11 Mart 2020 11:54

Fukuşima Nükleer felaketinin yıl dönümü: Türkiye’de nükleer maceraya hayır!

Nükleer karşıtları, Fukuşima Nükleer Santrali felaketinin yıl dönümünde çağrılarını yineledi: “Ne Akkuyu’da, ne Sinop’ta, ne İğneada’da, kısacası hiçbir yerde nükleer santral istemiyoruz."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Mersin Nükleer Karşıtı Platform (MNKP), Fukuşima Nükleer Santrali felaketinin 9’uncu yıl dönümünde bir basın açıklaması düzenledi. Öğle saatlerinde Mersin Büyükşehir Belediyesi önünde bir araya gelen platform üyeleri, ellerinde taşıdıkları “Akkuyu Fukuşima Olmasın”, “Nükleer Öldürür”, “Nükleer Santral İstemiyoruz” dövizleri ile açıklamanın yapılacağı Özgür Çocuk Parkı’na doğru yürüdü. Parkta yapılan açıklamada, Fukuşima’da yaşanan felakete dikkat çekilerek, Akkuyu Nükleer Santrali’nin durdurulması çağrısı yapıldı.

Platform adına konuşan Dönem Sözcüsü Aycan Özkan, “Felaketten dersini alan dünya ülkelerinin aksine AKP, enerji politikalarını yeni nükleer felaketlere davetiye çıkarmak üzere özenle sürdürüyor. 2020 yılındayız, AKP hükümeti hala topluma nükleer santrali dayatarak Mersin, Sinop, İğneada‘ya nükleer santral kurdurmak istiyor.  Bunu sadece bir akıl tutulması olarak açıklayabilir miyiz? Yoksa neoliberal kapitalizmin doğayı ve yaşamı yok etme pahasına içinde bulunduğu krizden kurtulmasına yardımcı olmak mı? Mersin’den soruyoruz; bu kentin, ülkenin ve dünyanın milyonlarca yıldır süregelen doğası, ekolojisi, kültürü talanı ve yağmayı kendilerine rehber edinen bir avuç nükleer santral çetesi için mi var?  Şirketlerin doğayı bir sermaye birikim aracı olarak görmesine, iktidarın da eşe dosta ve akrabaya rant dağıtmasına sessiz kalmayacağız. Bizler biliyoruz ki nükleer karşıtı olmak yaşamı ve var olmayı savunmaktır. Ölümü ve yok oluşu seçmiyoruz, mücadele ediyoruz ve bundan sonra da devam edeceğiz. Her kesimden herkesi bu yok oluşa sürüklenmeye karşı mücadeleye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

EGEÇEP’TEN FUKUŞİMA AÇIKLAMASI: NÜKLEER MACERAYA HAYIR!

EGEÇEP Yürütme Kurulu tarafından Fukuşima nükleer felaketinin yıl dönümü ile ilgili yapılan açıklamada; “Akkuyu Nükleer Santralinin yapımı derhal durdurulmalıdır. Ne Akkuyu’da, ne Sinop’ta, ne İğneada’da, kısacası hiçbir yerde nükleer santral istemiyoruz” denildi.

9 yıl önce, Japonya`da meydana gelen depremin yol açtığı tsunaminin Fukuşima Daiçi Nükleer Santrali`nde soğutma sistemini devre dışı bırakması nedeniyle yaşanan nükleer felaketin hatırlatıldığı EGEÇEP açıklamasında “Felaket sonrasında, Tokyo Elektrik Şirketi ve Uluslararası Atom Enerji Ajansı tarafından radyoaktif kirliliğe ilişkin sağlıklı bir açıklama gerçekleştirilmemiştir. Kazanın gerçek boyutları ise bağımsız araştırmacıların çabalarıyla ortaya çıkarılabildi. Radyoaktif kirlilik nedeniyle, Daiçi merkez olmak üzere 20 km yarıçapındaki bir bölge, uzun süre yasak bölge ilan edilmiştir. Ancak son zamanlarda, halen radyoaktif kirliliğin devam etmesine karşın, insan yaşamı hiçe sayılarak bu bölgenin yerleşime açılmaya başladığı yönünde duyumlar bulunmaktadır” denildi.

Aradan geçen onca zamana rağmen, yapılan bilimsel araştırmalarda, "sızan‘" erimiş nükleer yakıtın yaydığı radyasyonun saatte 530 Sievertin üzerinde ölçüldüğü bildirilen açıklamada şöyle denildi; “Yapılan araştırmalar, okyanustaki nükleer kirliliğin Avustralya açıklarına kadar etkili olduğunu ortaya koymuştur. Sadece 4 Sievertin bile, maruz kalan iki kişiden birini öldürdüğü, 1 Sievertin ise kalıcı hastalıklara neden olduğu düşünülürse, temizlik çalışmaların daha uzun süre yapılması gerekeceğini ortaya koymaktadır.”

“ÜLKEMİZİN HİÇBİR YERİNDE NÜKLEER SANTRAL İSTEMİYORUZ”

Elektrik üretim teknikleri arasında insan yaşamını ve doğayı en çok etkileme olasılığı bulunan nükleer santralların, hem işletme hem de söküm maliyetleri bakımından en pahalı enerji üretimi yöntemi olduğunun altı çizilen açıklamada. “Diğer enerji kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle nükleere yönelen ülkeler bile Fukuşima sonrası, nükleer programlarını durdurmuş veya askıya almıştır. Nükleer santrallerin normal çalışma koşullarında bile, düşük de olsa radyoaktif kirliliğe neden olduğu bilinmektedir. En küçük kazaların etkilerinin, nesiller boyunca sürdüğü, atıkların güvenli bir şekilde depolanması gibi henüz çözülemeyen temel sorunlar varken, nükleer santrallar seçenek olarak bile tartışılmamalıdır. Olası kaza riskleri küçümseyen yönetim anlayışı, bırakın nükleer bir kazayı, İzmir Gaziemir‘de 2007 yılında tespit edilen radyoaktif atıklar için bile çözüm bulamamıştır. Manisa Köprübaşı ve Aydın Kisir köylerindeki uranyum madenlerinin, denetimsiz olarak çalıştırılıp güvenlik önlemleri alınmadan terk edildiği ortaya çıkmıştır. Bu madenler halkın sağlığını halen tehdit etmeye devam etmektedir. Tüm bunlar, ülkemizde bir nükleer santral işletmenin ne denli riskli olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. 

Tüm bu sakıncalar göz önünde tutularak, Akkuyu Nükleer Santralinin yapımı derhal durdurulmalıdır. Ne Akkuyu’da, ne Sinop’ta, ne İğneada’da, kısacası hiçbir yerde nükleer santral istemiyoruz. Nükleere Hayır, Yaşasın Hayat!” denildi. (HABER MERKEZİ)

{{397057}}

ÖNCEKİ HABER

Erkek şiddeti sonucu gözünü kaybetti, sanık avukatı “durup dururken vurmadı” dedi

SONRAKİ HABER

Koronavirüs, İspanya'da Kral Kupası finalini erteledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...