16 Ekim 2020 11:45

MUÇEP, iptal edilen 32 JES ihalesinin yeniden gündeme getirileceği konusunda uyardı

Muğla Çevre Platformu, 32 JES ihalesinin iptal edildiğine dair kararla ilgili "İptal görünümlü erteleme" değerlendirmesi yaptı.

Fotoğraf: MUÇEP

Reklam

Özer AKDEMİR

Muğla'da 32 JES ihalesinin iptal edildiğine dair kararı yorumlayan Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Eş Sözcüsü Umay Karabaş, "İptal görünümlü erteleme" değerlendirmesinde bulundu. Karabaş, bu ihalelerin Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşünün alınmasının ardından revize edilerek yeniden gündeme getirileceğini düşündüklerini söyledi. Öte yandan 32 JES ihalesinin iptali kararından birkaç gün önce Muğla İl Çevre Müdürlüğünün internet sitesinde Bodrum şehir merkezine 3 kilometre uzaklıkta 1. derece doğal sit alanına JES kuyusu açılması için ÇED sürecinin başlatıldığı duyuruldu. Proje 1. derece arkeolojik sit alanına 20 metre uzaklıkta.

32 JES İHALESİ DUYURUSUNDAN BİR HAFTA SONRA İPTAL EDİLDİ

7 Ekim'de Resmi Gazete’de yayımlanan Muğla’da 32 jeotermal sondaj arama ve işletme ruhsatı ihalesinin açıldığına dair Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı kararı aynı kurum tarafından 15 Ekim günü Resmi Gazete’de yayımlanan karar ile iptal edildi. Karar "İhale edilecek sahaların önemli bir kısmı Cumhurbaşkanlığı Kararları ile Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi olarak ilan edilen alanlarda kaldığı" gerekçesine dayandırıldı. MUÇEP Eş Sözcüsü Umay Karabaş'tan Muğla'da 32 JES ihalesinin iptali ile Bodrum'da bir JES'in ÇED sürecinin başlatılması duyurusunun aynı günlere denk gelmesi ile ilgili değerlendirmelerini aldık.

PROJELER REVİZE EDİLİP YENİDEN GÜNDEME GELECEK

Resmi Gazete’de 32 JES ihalesinin iptali kararının tümüne bakıldığında bunun aslında “iptal görünümlü” erteleme olduğunu söylemenin yanlış olmayacağını belirten Karabaş, "Çünkü 'İhale öncesi Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşü alınması gerektiği' denmektedir ve bu ifade açıklanan ihalelerin revize edilerek yeniden gündeme geleceğini düşündürmektedir. Öte yandan, 7 Ekim’de açıklanan jeotermal sondaj alanlarından biri olan Bodrum Kızılağaç’taki proje için 13 Ekim’de ÇED süreci başlamıştır. Gerek ihale yapılmadan ÇED sürecinin başlaması gerekse bugünkü 'iptal kararı'nın aslında bir erteleme olduğu fikri göz önüne alındığında bu projenin iptal olmadığını değerlendirmek ve bu şekilde bir izleme yapmak durumundayız" dedi.

BODRUM'DA 1. DERECE SİT ALANINA JES İÇİN ÇED SÜRECİ BAŞLATILDI

İptal edildiği duyurulan JES anlarından 10 tanesinin Bodrum’da olduğunu aktaran Karabaş, bu JES'in proje tanıtım dosyasına (PTD) bakıldığında bu sondajlara neden karşı çıkıldığına dair net yanıtların görülebileceğini dile getirdi. Bodrum şehir merkezine 3 km uzaklıkta açılmak istenen JES kuyusunun 400 hektarlık sondaj alanını kapsadığını belirten Karabaş, "PTD'de bu alanın tamamının 1. derece doğal sit olduğu ve 1. derece arkeolojik sit sınırına da 240 metre mesafede olduğu belirtilmektedir. Bütün PTD ve ÇED dosyalarında görmeye alıştığımız üzere yine gerekli izinler alınmadan projeye başlanmayacağı da eklenmektedir. Buradaki esas mevzu “gerekli izni almak” değil; zaten en başta 1. derece doğal sit olan bir bölge için böyle bir talebin hiç oluşmaması gereğidir" dedi.

