24 Mart 2021 01:00

Mola | Sendika yasak kumar serbest!

En temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelen işçiler kurtuluşu şans oyunlarında, kumarda arıyor. İddaa, rulet, slot oyunları, kripto para işçiler arasında çığ gibi yayılıyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Fırat TURGUT
Sinan CEVİZ
İstanbul

“Paran olunca her bir işin iyi olur. Kebap yen, tatlı yen, şarap içen, iyi yataklarda yatarsın. Parası olunca adam kuvvetli olur... Mesela kış gününde, en soğuk vaktinde cebinde paran olsa üşümezsin ama para olmadı mı yaz gününde üşürsün. Senin bu atlar paran olsa iyi yem yerler. Paran yok iskeletleri çıkmış, açlıklarından ölecek...”

“Yoksulluğa mahkum edilmiş milyarlarca insanın yaşamı bir dakikada nasıl özetlenebilir?​” diye sorulan bir sorunun yanıtıdır, Umut filmindeki bir sahnede at arabasını süren Yılmaz Güney’e, arkada oturup tütün saran Tuncel Kurtiz’in söylediği bu sözler. Kısa, net, olabildiğince yalın, fazlasıyla gerçek... Definecilik yaparak paraya ulaşmak isteyen iki emekçinin umudu anlatılır filmde. Ama aslında anlatılan ülkede milyonların, dünyada milyarların umududur. Hele de çevrede varsa parayı bulan bir iki örnek, “fakirin ekmeği” hiç olmadığı kadar büyür, bu ekmekle karnın doymayacağı uzun bir süre akıllara bile gelmez... Geldiğinde ise fark edilir ki zihinlerdeki “ekmek” büyürken sofradaki “ekmek” günbegün küçülmüştür...

"PARA OLUNCA DAHA ÇOK NEŞELENİYORUM"

30’lu yaşlardaki Ali bunu fark edenlerden biri. Bir depoda çalışıyor, primler eklendiğinde ücreti asgari ücretin biraz üstüne çıkıyor. 11 yıl önce arkadaşlarının yönlendirmesiyle başladığını söylüyor iddaaya: “50 kuruş verip 45 lira almıştım. O para tatlı geldi, sonra devam ettim.”

Ali’nin “Tatlı geldi” dediği şey sonuçlarıyla birlikte bir anlam taşıyor. Sırtını, oturduğu sandalyenin arkasına yaslanıp, tüm dertleri geride bırakmış gibi ellerini iki yana açarak anlatması o tatlı günleri kafasında canlandırdığını hissettiriyor: “Eve gittiğim zaman ailem bir şey istediğinde ikiletmiyorum, hemen alıyorum. Cepteki para her şeye olumlu yansıyor. Normalde neşeli biriyim ama para olunca daha çok neşeleniyorum.”

HAYDAN GELMİYOR, HUYA GİTMİYOR

Ali’yi neşelendiren iddaadan kazandığı parayı lükse harcaması değil, temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi. Bazen bir fatura, bazen bir kira, iki çocuğunun istediği oyuncak, eşinin istediği elbise... “Acaba burası ek gelir olur mu? Birkaç sene sonra araba alabilir miyim?​” düşüncesi... Haydan gelen huya değil yaşama gidiyor yani. Üstelik bugüne kadar iddaaya yatırdığı parayı hesapladığında eline geçen haydan da gelmiyor aslında.

Hırsı da artıran “neşe” 40 bin liraya mal oluyor bir işçi için. “İşyerinden aldığım 3 bin 500 liranın 1000 lirası kiraya, 1000 lirası faturalara gidiyor. 1500 lirayla nasıl geçineyim?​” Bu düşünce Ali’yi daha fazla para veren yasa dışı bahis sitelerine yönlendiriyor: “Akıllı telefonlar çıkınca bu siteler çoğaldı. Bayiye gitmeye gerek yok, oturduğun yerden oynuyorsun. Üç beş kazanıyorsun, sonra kaybediyorsun. Bu sefer kaybettiğini geri almak için oynuyorsun. Sonra bir bakmışsın kaybın artıyor.”

30 bin lira kredi çekmiş Ali, tek seferde değil ama hepsini iddaaya yatırmış. Sonra kredi taksitlerini ödemekte zorluk çekmiş, ailesi destek olmuş. “Kâr zarar hesabı yaptım, bugüne kadar 80 bin lira kazanırken, 120 bin lira kaybetmişim” diyor.

"HERKES AÇ KALIRIM PSİKOLOJİSİNDE"

Başta “Arkadaşlar yönlendiriyor” demişti Ali. Sohbetin ilerleyen kısımlarında ise şunları söylüyor: “Biz yönlendiriliyoruz. Aslında devlet yönlendiriyor. Yani, şu an olanaklar yetersiz olduğu için işçi ister istemez ‘Ben de rahat bir yaşam sağlayayım’ diyor. Üç beş lira kazanmaya çalışıyor. Daha iyi şartlar olsa, daha iyi maaş alsam neden başka şeyler peşinde koşayım ki? Ben 5 bin lira maaş alsam; 1000 lira kira, 1000 lira faturalar, bana kaldı 3 bin lira. 3 bin lirayla ailemi geçindiririm. Ama dedim ya, primleri eklediğinde 3 bin 500 lira alıyorum. Siz evli misiniz bilmiyorum ama iki çocuğum var benim...”

Biraz daha rahat yaşamak için başka bir yolu yok mudur işçinin? Sendikalaşmak, bir araya gelip patrondan hak istemek... “Ekmek aslanın ağzında, ‘Herkes bir şey yaparsam işimi kaybederim, aç kalırım’ psikolojisinde. O yüzden yarını bilmiyorum ama bugün çok gerçekçi gelmiyor bana” diyor. Bunu söylerken “Ben 500 iş yaptım, o 300 iş yaptı” diye arkadaşını şikayet eden işçiyi örnek vererek deneyimlerinden yola çıkıyor.

Ali şimdi iddaa oynamıyor, kredi taksitlerini ödeyemeyince vazgeçmiş. Ama Ali’nin umudu hâlâ sürüyor: “Babama söz verdim. İki senedir oynamıyorum. Kripto paraya 2 bin lira yatırdım. Şu an sadece o var...”

"BİRÇOK İNSAN KAYBEDİYOR"

Bir umut diyerek kumara başlayan işçilerden biri de Vinç Operatörü Selçuk. Sadece iddaayla sınırlı değil, “casinodur”, “slot oyunlarıdır” sürüp gidiyor. “Ek gelir olsun diye oynuyoruz, geçim zor, para kazanma umudu” diyor. 3 sene önce başlamış oynamaya, o da Ali gibi önce arkadaşının sonra “devletin” yönlendirmesiyle. Ama Ali’yle ayrılan tarafı biraz kazançlı olması: “Cep bankacılığından atıyorum siteye parayı. İki senelik geçmişi görebiliyorum. İki sene içerisinde 14 bin lira para göndermişim, 36 bin lira para çekmişim. Geçenlerde 250 lira bastım 6 bin 400 lira aldım. 6 bin lirayı çektim, 400’le tekrar oynadım, 400 önce 1400 oldu. Sonra bu kazandıklarım gitti.”

Kendisi kısmen şanslı ama birçok insanın kaybettiğini biliyor. Ali’yi tanımıyor ama verdiği örnekle Ali’nin yalnız olmadığını anlatıyor: “Mesela kredi çekmiş biri, 30 bin lirayı bu meselede kaybetmiş. Sonra o 30 bin lirayı geri almak için arkadaşından 5 bin lira borç alıyor. Garanti maçlara basıyor bu parayı ama bir maçtan, bir golden yatıyor. 5 bin lira da gidiyor. O 5 bin lirayı da ödeyemiyor. Bir yandan da maaşına haciz geliyor. Evini satanı biliyorum. Özellikle iddaa oynayanların çoğu kaybediyor. Kazanan da garanti maçlara basıyor. Mesela 3 bin lira maaş yatıyor. Diyor ki iyi maçlar var, bu kesin, paramı ikiye katlamış olurum. İki maç yapıp maaşı basıyor, 5 bin 400 lira para alıyor.”

"KUMAR OYNAYANI İŞTEN ATMIYORLAR"

İki yıl içerisinde 22 bin lira kazandığını söylemişti Selçuk. Peki bu paralar nereye gidiyor, birikim yapabiliyor mu? “Paran olunca şarap içen” misali, “Oradan birikim yapılmaz. Gelen paralar bazen faturalara gidiyor. Bazen rakı ya da viski alıyorum, arkadaşlarla içiyoruz. Ama o zaman da ailenle aran bozuluyor” diyor.

Selçuk daha önce çalıştığı limanda sendikalaşma girişiminde bulunmuş. Ona da Ali’ye sorduğumuz soruyu sorunca, Ali’nin verdiği yanıtı alıyoruz: “Sendika gelsin, çalışma koşulları düzelsin, aileme daha iyi bir yaşam sunayım demiştim ama olmadı. Çünkü işçide ‘Sendikaya gidersem biri işverene şikayet eder, işveren duyarsa işten çıkarır. Sendika benim yevmiyemi kesiyor’ gibi düşünceler var. Ama zorlanıyor da maddi olarak, uçurumun kenarında. Bu sefer kumara yöneliyor. Kumar oynayınca kimse işverene şikayet etmiyor, işveren de işten atmıyor.”

‘UMUT’TAN ÖTE SİSTEMİN KENDİSİ

Bireysel kurtuluş arayışında olan iki işçinin bu ifadeleri tek başına insan gibi yaşama umutlarını değil çoğu zaman kapitalizmin kendisini anlatıyor. Filmdeki gibi kısa değil belki ama gayet açık, fazlasıyla gerçekçi...

Ali’nin 9 yıllık kumar serüveni mesela... Ali’nin kumar oynadığı yıllarda temel tüketim maddelerine ne kadar, asgari ücrete ne kadar zam yapıldı? 9 yıl önce Ali’den günde kaç ürün çıkarması isteniyordu, bugün ne kadar isteniyor? Bu sürede Ali’nin kıdem tazminatı kaç kez gündeme geldi? Patronlar Ali’nin dikkatini kıdem tazminatına çekmişken, her seferinde son anda çıkardıkları torbadan Ali’yi yoksullaştırdıkları hangi maddeleri geçirdi?

Yoksullukla kalsa iyi, pandemi sürecinde daha net olarak görüldü ki açlık, emeğini satarak yaşayan bir işçi için hiç de uzak bir ihtimal değil. Bu ortak ihtimal örgütsüzlük nedeniyle ortak bir sonuç doğurmuyor. Yasada iki sendikaya üye olma hakkı “Tanınmasına!” rağmen kimisini sendikalaşmaktan vazgeçiriyor, yasak olmasına rağmen kimisini kumara yönlendiriyor, ahlaki olmamasına rağmen kimisine banttaki arkadaşını sattırıyor.

İşçinin “neşe”sini çalan, onu yoksulluğa açlığa mahkum eden sistem, şans oyunlarıyla bir yandan işçinin cebinden aldığı milyarları patronların cebine aktardığı bir alan yaratırken, diğer yandan işçinin umudunu devletin televizyon kanalı üzerinden yapılan “yasal” çekilişlerle sınırlandırıyor.

"ÇOĞU İŞÇİNİN TELEFONUNDA UYGULAMA YÜKLÜDÜR"

Dijital ortamda “Nasıl kolay para nasıl kazanılır?​” içerikli reklamlara daha sık rastlanması tesadüf değil elbette. Geçim koşullarının zorlaşmasıyla arayış içine giren işçilerin sayısı her gün daha da artıyor. Şans oyunlarının bir kısmı vergiye tabiyken büyük bir kısmı ise kaçak şekilde sürüyor. Bahis, rulet, slot oyunlarını ise borsa ve kripto paralar takip ediyor. Ayrıntılarını işçilerden öğreniyoruz:

Hangi oyunları oynadınız/oynuyorsunuz?

Selçuk: Casino siteleri geliyor. Slot oyunları var. Düğmeye basıyorsun. Aynı şekerden 6 tane 8 tane yakaladığın zaman para kazanıyorsun. Mesela bir basmada 10 TL’lik çeviriyorsun, sana 1000 lira veriyor. Bir de rulet var. 0’dan 36’ya kadar numaralar var. En düşük 2 lirayla oynuyorsun, istediğin bir rakama basıyorsun. Çıkarsa kazanıyorsun. Kripto para var, ona da girdim. 2015’te 33 milyar para yatırdım bir şirkete. 0.5 sentten aldım tanesini, şimdi 42.5 avro. 3 bin 500 tane var benim elimde. Hâlâ bekliyorum. Site kapanmadı da ama o parayı kullanamıyorum. Benim yurt dışında tanıdığım var Almanya’da. Ona devredecektim paraları ama hesap Türkiye’den açıldığı için kendisine devredilmesini kabul etmeyeceklerini söylemişler. Yani o parayı Türkiye’de kullanacağım söyleniyor ama kullanamıyorum.

Ali: 2-3 aydır sanal para işine girdim. Bakalım oradan ne çıkacak? Bunu ben iddaa olarak görmüyorum, bunda en azından attığın şey kalıyor orada. Bir ürün alıyorsun, bir değer alıyorsun. 50 tane kripto para alıyorsun, o kalıyor orada. Parayı bıraktığın zaman onu kaybetme durumun yok. Bitcoinin değeri artınca millet ‘Keşke 3 lira 5 lirayken alsaydık’ diyor. Ben de o mantıkla gittim. Benim 2 bin lira param vardı. Dogecoine yatırdım. Elon Musk biraz destekliyor kripto parayı.

Bunları internet üzerinden oynuyor, takip ediyorsunuz...

Ali: Uygulamalar var, telefona indirebiliyorsunuz.

Selçuk: Zaten artık kağıt para da çok kullanılmıyor, herkes cep telefonundan ödeme yapıyor. Biz de oynarken cep telefonundan yatırıyoruz.

Peki bu siteler güvenilir mi?

Selçuk: Hepsi değil tabii ki. ICO’su (Kripto para birimlerini kullanan bir fon türü) var. ICO oluşturuyor. Diyor ki 0.5 sentten kripto para çıkaracağım. Alıcısı olacak mı olmaz mı, rekabet edebilir mi düşünüyor. ICO’dan parayı toplayabilir mi? Çok ayrıntıları var.

Dolandırıcılar da var herhalde?..

Selçuk: Var tabii. Mesela yurt dışından tüyolar geliyormuş. Bir tane site kuruyorlar. 200 TL yatırın diyorlar. Bir aylık üye ol, her gün sana garanti maç vereceğim diyor. Sonra 1000 lira bas diyor. 1000 lira basıyorsun ama o maç sadece kendi açtıkları sitede var, başka yerde yok. İddaa bayiine git öyle bir maç yok. 1000 liraya 70 bin lira alacaksın diyor. Bu gayet cazip değil mi? Sonra iddianız tuttu diyor. 78 bin lira para gözüküyor sitede. Sonra devlet vergi kesiyormuş, yüzde 10 vergi 7 bin küsur yatır diyor. Adam 7 bin lira daha yatırıyor. 10 milyar para kaptırdı arkadaşım. Öyle bir hesap yok gerçekte. Sadece o sitede gözüküyor.

Şu an kaçak sitelerde yoğunluk var mı?

Ali: Abi ben o kaçak siteleri zaten anlamıyorum. Birine numaranı verdin, üye olduysan hemen hemen bütün hepsi seni buluyor. Beni arıyorlar. Nereden buluyorlar numaramı anlamıyorum.

Arayıp ne diyorlar?

Ali: ‘Sitemize üye olursanız şu kadar bonus alırsınız’ diyorlar. ‘Yok’ diyorum, ‘Abim ben bıraktım gözünü seveyim, bıraktım.’ Ben bıraktım onlar beni bırakmıyor.

İşyerinde çok oynanıyor mu böyle oyunlar?

Ali: Bence oynanıyor gibi. Her yerde yani görürsün oynayanı. İddaayı herkes oynuyor zaten. Baksan telefonuna herkeste yüklüdür. Bir bende yüklü değil.

Selçuk: Ben limanda çalışırken 400 kişi vardı, yarısı oynuyordu. Biri bana söylüyor, ben ona söylüyorum, o başka birine söylüyor derken iddaa bayisi, spor bayileri, hangi sitelerin sağlam olduğu hangisinin güvenilmez olduğu... Çay molalarında böyle konuşurken yaygınlaşıyor. Ben üye oluyorum, o üye oluyor. Böyle gidiyor.

Gayriresmi oynayanlar?

Ali: Hem resmi oynayan hem gayriresmi oynayan çok. Mesela GS-FB maçı var diyelim, aynı maça bir milyar atıp iki milyar almak var ama bir milyar atıp 500 almak var. Resmide daha düşük oran veriyor. Ama kaçak daha fazla veriyor. Kaçağa yönelmenin sebebi de bu yani.

PARA TRANSFERİ İÇİN HESAP KİRALANIYOR

Şans oyunlarıyla kaçak sitelerden para transferi yapmak için de bir sektör oluşmuş durumda. Resmi olmadığı için site üzerinden para transferi yapamayan bahis ya da oyun siteleri, ayda ortalama 2 bin liralık bir miktar karşılığında işçilere hesap açtırarak hesaplarını “kiralıyor.” Bu rakamlar aradaki komisyonculara göre çıkıp inebiliyor.

Sisteme göre bir kişi adına çeşitli bankalardan hesaplar açılıyor, oyun oynayıp kazananların paraları bu hesaplar üzerinden yatırılıyor. Bu hesaplar kaçak sitelerin para transferi için kullanıldığından ömürleri 3-5 en fazla 8 ay oluyor.

Ali, “Zaten ben para çekimi yaptığım zaman bana gelen isimler hiç aynı kişi olmuyordu. Hep farklı isimlerden geliyordu” diyor.

"YOKSULLARIN AFYONU: ŞANS OYUNLARI"

Röportaj yaptığımız işçilerin yanı sıra yapılan araştırmalar da gösteriyor ki…

Tüm dünyada, gelir adaletsizliği ve yoksulluk arttıkça şans oyunlarında patlama yaşanıyor. Ülkelerde işsizlik rekor kırmasına, bireysel borçların tavan yapmasına paralel bir şekilde yoksulların şans oyunlarına ayırdığı pay her geçen gün artıyor; Fransız Yazar Balzac’ın ‘Şans oyunları yoksulların afyonudur’ sözünü doğrularcasına. 

Türkiye İstatistik Kurumunun gelir ve yaşam anketinde, ‘Beklenmedik harcamaları yapabilme, ‘Evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme’ gücü zayıfladıkça… Tezat bir şekilde yoksulların gelirlerinden şans oyunlarına ayırdığı pay artıyor. 

Araştırmalar toplumun daha çok şans oyunu oynayan kesimlerinin düşük gelirliler, ‘dezavantajlı yerleşim bölgeleri’nde yaşayanlar, göçmenler gibi emekçi ve yoksul kesimlerinin olduğunu ortaya koyuyor. Bu gerçeği bir ‘iddaa’ bayiine gidip rahatlıkla gözlemlemek mümkün.

Söz konusu kesimlerin emeklerini sömürenler umutlarını da sömürüyor. Vermek değil almak üzerine kurulu. Hatta şans oyunları yoksul kesimden alınan en yüksek oranlı vergilerden biri! Yoksulların o kadar büyük gelirine el konuyor ki bunu anlayabilmek için Türkiye’de sadece ‘iddaa’dan futbol kulüplerine aktarılan yüz milyonlarca liraya bakmak yeterli!

Dijital ortamlarda oynama kolaylığı yaygınlaştıkça el koyma da kolaylaşıyor. Umut sömürüsü büyüyor.

ÖNCEKİ HABER

RTÜK, HDP’nin şikayetlerini reddetti

SONRAKİ HABER

İktidar blokunun yeni stratejisi üzerine

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...