18 Şubat 2020 08:07
Son Güncellenme Tarihi: 18 Şubat 2020 11:04

Gezi davasında 9 kişiye beraat, Osman Kavala için tahliye kararı verildi

Gezi davasında mahkeme heyeti kararını 9 kişi için beraat kararı, dosyanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala için tahliye kararı verdi. Yurt dışındaki 7 kişinin dosyası ise ayrıldı.

Polisin Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'ndan çekilmesi sonrasında vatandaşlar Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'nı doldurdu - 1 Haziran 2013 (Fotoğraf: AA)

Paylaş

"Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçlamasıyla 1'i tutuklu 16 kişinin yargılandığı Gezi Davasının 6'ncı duruşması Silivri'de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Mahkeme heyeti kararını açıkladı. Atılı suçların sanıklar tarafından işlendiğine dair hukuka uygun delil bulunmadığından 9 kişinin beraatine, Osman Kavala’nın tahliyesine karar verildi. Yurt dışında bulunan 7 kişinin ise dosyalarının ayrılmasına, haklarında başka bir karar yoksa yakalama kararlarının kaldırılmasına hükmedildi.

KARAR AÇIKLANDI

Mahkeme heyeti, Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden hakkında "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "mala zarar verme", "nitelik yağma", "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi", "kasten yaralama", "ağırlaştırılmış yaralama" ve "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet" iddiasıyla dava açıldığını hatırlatarak, "Yüklenen suçların işlendiğine dair mahkumiyete yeter derecede hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığı"ndan beraatine karar verdi. Mahkeme Osman Kavala'nın beraatine ve tahliyesine hükmetti.

Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi'nin dosyalarının ayrılmasını kararlaştıran mahkeme, haklarındaki yakalama kararlarını da kaldırdı. Mahkeme, ifadelerinin alınmasına yönelik yakalama kararı çıkardı.

Mütaalasını veren savcı Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis; Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Yiğit Al Ekmekçi hakkında 15 yıldan 20 yıla kadar hapis ve Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora ve İnanç Ekmekçi'nin dosyalarının ayrılmasını istemişti.

DURUŞMANIN DETAYLARI

Uluslararası hak örgütü temsilcileri, milletvekilleri, gazeteciler ve çok sayıda kişinin izlediği duruşma, savcının taleplerinin alınması ile başladı. Mütalaasını tekrar eden savcı, savunmanın tüm taleplerinin davayı uzatmaya dönük olduğunu iddia ederek tüm taleplerin reddedilmesini, Osman Kavala’nın ise tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

Mahkeme başkanı savcının taleplerinin ardından Osman Kavala’nın beyanını almak isteyince avukatlar itiraz etti. Mahkeme başkanı itirazlar üstüne avukatlara söz verdi.

Duruşmada ilk olarak Mehmet Ali Alabora'nın avukatı Kaan Karcıoğlu söz aldı. Alabora'nın Twitter paylaşımları hakkında takipsizlik kararı verildiğini hatırlatan Avukat Karcıoğlu, telefon dinleme kayıtlarını incelemek ve kayıtların üzerinde oynama yapılıp yapılmadığına bakmak istediklerini belirtti.

Karcıoğlu'nun ardından Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Mücella Yapıcı'nın avukatı Evren İşler söz aldı. İşler, "Dinletmek istediğimiz tanıklar salonda. Yargılamayı uzatmaya yönelik bir durum yok" dedi.

İnanç Ekmekçi'nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan ise mahkeme heyetine "Toplanmasını istediğim delillerle ilgili bir karar vermediniz. Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre tanık hazır edilmişse, belge sunulmuşsa mahkeme kabul etmek zorundadır. Tanığımız buradadır. Bizim için dinlenmesi gereken bir tanık, dinlenmesini talep ediyoruz" diye konuştu.

Çiğdem Mater Utku'nun avukatı Hürrem Sönmez de "Müvekkilime yöneltilen suçlamayla ilgili tanığımız burada, dinlenmesini talep ediyoruz" dedi.

"BU DAVA DOSYASI MUHTEŞEM GEZİ EYLEMİNİN ALTINDA KALIR"

Daha sonra söz alan Avukat Bahri Belen, yargılamanın bu aşamasında yerine getirilmesi ve yargılama faaliyetinin tamamlanabilmesi için CMK temel ilkelerine uygun bir sürecin izlenmesi gerektiğini vurguladı.

