30 Haziran 2019 08:56

En renkli topluluklardan biri: Tiyatro Çorba

Genç Hayat'ın bu sayısında Tiyatro Çorba'yı daha yakından tanımak, oluşum süreçlerine dair bilgi almak, sonraki süreçlerde neler yapacaklarını öğrenmek için ekibimizle sohbet ettik.

fotoğraf:tiyatro çorba

Paylaş

Emre GÖKMEN

Ege Üniversitesi

 Ege Üniversitesi Yaratıcı Drama Topluluğu (EYDOT), 2005 yılında kurulmuş ve ilk yılından bugüne kadar her sene oyunlar, sahneler, gösterimler düzenlemiş, Ege Üniversitesi'nin en renkli topluluklarından bir tanesi olarak tanıdığımız bir öğrenci topluluğudur. Üniversite içerisinde birçok salonda sahne alan, imkanları doğrultusunda üniversite dışında da farklı salonlarda sahneye çıkan EYDOT ekibi, bu sene topluluğun dışında bir ekibe ihtiyaç duymuş ve bu yeni ekibe “Tiyatro Çorba” adını vermişler. Biz de Tiyatro Çorba'yı daha yakından tanımak, oluşum süreçlerine dair bilgi almak, sonraki süreçlerde neler yapacaklarını öğrenmek için ekibimizle sohbet ettik.

EYDOT çok güzel oyunlar sergiledi ve son zamanlarda yaptığı tiyatro sporu ile izleyenleri tarafından yoğun ilgi gördü. Topluluk hala varlığını ve işlevini sürdürüyor. Peki Tiyatro Çorba'ya neden ihtiyaç duydunuz ve çıkış süreci nasıl gerçekleşti?

EYDOT üniversiteye bağlı bir topluluk. Üniversitede oyunlarımızı sergilerken çok sıkıntı yaşamadan bunu gerçekleştirebiliyoruz fakat üniversite dışında bir etkinlik düzenlemek için üniversiteden sürekli izin almak zorunda kalıyoruz ve bu işlemler çok yorucu ve yıpratıcı olabiliyor. Tiyatro Çorba, aslında EYDOT temelli yeni bir ekibimiz. Tiyatro Çorba'nın en büyük avantajı üniversite dışında sahnelerimizi yaparken önümüzde engeller olmadan devam etmemiz olacak. Ekibin kuruluşuna bir öğrenci evinde sohbet ederken mutfak balkonunda karar verdik. Adını da “Tiyatro Çorba” koyduk. Birçok espriye de açık olan bu ismin anlamını grup içerisinde uzun bir süre gizli tutmaya karar verdik.

SAMİMİYET VE RUH

Öğrencilerin topluluğa katılma süreçleri nasıl işliyor ve sizi seçmelerinin nedeni sizce nedir?

Diğer topluluklar gibi bizde stantlarımızı açıp duyurular yapıyoruz. Daha sonra katılmak isteyen arkadaşlarla bir seçme günü düzenliyoruz. Ve burada “sen yeteneklisin, sen yapamazsın” gibi bir tarzla değil arkadaşların bu işi yaparken ruhlarına, samimiyetlerine göre değerlendirmeye dikkat ediyoruz. Çünkü bizim topluluğumuzu bir arada tutan ve güçlü kılan şey ekibimizdeki arkadaşların birbirine olan güveni, samimiyeti ve bu işe verdikleri ruhlarıdır. Bu kadar samimiyetin getirdiği bazı dezavantajlarda olmuyor değil. Şöyle ki ortada bir sorun, bir hata var ve bazen birbirimize kızamayabiliyoruz. Ama daha sonra belirli toplantılara hatta sert toplantılara ihtiyaç duyduğumuzu fark edip orada sorunlarımızı çözüyoruz. Ekibimize katılmak isteyen arkadaşların da bizi seçmekteki karar noktalarından en önemlisi bu samimiyet ve ruhtur bizce.

Topluluk yeni katılımlarıda aldıktan sonra nasıl bir süreç işletiyor?

Normal oyunları sahnelerken zaten öncesinde uzun süre hazırlıklarımız oluyor. Ve bu süreçlerde herkesin bu işe dahil olmasına dikkat ediyoruz. Zaten bizde baş rol gibi bir durum söz konusu değil. Bizim oyunlarımızda ana karakter olur ve oyun onun etrafında dönebilir. Bu yüzden de eşit dağılımlı bir oyun planı çıkarmaya çalışıyoruz. Ama tiyatro sporu yaparken durum daha farklı tabi. Tiyatro sporunun kendi özelliklerinden kaynaklı yeni katılan arkadaşlar önce bir yıl eğitim şartımızı tamamladıktan sonra sahneye çıkabiliyor.

“KONULARIMIZ BELİRSİZ”

Tiyatro sporu diğer sahnelere göre farklı bir tarz ve zorluklarıda var elbette. Ekibin bu zorluklar hakkındaki düşüncesi nedir?

Tiyatro sporu tarzı gereği zor bir süreç. Konularımız belli olmuyor sahneye çıkarken. Seyircilerden aldığımız anahtar kelimelerle konular belirleniyor. Bu sebeplerle tiyatro sporu zordur. Konular belli olmasa da bizim nasıl yapacağımızı bilmemizde bu zorluğu aşmamıza olanak sağlıyor. Biz ekip olarak sahneye arkadaşlarımızla birbirimize güvenerek çıkıyoruz. Bu güven ve samimiyet de zorlukları aşmamıza olanak sağlıyor.

 Tiyatro sporu, sahneler düzenlemek, oyunlar sergilemek sizin için ne ifade ediyor? Ve yaptığınız işlerin karşı tarafa geçip geçmediğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Açıkçası bazen akıl karı değil diye düşünüyoruz yaptığımız işleri. Ama tabiki de farklı amaçlarımızda var bu oyunları sergilerken. Toplum düzenine katkı sağlamak, gördüğümüz eksiklikleri buralarda sahneye taşıyıp anlatabilmek, belirli gün ve haftalarda günün önemine dair bir şeyler söylemek amaçlarımız arasında diyebiliriz. Yaptığımız işin karşıya geçip geçmemesini değerlendirirken de izleyicilerin gülüp gülmemesinden öte bizim işi ne kadar iyi yaptığımız kıstasını esas alıyoruz. Ve biz oynarken kendi gülmediğimiz şeyleri yapmıyoruz. Bu yüzden asılolan bizim işimizi ne kadar iyi yaptığımız.

“GÜÇLÜ BİR TOPLULUK BIRAKMAK İSTİYORUZ”

Bu güne kadar birçok kez sahne aldınız, yüzlerce insan sizleri izledi. Önümüzdeki dönem için planlarınız ve beklentileriniz nelerdir?

Tiyatro Çorba olarak yeni başladığımız bir süreçteyiz. Ve ilk sahnemizi Selçuk/Pamucak'ta düzenlenecek olan 17. Gençlik Yaz Kampı'nda alacağız. Bundan sonraki dönemde de ekip olarak yapabildiğimiz kadar fazla sahne yapabilmek istiyoruz. Bu sahnelerden eleştiriler almak, yeni şeyler öğrenmek, deneyimler kazanmak istiyoruz. En büyük amaçlarımızdan bir tanesi de bu işte profesyonelleşebilmek. Ve tabi üniversiteye yeni gelen alt sınıflara güçlü bir topluluk bırakmak istiyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Tiyatroyu ihtiyacı olanlara götüren topluluk: Umut Sahnesi

SONRAKİ HABER

Çocuklar gibi şendik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...