Ercüment Akdeniz: Filistin halkı, Türkiye'den etkili bir yaptırım bekliyor

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz gündemdeki konulara dair değerlendirmelerde bulundu.

18 Mayıs 2021 09:25
Paylaş

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz düzenlediği basın açıklaması ile gündemdeki konulara dair değerlendirmelerde bulundu.

İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını değerlendiren Akdeniz, Filistin halkının etkili bir yaptırım beklediğini belirterek, Türkiye'nin İsraille olan anlaşmalarına dikkat çekti. Türkiye'nin İsrail'le ekonomik, ticari, askeri anlaşmalarının iptal edilmesini isteyen Akdeniz, bu anlaşma gruplarını madde madde sıraladı. Akdeniz şunları söyledi:

"FİLİSTİN HALKI LAF DEĞİL YAPTIRIM BEKLİYOR, İSRAİL'LE ANLAŞMALAR İPTAL EDİLSİN"

"Filistin kan ağlamaya devam ediyor. İsrail zulmü altında ölenlerin sayısı yüzleri aştı. 50 bin civarında ev tahliye edildi. ABD Başkanı Biden bu kara günlerde bile İsrail’le silah anlaşması yapmaktan geri durmadı. 850 bin silaha karşılık olarak 750 milyarlık bir yatırım gerçekleştirdi. Peki bizim hükümetimiz ne yaptı? Bizim hükümetimizde laf çok ama icraat yok! Filistin halkı laf değil yaptırım bekliyor. İsrail bombaları altında halk yaptırım bekliyor. İsrail’le yapılan anlaşmalar nelerdi, neler iptal edilebilirdi buradan sayıyorum:

1- İsrail’le Serbest Ticaret Anlaşması yaptınız. Bunun karşılığı olarak gümrük vergilerini ortadan kaldırdınız.

2- Uluslararası yatırım anlaşmaları yaptınız. İsrail sermayesine Türkiye’de güvence sağladınız.

3- Türkiye-İsrail Sınai Araştırma Geliştirme İş Birliği Anlaşması yaptınız.

Bu anlaşmalardan sonra İsrailli şirketler AKFEN, ATLAS gibi Türk şirketlerinin ortakları oldular. Tohum kanununda yapılan değişiklikle ne yaptınız? İsrailli firmalara Antalya’da fide ekme, Çukurova’da sulama sistemleri geliştirme şansı verdiniz. Tohum satışları için İsrailli tekellerin önünü açtınız.

2010 yılında Mavi Marmara Katliamı gerçekleştiğinde bile İsrail’le dış ticaret hacmi düşmedi, tam tersine arttı. %32’lik bir artış sağlandı. 2 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi gerçekleşti ve toplamda 6,5 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmine ulaştı. 2011 yılında ne oldu? İsrail’le ilişkilerin en düşük olduğu zamanda bile %51’lik bir dış ticaret gelişmesi sağlandı. Anlaşmalara devam edelim:

4- Savunma Sanayi İş Birliği Anlaşması yaptınız. Silah, modernizasyon anlaşmaları olduğu gibi devam ediyor.

5- Askeri Eğitim İş Birliği Anlaşmaları yaptınız. Askeri anlamda da bu anlaşmalar devam ediyor. Öyleyse İsrail’le ilgili söylenen sözler, dökülen hamaset gözyaşları sahtekarlıktan öteye gitmiyor.

Türkiye halkları ve Filistin halkı bu zulüm karşısında sizden doğrudan doğruya yaptırım bekliyor. Ya bu anlaşmaları feshedersiniz ya da söz söyleme hakkınız olmaz. Bu anlaşmalar feshedilene kadar Filistin halkına rahat yok ve biz bunların takipçisi olmaya, onların maskesini düşürmeye devam edeceğiz."

"100 MİLYON AŞI DENDİ, YALAN OLDU"

Akdeniz, Koronavirüs salgınına, Türkiye'nin pandemi politikalarına ve aşı teminindeki sorunlar ile çelişkili açıklamalara da değindi.