JES İÇİN VERİLEN RUHSAT SÜRESİ DOLMUŞ

Şirketin jeotermal arama ruhsatının süresi de 17.05.2018 tarihinde bittiğinin PTD dosyasına sunulan eklerden görülebileceğini ifade eden Karabaş, "Eğer Jeotermal Kaynaklar Ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliği gereğince ruhsat süresinin 3 yıl olduğu varsayılıyorsa, ruhsatın 17.05.2017’de başladığı düşünülürse, bu üç yıl da dolmuştur ve belirtilen ruhsat süresi içinde bir çalışma ya da süre uzatma yapıldığına dair dosyada herhangi bir doküman yoktur. Bu halde nasıl bir ÇED sürecinin başlayabildiği de başlı başına bir sorudur" diye konuştu.

YERALTI SULARINA ETKİSİ BELİRSİZ

PTD dosyasında sondajların 1000 metre derinliğe yapılacağının yazdığını, ilerleyen sayfalarda ise faaliyetle yer altı sularının herhangi bir ilişkisi bulunmadığının, bölgede büyük bir akifer olmadığının ileri sürüldüğünü kaydeden Karabaş, dosyayı hazırlayanlar içinde bir hidrojeolog olmadığı için projenin yeraltı su akiferlerine vereceği zararın da belirsiz kaldığını vurguladı.

"DOSYA ÇELİŞKİLERLE DOLU"

Bitki örtüsü değerlendirmesi açısından da dosyanın kendi içinde çeliştiğini ileri süren Karabaş, sondaj alanının bir sayfada "ülkemiz için endemik türlerin yaşam alanı dışında" olarak tanımlanırken ilerleyen sayfalarda "endemik türler olduğu ancak “az tehdit” altında olduklarının söylendiğine dikkat çekti. Karabaş, “Az tehdit” nedir, neye göre ölçülmektedir? Akdeniz’in tipik bitki örtüsü olan makilikler, yer yer kızılçam ormanlarından biyoçeşitlilik bağlamında çok daha zengin canlı yaşamı barındırmaktadır. Bulunup bulunamayacağı belli bile olmayan jeotermal kaynak için “sıyrılabilecek” habitatlar değildir. Öbür yandan, “tarıma elverişli değil” denirken, aslında endüstriyel/konvansiyonel tarımdan bahsedilmektedir. Burada, Anadolu’nun pek çok yerinde olduğu gibi şifalı ot ve mantar toplayıcılığı yapıldığı göz ardı edilmektedir. Oysa bu göz ardı edilen, ilaçsız, “tarımsız” gıda olması nedeniyle günümüzde de artık iyice belirginleşmiş olan en sağlıklı besindir" dedi.

"BODRUM'A YENİ TESİS DEĞİL KORUMA PLANI LAZIM"

JES sondajı yapılmak istenen 400 hektarlık alanın Gökova Körfezi’nin kuzey batı başlangıç noktasında yer aldığını aktaran Karabaş şunları söyledi; "Tam bu alandan başlayarak Muğla’nın derinliklerine, hatta daha büyük ölçekte bakarsak Toroslara, bağlanan bütüncül ve bölünmemiş bir habitat söz konusu. Yapılaşma baskısı, avcılık, endüstriyel tarım gibi nedenlerle yaşam alanları oldukça baskı altında olan ve epey geniş dolaşım alanına ihtiyaç duyan karakulak, vaşak, kurt gibi karasal memeliler için de burası önemli bir alandır". Karabaş, dosyada, alanda çeşitli biçimlerde varlığı belirlenmiş öbür fauna türleri için de oldukça yanıltıcı bilgilerin olduğunu söyledi. Bodrum ve çevresinin taşıma kapasitesi düşünüldüğünde tesis, konut gibi yapılaşmalar açısından istihkakını çoktan doldurduğuna işaret eden Karabaş, " Bodrum’un acilen koruma planlarına ihtiyacı vardır. Korumak ve planlamakla yükümlü tüm kurumların da bunu ivedilikle idrak edip, bu yönde adımlar atması gerekmektedir" dedi.

Reklam