25 Nisan 2021 11:47

İsrail’in Ultra-Ortodoksları, en yeni neofaşist haydutlar

"Kudüs’te Araplara yönelik kitlesel saldırılar İsrail Neonazizminin habercisidir. Korkutucu yürüyüşler, dayaklar, kundakçılık, yağma ve ölüm çağrıları tam olarak Neonazizm’e benziyor. "

Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/AA

Paylaş

Gideon LEVY
Haaretz.com

(...) Son zamanlarda Kudüs’te meydana gelen en korkutucu ve iç karartıcı olay Filistinlilere yönelik pogromlar değil. Bunlar elbette sonsuz derecede korkutucu ve iç karartıcıdır, ancak en korkutucu ve iç karartıcı olan, saldırganların kimlikleriyle ilgili yeni durumdur.

Lehava falanjları (aşırı sağcı bir örgüt), La Familia milisleri (aşırı sağcı futbol kulübünün taraftarları) ve tepedeki haydutlar (İsailli yerleşimciler) zaten vardı ve şimdi ultra-Ortodokslar katıldı. Mahallede yeni biri var ve o diğerlerinden daha korkutucu.

İlk günah, 1990’larda, ideolojik öncüllerinden çok daha büyük olan ve Batı Şeria’daki en büyük yerleşim yerleri haline gelen muazzam ultra-Ortodoks yerleşimlerinin kurulmasıydı. Politik inançlardan bağımsız, düşük maliyetli bir konut çözümü olarak başlayan şey, aşırı milliyetçilik haline geldi. Korkunç bir hızla, bir nesil öncesine kadar siyonist olmayan ya da Haham Elazar Shach ve Haham Ovadia Yosef gibi liderleriyle siyasi güvercinler olarak kabul edilenler, İsrail faşizminin bayrağının taşıyıcıları oldular.

Sadece Şabat’a yapılan saygısızlık yüzünden çöp kutularını yaktıkları günler nerede kaldı ve kim o günleri özleyeceğimizi düşünebilirdi? “İsrail toprağının bazı kısımlarını terk etmenin önünde hiçbir engel yok” ve “(bu toprakları) barış için terk etmek, vazgeçmek değildir” diyen Haham Shach gibi hahamlar neredeler?

Korku gerçek oldu: Ultra-Ortodoksların görüşleri, ikamet ettikleri yere göre biçimlendi. Sahiplerinden nefret etmeden, çalınan Filistin topraklarında yaşamanın imkansız olduğunu kanıtladılar. Filistin Batı Şeria’ya yerleştiler ve çevrelerindeki apartheid manzarasına harika bir şekilde entegre oldular. Araplardan nefret ettiler ve aşırı sağın destekçileri oldular. Oradan pogromlara katılmanın yolu kısaydı.

Geçen ayki seçimde bunu açıkça ifade ettiler. Dini Siyonizm İttifakı, topluluklarının üçüncü büyük partisi oldu. Kudüs’te oyların yüzde 9’unu, Betar Ilit’de ise yüzde 10’unu yani Likud’dan altı kat fazla oyu kazandı. Bnei Brak’ta ve bölgenin en büyük Yahudi şehri olan Modi’in Ilit’te, üçüncü büyük parti oldu. Böyle rezervlerle, bir gün başbakan olarak bir Kahanistimiz (Yahudilik içinde gerici, Arap düşmanı bir akım) olacak; İsrail’in yarısı zaten Naftali Bennett’i meşru bir aday olarak görüyor ve hatta onu özlüyor.

Doğru, katliamlara yalnızca birkaç yüz ultra-Ortodoks katıldı, ama hahamlar onları durdurmak için hiçbir şey yapmadı, belki de cinin şişeden çıktığını bildikleri için. Şimdi sayılar artacak. Genç ultra-Ortodoks, oyunun kurallarını değiştirebilir.

Kudüs’teki son birkaç günün fotoğrafları korkunç. Bir tarafta dengesi olmayan işgal mevcutken “denge”yi korumaya çalışan “uygun” medyayı bir kenara bırakın. Kamu güvenliği bakanının ve yalnızca Filistin şiddetini kınayan polis komutanlarının şok edici açıklamalarını bir kenara bırakın. Bu şiddet, adaletsizliğe ve diğer şiddete karşı en meşru ve ölçülü direniş eylemidir ve polisin Kudüs’teki Filistinlilere yönelik devam eden istismarına ve aşırı sağcıların onlara karşı yürüttüğü pogromlara doğrudan bir yanıt olarak geliyor.

Hata yapmayın: Kudüs’te Araplara yönelik kitlesel saldırılar İsrail Neonazizminin habercisidir. Korkutucu yürüyüşler, dayaklar, kundakçılık, yağma ve ölüm çağrıları tam olarak Neonazizm’e benziyor. Tanrı bizi mücadeleye katılan ultra-Ortodoks temsilcilerinden korusun.

ÖNCEKİ HABER

TİS süreci başlayan sağlık işçileri: Haklarımız için mücadele etmekten korkmuyoruz

SONRAKİ HABER

Malatya Dedeyazı köyünde maden alanının genişletilmesine mahkeme "dur" dedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa