22 Aralık 2020 23:00

Yetmeyen KYK, bitmeyen yoğunluk

"Aldığım parayla günümü idare edip, kredi kartımın asgari borcunu ödeyebiliyorum. Onun dışında ne para biriktirebiliyorum ne de kendim için özel bir şeyler alabiliyorum."

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

 

Emre Gökmen

İzmir

Online eğitim süreci öğrencileri eğitim açısından gün geçtikçe daha çok yıpratmaya, yüz yüze eğitimden bile büyük yoğunluklar yaratmaya başladı. Bu yoğunluğun üzerine bir de geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalan öğrenciler pandemi politikalarının yarattığı sorunları çok daha fazla hissediyor. İzmir Demokrasi Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi bölümünde 2. sınıf öğrencisi olan Hakan da hem çalışıp hem de eğitim sürecini yürütmeye çalışıyor.

BİR TABLETLE DERSLERE GİRMEYE ÇALIŞAN KARDEŞLER

Üniversitelerin yüz yüze eğitime geçememesinin nedeni olarak hükümetin salgın politikalarını gördüğünü söyleyen Hakan, salgın önlemleri belirlenirken acemice davranıldığını, böyle büyük bir krizin yönetilemediğini, insanlara da doğru bilgi verilmeden umut satıldığını düşünüyor. Bu durumun da en çok ekonomiyi, işçileri ve öğrencileri etkilediğini söylüyor. Okulları açamayıp AVM’leri sürekli açık tutmanın hesabının yapıldığını söyleyen Hakan “Kardeşlerim derslerle ilgili öğretmene ihtiyaç duyuyor, tabletten sorup öğrenmek zorunda kalıyorlar. Çok zorlanıyorlar” diyor. Evde sadece bir tablet olduğunu ve kardeşleri tableti kullanabilsin diye kendisinin telefondan derslere girdiğini belirtiyor.

4-5 SAAT ÇALIŞMANIN KARŞILIĞI 1 PAKET SİGARA

Pandemi sürecinde geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kaldığını belirten Hakan, KYK kredi/burslarının yetersizliğinden dem vuruyor ve “Günlük 18 lira gibi bir şeye denk gelen sözde yardım olarak verdikleri bursu bizden borç olarak geri alıyorlar. Evde zaten ailem ay sonunu zor getiriyor. Ben yük olmamak için çalışmak zorundayım” diyor. Pandeminin başlarında bir oto yıkamacıda çalıştığını ve kapandıktan sonra işsiz kaldığını aktaran Hakan part-time iş ararken zorlandığını ve çok düşük ücretler teklif edildiğini söyleyerek “4-5 saatlik çalışmanın karşılığında bir paket sigara teklif edenle bile karşılaştım” diye bir örnek veriyor.

“GEÇİNEBİLMEK ARTIK MARİFET HALİNE GELİYOR”

Şimdi su dağıtımı yapan bir dükkanda çalışan Hakan, işe yaklaşık 5 ay önce girmiş. 10-11 saat çalıştıklarını, eğitimden geri kaldığını ve bu kadar saat çalıştıktan sonra hem yorulduğunu hem de ders için boş bir kafa bulamadığını belirtiyor. Asgari ücretin altında bir ücrete çalışan Hakan “Aldığım parayla günümü idare edip, kredi kartımın asgari borcunu ödeyebiliyorum. Onun dışında ne para biriktirebiliyorum ne de kendim için özel bir şeyler alabiliyorum. Bunları yapmam için yine kendimden fedakarlık yapmam gerek” diyor. Asgari ücretin belirlenmesinden konu açılınca ise “Biz ne savunursak savunalım asgari ücret yine açlık sınırının altında kalacak. Zam yapsalar bile vergilerle yine bizden daha fazlasını alacaklar. Yıllar geçtikçe geçinebilmek marifet haline geliyor” diyor. Yılbaşının yaklaştığını ve 2020 senesinde neler yapmak isteyip yapamadığını sorduğumda, pandemi ve buna dair kararların hayatımıza etkilerini ve İzmir’de yaşanan depremin bu seneyi korkunç bir seneye dönüştürdüğünü, geleceğe dair umutlarının azaldığını anlatıyor.

ÖNCEKİ HABER

Twitter, ABD Başkanlık hesabı "@Potus"u sıfır takipçiyle Joe Biden'a devredecek

SONRAKİ HABER

Kimiz biz: Öğrenci mi, esnaf mı, çiftçi mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...