Avukat Bahri Belen şöyle konuştu:

"Ceza muhakemesi sürecinde kuralları ihlal edenler cezalandırılmalıdır. Böylece ceza normlarının caydırıcılığı sağlanır. Bulunduğumuz noktada yargılama faaliyeti, savunma ve mahkemenin vereceği hüküm faaliyeti eksiksiz olmalıdır Peki biz hangi noktadayız? Bu iddianame ve delillere göre sanıkları sorguya aldınız. Peki sanıkların savunmasına yönelik deliller nerede, bunlar toplandı mı? Bize göre deliller yok. Biz de mecbur bırakıldığımız için savunma delillerini sunmak istiyoruz. Bizim tanıklarımız dinlenmedi. Bunlar da dinlenmeli ve taraflara ne diyecekleri sorulmalı. Tahkikat aşaması tamamlanmadı. Usule aykırı dinlenen bir tanık var. Bizim tanıklarımız dinlenmedi, yazılı belgeler tartışılmadı. İki tane polis ve Murat Papuç tanık olarak dinlendi. Papuç ifadesinde gaz maskesinden bahsetti ama bu maske salona getirilmedi. Bu maskeyi kim satın aldı, kim kullandı, Gezi eylemine katılanların maskelerine benziyor mu? Bu sorular sorulmadı çünkü bunlar mahkeme önüne getirilmedi. Eğer bu maske ile Türkiye halkının özgürlükler ve demokrasi konusunda akıl almaz tarihi bir deneyim yaşadığı Gezi olayını yargılamak istiyorsanız bu dosya, hâkimler, savcılar ve biz; bu Papuç'un altında kalırız. Aslında bu dava dosyası muhteşem Gezi eyleminin altında kalır."

"TEMEL İLKELERE GÖRE KARAR VERİN, DELİLLERİ TOPLAYIN, TANIKLARI DİNLEYİN"

Avukat Bahri Belen, savunmasına şöyle devam etti: "Savunmanın delillerini lütfen toplayın. Aklıyla malul bir tanık yerine Gezi'yi teneffüs edenlerle görüp değerlendirin. Bu sizin tarihi göreviniz, bunun için ciddi delilleri toplamalısınız. Sayın iddia makamının 'Bunlar duruşmayı uzatmaya yöneliktir' ifadesi... Siz neyi biliyorsunuz ki 'uzatmaya yöneliktir' diyorsunuz? Gezi olaylarına tanıklık eden bir tanığın dinlenmesini istiyorum, kendisi şu an burada. Bu tanık, davadaki sanıkların herhangi birinin talebiyle değil Gezi'yi yaşamış biri olarak Gezi olayını duyularıyla gördüğü gibi anlatacaktır. Yangından mal kaçırıyormuş gibi değil, temel ilkelere göre karar verin, delilleri toplayın, tanıkları dinleyin. İşte o zaman Gezi eylemleri Türkiye'yi aydınlatacaktır."

KAZAN: SAVCI NE İSTEDİĞİMİZİ BİLE BİLMEDEN, 'YARGILAMAYI UZATMAK İÇİNDİR’ DİYEMEZ

Yiğit Aksakoğlu’nun Avukatı Turgut Kazan, 190 sayda dilekçe verdiklerini söyleyerek “Dilekçeleri dün öğleden sonra verdik, savcının bunları incelediğini düşünmüyorum. Savcı ne istediğimizi bilmeden ‘Davayı uzatmaya yöneliktir’ diyerek reddedilmesini istiyorsa o iddia makamı değildir” dedi.

MAHKEME BAŞKANI "MERAKLI DİNLEYİCİLER" DEDİ, TEPKİ ÇEKTİ

Mahkeme başkanı yargılama boyunca avukatların sözlerini sık sık keserek "Talebiniz nedir?" diye sordu. Avukatlar buna da itiraz etti.

Tekrar söz alan Yiğit Aksakoğlu'nun Avukatı Turgut Kazan, bazı avukatların içeriye alınmadığını söyledi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Dışarıda avukat kaldıysa buradaki meraklı izleyicilerin bir bölümünü çıkarıp avukatları alırız" deyince salondan tepki yükseldi.

Tepkiler üzerine mahkeme başkanı "Duyarlı diye düzeltelim" dedi. Ardından Kazan taleplerini iletti:

"Mütalaaya göre benim müvekkilim Bilgi Üniversitesinde çalışıyor. Oysa 2008’e kadar orada çalışmış, ama mütalaada müvekkilimin nerede çalıştığı bile yanlış yazmış. Müvekkilimin nerede çalıştığına dair duruşmalarda anlatılan ayrıntılar bile dinlenmiyor ve böyle mütalaa hazırlanıyor.

Buna ilişkin bilgilerin sorulmasını talep ediyorum. Davada kaset sorunu var, 71’de darbe döneminde dokunulmazlık kaldırıldı. Dinleme kasetleri delil gösterilerek dokunulmazlığı kaldırılanlar Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme ‘kasette her türlü oyun oynanabilir’ diye karar verip TBMM’nin kaldırdığı dokunulmazlığı iptal ediyor. Şimdi müvekkilimin suçlandığı bir kaset var, müvekkilim 'ben bilmiyorum' diyor. 17-25 Aralık'taki kasetler için 'montaj' dendi. Şimdi A için yapılanı montaj sayacaksınız ama B için yaptığını suç kanıtı sayacaksınız. Olmaz. Dökümlerdeki konuşmaları müvekkilim hatırlamıyor, kabul etmiyor. Bu dinlemelerin sahtekarlık olduğu açıktır, bunları hazırlayanlar sahtecilik yapmakla yargılanıyor. 45 yıla kadar hapis cezası alanlar var. İletişim dökümlerinde sahtecilik yapıldığını ispat etmek istiyoruz. Bu nedenle iletişim dökümlerine dair ses kayıtlarının getirilmesini, bir örneğinin acilen tarafımıza verilmesini, dinleme kararlarına ilişkin emniyet ve savcılık yazılarının dosyamıza getirilmesini, yargılanan savcıların dava dosyalarının bir örneğinin getirilmesini istiyoruz."

KAZAN: ŞİKAYETÇİ OLANLAR DİNLENMELİ, ÖZKÖK TANIK OLARAK DİNLENEBİLİR

Avukat Kazan şöyle devam etti:

"Şikayetçi olanların ve tanıkların dinlenmesi gerekir. Başvurusu için katılma verdiğiniz İş Bankası ilk dilekçesinde ‘Bankamızın cihazları 2013 yılı Nisan ayında yaşanan eylemler sırasında zarar görmüştür’ diyor, sonraki cihazlarda onu Mayıs ayına çevirmişler. Bunun incelenmesi lazım. El insaf, nisan ayını da aynı sepete atıyorsunuz. Bu nedenle şikayetçi olarak katılanların hepsinin dinlenmesi, kanıtların duruşmada okunup tartışılması gerekir. Yine iddianamedeki mağdurların haberdar edilmesi gerekir. Bakanları mağdur olarak yazıyorsunuz ama onların haberi yok. Onların haberdar edilmesi gerekir. Bunu yapmayacaksanız, Gazeteci Ertuğrul Özkök’ün (bir yazısını hatırlarak) tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum"

"FETÖ"DEN YARGILANANLARIN İDDİALARINI SAVCI MÜTALAADA TEKRAR ETMİŞ

Daha sonra söz alan Avukat Aslı Kazan, “Önümüzde Nazmi Ardıç tarafından yazılan bir dilekçe var. Ben oradan okuyayım siz önünüzdeki mütalaadan takip edin. Çünkü savcı bey orada yazılanların hepsini tekrar etmiştir” diyerek mütaalanın FETÖ suçlamasıyla yargılanan Savcı Nazmi Ardıç'ın iddialarının tekrarı olduğunu söyledi.

Kazan, "Dosyada pek çok FETÖ’cü polis memuru tanık olarak dinlendi, akıl sağlığı yerinde olmayan Murat Papuç’un tanıklığına itibar edildi, savcıdan bir ihbar konusunda mütalaasını vermesi talep edildi, ama bizim tanıklarımız bile dinlenmedi" dedi.

