16 Eylül 2020 00:05

Eğitim hayatı boyunca tablet bekleyenler  

Çözüm olarak yapılacak şey eğitimdeki eşitsizliği ortadan kaldırmak.

Freepik

Paylaş

Süleyman ATALAY

Diyarbakır

Pandemi döneminden itibaren başlayan uzaktan eğitim sürecine dair Diyarbakır'da yaşayan ve lise son sınıfa geçen Süleyman ve liseden yeni mezun Özgür ile öğrenciler açısından sıkıntılı olan bu süreci konuştuk.

Heyecanlı bir şekilde söze girmek isteyen Süleyman, “Öncelikle biriken konular oldu. Üretmeye çalıştıkları çözümler de amacına ulaşamadı. Uzaktan eğitim aslında bir bakıma mantıklı bir şey gibi geliyor çünkü teknoloji çağına girdik ama ülkede iyi uygulanmadı. Mesela birçok öğrencide bilgisayar ve akıllı telefon yoktu; telefonda da uygulamaya girmek bayağı zorluyordu. Ben telefondan uygulamaya girmeyi denedim ama pek de başarılı olmadı” diyerek kendi sıkıntısını da dile getiriyor ve ardından öğrenciler arasındaki sınıfsal ayrıma değiniyor. “Böyle bir sorun var zengin iyi bir eğitim alır ama fakir iyi bir eğitim alamıyor. Telefondaki EBA TV bana kalırsa saçmalıktı. Pek de verimli anlatılamıyordu. Hocaların, arkadaşlarımın ve benim düşünceme göre uzaktan eğitim yüz yüze eğitim gibi olamaz, bu ortada. Ülke en iyi çözümü bulmak zorundadır.” Önümüzdeki yıl üniversite sınavına girecek olan Süleyman pandemi sürecindeki belirsizliğe ve karmaşıklığa da değiniyor: “11.sınıftan 12.sınıfa geçen öğrenciler bu süreçte AYT mi yoksa TYT mi çalışalım düşüncesine girdiler. Bir taraftan dershaneye kaydolalım bir taraftan da eğer kaydolursak paramız boşuna gider, dershaneler açılmaz kaygısı oluştu. Hangi konuya çalışacağımızı bilemedik. Benim garson olarak çalışan ve markette çalışan arkadaşlarım var. Onların da genelde dersleri iyi değil. Şimdi çocuk aynı anda garsonluk yapıp aynı anda nasıl ders çalışsın? Veya markette gece geç saatlere kadar çalışan bir öğrenci nasıl derslerine zaman ayırabilsin? Uzaktan eğitim sürecine dair çözüm olarak eğitime fazla bütçe ayrılmalı yani diyanete verilecek bütçe eğitime verilmeli. Aynı zamanda öğrencilere kaynak kitap ve soru kitapları dağıtılmalı. Şu an bir kırtasiyeye gitsen bir soru kitabı 40-50 TL bazıları bunu alabilir bazıları alamaz. Devlet bu konuda öğrencilere yardım etmelidir.”

BELİRSİZLİK UÇURUMA SÜRÜKLÜYOR

Liseden yeni mezun olan Özgür arkadaşımız sözü alıyor, “Bütün öğrencilerde kaygı var. Öncelikle bizlerde bir endişe ortaya çıkıyor ve hepimiz biliyoruz ki bu durum birçoğumuzun başına ilk defa gelen bir durum. Şu an gençlerin hemen hemen hepsinde gelecek kaygısı var. Endişe ve belirsizlik bizleri uçuruma sürüklüyor. Bu durum nasıl düzeltilebilir? Öncelikle bunları eleştiriyorsak aynı zamanda bir çözüm önerisinde bulunmalıyız. Bu çözüm önerisinde bulunmazsak eleştirmek havada kalır. Çözüm olarak yapılacak şey eğitimdeki eşitsizliği ortadan kaldırmak. Köydeki çocukla şehirdeki zengin bir çocuk aynı koşullarda eğitim alamıyor” diyerek eğitimdeki eşitsizlikten bahsediyor. “En yakın arkadaşlarımdan biri hayvancılık yapıyordu. Ona soruyordum ‘ders çalışıyor musun?​’ diye, ‘çalışamıyorum’ diyordu. ‘Neden?​’ diye sorduğumda ise olmuyor, ‘hayvanlara bakmak zorundayım’ diyordu. Köydeki çocuklar eğitimden uzak kaldı ve kalmaya devam ediyor. Bu pandemiden önce de böyleydi şimdi de böyle. Ne yapılabilirdi, eskiden Fatih projeleri falan vardı. Gerçi onu da eleştirmek gerekiyor çünkü tabletler bozuk, garanti süreleri çok kısaydı ve ben dâhil her öğrenciye de tablet verilmemişti. Eğitim hayatım boyunca tablet bekledim. Orada bile insanlarda kaygı oluşturacak durumlar vardı” diyor. “Bu süreçte daha yetkin daha tecrübeli öğretmenlerle çalışmaları gerekirdi. Öğretmenler de iyi eğitim almıyor ve kendini geliştirmiyor maalesef.”

“Öğrenciler için daha iyi şeyler sunabileceklerini düşünüyordum açıkçası. Karmakarışık bir eğitim sistemi var. Üniversite sınavı döneminde öğrencilerin sınava daha iyi çalışabilmesi için bir şeyler yapılabilirdi. Sınav benim için bir ölçüt değildir. Çünkü öğrenciler özellikle Türkiye'deki yaşayan öğrenciler olarak 7 yaşından itibaren sınavlara tabii tutuluyoruz. İnsanları ömürleri boyunca yarış atı gibi koşturmayı ilke edinmişler.”

ÖNCEKİ HABER

Kum fırtınaları: sebep ve etkileri

SONRAKİ HABER

“Ne kendime ne aileme yetemiyorum”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa