18 Kasım 2019 17:29

Sanayinin ortasında bilimsel değil “sermayesel” eğitim 

Öğrenciler dört yıl sonra okulun kapısından çıktıkları zaman fabrikada işe girip esnek, güvencesiz, asgari ücret veya biraz üstünde bir ücretle zorlu koşullarda çalışmak zorunda olduklarını bilmelidir

Paylaş

Çağlayan YILDIZ 

OSTİM Teknik Üniversitesi  

OSTİM Teknik Üniversitesi 2019- 2020 döneminde eğitim hayatına başlayan bir vakıf üniversitesi. Türkiye'nin ilk ve tek özel teknik üniversitesi olarak sanayinin ortasında kuruldu. Yaklaşık 300 öğrencisi bulunan bu okulda 3 mühendislik, 1 uluslararası ticaret ve 6 meslek yüksekokulu bölümleri bulunuyor. Okulun başladığı dönemde rektör ilk konuşmasında ''Sizler çok şanslısınız sizin kampüsünüz çok büyük. 15 bin atölye, 200 bin çalışanı olan dev bir kampüsünüz var.'' sözleri ile sanayinin tam da göbeğinde bulunan OSTİM Teknik Üniversitesi’nin (OTÜ) kuruluş perspektifini anlatan bir güzelleme yapmış oldu.  

NE İÇİN KURULDU BU ÜNİVERSİTE? 

Mobilizasyonu en yüksek, tezgâhlarını ürüne göre hızlıca değiştirebilen ve bu sebepten dolayı savunma sanayi taşeronlarının üçte ikisini barındıran OSTİM’e özel meslek lisesinden sonra özel üniversite de kuruldu. Sanayinin ortasında kurulmasından, açılan bölümlerden tutun da Mütevelli Heyeti’ndeki kişilerin şirket yöneticilerinden oluşmasına kadar atılan her adım, söylenen her söz üniversitelerde ucuz işgücü yetiştirme amacını ortaya çıkarıyor. 5 Kasım 2019 tarihinde Rektör Prof. Dr. Murat Yülek'in de yerel bir gazetede açıkça ifade ettiği gibi üniversitenin temel amacı “Sanayicinin ihtiyaçlarına çözüm olacak nitelikli eleman yetiştirmek” olarak görülüyordu. OSTİM Başkanı Orhan Aydın ise “Hayata dokunmak, sanayinin sorunlarına çözüm üretmek, Endüstri 4.0’ı bölgemize ve sanayiye taşımak için yolculuğa çıktık.” sözleri ile durumu anlatıyordu. 

Şimdi de biz kısa bir yolculuğa çıkalım. Çok uzak tarihe gitmeye gerek yok 4-5 yıl öncesine gidecek olursak bir akım başlamıştı: akıllı kolej akımı. Her yerde mantar gibi türeyiverdiler. Asıl amaçlarının “nitelikli eleman yetiştirmek” olduğunu iddia ederek yola çıktılar ve vaatleri nedeniyle rağbet de gördüklerini söyleyebiliriz. Kısa bir süre sonra hepsinin gerçek yüzü ortaya çıktı. FETÖ dediler, kayyumlar atandı, kapatıp kaçtılar. Yine olanlar akıllı kolej patronlarının propagandasına inanıp cebinden, boğazından kesen ailelere, hayatının belirleyici döneminde bunlara inanan gençlere oldu, yarı yolda kaldılar. Şu anda da bunun bir adım ötesi, yani liseli değil de üniversiteli profili ile karşı karşıyayız. 

GERÇEKLİK “ÖĞRENCİNİN AĞZINA BAL SÜRMEK” Mİ? 

Okulun açıldığı günden bugüne öğrencilere vaat edilen meseleler gerçeklikten çok uzak, öğrencilerin çok zor ulaşabilecekleri meseleler aslında. Her öğrencinin bir şirkette CEO, üst düzey yönetici olarak dolgun maaşla çalışacakları anlatılıyor. Ancak böyle bir olayın zor olduğunun, gerçeklikten uzak olduğunun farkına varmamız zor olmasa gerek. Okulun yöneticilerinden hocalarına kadar hepsi öğrencilerin geleceği hakkında konuşurken ağızlarından bal damlıyor! Okula şirket sahipleri, şirket yöneticileri geliyor; hayalci bir propaganda ile göz boyuyorlar. “Üniversite-Sanayi İşbirliği” adı altında öğrenciler şirketlerin çalışan profiline uygun olarak yetiştiriliyorlar. Bugün öğrencilerin şunu görmesi gerekiyor: Bu üniversitenin, sanayinin tam göbeğine yapılmasının bir anlamı olduğunu, iki ya da dört yıl sonra o okulun kapısından çıktıkları zaman en fazla iki sokak ötedeki bir atölyede, bir fabrikada işe girip esnek, güvencesiz, asgari ücret veya biraz üstünde bir ücretle zorlu koşullarda çalışmak zorunda kalacaklarını bilmelidirler. 

Sermayedarlar lisesinden üniversitesine kadar sırf kendi çıkarları için, gençlerin gelecekleri hakkında belirleyici olmak için hamleler yapıyor, türlü oyunlara girişiyorlar. Bugün işveren gruplarından hiç kimse öğrencilere gerçeklikten bahsedip güvenli bir gelecek çizmeyi planlamıyor. Gençliğin geleceği oynanacak kadar basit değil; gelecek gençliğin ise belirleyici olan, söz sahibi olan gençlerin kendisi olmalı. 

ÖNCEKİ HABER

İzmir'de öldürülen Hande Şeker'in davası 13 Ocak'a ertelendi

SONRAKİ HABER

Bu umutsuzluk meyvesini vermeli artık! 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...