928 gündür tutuklu olan Osman Kavala'nın Avukatı İlkan Koyuncu, bu duruşmada savunma yapmayacaklarını belirterek "Deliller henüz toplanmadı, dosya henüz mütalaa aşamasına gelmedi, daha bizim tanık beyanlarına ilişkin beyanlarımızı almadınız. Siz bizi iki celseye almadınız, bizden iki celse öndesiniz. Biz Murat Papuç’un soyadının Papuç mu Eren mi olduğunu bilmiyoruz, dolayısıyla bu kişinin teslim edilmesi gerekir ve bizim olduğumuz bir ortamda dinlenmelidir. Bahsi geçen gaz maskesi getirilmelidir, incelenmelidir. Adalet Bakanlığından 26 Aralık tarihli bir yazı geldiğini ifade ettiniz ama ben bunu görmedim. Adalet Bakanlığı, 'AİHM kararı kesinleşmemiştir' demiyor, Bakanlığa yazı yazılmalı ve konuda netleşmelidir" dedi.

Duruşmaya, taleplerin değerlendirilmesi için ara verildi.

MAHKEME TÜM TALEPLERİ ‘YARGILAMAYA KATKI SAĞLAMAYACAK’ GEREKÇESİ İLE REDDETTİ

Aranın ardından duruşma yeniden başladı. Mahkeme başkanı bütün talepleri, “yargılamaya katkı sağlamayacağı” gerekçesiyle reddetti ve Osman Kavala'ya söz verdi. Kavala savunmasını avukatlarının talebi doğrultusunda tanıklar dinlendikten sonra yapacağını söyledi. 

KAVALA: SAVUNMAMI TANIKLAR DİNLENDİKTEN SONRA YAPACAĞIM

Tutukluluğuna ilişkin konuşan Kavala, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ile Anayasa Mahkemesi kararında, Başkan Zühtü Arslan'ın karşı oyunu hatırlatarak şöyle konuştu: "İddianamedeki hiçbir suçlamada, eylem ile ilişki kurulamamış, delillere genel olarak bakıldığında suçlu olduğumu iddia etmektedir. Benim Mehmet Ali Alabora ile konuşmam ile ilgili iddia makamı, 'Yapılan eylemlerin tamamen önceden planlandığı ve amacın kaos çıkarmak' olduğu sonucunu çıkarmıştır. Maalesef iddianamedeki hemen hemen bütün konuşmalar anlam tahrifatlarına uğramıştır. Bu nedenle bazı delillerin incelenmesini istiyorum. Delil vasfı taşımayan bilgi ve belgelerin artırılması, onları delil yapmaz. Burada yapılması gereken AİHM kararının gereğini geciktirme, boşa çıkarma değildir. AİHM kararı, delilleri nesnel bir gözlemcinin gözüyle incelememesidir. Olaylara ve olgulara siyasi açıdan değil, tarafsız bir gözlemci gözüyle bakmaya davet ediyorum.”

YAPICI: SAVCILAR, HEYETLER DEĞİŞTİ, BEN BURADAYIM VE HAKLIYIM

Ardından Ali Hakan Altınay söz aldı. Ağır bir suçlama ile karşı karşıya olduklarını söyleyen Altınay savunma için süre talep etti. 

Dava kapsamında ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan Yüksek Mimar Mücella Yapıcı, "Ben savuma yapmayacağım, ben savunmamamı beraat ettiğim mahkemede verdim” dedi. Dosya kapsamında yargılanan tüm isimlerin savunma yapması için süre talep eden Yapıcı, “Ve tekrar ediyorum. Ben yargılandım ve o davada beraat ettim ve beraat ettiğim davadaki tüm suçlamalar bu davada yeniden karşıma çıktı. O mahkemedeki beraatımın gerekçesi mahkemenizde bulunuyor. İşte benim savunmamdır. Daha önceki heyete de anlattım, ben yerli yerindeyim sayın başkan, siz değişiyorsunuz, ama ben buradayım ve haklıyım” diye konuştu.

"KENDİMİ SIK SIK ‘VAH VAH’ DERKEN BULUYORUM"

Yapıcı'nın sözlerinin ardından izleyiciler alkışladı. Mahkeme başkanı, tekrar alkışlanması durumunda izleyicilerin salondan çıkarılacağını söyledi.

Çiğdem Mater Utku da mütalaaya karşı savunmasını yapmak üzere süre istedi. Utku şunları söyledi: “Taleplerimizin dinlememesine, akıl sağlığı yerinden olmayan birinin gizli olarak dinlenmesine, bir katilin mağdur olarak davaya katılmasına tanık olduk. Savcılığın dayanıksız iddiaları araştırılmadı.”

