19 Şubat 2020 16:39

Babil ve Para

Sistemi gerçekten eleştirmek ona karşı bir alternatifi de oluşturmaktan geçer.

Dizi afişi, "https://www.startv.com.tr/dizi/babil/" adresinden alınmıştır. 

Paylaş

Ekin BAL

ODTÜ

Geçtiğimiz haftalarda Star TV ekranlarında başlayan “Babil” dizisi henüz başlamadan bile bazı iktisat bölümü akademisyenlerinin ve bu konuya ilgililerin gündemindeydi. Gerek dizinin oyuncu kadrosu gerekse başrol Halit Ergenç’in canlandırdığı akademisyen İrfan karakterinin sosyal medyaya sızan ders sahneleri sebebiyle dizi “beklenenler” arasındaydı. Tabi dizinin bu kadar ilgi görmesinin sebeplerinden birisi de dizide yapıldığı iddia edilen “sistem eleştirisi” idi.

ÖZEL MÜLKİYET HEP Mİ VARDI?

Şüphesiz sosyal medyada da oldukça ilgi gören “Para Nedir?​” in tartışıldığı ders sahnesinden başlayalım. Öğrencilerden bu soruya “Para güçtür, özgürlüktür, mutluluktur” gibi cevaplar gelirken akademisyen İrfan’ın “bir insanı tanımak istiyorsanız ona parayı neden istediğini sorun” cümlesiyle sahne devam ediyor. Ardından “Para için ne yaparsınız?​” sorusu geliyor. Asıl kritik sorulardan birisi de bu zaten. Kritik olmasının iki yönü var. Bu sorudan sonra dünyanın en zengin 8 insanının dünyanın yarısının sahibi olduğu söylenerek insanlar arası eşitsizliğe vurgu yapılıyor. Ancak bu eşitsizlik yavan bir düzlemde ve para insanlık tarihinin her aşamasına varmış ve var olacakmış varsayımları yapılarak açıklanıyor. Bu varsayımı yapmak başlangıçta çok basit görünebilir, ancak bu varsayımın bizi uzaklaştırdığı çeşitli noktalar var. Eğer bu varsayımı yaparsak toplamda insanlık tarihinin her aşamasında bir özel mülkiyet anlayışının olduğunu kabul etmiş oluruz. Esasında şu anki sistemde bizden istenen de budur: Özel mülkiyetin “insan doğasında” olduğu ve her zaman olacak bir olgu olduğu. Eleştirel politik ekonomik perspektiften baktığımızda ise özel mülkiyetin sınıflı toplumlarla birlikte ortaya çıktığını ve özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıyla eşit, özgür bir geleceğin mümkün olduğunu görürüz.

İkinci olarak saadet zincirinin anlatıldığı derse odaklanalım.* Burada önemli olan saadet zincirini nasıl açıkladığı ve nasıl hesaplamalar yaptığı değil. Asıl önemli nokta bunu “insanların her zaman daha fazla para kazanma isteği” ile bağdaştırması. Yine ilk sahne için dediğimiz noktaya geliyoruz: para insanlık tarihinin her aşamasında var mıdır? Yahut insanlar her zaman daha çok para kazanmak istedi mi? İnsanı bulunduğu koşullar içerisinde değerlendirmiyorsak böyle bir şey söyleyebilirdik. Fakat üretim ilişkileri değiştikçe, temel üretimin yoğunlaştığı alan değiştikçe, üretim araçları geliştikçe insanın buradaki rolünün de değiştiğini göz ardı etmiş olurduk. Ve böylece insanı her zaman daha fazlasını isteyen ve bu hayalini de öyle ya da böyle bir özel mülkiyet anlayışı üzerinden kuran bir varlık olarak değerlendirirdik. Sahnenin “üretimle para kazanın” öğütlerinin olduğu devamına dönelim. “Makbul olan paradan para kazanmak değildir, makbul olan çalışıp alın teriyle üretmektir.” Ekonomi üretim ile büyür, bu doğru bir sözdür. Ancak bu üretim nasıl bir üretimdir, burada önemli olan soru bu. Mesela siz bir yolu veya kaldırımı sürekli söküp yenisini yapıp da ekonomiyi büyütebilirsiniz ya da inşaata yatırım yaparak. Kapitalizm koşullarında ise siz çalışıp alın teriyle üretirsiniz ama o terin karşılığını alamazsınız ve ter dökmeden sizden çok daha fazlasını kazanan bir kesim vardır.

BURJUVAZİ KENDİNİ HER ALANDA ÖRGÜTLER

Yani sonuca gelecek olursak Babil dizisi öyle allanıp pullandığı gibi sistemi eleştiren bir dizi değildir. Zaten bir burjuva medya kanalından da bunu beklemek komik olurdu. En nihayetinde burjuvazi bir egemen sınıf olarak kendini her alanda örgütler, buna medya da dâhildir. Bu durumda böyle bir televizyon kanalının sistem eleştirisi yapması beklenemez. Ancak ve ancak sistemi öven ya da sistemin çelişkilerinin üstünü örten propagandalar bu kanallarda yer bulabilir. Sistemi gerçekten eleştirmek ona karşı bir alternatifi de oluşturmaktan geçer. Yalnızca zenginlik ve fakirlik gibi kavramlar üzerinden kof incelemeler yaparak değil. Zenginlik, fakirlik, özel mülkiyet, daha fazla para istemek gibi kavramları ön kabul olarak alan her inceleme sınıflı toplumlar tarihi ile sınırlı kalmak zorunda. Eğer bugünkü sistemi eleştirmek gibi bir dert ediniyorsak sistemin çelişkilerini olabildiğince berrak bir biçimde ortaya koymalıyız.

*Saadet zinciri, 1990'lı yıllarda ortaya çıkmış bir para kazanma sistemi olan piramit sistemin halk arasındaki ismidir. Sadece piramidin en üstündekilerin çok para kazandığı ve satılan bir ürün veya hizmetin görünürde olmadığı bu sistemde her bir kişi altındakinden para kazanıp üstündeki para kazandırır. Piramit sadece bu görünürde olmayan ürün veya hizmetin satın alınması konusunda ikna edilen kişiler tarafından alınması ile beslenir.

ÖNCEKİ HABER

9 People Acquitted and Osman Kavala Discharged in Gezi Trial

SONRAKİ HABER

Eğitime giden yolda zorlu fiyatlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...