05 Eylül 2019 11:10

The Last Czars: bir devrin sonu

The Last Czars'da Romanov Hanedanlığı'nın aile içi yaşamını hem de Rusya İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında yaşadığı tarihsel olaylar bugüne dek işlenmediği haliyle işleniyor.

Paylaş

Metin Berk SÜER

İTÜ

BBC ve tarihçi Lucy Worsley’nin 2016 yılında hazırlamış olduğu Empire of The Tsars (Çarların İmparatorluğu) adlı belgesel yapım ile birlikte başlayan Rus tarihine ilgi Netflix’in geçtiğimiz aylarda izleyiciye sunduğu The Last Czars ile devam ediyor. Empire of The Tsars genel olarak Romanov Hanedanlığı’nın 300 yıl boyunca Rus Çarlığı’nı nasıl idare ettiğini Deli Petro gibi tarihi figürler ve tarihi olayların akıcı üslubuyla işliyordu.

ROMANOVLAR...

Dizide hem Romanov Hanedanlığı’nın aile içi yaşamı hem de Rusya İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında yaşadığı tarihsel olaylar dizide şu ana kadar işlenmediği haliyle işleniyor. Bilindiği üzere Romanov Hanedanlığı 1613’ten 1917’ye kadar Rus topraklarının idaresini elinde bulunduran ve belki de dünya üzerindeki en büyük coğrafyalardan birine hakim olmuş hanedanlıklardan bir tanesi. Hal böyle olunca bu kadar ihtişamlı bir yaşamın magazinsel kısmı da tarihi yapımlarda çok daha ön planda olan bir öge halini alıyor. Dizi aslında Çar 2. Nikolay’ın babasının ölümü ile birlikte kendini hazır hissetmediği Çarlık ünvanını devralması ve tüm Rusya İmparatorluğu’na hükmedecek gücü eline alması ile açılıyor. Dizinin odaklandığı ana gövdesinin ilk ayağı bu perde ile kurulmuş oluyor çünkü diziye yansıtılan ve tarihsel bilgilerden edinilen haliyle 2. Nikolay karakter olarak babası gibi Çarlık üzerinde etkili olabilecek kudrete sahip bir kişiliğe sahip olmadığı gibi henüz kendini de hazır hissetmediği için sırtında bu sorumlulukla ülkeyi yönetme görevini üstlenmek onu belirli açılardan korkutuyor. Bu duygu eşliğinde 2. Nikolay’ın eşi son Çariçe ünvanına sahip Aleksandra Fyodorovna’nın da dönem dönem yaşadığı bazı psikolojik problemler ile birlikte hanedanlığın dışardan yardıma muhtaç ve yönlendirilebilir hale geldiği bir durum daha ilk bölümden kendini belli etmeye başlıyor. Bu kısma daha sonra tekrar döneceğiz şimdi dizinin gövdesinin ikinci önemli ayağına bakalım.

IŞILTILI VE GÖZ ALICI YAŞAMLAR

Başta belirttiğimiz şatafat ve lüksün hanedan yaşantısındaki varlığı dizide her haliyle kendini çokça ön plana çıkartıyor. Bu lüksü hanedanlığın yaşamını sürdürdüğü alanlardan taç takma merasimi sırasında giydikleri kıyafetlere ve takılan tacın yüceliğine kadar her ayrıntıda görmek mümkün. İşte dizinin üzerine oturduğu ikinci önemli kısmın ana noktası da bu şatafatın karşısında Rus halkalarının yaşadığı yoksulluk. Bu tezat ilişki belki de Rusya topraklarında yükselen devrimci hareketlerin de önemli ateşleyici noktalarından. Çar’ın taç giyme töreni esnasında dışarda verilen ziyafet için kırlardan kent merkezine akın eden perişan durumdaki halk hem yeni Çarlarının onlara bir umut olduğu hem de ziyafette karnını doyurabileceği düşüncesi ile birbirini eziyor ve bu ziyafet büyük bir trajediye dönüşüyor. Binlerce insan yaralanıyor, onlarca insan yaşamını yitiriyor. O günden sonra da 2. Nikolay’ın peşini dizideki tabiri ile aksilikler bırakmıyor veya dizi jargonu ile 2. Nikolay’ın “üzerinde bir lanet” olduğuna kadar varan bir görüntü çiziliyor. Her ne kadar yanlış olsa da.

Çarlığını ilan ettikten uzunca bir süre sonra dahi ülkede hiçbir değişiklik olmamasına ve ekonomik durum her geçen gün geriye gitmesine rağmen halkın büyük bir çoğunluğu Çar’ın onların durumu için çaba sarf ettiğini ve eninde sonunda Çarlarının onları kurtaracağı gibi altı tamamen geçmiş yıllardaki güçlü imparatorluğun yüceliğine ve kudretine öykünmeye dayanan bir hayal alemiyle kendini avutuyor. Ama imparatorluk ve onun ülke içinde var olan tüm kurumları işle birlikte halka olan bakışı bizim topraklarımızda da olduğu gibi Rusya halklarının yüzüne de bir tokat gibi çarpıyor birçok tarihi olay ile birlikte.

RUSYA’NIN GEÇMİŞİ VE DİZİDEKİ BUGÜNÜ

Rusya İmparatorluğu sanayi atılımını diğer emperyalist rakiplerine oranla daha geç yıllarda yapmış

bir ülke olarak kırdan kente akan ve kentlerde işçi sınıfını oluşturan büyük bir kesimin daha geç ortaya çıktığı bir tarihsel gerçekliğe sahip. Bu durumdan dolayı sonradan kurulan sanayi tesisleri ve kentsel organizasyonlar oldukça hızlı bir şekilde gelişerek kentlerde ciddi anlamda kötü hayat şartlarında yaşamını devam ettirmek zorunda kalan işçi sınıfının sayısını ve kente olan etkisini günden güne artırıyor. Bunu diziyi izlerken görebiliyorsunuz. Özellikle kentlerde yaşanan grevler, farklı talepler ile yapılan küçük çaplı eylemler ile birlikte büyük Rus kentleri işçi sınıfının eylemselliğinin kendini gösterebildiği alanlara dönüşmeye başlıyor. Böyle bir konjonktürde yaşanan 1905 Rus-Japon Savaşı ise hem işçi sınıfının gücünü hem de çarlığın ülke genelinde sahip olduğu bakış açısını tümüyle değiştirecekti.

Savaşın kararını ülkenin şartlarına ve ülkedeki bazı diplomatların karşıt fikirlerine rağmen alan 2. Nikolay, o günlerde giderek kötüleşen ekonomik şartlarda başta işçiler olmak üzere kadınların da taleplerine hiçbir şekilde kulak asmıyor ve bunun yerine işçilerin işten çıkarılması, giderek daha da kötüleşen çalışma baskıları ile birlikte durum daha da kötüleşiyor. Çar’dan yardım istemek için ellerinde ikonalarla saraya doğru yürüyüşe geçen işçilere ateş açılması ve 2000’e yakın işçinin ölümü ile sonuçlanan bu bastırma girişiminden sonra tüm Rusya halkları Çar’ın onların yanında olmadığını acı bir şekilde fark ediyor.

Dizide öne çıkan önemli bir nokta ise Çar’ın kendi sorumluluğunda aldığı tüm kararların başkalarının tavsiye ve zorlamaları ile almış olması ve sanki aslında Çar’ın kötü biri olmadığı algısının verilmeye çalışıldığı dizide çokça gözünüze çarpıyor. Örneğin bu yürüyüşün bastırılması sırasında Genelkurmay Başkanı’nın tavsiye vermesi ve Çar’ın sonradan pişman olması gibi birçok gerçekliğin Çar’ın iyilik süzgecinden geçirilmeye çalışıldığına tanık oluyoruz. Bu belki tüm tarihsel şahsiyetler ile ilgili dizilerde ön plana çıkmış bir karakterin insanların gözündeki imajının bozulması yerine başka imajların kötülenmesi durumu aslında.

Türkiye’deki benzeri yapımlarda da padişah yerine sağ ve sol kollarının her zaman daha gaddar ve yönlendirici olduğu algısının ön plana alınması bununla alakalı. Örneğin dizinin ilerleyen bölümlerinde bu sefer hikayeye dahil olan Grigori Rasputin ve onunla birlikte Çar’ın eşinin yönlendirmelerinin Çar’ı çok etkilediği ve onun kararlarına etki ettiği durumlar çokça yer verilmekte fakat bu dizinin üzerine kurulduğu ilk ayağı anlattığımız ikinci yazımızda daha detaylı bir şekilde işlenecek.

 

 

ÖNCEKİ HABER

Ürdün'de binlerce öğretmen zam talebiyle hükümet binasına yürüdü

SONRAKİ HABER

“Hakların var Mariam, asla vazgeçme”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...