeteci Ali Clay’in kızı da dahil olmak üzere 87 siyasi ve sivil aktivist, seçimlerin boykot edilmesi çağrısında bulundu.

Al Arab gazetesinde yer alan bir haberde, oylamaya katılmayan İranlıların; devrimin artık onlara güven vermediği, yönetimin, Devrim Muhafızlarının ve Muhafazakarların verdiği dış mücadelelerin kendi çıkarlarından uzak savaşlar olduğu ve artık onları desteklemedikleri mesajını teyit ettiği yorumuna yer verdi. Ayrıca “Değişim olamamasının çaresizliğinin İranlıları seçimleri boykot etmeye ittiğine” dikkat çekildi.

Yüzde 39’luk yüksek enflasyon ve yüzde 11’lik işsizlik nedeniyle baskı altında olan dini liderliğin, 2017’den bu yana yoksulluk ve siyasi kısıtlamalara karşı bir dizi protestoyla zayıflayan meşruiyetini güçlendirmek için yüksek bir katılıma ihtiyacı olduğu ifade edildi.

2- KORUYUCULAR KONSEYİ TARAFINDAN VETO EDİLEN ADAYLAR

İran’da gerçekleşen bu seçimde birçok aday Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından veto yiyerek seçime girme ve seçilme hakkını kazanamadılar. Veto edilen isimlere girmeden önce İran siyasi sisteminde bir ayrıntıya yer verelim. Anayasa Koruyucular Konseyinin üyelerinin yarısı siyasal sistemin başı ve son karar verici olan Ayetullah Ali Hamaney tarafından seçiliyor. Ve seçime katılan bütün adaylar bu Konseyin onayından geçmek zorunda. Bu noktada reformcu olarak nitelendiren birçok aday ve muhafazakar kimliğiyle bilinen eski Cumhurbaşkanlarından Mahmud Ahmedinejad seçime girmek için onay alamayan adaylar arasında yer aldı.

Al Araby al Cedid gazetesinden Cumana Farhat, son seçimde muhafazakarlar arasındaki rekabete bile izin verilmediğini ve sadece rehber tarafından seçilenlerin aday olabildiğini yazdı. Farhat; “Öyle ki, birçok kişinin gözünde, sonuçlar önceden belirlenmiş olduğundan sandıkların açılmasına pratik olarak gerek bile yoktu” dedi. Farhat ayrıca rejimin seçmen katılımı önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerine göre daha düşük olursa sonuçlarının sadece dışsal olarak değil, içsel olarak da ortaya çıkacağının farkında olduğuna vurgu yaptı.

3- İBRAHİM REİSİ’NİN KİMLİĞİ

Son cumhurbaşkanlığı seçimindeki diğer bir önemli ayrıntı, Meclisteki bazı milletvekillerinin adaylara, Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi’nin lehine çekilmeleri çağrısı yapan bir mektup yayımlamasıydı. Bu çağrıdan sonra Reformcu Bağımsız Milletvekili Muhsin Mehralizade ile Muhafazakar Milletvekili Ali Rıza Zakani adaylıktan çekildi. Neticede bu çekilmeler resmi olmayan sonuçlara göre cumhurbaşkanı seçilen Reisi’nin gücünü arttırmasıyla sonuçlandı. Lakin Reisi’nin İran yakın tarihinde oynadığı rol hâlâ hafızalarda. Al Kuds al Arabi gazetesinden Suphi Hadidi, Yargıç lakaplı Reisi’nin binlerce kişiye “ölüm cezası” verdiğini hatırlattı. Hadidi, muhaliflerle ilgili 1988 yılında yapılan yargılamalarda, Reisi’nin de aralarında bulunduğu dört yargıcın Uluslararası Af Örgütü verilerine göre 5 binden fazla kişiye ölüm cezası verdiğine dikkat çekti. ABD’nin  uyguladığı yaptırımlar  ve kovid-19 pandemisi nedeniyle şiddetlenen ekonomik ve sosyal bir krizin ışığında Reisi’nin seçilmesi, içeride ve dışarıda uygulayacağı politikalar bakımından bir yönelime işaret ediyor.

