16 Mayıs 2020 12:10

AKP, tarımla ilgili torba teklif hazırlıyor: Ormanlar, tarım alanları ve tütün

Tüm Köy Sen Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, AKP’nin tarım politikaları ile ilgili 33 maddelik torba teklifini yazdı: Akla daha önceki pratikleri geldiği için endişeleniyoruz. 

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Paylaş

Sedat Başkavak*

Bugüne kadar AKP hangi konuda bir düzenleme yaptıysa hep sermaye kesimini sevindiren halkı ise üzen düzenlemeler oldu. Sonuçları itibariyle patronlara ve çeşitli sermaye gruplarına hatta ve hatta en çokta yandaşlara yarayan düzenlemelerden işçiler, emekçiler, üretici köylüler ise hem umduklarını bulmadılar hem de mağdur oldular. Tarım kanunu çıkarıldı. Tarımı desteklemeye ayrılan pay milli gelirin yüzde 1’inden aşağı olamaz denilerek tarım destekleri yüzde 1’e sabitlendi ama hiç biz zaman o yüzde 1’i bile vermediler. Tohum Kanunu çıkardı, sonuçları itibariyle sertifikalı tohum adı altında patentli tohum ekimini dayatırken yerli tohumu ise yok eden bir uygulamaya dönüştü. Üretici köylülerin kendi aralarında yerel atalık tohum ve fidanlarının satışı yasaklanırken şimdilik takasına izin veriliyor. Şimdilik diyoruz çünkü aynı yasa metni dünyanın pek çok ülkesinde şirketlerin çıkarları doğrultusunda yasalaştırıldığı için ABD’de çevresindeki köylülere tohum verdiği için Monsanto tarafından açılan davada Vernon H. Bowman ismli köylüye 85 bin dolar ceza verildi.

Şimdi “AKP tarım için torba yasa teklifi hazırlıyor” denildiğinde akla daha önceki pratikleri geldiği için endişeleniyoruz.

ORMANLAR, TARIM ALANLARI, AV HAYVANLARI VE TÜTÜN

Basına yansıdığı kadarıyla baktığımızda şu an itibariyle ormanlar, tarım alanları, av hayvanları ve tütün konuları var.

Ormanlık alanların belirlenmesi başlığı altında “Ormanlık alanlar içerisine odun dışı ürünlerin mamul ya da yarı mamul olarak işlenmesi amacıyla tesis kurulmasına izin verilmesi” şeklinde bir bölüm var.  Ormanlık alanlarının belirlenmesi ve korunması adı altında, “orman içine odun dışı ürünlerin mamul ya da yarı mamul olarak işlenmesi için tesis kurulmasına izin verilmesi” anlaşılır değil. Her halde şöyle anlayacağız. Önce kurulacak tesis için yer belirlenecek (ya da muhtemelen bu tesis ya da tesisler kurulmuş olacak ki böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuldu) sonra da kalan kısım orman olarak belirlenecek. Eğer yapılmak istenen bu ise, orman alanı belirleme değil orman talanı ve tahribatı yapanlara yasal kılıf oluşturulacak demektir.

“Orman sınırları dışında olup yüz ölçümü 3 hektarı aşmayan sahipli arazilerde tabii olarak yetişen her nevi ağaç ve ağaçlıklarla örtülü yerler, alan büyüklüğüne bakılmaksızın orman alanı sayılmayacakmış.” Orman sınırları dışında hem sahipli arazi olacak hem de arazi üzerinde tabii olarak yani kendi doğallığında yetişmiş ağaç olacak ve buralar orman sayılmayacakmış. Hem de 3 hektara kadar, 3 hektar 30 dönüm yapıyor.

Şöyle deseler anlaşılır: Örneğin, Karadeniz Bölgesinde 2-3 ya da en fazla 5 dönümlük babadan dededen kalma araziler uzun süre bakımsız kaldığında bölgenin doğal yapısı gereği hızla yeniden ormana dönüşebiliyor. Kızılçam ağaçları yetişebiliyor. Biz Karadeniz Bölgesinde bu sorunları yaşayan köylülerin sorununu çözmek istiyoruz deseler anlaşılır. Ya da Adıyaman Tut ilçesi çevresindeki köylerde Antep fıstığı yetişen bahçelerin pek çoğu, 1930'lu yıllarda uçakla çekilen fotoğraflarda ağaçlar görünüyor diye ormanlık alan olarak işaretlenmiş. Bölge köylüsü kendileri, babaları ve dedeleri Antep fıstığı üreterek geçimlerini sağlamışlar ve Antep fıstığı ağacı kendiliğinden yetişen bir ağaç da değil. Bu bölge köylülerine 30’lu yıllarda çekilen bu fotoğraflara dayanarak dava açılmış ve pek çok sorun yaşanmıştır. Fakat bugün yapılmak istenen açık açık üretici köylülerin sorunlarını çözmekten ziyade belli bir miktarda belirtilerek, örneğin 3 hektar denilerek neyin hesaplandığı belirsizleştirilmiş bu kanundan kimlerin ne ölçüde yararlanacağı kimlere rant oluşturulacağı endişesi ortaya çıkmaktadır. Demek ki imar barışı, 2B düzenlemesi vs çokça yapılan düzenleme ile hala çözülmemiş ya da rantı peşkeş çekilmemiş yerler var ki, böylesi bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor.

