22 Aralık 2020 23:00

Peşimizi bırakmayan sansürler

Son dönemde örneklerinin artmasından da görüyoruz ki iktidarın sosyal alanda hegemonya kurabilmesi için muhafazakarlık, bir sansür aracı haline dönüştürülüyor.

Görsel: Pixabay

Paylaş

Selin KURŞUN

Ankara

Geçmişten bugüne pek çok devlette iktidarı elinde bulunduranların en büyük çabalarından birisi karşıt oldukları düşünceleri toplumda kriminalize ve teşhir etmeye çalışmaları olmuştur. Okunan kitaplar, dinlenen müzikler, izlenen filmler zaman zaman yasaklanmış ya da kaldırılmıştır. Peki neden sansür olabildiğince uygulanmaya çalışılır, yaşamın her alanında bu denli sansür ile karşılaşmamız tesadüf mü?

Sansür genel itibariyle otorite kurmak ve otoriteyi sağlamlaştırmak için tarihte pek çok kez kullanıldı.  Sansür iktidarın toplumu yönetirken kullandığı aygıtların bilgi denetimi içindi ancak bilime, sanata, yaşamın geri kalan pek çok alanına ket vurmak; ilerleyen ve değişen dünyada elbette mümkün olmadı. Böylesi baskı ortamlarında her sansür dönüyor dolaşıyor, sansürü destekleyenlere kadar ucu dokunmaya kadar bile gidiyor.

İfade özgürlüğünü bastırma amacı güden, devletin kontrol mekanizması olarak kullandığı sansür ve yasakların ivme kazandığı bir dönemde oluşumuzun sebepleri de güncel olarak karşımıza çıkan sansür kanununun onaylanmasının, basın çalışanlarının ve gazetecilerin önüne konan her türlü yönetmelik ve yasanın, özgürlüğün yasalarla güvence altına alındığını öne sürüp bütün özgürlük ihlallerinin karşısında yasaların arkasına sığınanların ellerinde gittikçe yükselen bir süreç olarak çıktı karşımıza.  Geçen yıl yasalaşan sinemaya sansür uygulamasının ardından, bu yaz temmuz ayında sosyal medyaya sansür yasasının yürürlüğe girmesi birçok genci oldukça tedirgin etmişti. Bu yasa ile sosyal ağ sağlayıcılarına birçok yükümlülük ve para cezası getirilmişti. Bunun yanında çeşitli konularda birtakım erişim engellemeleri kararı yerine mümkün olduğu durumlarda içeriğin çıkarılması kararı onaylanmıştı. Bu söylenenler elbette istemedikleri içeriklerin kılıfıydı ve süreç söylendiği şekliyle işlemedi. Bundan sonrası medya için bir yasaklar yumağı oldu .

AMAN RTÜK GÖRMESİN

Çeşitli online platformlarda pek çok dizinin ve filmin yasaklanmasının ardından, Blu TV’de olan “Çıplak” dizisinin de kaldırılmasıyla birlikte medyaya uygulanan yasakların vahametini yeniden gördük. Tartışmalar Twitter’da yeniden alevlendi , hashtag kampanyaları gençler arasında yaygınlaştı. 6 ay önce yayınlanan dizi Cüneyt Özdemir’in “Aman RTÜK görmesin.” tweetinden sonra kaldırıldı ve ardından dizi için  yapılan açıklama ''18 yaş altı çocuk kilidi uygulamamızı aktive edinceye kadar diziyi erişime kapatmış bulunuyoruz'' şeklinde oldu. Son dönemde örneklerinin artmasından da görüyoruz ki iktidarın sosyal alanda hegemonya kurabilmesi için muhafazakarlık, bir sansür aracı haline dönüştürülüyor. Sakıncalı gördükleri içerikler varsa hemen bir yasak silsilesi başlıyor. Oysaki televizyonda izleyeceklerimiz cinsiyetçi içeriklerden, mafya babalarının kavgalarından, zorbalıklardan başka bir şey de olmuyor; bunlara da yaptırım uygulanmıyor. İzlenen pek çok içerik kişinin hayatına etkide bulunabilir elbette. Ancak engellenmeye çalışılan toplumda bizim hayatlarımızı sınırlayan, haklarımızı gasp eden şeyler değil. Burada özel hayatlarımıza doğrudan bir müdahale ve sosyal hayatlarımızın sıkıştırılmaya çalışıldığı bir çerçeve söz konusu.

ÖZGÜRLÜK, SANAT VE BİLİM İÇİN MÜCADELE!

Geçtiğimiz ay polis şiddetine sansür yasasından sokaklara dökülen Fransa’dan da gördüğümüz gibi her ülkede olabildiğince yaşam alanlarımıza saldırılar var. Önemli olan ise her yurttaşın kendi dinamiğince bu saldırılara cevap vermesi, iktidarın yönelttiği hiçbir saldırıyla uzlaşmamasıdır. Egemenler kendi hakimiyetlerini ve otoritelerini arttırmak için de engel olmadığımız, örgütlü durmadığımız her an bizim haklarımızdan ve özgürlüklerimizden kesinti yapıyorlar. Bizim özgürlüğe, sanata, bilime ihtiyacımız var ve tüm bunlara sahip çıkmamız için de birlikte mücadele etmekten başka seçenek yok.

ÖNCEKİ HABER

Kültür sanatla aramızdaki tek engel virüs mü?

SONRAKİ HABER

Salgında edebiyat

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...