4- ILIMLILAŞAN DEĞİL, SERTLEŞEN BİR İRAN

Seçimi Reisi’nin kazanması birçok haber ve makalede İran’ın önümüzdeki süreçte içeride ve dışarıda daha sert bir pozisyon alacağı yönünde yorumlandı. Suudi basının amiral gemilerinden biri olan al Arab gazetesi ortaya çıkan sonucun halkın “Ilımlı değil, sert çözümleri desteklediğinin ifadesi” olduğunu ileri sürdü.

 

DAHA SERT BİR İRAN

Al Arab

Yargı erkinin muhafazakarlarının en önde gelen yüzlerinden biri olan İbrahim Reisi’nin seçilmesine yol açan İran cumhurbaşkanlığı seçimleri, halk duruşunun sert bir yönelime sahip olduğunu ortaya koydu. Sonuçlar; şiddetli, güçlü ve katı bir İran’ın, şimdi olduğu gibi, ılımlı çıkışlar arayan bir İran’dan daha iyi olduğuna dair bir inanç olduğunun ifadesi.

28.6 milyonu bulan seçimlere katılan İranlıların çoğu, oylarını Muhafazakarlarla bağlantılı adaylara verirken, tek ılımlı aday olan Eski Merkez Bankası Başkanı Abdül Nasır Hemmati sadece 2.4 milyon oy aldı.

Reisi 17.8 milyon oy alırken, aynı zamanda radikal harekete bağlı olan Devrim Muhafızlarının Eski Komutanı Muhsin Rızai 3.3 milyon oyla ikinci sırada yer aldı.

Katılımın yüzde 70 olarak gerçekleştiği 2017’deki seçimlere göre yüzde 48 olarak tahmin edilen katılım, önemli bir düşüşe işaret ediyor.  

Reisi’nin cumhurbaşkanlığına seçilmesi, Ali Hamaney’in Humeyni’nin hayatının son aşamasında Ayetullah olma niteliği aşamasının senaryosunu tekrarlıyor. İç siyasi pragmatizmi ve dış sertliği ile Dini Lider’in etkisini sürdürebilen bir kişi olarak görülüyor.

Bir sonraki başkanın/Ayetullah’ın karakterinin itaatkar olacağına ve Muhafazakar kampın İran’da gücü dağıtacağına dair yaygın inancın aksine Hamaney’in Ayetullah mevkiine gelmesi Humeyni’nin tüm “hayallerini” siyasi projelerinin sahada nüfuz ve milis gücü olarak gerçekleşmesiyle sonuçlandı.

Dini Lider Ali Hamaney ve İran Devrim Muhafızlarının otoritesi, ülkede ABD ile müzakere çağrısında bulunan hiçbir reformist akıma güvenilmemesi gerektiğini söyleyen radikallerin rolünü güçlendirdi.

Rejimin çok sayıda İranlıyı bu süre zarfında ülkenin gerçek yüzünü göstermesi ve ılımlılık maskesini terk etmesi gerektiğine ikna etmeyi başardığı açık görünüyor.

İngiltere’de yayımlanan Financial Times, birçok İranlının Devrim Muhafızları, yargı ve Dini Lider Ali Hamaney’in ofisindeki seçkinler gibi güç merkezlerindeki muhafazakarların bir sonraki cumhurbaşkanının kim olacağına karar verdiğini varsaydığını bildirdi.

İngiliz Siyasi Analist Patrick Wintour; seçimlerde reformist hareketin zayıf olduğunu ve Reisi liderliğindeki dört yılın rejimi sona erdireceğine inananlar ile seçimleri meşruiyetten yoksun bırakmak için boykot etmek isteyenler arasında bir bölünmeden muzdarip olduğunu gösterdiğine inanıyor. Bir Ortadoğu uzmanı olan Wintour; İngiliz Guardian gazetesinde şunları yazdı: “Reformistlerden bazıları, seçilmiş olsun ya da olmasın, herhangi bir bahanelerinin kalmaması için Muhafazakarların tüm devlet organlarını kontrol etmesine izin verilmesini istiyor.”

