30 Eylül 2020 00:18

Meslek hastalığı Mahsun’un ciğerlerinde

Mahsun Kocaağa, 18 yaşındayken Mardin’den İzmir’e gelmiş, diş laboratuvarında işe başlamış. 10 yıl sonra kendisini yakalayan silikozis nedeniyle şimdi ciğer nakli bekliyor.

Mahsun Kocaağa | Fotoğraf: Ramis Sağlam

Reklam

Ramis SAĞLAM
İzmir

Kot taşlama işinde çalışan işçilerin kısıtlanmış hareketleri, çökmüş bedenleri, kireç rengine dönmüş yüzleri ve çukura gömülmüş gözlerinde silikozis hastalığını görüp tanımıştık. Toplum uzun yıllar, silikozis hastalığını kot taşlama işçilerinin hastalığı olarak algılamaya devam etmişti.

Silikozisin pençesine aldığı, başka bir meslek grubu da diş protez laboratuarlarında çalışan diş teknisyeni ve teknikerleri. Onlardan biri olan Diş Teknisyeni Mahsun Kocaağa ile buluşmaya gittiğimde yanında İzmir Diş Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği Başkanı Cihan Köseoğlu da vardı. Uygun bir mekanda oturmak için yürümeye başladığımızda, Mahsun’un yürürken zorlandığı ve hareketlerinin kısıtlılığı göze çarpıyordu.

Oturup sohbet etmeye başladığımızda, Mahsun hikayesini anlatırken “Bu illete ben yakalandım, başkası yakalanmasın” yaklaşımı içindeydi. Mahsun, Mardin’den 18 yaşında İzmir’e gelmiş, diş laboratuvarında işe başlamış. 2013 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünden Diş Protez Yardımcılığı Personel Eğitimi sonucunda sertifika da almış.

PATRONUN İLK TEPKİSİ: SİGARADANDIR!

Kafenin garsonu ne içersiniz dedikten sonra çay ve ayran siparişimizi veriyoruz. Mahsun, garsonun getirdiği ayranını içerken, hem onun anlattıklarını hem de ciğerini dinlemeye çalışıyorum, sanki anlayacakmışım gibi... Kocaağa Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi Sağlık Kurulundan aldığı 19 Ağustos 2010 tarihli raporu gösteriyor. Raporun tanı bölümünde pnömokonyoz, silisyum içeren tozlara bağlı J62 kodu düşülmüş. Raporun öyküsü de Mahsun’un hikayesi gibi uzun, karar bölümü ise daha kısa “pnömokonyoz” düşünülmüştür... Pnömokonyoz bir meslek hastalığıydı. Kabul edilen son tanımlaması ise akciğerlerde inorganik tozların birikmesi ve buna karşı gelişen doku reaksiyonuydu. Mardin’den İzmir’e geldikten yaklaşık 10 yıl sonra silikozis meslek hastalığı onun ciğerlerine yapışıyor.

Bu hastalıktan ölen diş teknisyenlerini, teknikerlerini duymuş. Belki çaresizlik belki de biraz duyarsızlık, çalışmaya devam etmiş. Raporu işyerine götürmüş, patronun ilk tepkisi sigaradandır olmuş. Suçlu her zaman olduğu gibi işçi olmuş. Yoksa daracık bir odada insan sağlığına zararlı olan tozlara maruz kalmasının bir ilgisi olur mu?

DİŞ TEKNİSYENLERİNDE PNÖMOKONYOZ

Bu arada İzmir Diş Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği Başkanı Cihan Köseoğlu konuşmaya katılıyor. Cihan da diş teknikeri örgütlenme çalışması nedeniyle kara listede. Sadece 2011 yılında ölen 4 meslektaşını anlatıyor. İş Teftiş Kurulu Başkanlığının diş protez laboratuvarlarında meslek hastalıklarının düşürülmesi ve iş güvenliği şartlarının iyileştirilmesi raporundan giriş yapıyor. Bu arada gözüm Mahsun’a takılıyor, Mahsun’un gözleri başka yerlerde dolanıyor. Ara sıra kafasını sallıyor. Söze giriyor. Cihan Köseoğlu’nun anlattıklarını onaylıyor. Silikozisten ölen arkadaşlarının cenazesine birlikte gitmişler.