Tütün kanununda yapılacak değişiklikle yerli tütün teşvik edilecekmiş. Zaten bu teşvikin çerçevesi bile problemdir çünkü, “bir takvim yılı içerisinde yurtiçi piyasaya arz amacı ile ürettikleri ve ithal ettikleri sigara, nargilelik tütün mamulü, sarmalık kıyılmış tütün mamulü, pipoluk tütün mamulü kategorilerinde kullandıkları toplam tütünün kategori bazında en az bir % 30'unun Türkiye'de üretilen tütün olması zorunlu olacak ve Tarım Bakanlığı bunun %45'e kadar artıracakmış.” Zaten sigara şirketleri şimdi de yerli tütünden %10 katarak sigara üretimi yapıyorlar. Yani AKP, sigara şirketlerinin yerli tütünden kattıkları % 10’u, yeni bir düzenleme ile % 30’a çıkarıyor. İyi de neden %100 yerli tütünle sigara üretilmemektedir. Her konuda yerli ve milli olmaktan bahseden AKP iktidarı konu başta Adıyaman olmak üzere çevre illerdeki yerli tütün üretimi ve tütün üreticisi olunca yerlilik neden rafa kaldırılmaktadır. Tütün meselesinde problem şudur, yerli tütün ekimi gözden çıkarılmıştır. Yerli tütün eken üretici köylüler kaçakçı muamelesi görmektedir. 50 kg’dan fazla tütün bulunduran kişiler kaçakçı muamelesi ile cezalar ödemeye mecbur bırakılmaktadır. Asıl sorun bunun ortadan kaldırılması gerekmektedir. Sigara şirketleri sözleşmeli üretim ile tütün ektirmekte ve tütün üreticisi köylülere tek taraflı fiyat dayatmaktadır, bu tablonun değiştirilmesi gerekir. Uygulanan tarım politikaları nedeniyle 50 binin altına düşen tütün üreticisi ve 60-70 bin tonlara kadar gerileyen tütün üretimi nedeniyle hem ülke tarımı hem de ekonomisi zarar görmektedir. Yıllık yarım milyar dolardan fazla tütün ithalatı yapılmaktadır ve bunun da sorumlusu AKP iktidarıdır. Yaprak tütün işletmelerini kapatan, arazi ve binalarını yok pahasına satan AKP iktidarı TEKEL sigara fabrikalarını da satmıştır. Sonuç, ülke tütün üretimi ve üretici köylüsü İngiliz sigara şirketinin insafına bırakılmış durumdadır.

“Tarımsal amaçlı arazi kullanımına ilişkin düzenleme ile plan ve projelere aykırılık durumunda uygulanacak cezalar ve yükümlülükler yeniden düzenlenecekmiş. Türkiye'de en kolay yapılan şey tarım arazilerinin tarım dışı kullanımıdır. Bunu yıllarca AKP iktidarı da teşvik etmiştir. Örneğin Enerji Piyasası kanunu ile tarım alanlarının enerji şirketlerine açılması, Maden Yasası ile tarım alanlarının maden şirketlerine açılması, yine meraların enerji ve maden şirketlerinin talanına açılması ve benzeri pek çok uygulama sayılabilir. O nedenle siyasi iktidar bugüne kadar tarım alanlarını koruma bir yana tarım dışı kullanımını teşvik etmiştir. Bugün pek çok yerde tarım alanlarının ortasında gördüğümüz güneş enerji santrallerinin kurulması için önce araziye tarım vasfını kaybetmiştir ya da yoktur raporu düzenlenmiş, sonra da üzerine Güneş Enerji Santrali kondurulmuştur. Nişasta Bazlı Tatlandırıcı üreticisi Amerikan Cargill firmasının tarım alanlarının ortasına fabrikasını kurması için araziyi “özel endüstri bölgesi” ilan eden de AKP iktidarıdır. Bugün “Kanal İstanbul” nedeniyle İstanbul’un sınırlı miktarda kalan tarım alanlarını talana ve tahribata açan da AKP iktidarıdır.

Hal böyle olunca AKP iktidarı tarım ilişkin torba yasa teklifi hazırlıyor diye konuşulunca akla ilk gelen önceki yaptıkları oluyor.

* Tüm Üretici Köylü Sendikası (Tüm Köy Sen) Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı 

ÖNCEKİ HABER

CHP'li Girgin: Özel Çevre Koruma Bölgelerinde maden faaliyetlerine izin verilmemeli

SONRAKİ HABER

İBB Başkanı İmamoğlu, Büyük İstanbul Otogarı'ndaki çalışmaları yerinde izledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa