21 Kasım 2019 13:32

ÇMO'dan vekillere çağrı: Termik santrallere havayı kirletme izni vermeyin

Çevre Mühendisleri Odası, milletvekillerine, termik santrallara 2022 yılına kadar havayı kirletme izni veren torba yasadaki 50. maddeyi kabul etmemeleri yönünde çağrı yaptı.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Çevre Mühendisleri Odası tarafından milletvekillerine yapılan çağrıda, termik santrallara 2022 yılına kadar havayı kirletme izni veren torba yasadaki 50. maddeyi kabul etmeme çağrısı yapıldı.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından milletvekillerine açık çağrı başlığıyla yapılan çağrıda 1 Kasım 2019 tarihinde, Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülen 2/2312 Esas Numaralı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile, daha önce TBMM’den tüm siyasi partilerin reddettiği, havayı kirletme izni yeniden görüşülüp, Meclis Genel Kurulu’na sunulmak üzere kabul edildiği hatırlatılarak, “Bu düzenleme ile 2013 yılından beri çevre yatırımlarını gerçekleştirme taahhütlerini yerine getirmeyen ve yasal düzenlemelerle “kirlilik” izinleri uzatılan termik santrallere bir kez daha havayı kirletme izni verilmek isteniyor. 2014 yılında, Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın 56. Maddesi “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevrekirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.” uyarınca filtresiz çalışan kömürlü termik santrallerin hava kirliliğine neden olarak insan ve çevre sağlığını tehdit etmesini anayasaya aykırı bularak santrallere 2021 yılına kadar verilen filtresiz çalışma iznini iptal etmiş, 2015 yılında ise yapılan yeni bir yasal düzenleme ile bu santrallere son olarak 31 Aralık 2019 tarihine kadar süre tanımıştı. Anayasa Mahkemesi’nin 2017 yılındaki kararıyla da 2019 yılı sonuna kadar santrallerin gerekli yatırımları sağlaması zorunlu tutulmuştu” denildi.

TÜRKİYE KİRLİ HAVA SOLUYOR

6 yıldır tanınan yatırım süreleriyle hiçbir kontrol mekanizması olmaksızın havayı kirleten bu santrallere Kapasite Mekanizması Yönetmeliği’ne dayandırılarak ödül gibi teşvikler verildiği, buna karşın 2019 yılının sonuna geldiğimizde yatırımcılar tarafından verilen çevresel taahhütlerin hiçbirinin yerine getirilmediği vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Türkiye’nin yarısından fazlası ulusal standartlara göre kirli hava solumaktadır. Dünyadaki kirlilik konsantrasyonu sınır değerlerinin Türkiye’dekinden düşük olduğu göz önündebulundurulduğunda ise bu vahim tablo daha da kötüleşmektedir. Her yıl dünyada milyonlarca insanın ölümüne neden olan hava kirliliği, doğal sebeplerin yanı sıra ısınma, enerji üretimi için kullanılan fosit yakıtlar, trafik gibi insan faaliyetleri sonucunda meydana gelmekte, yine insan eliyle sebep olunan ormansızlaştırma, inşaat faaliyetleri, rüzgâr koridorlarını kesen yüksek yapılaşma da bu kirliliği pekiştirmektedir. Sanayinin ve yapılaşmanın yoğun olduğu büyükşehirler için kirlilik alarmları verilirken yıllardır filtresiz çalışan kömürlü termik santralleriyle Çanakkale, Şırnak, Kahramanmaraş, Karabük, Kütahya, Manisa, Sivas, Zonguldak, Ankara, Muğla, Bursa illeri ek bir kirlilik yükü altına girmektedir. Mevcut kirliliğin dahi sınır değerlerin üzerinde olduğu bu şehirler, kömürlü termik santrallerin baca gazlarıyla zehirlenmekte, bu enerji elde etme biçiminde ısrar edilmesi halk sağlığını hiçe sayarak insanları hasta etmekte/öldürmektedir.”

TÜRKİYE GELECEĞİNİ KAYBEDİYOR

Yapılan araştırmalarla hava kirliliğinin kalp, beyin, solunum ve bağışıklık sistemini etkilediğinin kanıtlandığı, hastalık yapıcı ve ölümcül etkileri bilinen bir gerçek haline geldiğinin altı çizilen açıklamada; “Hava kirliliğine maruz kalanlar içerisinde ise kirlilikten en çok etkilenenlerin çocuklar olduğu ortaya çıkmıştır. Gelişmekte olan bünyeleri ve metabolizma hızları gereği çocuklar hava kirliliğinin etkilerini daha çok hissetmekte, kirliliğin artmasıyla birlikte her yıl daha fazla çocuk hava kirliliğine bağlı hastalıklarla baş etmeye çalışmaktadır. Hava kirliliğini azaltacak/önleyecek politikaların geliştirilmemesi ve aksine kirliliği arttıracak uygulamaların desteklenmesi ve bu kirliliğe göz yumulması Türkiye’nin gelecek nesillerini de risk altına sokmaktadır” denildi.

"KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRALLER BİR ÇEVRE VE HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR"

Küresel iklim değişikliğinin her geçen gün daha da hissedilir olması ve ekosisteme geri dönüşü mümkün olmayan zararlar vermesi nedeniyle tüm dünya ülkeleri tarafından sera gazı salınımının tartışılması ve azaltılmasına yönelik politikalar oluşturulmaya başlanmasının artık bir ‘çevre hassasiyeti’ değil zorunluluk olduğu belirtilen açıklamada şöyle denildi:

"Söz konusu zorunluluk nedeniyle dünyanın birçok ülkesinde fosil yakıtlardan vazgeçilmesi için adımlar atılırken Türkiye’nin kendi planına kömürsüzleşmeyi koymamış olması halk ve çevre sağlığı açısından kabul edilebilir değildir. Enerji planlaması ve yatırımları yapılırken yalnızca ekonomik kaygıları göz önünde bulundurarak adım atmak üstün kamu yararını zedelemekte, doğanın bütünü için adalet sağlamamaktadır. Kömürlü termik santraller hava kirliliği ile anılıyor olsa da tesislerin su ve arazi kullanımı da ekolojik dengeyi etkileyip zarar vermekte, su kirliliği gibi önemli bir problemi de beraberinde getirmektedir"

ÇAĞRIMIZDIR: TBMM YASA TEKLİFİNİ GERİ ÇEKMELİDİR

Bugün kömür kullanımını azaltarak nihayetinde bitirmeyi tartışıyor olunması gerekirken santrallerin filtresiz çalıştırılması izninin tartışıyor olmasının; bilim, sağlık ve planlama açısından çağın gerisinde bir aşama olduğu ifade edilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"Türkiye enerji verimliliği sağlamak, enerji kayıplarını önlemek, enerji üretim biçimlerini ve tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmek ve tüm bunların sonucunda da teknolojik yatırımlarını yaparak doğaya ve insan sağlığına en az zararı verecek yolu bulmak zorundadır. 1 Kasım 2019 yapılan plan bütçe komisyonunda alınan karar; Haziran 2022’ye kadar belirlenen termik santrallerin havayı kirletme izninin devam etmesi ve buna bağlı olarak toplum ve çevre sağlığını bir kez daha tehlikeye atması anlamına gelmektedir. Çoğunun özel şirketler tarafından işletildiği bu santrallere sürekli imtiyaz verilmesi 2013 yılından beri santrallerin baca gazı kükürt giderim tesisi, filtre sistemleri, kül barajı gibi çevre ve halk sağlığının korunması için gerekli yatırımları yapmamasına neden olmaktadır. Halkın vekilliğini yapmak üzere yetkilendirilmiş kişilerin halkın görüşlerini hiçe sayarak halka rağmen karar alması düşünülemez. Muafiyet dahilindeki illerde yaşayan insanların talepleri göz ardı edilmemeli, görüşülecek olan yasa teklifinin karar aşamasında bu talepler anayasal bir hak olarak değerlendirilmelidir. Teklifin yasalaşması durumunda TBMM tarafından Anayasa ihlal edilmiş olacak, halkın vekilleri topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeyip şirketlerin kârından yana taraf olmuş olacaklardır. Bu nedenle milletvekillerine sorumluluklarını hatırlatıyor, TBMM’nin hem 14 Şubat 2019 tarihli kendi kararına hem de Anayasa Mahkemesi’nin 2014 ve 2017 tarihli kararlarına uygun hareket ederek ve bu yasa teklifini bir daha gündeme getirilmemek üzere geri çekmesini talep ediyoruz" denildi.

CHP'Lİ KARACA'DAN ÇAĞRI: BU DÜZENLEMEYE HAYIR DİYELİM

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, TBMM'de görüşmeleri süren yasa teklifinde yer alan termik santrallere baca filtrelerinin takılması süresinin uzatılmasını öngören maddenin geri çekilmesini istedi. Karaca, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, TBMM Genel Kurulunda görüşülen, Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapan Kanun Teklifi'ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Teklifin 50'nci maddesiyle, termik santrallere baca filtrelerinin takılması ve çevre mevzuatına aykırılıkların giderilmesine ilişkin tanınan sürenin uzatılmasının öngörüldüğünü belirten Karaca, benzer bir düzenlemenin daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, şubat ayında tekrar Meclis gündemine getirildiğinde de ortak önergeyle ilgili kanun teklifinden çıkarıldığını anlattı. Bunlar yaşanmamış gibi konunun tekrar, bu teklifle Meclis'e getirildiğini ifade eden Karaca, eğer bu madde yasalaşmazsa, enerji arzında sıkıntı olabileceği ve 10 santralin kapanacağının söylendiğini aktardı.

Termik santrallerin hava kirliliğine neden olduğuna işaret eden Karaca, "10 santralin kurulu gücü 8.350 megavat. 90 bin megavat kurulu gücümüz var, 8.350 megavat kurulu güç kapatılacak diye biz insanların zehir solumasına izin vermeye devam edeceğiz. Bundan daha trajik bir düzenlemeyi hayal bile etmek istemiyoruz." diye konuştu.

Bu santrallerin bulunduğu illerdeki hava kirliliğine ilişkin "Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri Raporu"ndaki verileri paylaşan Karaca, şöyle devam etti:

"İnsan yaşamı, sağlığı, çocuklarımız, 5-6 enerji lobisinden daha kıymetlidir. Bugün hiçbir iradenin size emir vermesine, sizi yönlendirmesine ve yönetmesine izin vermeden 5 siyasi partinin milletvekilleri, grup başkanvekilleri olarak, parlamentoya bir daha gelmemek üzere 50'nci maddeyi geri çekelim ve 31 Aralık 2019'a kadar çevreye uyumlu hale getirilmeyen ve insanlarımızı, havamızı zehirleyen ve ölüm oranları sebepleri arasında ilk üçe çıkmış olan bu katliama, kirliliğe ve bu düzenlemeye 'hayır' diyelim ve geri çekilim"

Karaca, konuşmasının ardından bir basın mensubunun sorusu üzerine, hayvan hakları kanun teklifinin ocak ayından itibaren Meclis'te görüşülmesinin beklendiğini kaydetti.

(HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Cinsel istismar davası sanığı öğretmen beraat ettirildi

SONRAKİ HABER

ÇAYKUR'da Öz Gıda İş üyesi olmayan işçiye verilen sözler yerine getirilmedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...