03 Kasım 2019 10:15

Sosyal bilimci ne yapmalı?

Akademinin sıkışmışlığı içerisinde nefes alınabilecek alanları ancak bizler oluşturabiliriz.

Paylaş

Fatma AYDIN

Can KOÇAK

İstanbul Üniversitesi

Tarih boyunca iktidarlar akademiyi ve bilimsel üretimi kendi otoritelerini güçlendirmek için bir araç olarak gördüler. Buna karşı gösterilen her direnç tarih boyunca baskılandı. Bilimselliğin ve insan yararı için bilimsel üretimin karşısında olanlar her seferinde daha büyük baskılarla karşımıza geldiği gibi daha büyük bir dirençle de karşılaştılar. Bugün geldiğimiz noktada hedef alınan yalnızca akademi ve bilimsel üretim değil, bilimin kendisi ve eğitim kurumlarının özerkliğidir. En verimli zamanlarında baskı ile işinden uzaklaştırılan hocalarımız içinde yaşadığı dünyaya, ülkeye ve geleceğine dair düşüncelerini tartışmak, konuşmak ve talepleri etrafında birleşmeye çalışan gençlerin sürekli müdahaleye maruz kalması… Tüm bu sıkışmışlığın içerisinde bilimsel üretimin öznesi olan genç sosyal bilimciler için bir araya gelip tartışma/okuma grupları oluşturmak, öğrencilerin kendi birikimlerini pratiğe dökmenin koşullarını tartışması ve bilimsel üretim sürecinde baskılanma kaygısını yaşamadığı bir ortam sağlıyor.

BİLİMİ ÖZGÜRCE TARTIŞABİLMEK

Yukarıda belli başlı noktalar üzerinde özetlenen tabloda “Sosyal bilimci nasıl olmalıdır?​” sorusundan yola çıktık. Temelde, eğitim hakkımızın kısıtlanmasından akademide hâkim bilim anlayışına, doğanın rant uğruna talan edilmesinden toplumsal cinsiyet eşitsizliğine kadar tüm toplumsal meseleler sosyal bilimcinin çalışma alanıdır. İçinde bulunduğumuz toplumsal koşullar gereği bunların birçoğunu akademi kürsülerinde duymak, derslerde tartışmak ya da bu alanlara dair çalışma yapmak gittikçe güçleşmiş durumda. Ancak tam da bu noktada “Bizler buradayız ve bir şeyler yapmalıyız” diyerek İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencileri olarak bir okuma grubu oluşturduk. Bu okuma grubu güncel sorunlarımızı rahatça tartışmamıza yarıyor. Sibel Özbudun’un “Sosyal Bilimler Bir Şeyler Yapmalı!” makalesi ile başlayan okumalarımız, sosyal bilimler öğrencileri olan bizlerin toplumsal sorunlara dair sosyal bilimci sıfatıyla nasıl bir yol izlememiz gerektiğini tartışmamızda ufuk açıcı bir materyal oldu.

Yalnızca makalenin sınırlılıkları üzerinde ilerlemeyen tartışmamızda öne çıkan belli başlı noktalar oldu. Öncelikle akademinin dönüşümü üzerine “her şeyden kâr ve daha fazla kâr” mantığıyla üniversiteler sermayedarların pazarlanabilir teknoloji üzerine fon sağladığı, sosyal bilimlerin çeşitli disiplinlerini kendi ideolojilerinin teorisini yaratmak üzerine planladığı bir tabloyla karşı karşıya kaldığımız noktasında, bugün bilimsel bilginin kimin tekelinde olduğu, toplum ve insanlık yararına bilim üretimi nasıl sağlanabilir üzerine tartıştık. Aslında ilk gün tartıştığımız makalenin konusu okuma grubunu kurma sebebimizin ana gövdesini oluşturuyor. Akademiye dair tüm bu saldırı ve baskının karşısında insanlığın ve toplumun çıkarından yana durmak için okumaya, üretmeye eleştirel düşünmeye devam edeceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Ayşe Arman da Hürriyet'ten istifa etti

SONRAKİ HABER

Dünya dönmeyi bırakmadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...