Raporlar, rakamlar, teknik terimler içinde sohbet devam ediyor. Bir ara ayranı biten Mahsun’a “Ayran içer misin” diyorum, gözlerini diktiği yerden usulca başını kaldırarak, “Yok abi, sağ ol” diyor. “İç ciğerlerine iyi gelir” diyorum kendi sessimin sessizliğinin içinden.

Cihan, sendikal örgütlenmeden, dernekleşmeyi anlatırken Tüberküloz ve Toraks dergisinin araştırmasından söz ediyor. Araştırmada 36 diş teknisyeni üzerinde yapılan sağlık taramasında, bu teknisyenlerin yaklaşık yarısında nefes darlığı ve balgam gibi yakınmalarla, beş kişide de pnömokonyoz ile uyumlu bulgular saptandığını aktarıyor.

GEÇİM SIKINTISI CİĞERİNE DEĞİL AMA HAYATINA ÇÖKMÜŞ

Mahsun, Cihan’ın söylediklerini başını sallayarak onaylıyor. Mahsun’a dönüp “Raporlardan sonra ne oldu işe devam ettin mi?” diye soruyorum. Patronun kendisini işten çıkardığını, “Bu iş sana uygun değil” dediğini anlatıyor. Mahsun devam ediyor, elindeki bir tomar raporla... Bunlardan 26 Nisan 2016 tarihli DEÜ Hastanesi Meslek Hastalığı Durumu Bildirir Raporu’nun sonuç kısmında son nokta konmuş. “Her türlü hava kirleticisinden uzak çalışması gerekir” diyor. Sonra ne yaptığını soruyorum, “Önceleri çay ocağında çalıştım. Bir süre sonra güçsüzlüğüm artınca kendimde çalışacak takat bulamadım” diyor.

Nasıl geçiniyorsun deyince başka bir boyuta geçiyoruz. Çalışamadığı için geçim sıkıntısı ciğerine değil ama hayatına çökmüş. Sosyal Güvenlik Kurumu Mahsun’a 850 TL maaş bağlamış. İkimizin de yüzünde öfkeyle karışık acı bir tebessüm. “Yetiyor mu” diye o aptalca soruyu sormuyorum. Davalarını anlatmaya başlıyor. Avukatı çok iyiymiş, “Allah razı olsun hiç para almadı” diyor. Mahsun’un patronla davaları ise sürüyor.

İŞTEN ÇIKARILMA KORKUSU ÖLÜMDEN BİLE AĞIR BASIYOR

Kuralsız ve güvencesiz çalışma yaşamının sıradanlaştığı, iş güvenliği önlemlerinin patronlar için maliyetten başka bir anlam taşımadığı ve uygulanmadığı koşullarda artık diş laboratuvarlarında yoğurt-ayran bile maliyet tabii ki. İşten çıkarılma ve kara listeye alınma korkusu silikozisten, ölümden bile ağır basıyor. O yüzden Cihan, arkadaşlarını bir türlü sendikalılaştıramamış. Belki bu yüzden işten çıkarılanlar bir daha iş bulamama kaygısıyla hukuki işlem başlatamamış. SGK, meslek hastalığı kabul edilen bu durumlarda oldukça düşük “İş göremezlik” maaşı bağlıyor. İşte o yüzden Mahsun’lar açlığa mahkum ediliyor. “Git adli tıp kurumuna itiraz et iş görmezlik oranını yükselt” diyorlar.

Mahsun Kocaağa 38 yılık ömrünün son on yılında raporlar, davalar ve hayatın yükü ile uğraşıyor. O şimdi kendisine nakil için uygun bir ciğer bekliyor. Kendisinden önce yüz kişi var. Oturduğumuz yerden ayrılıyoruz, otobüs durağına yürüyoruz. Durakta onu bırakmak istemiyorum, onun bindiği otobüse birlikte biniyoruz. Bizimle aynı gemide olduğunu söyleyenlerle değil ama aynı hayatları yaşayanlarla aynı halk otobüsünde yolculuğumuz devam ediyor.

Reklam