25 Temmuz 2019 23:30

Kimseye Yar Olmayan Kuşlar

Orhan Kemal Öykü Ödüllü Yazar Zafer Doruk, uzun aradan sonra yeniden okurlarıyla buluşuyor. Doruk, uzun bir aradan sonra ‘Kimselere Yar Olmayan Kuşlar’ adlı yeni öykü kitabıyla okur karşısına çıktı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Aydın TAN

Orhan Kemal Öykü Ödüllü Yazar Zafer Doruk, uzun bir aradan sonra yeniden okurlarıyla buluşuyor. Çukurova’nın sıcağında ses veren bu yeni öykülerinde varoşlar tozu toprağıyla hayat bulurken coğrafyanın kendine has yaşam kültürü bütün renkleriyle elle tutulabilecek kadar canlanıyor. 12 Eylül darbesinden günümüze uzanan geniş bir zaman diliminde; arka mahallelerin münhasır evleri, yasak aşkları, evlerinden alınan babaları kadar kuşbazlar, torbacılar, bıçkınlar ve uçurtma kralı çocuklar da dolaşıyor (arka kapak yazısı)

Doruk, uzun bir aradan sonra ‘Kimselere Yar Olmayan Kuşlar’ adlı yeni öykü kitabıyla okur karşısına çıktı. Kitabın adı, kitaptaki bütün öykülerini kuşatan bir çağrışım imgesi olarak kullanılmış. Geleneksel olarak en çarpıcı öykünün adı, aynı zamanda kitaba ad olur. Çünkü bir kitapta toplanan öyküler arasında genellikle bir ortaklık olmaz. Bu kitapta, bu adla anılan bir öykü yok. Doruk, başta adlandırma olmak üzere değişik noktalarda öyküler arasında bağlar kurarak kitapta bütünlük kurmuş.

BİZ KUŞLARI SEVİYORUZ AMA...

Bütün hikayelerin ortak kahramanı kuşlar ve bu kuşlarda simgelenen kadınlardır. ‘Adam yine fotoğrafa baktı. Fotoğraftaki güzel endamlı bir kadındı. Kuş ve kadın. İki yalnız varlık; hayatları bu evde kesişmişti (s.70). Kuşlar kafeste döne döne kuğururken onları, başlarına siyah şal bağlamış, kuğu boyunlu, ince yapılı, yaslı kadınlara benzetti’ (s.59) Bu narin kadın ve kuş dünyasının tek doğru algılayıcısı çocuklardır. Oysa biz ‘Kuşları seviyoruz ama bize sığındıklarında onları alıkoyup kısıtlayacak kadar benciliz (s.70).’ Kadınlara karşı tutumumuz da pek farklı değil. Ancak çocuklar sağ eliyle bisikletin gidonunu tutarken sol eliyle kuşu incitmeden göğsünde tutabilir.

Bütün öyküler çeşitli yönlerden birbirine bağlanıyor dedik. Öykülerde tematik ilişkiyi gösterdik. Diğer bağlanma biçimlerini şöyle sıralayabiliriz. Bir öyküdeki kişinin başka bir öyküde karşımıza çıkması. Uçurtmalar ve Bilye Kralı’nda Kuşçu Kâmil, Demkeş adlı güvercini bir çocuğu verir. Başka bir öyküde Demkeş öykü kahramanı olarak karşımıza çıkar. ‘Gül Budama Zamanı’ ilk öykünün adı ve bir zaman kavramı olarak kullanılmıştır. Bir sonraki öyküde ‘Gül budama zamanıydı annem çağırdı’ (s.16) sözüyle iki öykü zaman açısından birbirine bağlanır. İkinci öykünün kahramanı Süslü Kadir son öyküde cezaevinden çıkmış, karısı tarafından terkedilmiş olarak karşımıza çıkar. Sığınabileceği tek yer dostunun koynudur. Dostuna ‘Son geldiğimde, kaldır duvardaki şu fotoğrafı demiştim’ (s.78) der. Adı verilmeyen kahramanın kimliği de bu sözde saklıdır. Kısacası kitap bir roman kuruluşu içinde tasarlanmış.

İKİ BÖLÜMDEN OLUŞAN BİR ROMAN GİBİ

Kitapta roman unsurlarının öyküye taşındığını söyleyebiliriz. Öykülerin çeşitli yönlerden birbirine bağlanması, zamanın kullanımı, bir olay etrafında farklı kişi ve onların etrafında örülen ilişkilerin anlatılması… Süslü Kadir adlı öyküde bir dolmuş şoförünün dostuyla ilişkisi anlatılır. Aynı öyküde bir başka dostluk ilişkisi ve bunun ürünü olan çocuğun yarattığı çatışma verilir. Böylece aynı olayın farklı tezahürleri belirtilmiş. Tabut adlı öyküde iki ayrı mekan ve buradaki kişilerin duyguları aynı zaman dilimi içinde veriliyor. İlk öykü kişilerin kalabalık oluşları, bunların birbiriyle ilişkileri, bir kenar mahalledeki ayrıntılar… Bütün bunlar ilk öyküyü, bağımsız bir öykü aynı zamanda kitabın da serim bölümü haline getiriyor. Kitaptaki bütün öyküler ilk öyküye referansla derinlik kazanıyorlar. Aynı zamanda öykü 12 Eylül darbesiyle bittiğine göre diğer öyküler aynı mahallenin 12 Eylül sonrası yaşantısını anlatmış oluyor. Kısacası kitap iki bölümden oluşan bir roman gibi. Gül Budama Zamanı adlı öykü giriş bölümünü, diğer öyküler de ikinci bölümü oluşturuyor. İkinci bölüm Süslü Kadir adlı öyküyle başlıyor ve Süslü Kadir’in kahramanı olduğu ‘Karanlık’ adlı öyküyle bitiyor. Aradaki öyküler aynı kahramanın değişik isimli yaşantıları, dostları, komşuları dünyası diye değerlendirilebiliriz...

Bütün öykülerde bir Orhan Kemal bakışı var. Yazar bütün kahramanlarına sevecenlikle yaklaşıyor. Örnek olması için. Hepsi Hikâye adlı öykü bir hırsız ile yazarın öyküsüdür. Yazar sarhoş bağırıp çağıran hırsız tayfasını önce uyarır, onlar işi azıtınca onları eve kahve içmeye davet eder. Hırsızlarbuna ilk tepki olarak başka zaman evine girip bilgisayarını çalarlar. Ancak hırsızlardan biri uzun bir hesaplaşmadan sonra pişmanlıkla onun öykülerinin olduğu flaş belleği evin balkonuna atar. Esrarkeş, hırsız, rüyasında bir sigara için adam öldüren kişi kendisini insan yerine koyana insanca yanıt vermiş olur.

DİL BENDİ YIKARKEN

İlk öyküde gördüğümüz sendikalı işçiyi başka bir öyküde görmemiz biraz da Adana’daki değişimi yansıtıyor. Yazar çok iyi bildiği bir dünyayı anlatıyor. İki öykünün kahramanı öykü yazarı ama biz yaşanmışlık derken bunu anlatmıyoruz. Bir yazar için bir dünyayı bilmek o dünyada yaşamış olmak anlamına gelmez. Yazarlar her zaman yaşadıklarını edebiyat diline çeviremeyebilirler. Yaşamış olmak o dünyayla, o duyguyla, o karakterle edebiyatın imkanları içinde uğraşmak, onun bütün ayrıntılarını didiklemek giderek kurmaca dünyasında onu içselleştirmek anlamına gelir. Zafer Doruk bu anlamda bu insanların dünyasını, dilini iyi biliyor. Bu dünyayı anlatmaya başlayınca, argosuyla, göndermeleriyle dili, bendini yıkıp berrak akıyor.

Kitaptaki ‘Tabut’ adlı öykü yazarın Orhan Kemal Öykü yarışmasında birinci olan dosyasından basılan ilk kitabı “Bir Uçumluk Kanat Lütfen” kitabında yer almaktadır. Ancak iki öykünün karşılaştırılması Zafer Doruk’un öykücülüğündeki gelişmeyi göstermesi açısından ilginç olacaktır. Bu kitaptaki öykü yoğunlaştırılarak yeniden yazılmış.

Sonuç olarak Adana’yı adliye haberlerinden tanıyanlar Kimselere Yar Olmayan Kuşlar’ı okuduklarında o kişileri daha yakından tanıyacaklar ve onlara sevgiyle yaklaşacakladır. Bir de iyi bir edebiyat eserinin tadına varacaklar.

Yazar: Zafer Doruk
Eser: Kimselere Yar Olmayan Kuşlar
Yayınevi: SEL yayıncılık
78 sayfa

ÖNCEKİ HABER

Adana’da kediye şiddet uygulayan 3 çocuk ev hapsi cezasına çarptırıldı

SONRAKİ HABER

Anayasa Mahkemesi, barış akademisyenlerini görüşecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...