Dava boyunca yaşanan hukuksuzlukları hatırlatan Mine Özerden ise şunları söyledi: “Gelinen noktada kendimi mütemadiyen 'vah, vah' derken yakalanıyorum. Avukatlar, heyetinize tane tane hukuku anlatıyor. Herkes demokratik hakkını kullanmış, orantısız şiddete maruz kalmış, lakin şiddete başvurmamış. Ama suçlamalar bunlar.”

ATALAY: GEZİ’YE DARBE DERSENİZ, 15 TEMMUZ GİBİ DARBEYE HEVES EDENLERİN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRIRSINIZ

“Bu dosya AKP seçkinleri ile Fethullahçı çetenin en son suç ortaklığıdır” diye sözlerine başlayan Can Atalay ise “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Gezi’yi karalamayı görev edinmiştir. O kadar mahcup ki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı emperyalizm bile diyemiyor ama bizi bir grup salak olarak niteleyip emperyalizme istemeden yardımcı olduğumuzu iddia ediyor. Reddediyoruz. 6. Filo’yu kıble edinip namaz kılanlar bize bu suçlamaları yapamazlar. 

7 gün önce tebliğ ettiğiniz mütalaaya ilişkin savunma yapmamızı bekliyorsunuz. Sadece bu söylüyorum, Ceza Muhakemesi Kanunu’yla bir bağınız kalmadığı kanaatindeyim, bu nedenle soruşturmanın genişletilmesi talebim yok” diye konuştu.

Şu anda AKP Genel Başkan Yardımcısı olan Mahir Ünal ile görüşmelerini hatırlatan Atalay, “Ünal ‘beyefendinin ricası ile geldik’ dedi. O görüşmeyi Mahir Ünal’a sorun, o zaman yanımızda olan İstanbul Barosunun şanlı başkanlarından Yücel Sayman’a sorun. Kendisine sokağa çıkan insanların ‘darbeye' yardımcı olmayacağını, aksine o insanlar demokrasinin teminatıdır’ dedik. Eğer siz Gezi’ye darbe derseniz, 15 Temmuz gibi darbeye heves edenlerin işini kolaylaştırmış olursunuz, belki de niyetiniz budur, bilmiyoruz. Gezi bu toprakların kendi ayağıdır, demokrasi diyenlerin sesidir. Her kim ki darbeye teşebbüs ederse bizi karşısında bulur. Gezi direnişinde sokağa çıkan insanlar bu memleketin güvencesidir” diye konuştu.

Atalay, “Biz görmedik, yapmadık, etmedik, orada değildir, demeyiz. Gezi direnişi suç değildir, suçla ilişkilendirilemez. Gezi direnişi Tayfun Kahraman’ın sözleri ile ‘Türkiye’nin aşağıdan kardeşleşmesidir. Gezi direnişi Türkiye’nin yaralarına nasıl merhem olunacağının işaretidir'” ifadelerini kullandı.

Osman Kavala ilgili hiçbir delil olmadığını söyleyen Atalay, “Kavala ile kimin hesabı varsa çıksın söylesin, bu davada hiçbir delil, kanıt yoktur. Tahliye edilmelidir” dedi.

"BELKİ KANAL İSTANBUL’A KARŞI ÇIKTIĞIMIZ İÇİN DE YARGILANACAĞIZ "

Mütalaaya ilişkin savunma yapmayacağını söyleyen Tayfun Kahraman, “Buradaki 16 kişi şahsında Gezi yargılanmaya çalışıyor. Gezi halktır. O gün sokağa çıkan milyonlarca insan ‘Biz de oradaydık’ diyorlar” dedi. 

İddianamenin çelişkilerle dolu olduğunu söyleyen Kahraman, “Bizi hem emperyalistlerle hem antiemperyalistlerle aynı anda ilişkilendiriyorsunuz. Bugün kenti, İstanbullunun yaşam hakkını savunduğumuz için yargılanıyoruz, belki aynı itirazı yaptığımız Kanal İstanbul nedeniyle de yargılanacağız. Bir şehir plancısı olarak savunduğum Gezi Parkını deprem toplanma alanı yapma şerefine eriştim. İstanbul’un İstanbullunun yaşam hakkını savunmaya devam edeceğim. Gezi direnişi sırasında hükümetle görüşen ben bugün darbe yapmakla yargılanıyorum.