Ercüment Akdeniz'in, açıklamaları şöyle devam etti:

"Değerli halkımız üç haftalık kısıtlama döneminden çıktık. Açık ki bu dönemde yine aşı yok! 100 milyon aşı yalan oldu! Halk aşılanamıyor. Çaresi olan bir hastalıktan dolayı sosyal kırıma uğruyor. Her gün bir uçak dolusu insan hayatını kaybediyor. Bu artık kabul edilemez. Bu hükümet yönetemiyor. Test yok. Test sayılarını düşürdüler ama ölüm sayılarını düşüremediler. Vaka sayılarını 10 binin altına indiremediler. Aç-kapa, aç-kapa hükümetin tek anladığı şey bu. Böyle pandemiyle mücadele stratejisi mi olur? Biz biliyoruz ki her açtıklarında ve her kapattıklarında yeniden halk sürü bağışıklığına terk ediliyor. Çünkü bunların tek anladığı şey patronların kar elde etmeleri, patronların hatırı. Onların gözünde halkın hiçbir değeri yok."

"AÇ-KAPA VAR, DESTEK YOK"

"Değerli halkımız üç haftalık kısıtlama döneminden çıktık. Açık ki bu dönemde yine aşı yok! 100 milyon aşı yalan oldu! Halk aşılanamıyor. Çaresi olan bir hastalıktan dolayı sosyal kırıma uğruyor. Her gün bir uçak dolusu insan hayatını kaybediyor. Bu artık kabul edilemez. Bu hükümet yönetemiyor. Test yok. Test sayılarını düşürdüler ama ölüm sayılarını düşüremediler. Vaka sayılarını 10 binin altına indiremediler. Aç-kapa, aç-kapa hükümetin tek anladığı şey bu. Böyle pandemiyle mücadele stratejisi mi olur? Biz biliyoruz ki her açtıklarında ve her kapattıklarında yeniden halk sürü bağışıklığına terk ediliyor. Çünkü bunların tek anladığı şey patronların kar elde etmeleri, patronların hatırı. Onların gözünde halkın hiçbir değeri yok."

VERGİ YÜKÜ EMEKÇİYE

"Bu dönemde sadece vergileri kaleme aldığımızda 2021’in ilk dört ayında %70 oranında doğrudan ve dolaylı vergilerle emekçilere vergi yükünün bindirildiğini görüyoruz. Sermayeye, patronlara vergi yükü yok. Helallik istiyorlar ama bu halk onlara helallik vermez çünkü helallik vereceğiniz zaman bile elinizi cebinizde tutmanız gerekiyor. Vergiler yoluyla başka kalemler yoluyla halkın cebini soymaya devam ediyorlar. Lüks konutlar vergisi %0.3 ile zengine gelince vergi konusunda teşvikler ama yoksula gelince vergi üstüne vergi. Asgari ücretli de 10 kalemde vergi. Türkiye’nin %40’ı asgari ücretle çalışıyor ve asgari ücret üzerindeki vergilerin muhakkak kaldırılması gerekiyor. Nisan ayı rakamları ortada: İstanbul’da asgari ücret rakamı açlık ücretini geçti. İzmir’de asgari ücret rakamları açlık ücretini geçti. Ankara’da geçmek üzere. Toplamda Türkiye çapında baktığımız zaman da asgari ücret açlık ücretinin yalnızca 6 lira üzerinde. Bu koşullarda halk doğrudan doğruya açlığa terk ediliyor."

"BU KABİNE PATRONLARIN KABİNESİ"

Şimdi çok açık bir şekilde görüyoruz. Bu hükümetin yapısı şudur. Kabineye bakın, hükümetin ne olduğunu görürsünüz. Bu kabine patronlar kabinesidir. Ticaret Bakanı var kendi bakanlığına dezenfektan satıyor. Turizm Bakanı var, turizm baronları zengin olsun diye kısıtlama kararlarında 16 milyon insanı çalıştırıyor. Sağlık Bakanı var, özel hastaneler zincirinin sahibi yani baronların, patronların kulübüne dönmüş bir kabineyle karşı karşıyayız. Elbette bu kabineden halka, işçi ve emekçilere hayır gelmez. Milletvekillerinin bile dokunulmazlığı kalktı ama Cengiz İnşaat’ın dokunulmazlığı kalkmıyor! Jandarmasıyla, polisiyle, özel kuvvetleriyle köylüler hak istiyorlar diye orada Cengiz Holding’in koruması yapılıyor. İşte bu koşullarda Türkiye mafya siyaset düzenini yeniden tartışmaya başladı."

MAFYA-SİYASET DÜZENİ TARTIŞMALARI

"Ne dedi Erdoğan? Erdoğan dedi ki 'Zehirli yılanla torbaya girenlerin sonu fena olur.' Peki bu zehirli yılanları, yani çocuklarımızı zehirleyen uyuşturucu tacirlerini, mafyaları, eli kanlıları, katilleri, suç organizasyonlarının liderlerini siz parlatmadınız mı? Siz onlarla aynı torbaya girmediniz mi? Bunlara Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği törende Türk Hakanı ünvanını sizler vermediniz mi? Bunlara muteber iş adamı demediniz mi? Boy boy gazetelerinizde manşetlere taşımadınız mı? Hayırsever iş adamı ünvanlarını dağıtmadınız mı? Kimi kandırıyorsunuz! Bunlarla mitingler düzenlemediniz mi? Önlerine kürsü koyup “Oluk oluk kan akıtacağız” dediklerinde alkışlatmadınız mı? Çok açık bir biçimde görülüyor ki Susurluk düzeninin devamını bu hükümet sağladı. Sıkıştığı yerde en karanlık, en gerici odakları yardıma çağırdı. Suç örgütü liderlerini desteklemesi bu hükümetin boşa değil çünkü suç ekonomisi var ortada. Bundan yararlananlar, geçinenler var. Eski mafya liderlerinin danışman olarak, şirket ortağı, marina sahipleri olarak karşımıza çıkmalarının izahı başka ne olabilir? Çok açık bir biçimde fillerin tepişmesinden emekçilere bir hayır gelmez. Bu dalaşmadan da bir hayır gelmez. Türkiye gençliğinin ve halkının model alacağı insanlar bunlar değil. Buradan kurtuluş çıkmaz. Burada çimenler yine ezilir. Burada emekçiler yine ezilir. Bizim yapacağımız şey bellidir. Emek Partisi olarak açıkça söylüyoruz: Susurluk düzenini nasıl ortaya çıkardıysak, nasıl milyonlar demokrasi talebini yükselttiyse, temiz toplum talebini yükselttiyse, çetelere, mafyalara karşı geldiyse bugün de yapılacak olan şey budur. Açık ki halk iktidarında ne çetelere, ne suç örgütü düzenine, ne mafya düzenine yer olmayacaktır. O yüzden halk iktidarında birleşmeye ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz."

GENÇLER İŞSİZ, MUTSUZ

"Sevgili gençler son sözüm sizlere, yarın 19 Mayıs. Böylesi bayramlarda elbette gençlik mutlu olmak ve geleceğe mutlu yürümek ister ama anketler ortada, saha araştırmaları ortada, raporlar ortada. Türkiye gençliğinin yarısı işsiz, yarısı mutsuz. Üstelik bu işsiz gençler diplomalı işsizler. Sınırlar yok edildi. Gençliğin aklı yurt dışına çıkmakta. Özgürlükler ayaklar altında, gençliğin yaşam tarzına ger türlü müdahaleler ediliyor. İşte biz bu Gençliği kendi ülkesinde özgürce yaşayabildiği, kendi memleketinde işsiz gezmeyeceği, yeteneklerine göre iş bulacağı bir ülkeyi hep beraber yaratacağız ve yarınlarda mutlu gençlik olarak, geleceğinden umutlu gençlik olarak bu ülkeyi hep beraber inşa edeceğiz! Bu duygularla halkımızı ve gençliğimizi selamlıyorum."

(HABER MERKEZİ)

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Çakırözer'den NATO grubuna: Filistin’de çocuklar öldürülürken sessiz kalmamalıyız

SONRAKİ HABER

BİK, Ceren Sözeri’nin köşe yazısı nedeniyle Evrensel’e 5 gün ilan kesme cezası verdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...