07 Mart 2020 11:31

Saldırılara karşı birlikteliklerimizi büyütmeye!

“ODTÜ'nün gerçek öğrencileri; yıllardır tüm kısıtlamalara, baskılara ve engellemelere karşı bir araya gelmeye, birlikte üretmeye ve dayanışmaya devam eden bizleriz.”

Paylaş

Öykü SÖNMEZ

ODTÜ

İktidarın ülke genelinde uyguladığı politikaların etkisi üniversite öğrencilerinin yaşamında derinleşmeye devam ediyor. AKP-Erdoğan iktidarı üniversitelere sistematik saldırılarla müdahale ederek, toplumsal koşulların değiştirici unsurlarından birisi olan üniversite gençliğinin çeşitli kazanımlarına saldırıyor. Üniversitelerdeki demokratik ortam, akademide düşünce özgürlüğü, öğrenci topluluklarının etkinlikleri hedefe konuyor. Yan yana geldiğimiz, birlikte ürettiğimiz alanlar kısıtlanıyor. ODTÜ'de birlikte üretme kültürünün sembollerinden birisi olan Bahar Şenliği'nin kısıtlanmaya çalışılması, toplulukların etkinliklerine müdahale edilmesi bunun örnekleri. Eğitim yılının başından itibaren TGB' nin provokasyon girişimleri, üniversite yönetiminin iş birliği ile, üniversitelerde öğrencilerin yan yana geldiği alanları daraltan, çeşitli sosyal, siyasi hak taleplerini gerileten politikaların bir parçası olarak nitelendirilebilir.

AKP-Erdoğan hükümeti üniversite gençliğini kendi politik hattına yedekleyebilme amacıyla milliyetçi-şoven politikalarına da uygun zeminler oluşturmaya çalışıyor. ODTÜ bugün öğrencilerinin birlikte üretim alanlarının hala var olduğu, demokratik hak taleplerinde öğrencilerin yan yana gelebildiği, iktidarın milliyetçi-şoven politikalarının yüksek oranda karşılık bulmadığı bir üniversite.  Burada karşımıza üniversite yönetimiyle birlikte, iktidarın politikalarının taşıyıcısı olma görevini üstlenmiş TGB veya ülkücü gençlik gibi yapılar çıkıyor. Daha önce Genç Hayat’a da yansıttığımız, eğitim senesinin başından itibaren gerçekleşen provokasyon girişimlerine bir yenisinin eklenmesi, iktidarın buradaki sistematik saldırılarının devam edeceğine işaret ediyor.

NE OLMUŞTU?

19 Şubat'ta, 40-50 kişilik TGB'li grubun yemekhanede “ODTÜ'de PKK istemiyoruz” sloganıyla başlattığı eylem, kolluk kuvvetlerinin yemekhaneye girmesiyle devam etmişti. Kolluk kuvvetleri ODTÜ öğrencileri ile TGB arasında yaşanan gerilime de yemekhanede yemek yiyen yüzlerce ODTÜ öğrencisine rağmen, öğrencilere karşı biber gazı sıkarak müdahale etti. ODTÜ öğrencilerine canlı bomba diyen, ana ağırlığı okul dışından gelen TGB'li grubun kolluk kuvvetlerince korunması, hangi politik amaçlarla ODTÜ'ye girdiklerine işaret eder nitelikte. TGB, provokatif gösterisinden sonra kendi medya organlarında yaptığı açıklamalarda, ODTÜ'deki saldırıları ve milliyetçi-şovenist söylemleri üzerinden ODTÜ'de karşılık bulamasalar bile, bu gösterileri öbür üniversitelerde üye kazanmaya yönelik gerçekleştirdiklerini belirtiyor. Bugün Rusya ve Çin emperyalizmi yanlısı tutumuyla bilinen Vatan Partisi ile doğrudan bağlantılı olan TGB, bu saldırıları gerçekleştirirken kendi dar grupçu, çıkarcı eğilimlerini besleme amacında. ODTÜ'deki eylemlerinde propaganda hattının “bölücülükle mücadele” olduğunu ifade ederken, TGB'nin dili, demokratik talepleri etrafında yan yana gelen tüm kesimleri teröristlikle suçlayan iktidarın diliyle de paralellik gösteriyor.

OLAYLARIN SORUMLUSU KİM ?

Üniversite yönetiminin tutumu da öğrencilere yönelik saldırıları engellemekten oldukça uzak. Tüm öğrencilere attığı mailde yaşanan gerilimin nedenini üniversitenin demokratik ve eşitlikçi yapısını yıkmak isteyen gruplar yerine, ODTÜ toplulukları ve öğrencilerini işaret ederek tarif eden rektörlük, öğretim üyelerini ve daha önce TGB tarafından “terör destekçisi olmak” ile suçlanan İİBF dekanlığını olanların sorumlusu ilan etti.

Okulla bağlantısı olmayan insanların, içeride öğrencileri tehdit edebilecek düzeyde rahat hareket edebilmelerinden kendine herhangi bir pay çıkarmayan ODTÜ rektörlüğünün tutumu, üniversitenin bir parçası olmayan unsurların, eylemleri esnasında kolluk kuvvetlerince korunmasının karşısında öğrencilere gaz sıkılması ve ODTÜ öğrencilerinin bu gruplar tarafından terörist ilan edilmesi genel anlamıyla tepki çeken noktalar oldu.

46 TOPLULUK YAN YANA

ODTÜ Rektörlüğünün tutumu ve saldırıların hedeflerini birlikte değerlendirirsek, yan yana geldiğimiz alanlarda bıraktığımız boşlukların provokatif eylemlere zemin hazırlayabileceğini söyleyebiliriz. Üniversitelerdeki baskı ve kısıtlamalara karşı, ortak taleplerimiz etrafında yan yana gelebilme deneyimine sahibiz. Saldırıdan sonra rektörlüğün tutumunu teşhir eden ve saldırıların bir daha gerçekleşmemesi için çeşitli talepleri dile getiren 46 topluluğun açıklamasında da belirttiği üzere “ODTÜ'nün gerçek öğrencileri; yıllardır tüm kısıtlamalara, baskılara ve engellemelere karşı bir araya gelmeye, birlikte üretmeye ve dayanışmaya devam eden bizleriz.” Bu noktada geçtiğimiz sene polis saldırısından sonra bölümlerde ve fakültelerde kurduğumuz boykot komiteleri, yerellerde birlikte aldığımız kararlarla harekete geçme deneyimimizin bir örneği.

Bugün açısından saldırıların niteliğinin değişmesi, bu alanları bölümlerimizde öğrencilerin tamamını kapsayan birlikteliklere dönüştürme ihtiyacımızı ortaya çıkarıyor. Bu dönem Mimarlık Fakültesi ve Biyolojik Bilimler öğrencilerinin ortak talepleri etrafında tüm öğrencilerin doğal üyesi olduğu Öğrenci Temsil Kurullarını kurması bu ihtiyacın bir karşılığı. Üniversitelerde iktidarın sistematik saldırılarına karşı mücadele etmek, üniversitelerde gerilim atmosferini arttıran biçimlerde bu saldırılara cevap vermekten değil, birlikteliklerimizi kalıcı hale getirmekten geçiyor.

ÖNCEKİ HABER

Batman’da tacizi duyuran kadın avukatlara soruşturma

SONRAKİ HABER

Tuzlalı işçiler 8 Mart’ta direnen işçi kadınlarla olacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...