Ülke şu anda nükleer anlaşmaya dönmek için Batı ile diyalog yürütüyor. Tahran’ın Suudi Arabistan ile ilişkileri yeniden kurmaya çalıştığı bir süreçte Reisi’den sonra ilişkilerin bir gerilemeye tanık olması bekleniyor.

Reisi, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını kaldırmak için dünya güçleriyle görüşmelerin boşuna olduğunu düşünüyor. “Bazı politikacılar Batılılardan ne alabileceklerini görmek için oturumlar açmayı umuyor, ancak ben onlara sorunları çözmeleri için daha iyi ev oturumları düzenlemelerini tavsiye ediyorum” diyor.

Suudi Gazeteci Gazi al-Harisi, “Körfez ülkeleri İran’ın cumhurbaşkanlığında herhangi bir değişikliğe iyimser veya karamsar bir gözle bakılmıyor. Çünkü İran’ın mutfağında siyasetin, Ayetullah tarafından yapıldığına dair bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Ayrıca, İran’ın istikrarsızlaştırıcı politikalarının çoğu, reformist veya ılımlı kanat döneminde gerçekleşti” dedi. Al Harisi, Al Arab’a yaptığı açıklamada, “Suudi Arabistan da dahil olmak üzere bazı Körfez ülkeleri, herhangi bir İran hükümetinin yönelimi ne olursa olsun, çıkarlarını korumak ve güvenliklerini savunmak kendi yeteneklerine bağlı. Krallık, uluslararası kurallara ve iyi komşuluk ve iç işlerine karışmama ilkelerine bağlı olarak diyaloğu etkinleştirecek İran’ın her adımına kapıyı açık tutacaktır” dedi.

Bahreynli Siyasi Analist Abdullah Al Cuneyd, rejimin davranışı Muhafazakarlar ve Reformistler olarak tanımlananların sıklıkla yaşandığını ancak siyasetleri farklılık göstermediği için İran içindeki akımların çatışması varsayımının gerçekçi olmadığına inanıyor. Cuneyd Reisi’nin seçilmesini Hamaney’in zaferi olarak tanımlıyor. Hamaney’in sahneden çekilmesi durumunda siyasi sistemin sürdürülebilirliği için içeride garantiler bulmanın bir sonucu olarak nitelendiriyor.

Suudi Siyasi Analist Salman al Ansari, Reisi’nin zaferinin bölgesel sahnedeki komplikasyonları artıracağını görüşünde. Bunun nedeni özellikle sicilinin  infazlarına karıştığı binlerce masum İranlının kanıyla lekelendiğinden dolayı olması.

 

İRAN: SEÇİMLERDEN SONRA NE OLACAK?

Cumana FARHAT
Al Araby al Cedid

İranlı Reformist Lider Mustafa Taczade’in birkaç gün önce al Araby al Cedid ile yaptığı röportajda yer alan açıklaması, İran’da yaşananların abartılı bir yorumu olan “seçim darbesi” şeklinde nitelendirilmedi. Teslim tarihi yaklaştığında, durumlar açıktı. Bir sonraki aşamanın yalnızca Muhafazakarlar için olduğu temelinde, “reformistler” veya “ılımlılar” ile ilgili her şeyde “sayfayı çevirmek” için net bir karar var. Muhafazakarlar arasındaki rekabete bile izin verilmezken sadece Rehber tarafından seçilenlerin gelmesi gerekiyordu. Bu temelde, Anayasa Koruyucular Konseyinin adayları dışlaması, isimlerin elenmesinin ve kazanması gereken tek aday olan İbrahim Reisi’nin önünün açılmasının ilk aşamasıydı.

