15 Mart 2020 07:45

16 Mart Beyazıt Katliamı 42 yıldır karanlıkta

16 Mart 1978’de 7 öğrencinin hayatını kaybettiği Beyazıt Katliamının tanıklarından Avukat Kamil Tekin Sürek, faillerinin ortaya çıkarılması için mücadelenin hâlâ sürdüğünü anlattı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

16 Mart 1978’de 7 öğrencinin hayatını kaybettiği Beyazıt Katliamı 42 yıldır karanlıkta.

Katliamın tanıklarından Avukat Kamil Tekin Sürek, “40 sene sonra bile arkadaşlarımızın davalarını canlandırdık. Bir şekilde bu devran değiştiğinde bu katliamların failleri açığa çıkacaktır” dedi.

16 Mart’ın tanıklarından biri olup, davada mağdurların avukatlığını yapan Kamil Tekin Sürek, katliamın gerçekleştirilmesinin nedenlerini, o gün yaşananları ve dava sürecini Mezopotamya Ajansı’na anlattı. Tolga Güney’in haberine göre Milliyetçi Cephe hükümetinin o yıllarda solcu öğrencileri üniversitelerin dışında tutmaya çalıştığını anlatan Sürek, hükümetin düşmesi ile birlikte 1 Mart itibarıyla okullara toplu şekilde gitme kararı alındığını belirtti. Okula giriş çıkışlarda sürekli polis tarafından engellendiklerini aktaran Sürek, yine ülkücü öğrencilerden de sürekli ölüm tehditleri aldıklarını dile getirdi. 16 Mart’tan bir gün önce okul içerisinde saldırıya uğradıklarını söyleyen Sürek, o gün yaşananları ise şöyle anlattı: “16 Mart günü de dersten çıktık. Tekrar okuldan çıkış yapacaktık. ‘Faşistler tekrar saldırabilir en öne bütün siyasi gruplardan kavga edebilecek kişiler toplansın’ dedik. Kavga çıkarsa dağılmayalım dedik. Kapıdan çıktık polisler toplanmıştı. Eczacılık Fakültesinin önüne geldik. Biz Eczacılığı geçmiştik ki bir arkadaşımız bomba diye bağırdı. Dönüp kafamı çevirdiğimde bir patlama oldu. Her tarafı kara bir duman kapladı. Kendimizi yere attık.” Sürek, daha patlayan bombanın etkisini atlatamamışken bu kez makinalı tüfek seslerini duyduklarını dile getirdi.

SÜREK: DAVA SÜRÜNCEMEDE KALDI

Olaydan sonra İşletme Fakültesinin öğrenciler tarafından işgal edildiğini belirten Sürek, 17 Mart günü ise büyük bir öğrenci yürüyüşü yapılıp, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunun (DİSK) 2 günlük ‘Faşizme İhtar Grevi’ kararı aldığını aktardı. Sürek, “17 Nisan’da hocamız Server Tanilli’yi vurdular. Açılan davayı da o zaman takip etmedim. Ağır cezada dava açılmış. Ülkü ocaklarının MHP’nin yöneticilerini falan toplamışlar sonra bırakmışlar. O dönemde bildiğim kadarıyla tutuklu yargılanan kimse yoktu. Sonra zaten Maraş Katliamı dolayısıyla sıkıyönetim ilan edildi. Dosya sıkıyönetim mahkemesine gitti. Dava orada uzun süre sürüncemede kaldı” diye konuştu.

"SUSURLUK İLE BAĞLANTILIYDI"

1988’de katliama katılanlardan Zülkif İsot’un öldürüldüğünü söyleyen Sürek, davanın yeni deliller olduğu için yıllar sonra yeniden görülmeye başladığını kaydetti. O dönem davaya kendisinin de müdahil olduğunu dile getiren Tekin, MHP’den ayrılan Ali Yurtarslan’ın anılarında bombayı Yüzbaşı Mehmet Ali Çeviker’den aldıklarını yazdığını söyledi. O dönem kendilerine bilgi vermeyen Genelkurmay yetkilisi Mustafa Kaplan’ın daha sonra Ergenekon Davası’nda yargılandığını sözlerine ekleyen Sürek, “Sonuç itibariyle olayı ortaya çıkaracak devlet kurumlarından ciddi bir bilgi gelmedi. Delilleri göndermediler. O sıralarda Susurluk Olayı ortaya çıktı. Katliam sırasında bombacıyı yakalamak isteyen polisleri engelleyen Reşat Altay’ın Abdullah Çatlı ile fotoğrafları ortaya çıktı” dedi.

"KİMSE CEZA ALMADI"

Susurluk ve 16 Mart Beyazıt Katliamı davalarının birleştirilmesini istediklerini belirten Sürek, şunları söyledi: “Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) bunu reddetti. Bir süre sonra dava ettikten sonra dava zaman aşımına uğramaya yakındı. Bu sırada Ergenekon Davaları çıkmaya başladı. Bu sefer Ergenekon Davası’yla birleşmesini istedik. DGM tarafından buda reddedildi. Eğer o dava ile birleşseydi dava zaman aşımından düşmeyecekti. Bu davadan cezaevinde yatmış kimse yok. Bir çocuk bir süre yatmıştı. Onun dışında bu işi örgütleyen, MHP’den, askerden kimse herhangi bir ceza almadı. Haklarında bir soruşturma dahi olmadı.” Davalarda nihai cezasızlık durumunun olduğunu vurgulayan Sürek, “40 sene sonra bile arkadaşlarımızın davalarını canlandırdık. Bir şekilde bu devran değiştiğinde bu katliamların failleri açığa çıkacaktır. Yaşıyorlarsa yargılanacaklar. Yaşamıyorlarsa bile faili oldukları ilan edilip lanetlenecektir. Biz devrimciler yaşadıkça bu davalar unutulmayacak” diye konuştu. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Galatasaray-Beşiktaş maçının şifresiz yayımlanacak mı? Gözler beIN Sports'da

SONRAKİ HABER

Av. İlhan Öngör: Adalet Bakanlığının tedbirleri mahpusları koruyucu nitelikte değil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa