28 Mart 2020 13:25

Kocaeli'den Arçelik LG işçisi: Can korkusu mu açlık korkusu mu?

"Yüzlerce kişinin çalıştığı fabrikada bir arkadaşımızın bile virüsü kapması binlerce insana virüsün bulaşacağı anlamını taşır."

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Arçelik LG İşçisi
Kocaeli

Merhaba Evrensel okuyucuları ve emekçileri. Bu zor günlerde hâlâ emek verip doğru haberleri bizlere ulaştırmak bir hayli zor, bunun için teşekkür ederim.

Bu zorluğun içerisinde biraz da kendi çalıştığım işyerinden bahsetmek istiyorum. Koronavirüs ile birlikte virüsün yayılmasını önlemek için herkes “Evde kal” çağrılarını yapıyor. Benim gibi binlerce işçi ise fabrikalarda üretim devam ettiği için işe gitmek zorunda.

Virüs ilk ortaya çıktıktan sonra, giriş çıkışlar dahil olmak üzere fabrikanın belli noktalarına dezenfektanlar koyuldu. Yemekhane de masalar düzenlendi. Bantta dip dibe çalışan bizler, yemekhanede birer sandalye aralıklarla oturuyoruz. Servislerde de yine herkes tekli koltuklara oturtularak “sosyal mesafe” sağlanıyor. Şimdi yeni yeni maske dağıtılmaya başlandı. Önlemler, virüsün bizlere bulaşmaması açısından önemli fakat alınan önlemler bizi rahatlatmıyor.

Şimdi fabrikalardan birer birer duruş haberleri geliyor. Türk Metal Sendikasının örgütlü olduğu fabrikamızda ise ne bir duruş haberi var ne de geleceğe dönük ne yapacağımıza dair bir bilgi veriliyor. Vardiya başlarında sonlarında, çay mahalinde herkes aynı şeyi konuşuyor. Biz ne zaman duracağız? Bunun cevabı yok. Yüzlerce kişinin çalıştığı fabrikada bir arkadaşımızın bile virüsü kapması binlerce insana virüsün bulaşacağı anlamını taşır. Psikolojik olarak da kendimizi rahat hissetmiyoruz. Ya virüsü kapar da aile bireylerimize bulaştırırsak. Anne babasıyla yaşadığı için bunun korkusunu hisseden arkadaşlarımız var. Hepimizin içinden geçen ise şu: Duruşun yapılması için illa fabrikadan bir arkadaşımızın ölmesi mi gerekiyor?

Yaygın testin yapılmadığı, virüsten ölenlere dair yapılan açıklamaların tartışmalı olduğu ülkemizde vaka sayısı hızla artıyor. Şimdi havuzlu villalarından, yalılarından “Evde kal” çağrısı yapanlara sesleniyorum: Ya işe gidip can korkusu yaşayacağız ya da işe gitmeyip açlık korkusu yaşayacağız hangisini seçelim? Bize evde kal çağrısını yapılacağına sendikalara işçilerini koruma, işverenlere ücretli izin çağrısı yapılsın.

Sosyal medyada dolaşıyor; 1 ay boyunca tüm çalışanları ücretli izne çıkarmanın maliyeti yaklaşık 120 milyar liradır. Türkiye gibi bir ülke bunu veremeyecek durumda mıdır? Ücretli izin talebimizin karşılanması için aramızdan birilerinin ölmesini istemiyoruz. Sizler bizi çalıştırmaya devam ettikçe, memleketin yarısından fazlası da evde kalsa bu virüs yayılmaya devam edecek.

ÖNCEKİ HABER

Kendimi silahsız savaş meydanına bırakılmış gibi hissediyorum

SONRAKİ HABER

Toplu sözleşme ve grev hakkı "askıda"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...