03 Kasım 2019 11:46

Parasız mı eğitim?

Eğitimi, pazar payı milyar dolarları bulan bir birikim alanı olarak tarif ederek; eğitimin devlet için taşınması artık imkânsız hale gelmiş bir yük olduğu, “olanak yok” iddialarının bir karşılığı yok.

Paylaş

Hazan İLİK 

Yıldız Teknik Üniversitesi 

Fransız İhtilali’nden sonra eğitim, “devletin temel görevlerinden biri” olarak tarif edilmiş; 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde “her insanın eğitim hakkı olduğu” ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde ise “Her çocuğun parasız, temel eğitim hakkı bulunduğu” ilan edilmiştir.  
70’li yıllardan itibaren kapitalizmin dünya ölçeğinde yaşadığı kriz ve sonrasında bu krizin aşılması amacıyla sistemin kendisini “yeniden yapılandırmak” üzere neoliberal politikalar geliştirildi. Böylece devlet-vatandaş ilişkileri yeniden tarif edilerek, devletin kamusal hizmet verdiği alanların piyasaya açılarak sistemin birikim krizinin aşılması amaçlanmaktaydı. Piyasa temelli bir toplum yaratma projesinin bir parçası olarak “piyasa için eğitim” anlayışı ile birlikte eğitimin içeriği ve çerçevesi buna uygun olarak şekillenirken aynı zamanda bilginin metaya, okulların şirkete, öğretmenin satıcıya ve öğrencilerin müşteriye dönüştürülmesi çabaları arttı. Elbette tüm bu uygulamalar yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi hedeflerken, toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirdi. Bilginin bir meta haline getirilmesi eğitimin, parası olanın faydalandığı ya da herkesin parası oranında faydalandığı bir hizmet olmasının, dolayısıyla geniş emekçi kesimlerin bu temel hakkının elinden alınmasının önünü açıldı.  

“OLANAK YOK” YALANI 

2018 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre, son 16 yıl içinde devlet üniversitesi sayısı 53’ten 129’a toplam üniversite sayısı ise 76’dan 208’e çıkmış, aynı dönemde öğrenci sayısı 1,9 milyondan 8 milyona ulaşmıştır. Aynı araştırmaya göre yükseköğretim kurumlarına bütçeden ayrılan payın gerek milli gelire (GSYH) gerekse merkezi yönetim bütçesine oranı 2016 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde azaltılmaktadır. Ayrıca yükseköğretim kurumları bütçesinin yüzde 69’u gibi önemli bir bölümü zaten zorunlu giderler arasında yer alan personel harcamalarına ayrılmıştır.(Eğitim-Sen) Ama bunun karşısında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 2019 Haziran sonunda yayınladığı rapora göre Türkiye'de Milyoner sayısı iki yüz bir bine ulaşmış durumda. Milyonerlerin toplam varlığı yüz altı milyar TL artmış. Bankaların toplam karı ise %10 artış ile 53.52 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Yani neoliberal ideologlarların, eğitimi pazar payı milyar dolarları bulan bir birikim alanı olarak tarif ederek; eğitimin devlet için taşınması artık imkânsız hale gelmiş bir yük olduğu, “olanak yok” iddialarının bir karşılığı yoktur. 

TEMEL İHTİYAÇLAR SAYILMIYOR MU? 

1700’lü yılların sonlarından beri tartışılagelen “parasız eğitim” hakkı her ne kadar anayasa ile güvence altına alınmış ve “varmış gibi” görünse de biz bu hakkın yalnızca “eğitim görebilmek için doğrudan para ödeyip ödememek” ile ilgili olduğunu düşünmüyoruz. Tersine, parasız eğitim hakkı derken eğitim hayatımız boyunca barınma, beslenme, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarımızın yani eğitim alırken hayatımızı sürdürebilmek için gereken temel ihtiyaçlarımızın karşılanmasını anlıyoruz. Örneğin eve/yurda çıkacak parası olmayan bir arkadaşımızın kendi şehrinin dışında eğitim almasının olanaksız olduğunu biliyoruz. Bu yüzden ücretsiz barınma talep ediyoruz.  

Fakat içinde bulunduğumuz mevcut durumda bu saydıklarımızın hiçbiri karşılanmadığından fiziksel ve zihinsel anlamda tüm insani ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek için burs talep etmek parasız eğitim hakkı kapsamında bir talep olacaktır. Hele ki halkın yüzde yetmişinin yoksulluk sınırının, yüzde yirmisinin açlık sınırının altında yaşamını idame ettirmeye çalıştığı bu ülkede eğitimini sürdüren bizlerin burs talep etmesi kadar haklı bir talep olamaz. Kimileri “bedavacılık” diye nitelendiriyor olsa da. 

 

ÖNCEKİ HABER

Bu sefer hayal satamadılar

SONRAKİ HABER

SES İzmir Başkanı Ulaşoğlu: Ortak mücadeleyi büyütelim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...