07 Mart 2020 13:32

“Yeniden Üretim” nedir?

Ataerkil ilişkileri yeniden üreten şey bugün kapitalizmdir. Emek gücünün toplumsal yeniden üretiminin ataerkil karakteri kadınların ezilen cinsiyet olması sorununu sınıfsal bir sorun haline getirir.

Paylaş

Elif TURGUT

İstanbul

“Yeniden üretim” deyince akla üretimin yenilenmesi, var olanın kendini yenilemesi, sürdürmesi, sürekli bir döngü, sürekli bir hareket gelir. Toplumsal yaşamın da kendini sürdürebilmesi için toplumsal yaşamın temeli olan üretim sürecinin durmadan, sürekli kendini yenileyerek sürdürmesi gerekir. Zaman nasıl durmuyorsa, üretim süreci ve üretim sürecinin ortaya çıkardığı toplumsal yaşam da durmaz.

 “Üretim sürecinin toplumsal biçimi ne olursa olsun, bu sürecin sürekli olması ya da periyodik olarak sürekli aynı aşamalardan yeniden geçmesi zorunludur. Bir toplum tüketmekten nasıl vazgeçmezse üretmekten de vazgeçemez. Bu nedenle bir bütün oluşu ve bir akış halinde durmadan yenilenişi açısından bakıldığında her toplumsal üretim süreci aynı zamanda yeniden üretim sürecidir.”*

İçinde bulunduğumuz kapitalist üretim biçimine sahip toplumda bu üretimin kendini yenilemesi için üretici güçlerin de kendini yeniden üretebilmesi gerekir. Yani bu üretimin esas öznesi olan emek gücünün kendini yeniden üretebilmesi sermayenin devamlılığının ve burjuvazinin zenginliğinin sürmesinin garantisidir. Kapitalistlerin üretimlerini sürdürmeleri için emek gücüne sürekli ihtiyaçları vardır. Emek gücünün de ertesi gün üretime katılması için kendini yeniden üretmesi gerekir.

ÜRETİCİ TÜKETİM İLE BİREYSEL TÜKETİMİN İLİŞKİSİ

Emekçinin tüketimi iki türlüdür. İlki, üretim sırasında emeği ile üretim araçlarını tüketir yani üretici tüketim; bu, emek gücünün onu satın alan kapitalist tarafından da tüketilmesi anlamına gelir. Emek gücü bu tüketim ile sermayenin devindirici gücü işlevini görür. İkincisi ise emek gücü için kendine ödenen parayı geçim araçlarına çevirmesidir yani bireysel tüketim. Bu emekçinin kendi gerekli yaşamsal işlevlerini sürdürmesi için yerine getirir. İlki ile kapitalist yaşarken ikinci ile işçi yaşar. Makinelerin yağa olan ihtiyacı gibi emekçinin de emek gücünü devam ettirmek için gerekli tüketim maddelerini sağlaması gerekir.

Ancak bu iki tüketim birbirinden bağımsız değil tam tersi biri diğerine içkindir. “Emek gücünün belli bir süre için satın alınması üretim sürecinin ilk adımıdır. Bu başlangıç emeğin satış süresi bittikçe yenilenir. Emek gücünün karşılığı (ücret) ancak bu gücü harcamasından sonra ödenir (aylık/haftalık/günlük). Emekçi sadece artı-değeri üretmekle kalmaz, sonrasında kendine ücret şeklinde dönen fonu, değişen sermayeyi de üretir. İşçinin çalıştırılması, bu fonu yeniden ürettiği sürece devam eder.”* Sadece emek gücünden elde ettiği artı değerden değil aynı zamanda emek gücüne verdiği değişen sermayeden de kapitalist, fayda sağlar. Kapitalist, emek gücü karşılığında ücret ödemesi yapar. Bu, emekçi tarafından kendisini yarına hazırlayan tüketim maddelerinin tüketimine harcanır, emekçinin kaslarının, beyninin yeniden üretilmesiyle emekçi yeniden emek gücünü satabilir hale gelirken aynı zamanda da yeni emekçi nesillerin üretilmesi de sağlanmaktadır. Bu da çoğunlukla ev içi emekle de karşılık bulur.

Tabi ki insanlar kapitalisti memnun etmek için bireysel tüketimde bulunmaz, kendi bireysel amacına hizmet etmesi, kendi yaşamını sürdürebilmesi için bunu sürdürür ancak emek gücünün yeniden üretimi niyetten bağımsızdır. (Kapitalistler de emekçinin bireysel tüketimini minimumda tutmak, zorunlu maddelere indirgemeye çalışırlar) İşçi sınıfının yaşamaya devam etmesi, yeniden üretilmesi, sermayenin yeniden üretilmesinin zorunlu bir koşuludur.

Toplam tabloya baktığımızda emekçi doğrudan üretime katılmadığı zaman bile sermayenin tamamlayıcı bir parçası olarak hareket eder. Bireysel tüketimi bile belli sınırlar içinde üretim sürecinde bir etmendir. Emek gücünün yeniden üretim süreci aynı zamanda kabaca: işçilerin artı değer üretmesini, kapitalistin de ücret vermesini zorunlu kılar. Yani kapitalist üretim süreci sadece meta üretmekle, artı-değer üretmekle kalmaz aynı zamanda kapitalist ile ücretli işçi arasındaki toplumsal ilişkiyi de üretir ve yeniden üretir.

ATAERKİ VE YENİDEN ÜRETİM

Günlük yaşamda üretim ve yeniden üretim sürecinin birbirinden tamamen ayrı iki sömürü mekanizması olduğu tartışmaları karşımıza geliyor olabilir. İkili sistem teorileri olarak adlandırılan ya da onlara yakınsayan feminist ideolojiler kapitalizm ve ataerkiyi iki ayrı ama ilişkili sistem olarak ele alır ve üretimi kapitalizme, yeniden üretimi ise ataerkiye atfeder. İkili sistem teorilerinin karşısında üretim ile yeniden üretimi bütün alıp yeniden üretimi sadece kadına ve mücadelesini de feminizme atfeden görüşler de vardır.  Yeniden üretim diye yukarıda da tariflediğimiz süreç, evet, ataerkil normlara sahiptir.

Ancak sermayenin yeniden üretimi süreci emek gücünün yeniden üretimini zorunlu kılacağından ve üretim ile yeniden üretimin birbirinden ayrılamaz şeyler olduğundan bahsetmiştik. Bu durumda yeniden üretim sürecinde daha görünür olan ataerkil normlar da kapitalizmin içkin bir özelliği olarak ortaya çıkmaktadır. Kapitalizmi etkileyen ayrı bir sistematik yapı olarak değil. Yani ataerkil bir kapitalizm yoktur, kapitalizm ataerkil karaktere sahiptir. Ataerkil ilişkileri yeniden üreten şey bugün kapitalizmin kendisidir. Emek gücünün toplumsal yeniden üretiminin ataerkil karakteri kadınların ezilen cinsiyet olması sorununu sınıfsal bir sorun haline getirir. Yani kadının bütünüyle nasıl özgürleşeceği sorusu da sınıf mücadelesi ile bağlanırsa cevap bulabilecektir.

*Marx, Kapital I, syf. 540

ÖNCEKİ HABER

Cenevre Mülteci Sözleşmesinin ölümü

SONRAKİ HABER

Avukat Ersöz: Barış Pehlivan, Silivri’de kötü muameleye maruz kaldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...