Bir sonraki aşama, çarşambaya kadar uzayan sahte yarışmaydı. Yani, seçim tarihinden sadece iki gün önce baskılar ve geri çekilmelerin övgüsü, Reisi’nin zaferini kaçınılmaz bir sonuç haline getirdiğini düşündürdü. Öyle ki, birçok kişinin gözünde, sonuçlar önceden belirlenmiş olduğundan sandıkların açılmasına pratik olarak gerek bile yoktur. Bu nedenle rejim açısından en önemli adım, aynı gün, seçim sessizliğine saatler kala Dini Lider Ali Hamaney’in konuşmasıyla geldi. Hamaney, sınırlı bir katılımın “Düşmanların baskısını artıracağı” temelinde İranlıları harekete geçirmeye çalıştı. İran rejimi açıkça kabul etmese de, sadece görünüşte var olan rekabet ortamının eşlik etmesinden sonra seçmenlerin katılım isteksizliğinden korkmaktadır. Hamaney, konuşmasının, rejimin yaklaşımına karşı oylamayı boykot etmeyi seçen İranlıların kararında hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini kesinlikle çok iyi biliyor. Ancak Ayetullah’ın konuşması ve kullandığı “düşmanları” yıldırma propagandası, rejimin halk tabanında kesinlikle göreceli bir etkiye sahip olacaktır.

İran rejimi için en önemli soru, seçim gününden sonra ne olacağıdır. Yetkililerin kamuoyu önünde söylemediklerini Reisi’nin görev süresine eşlik edecek zayıflık korkusuyla ilgili olarak kendi aralarında kesinlikle tekrarladıkları. Seçmen katılımı önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerine göre daha düşük olursa sonuçlarının sadece dışsal olarak değil, içsel olarak da ortaya çıkacağının farkındadırlar.

İran, Viyana’da nükleer dosyası ve diğer ilgili konular üzerinde önemli müzakereler yürütüyor. Kaderi, muhafazakarların bir sonraki aşama için ne planladığına bağlı olacak. Bu durum, bir yanda önder ve medyanın istedikleri ile diğer yanda İran hükümeti ve diplomasisi arasındaki göreceli bile olsa her türlü farklılaşmaya son verme konusundaki ısrarını açıklıyor.

Reisi döneminde bir anlaşmanın olup olmayacağını kesin olarak tahmin etmek zor. Ancak kaçınılmaz olan, İranlı yetkililerin anlaşmanın yeniden canlanması ve dolayısıyla yaptırımların kaldırılması başarısız olursa iç mücadelenin güçlü bir şekilde ortaya çıkacağının farkında olmalarıdır.

2009’da İran’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Yeşil Hareket’in protestolarından bu yana rejim, herhangi bir hoşnutsuzluk belirtisi ya da bunların yeniden bir sokak öfkesi patlamasının uyarı işaretleri olduğuna dair halkın itirazıyla uğraştı. Protesto hareketinin liderlerini ev hapsine, tutuklamalara, kovuşturmalara, demir yumruğa ve hapsetmeye devam etmek de dahil olmak üzere on yıldan fazla bir süredir başvurduğu tüm baskıcı önlemlerin bu protesto sahnesinin sona ermesini sağlamak için yeterli olmadığının farkında. Elbette, önümüzdeki dönemde ekonomik ve sosyal gerilim unsurlarının artması ve seçim oyunundan sonra diğer siyasi unsurlarla ilişkilendirilmesi halinde yeni bir protesto dalgasının patlak verme olasılığı devam etmektedir. Bu nedenle, seçimler hem içeride hem de dışarıda yeni bir gelişme faslı için sadece temel bir durak noktası gibi görünüyor.

ÖNCEKİ HABER

Gazeteci Serdar Akinan: İnanamayacağınız isimler Suriye'nin yağmalanmasında

SONRAKİ HABER

TYS: Demokrasi mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...