Fantastik bir kurgu var ama bu kurguda bir hikaye yok, mantıklı bir şey yok. Elinizi vicdanınıza koyun, bir şehir plancısı, bir mimar, bir avukat... Siz bu insanları diğer 13 kişi ile birlikte fantastik bir kurgu içerisinde suçluyorsunuz” diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANI KARAR ÇIKARMAKTA ISRARLI

Daha sonra söz alan İçişleri Bakanlığının avukatı Baran Ali Şahin, mütalaaya katıldığını ve yargılanan tüm isimlerin cezalandırılmasını talep etti. Hazine Bakanlığı avukatı da mütalaaya katıldığını söyledi.

Mahkeme heyeti, savunmanın tüm taleplerini bir kez daha reddederek, mütalaaya karşı söz vereceğini söyledi.

BAYRAKTAR: KAVALA’NIN TUTUKLULUĞU AİHM KARARINA AYKIRIDIR, SON VERİLMELİDİR

Mütalaaya ilişkin konuşmayacağını söyleyen Avukat Köksal Bayraktar, Osman Kavala’nın tutukluluğuna ilişkin konuşacağını söyledi. Bayraktar, “Siz bizim Kavala’nın tutukluluğuna ilişkin taleplerimizi hep aynı cümlelerle reddediyorsunuz. Osman Kavala’nın tutukluluk hali AİHM’nin kararına aykırıdır, ortada bir gerçeklik var, insan hakları ihlal edilmiştir edilmeye devam edilmektedir. Bir kimse cezaevinde bir çeşit eziyet altında ve işkence altında tutulurken ‘ama kanun böyle’ demeniz mümkün değildir. Müvekkilimiz 2,5 yıldır tutuklu. Bunun kabulü mümkün değil. Hukuka aykırı bir duruma swyirci kalamazsınız, kalmamalısınız. Kavala, AİHM kararında olduğu gibi ‘derhal’ serbest bırakılmalıdır” dedi.

HEYET SALONU TERK ETTİ

Mahkeme heyeti avukatların tamamına söz vermeden, yargılanan isimlerin son sözlerini almak istedi. Avukatların tüm itirazlarına rağmen yargılanan isimlere son sözlerini sordu. Buna itiraz eden Avukat Özgür Karaduman'ın zorla çıkarılmasına karar verdi, izleyiciler alkışlarla tepki gösterince izleyicilerin de dışarı çıkarılmasını talep ederek, izleyicilerin de dışarı çıkarılmasına karar verdi.

Mahkeme heyeti ara verdiğini söylemeden salonu terk etti. 

"SAVUNMAYI SALONDAN ÇIKARAMAZSINIZ"

Mahkeme başkanının salondan çıkarılmasını istediği Avukat Özgür Karaduman'ın salondan çıkarılması için avukatların bulunduğu bölüme kasklı ve kalkanlı jandarma ekipleri girdi, avukatlar yazılı karar isteyerek tepki gösterdi.

HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu, "Savunmayı salondan çıkaramazsınız" diyerek karara karşı çıktı. Duruşmadan çıkarılması istenen Avukat Özgür Karaduman itirazlar yükselince salondan çıkarılamadı.

Mahkeme heyeti duruşma salona döndü. Avukatların süre talebini reddeden mahkeme avukatların son sözlerini aldı ve ardından kararını açıkladı. 

9 KİŞİ İÇİN BERAAT, OSMAN KAVALA İÇİN TAHLİYE KARARI

Mahkeme heyeti, Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden hakkında "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "mala zarar verme", "nitelik yağma", "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi", "kasten yaralama", "ağırlaştırılmış yaralama" ve "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet" iddiasıyla dava açıldığını hatırlatarak, "Yüklenen suçların işlendiğine dair mahkumiyete yeter derecede hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığı"ndan beraatine karar verdi. Osman Kavala'nın da beraatine ve tahliyesine hükmedildi.

Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi'nin dosyalarının ayrılmasını kararlaştıran mahkeme, haklarındaki yakalama kararlarını da kaldırdı. Mahkeme, ifadelerinin alınmasına yönelik yakalama kararı çıkardı.

Mahkemenin kararı, alkışlarla karşılandı. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İstanbul Üniversitesi öğrencisi Hakan Taşdemir yaşamını sonlandırdı

SONRAKİ HABER

Devlet Bahçeli, HDP PM üyesinin Yunus Durdu’nun alıkonulmasını savundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...