13 Nisan 2019 23:30

Bir şeriatçı katil eksiliyor!

30 yıla yakındır iktidarı kanla elinde tutan bir zorba olan Sudan Diktatörü Ömer el-Beşir istifa etmek zorunda kaldı ve şu an gözaltında.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Mustafa YALÇINER

30 yıla yakındır iktidarı kanla elinde tutan bir zorba olan Sudan Diktatörü Ömer el-Beşir istifa etmek zorunda kaldı ve şu an gözaltında.

Mısır’ın “Arap Baharı”yla devrilen diktatörü Hüsnü Mübarek’in iktidarda 30 yılını tamamlamasına aylar kalmıştı. Yine Mısır’ın, başına bela olduğu Osmanlı’yı kıdemli düşmanlarından Rusya’nın ordu birliklerini Üsküdar’a kadar davet etmek zorunda bırakan Mehmet Ali Paşa’sı 43 iktidar yılıyla rekortmenlerdendi. Ancak tabii ki hiçbirinin 1952 şubatında Birleşik Krallık tahtına oturarak, tamı tamına 67 yılı geride bırakan II. Elizabeth’le yarışma şansı bulunmuyor! “Ama o diktatör değil” diyerek kendimizi mi avutalım –hangi devlet diktatörlük değildir?

Yine de diktatörlükten diktatörlüğe fark var! Birleşik Krallık demokratik bir burjuva diktatörlüğüyken, Beşir en kanlı diktatörlüklerden birinin başındaydı.

ÖMER EL BEŞİR KİMDİR?

Şimdi, Türkiye’de Gezi de içinde olmak üzere, hoşlarına gitmeyen her şeye “darbe” suçlaması yöneltenler, Sudan Diktatörü Ömer Beşir’in ardından gözyaşı döküyorlar. Sözde fazlasıyla demokrat olduklarından her türlü darbeye karşı çıktıklarını söylüyorlar. Kendilerine bakılırsa, Mısır’ın Mursi’si gibi Sudan’ın Beşir’ini de darbeye muhatap olduğu için seviyorlar. Ancak biliyoruz ki, Beşir sevgileri henüz Beşir iktidarı sapasağlamken başlamıştı, son günlerde değil!

Kızıldeniz’deki Savakin Adası örneğin. İmar edilmek üzere Türkiye tarafından Beşir’den istenen ada Süveyş girişini tutan son derece stratejik bir pozisyona sahip. İddia, fevkalade bir askeri üs olacağı yönünde. Karşı yakadaki Suudilerin ciddi tepkisini çeken talep, “sevgi” nesnesi Beşir’le olan “iyi ilişkiler”in göstergelerinden.

Oysa Beşir’in görmezden gelinen bir kötü ünü var. Darbeyle devrildi denip arkasından sızlanılan Beşir de, iktidara, 1989’da düzenlediği bir darbeyle gelmişti.

Sudan’ın ilk darbecisi, zamanında genç bir albay olan Cafer el Numeyri’ydi. 1969 darbesinin başı ve Libya’da Kral İdris el Sunusi’yi bir darbeyle devirerek iktidara gelen Binbaşı Kaddafi’nin akranıydı. İkisi de, modern revizyonizmin çoktan egemenliğini sağlayıp kapitalist restorasyon sürecine soktukları ve sosyal emperyalist bir ülkeye dönüştürdükleri SSCB’den güç alıyorlardı. Kaddafi “Sosyalist Cemahiriye”siyle “yeşil sosyalizm”e yönelirken, önce 1971 ve ardından 1975’te iki Sovyet yanlısı darbe teşebbüsünü atlatan Numeyri, yüzünü ABD ve batıya döndü. ’70’lerin ortalarında Chevron orta-güneyde petrol bulurken ülke batılı bankacı ve yatırımcılarla doldu. Bu arada, 1972’de I. Sudan İç Savaşı’nı sona erdiren bir anlaşma yaptı. Şeriatçı Müslüman Kardeşler Sudan’da öteden beri güçlü ve Ümmet Partisinde örgütlüydüler. Numeyri iktidarı ele geçirdiği günden başlayarak Şeriatçı partiyle çatışma içindeydi. ’70’de Aba Adası’nda güçlerini bombaladığı,’76’da Kaddafi tarafından desteklenerek başkentte binlerce kişinin öldüğü bir savaşa tutuşan ’66-67’de başbakan olan Sadık el Mehdi ve Ümmet Partisiyle ’1977’de bir ulusal uzlaşma yaptı. Ama girdiği bu yol onu 1983’te şeriat ilanına götürdü. ’85’te kendisi İslamcı bir darbeye muhatap oldu ve düzenlenen seçimlerde Mehdi Başbakanlığa geldi.

İÇ SAVAŞ SUDAN’I

’79-85 arasındaki gerginlik ve çatışmalarının Sudan’a faturası, parasının yüzde 80 değer kaybetmesi ve şeriat ilanıyla ülkenin kuzeyiyle Hıristiyan ağırlıklı güneyi arasındaki iç savaşın kızışması oldu. İç savaşın ortasında bu kez şeriatçılar arasında iktidar el değiştirdi. Müslüman Kardeşlerin İdeolojik Önderi Hasan el Turabi tarafından da desteklenen el Beşir, darbeyle devirdiği şeriatçı Mehdi’nin yerini alan Komuta Konseyinin başkanıydı. 1996 seçimleriyle Beşir başkan, Turabi ise Meclis Başkanı oldu, 1999’da ise Turabi’yi saf dışı bırakan Beşir artık “tek adam”dı!

2003’te Darfur Çatışması da denen katliamda 300 bin kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor. Beşir’i ülke içi ve dışında ciddi olarak zorladığı Beşir, 2005’te 20 yıldan uzun süre devam eden İç Savaş’ı sona erdirecek anlaşmayı imzalamaktan kaçınamadı. Uluslararası desteği artan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi Lideri Albay J. Garang başkan yardımcısı oldu, ancak aynı yıl bir “kaza”da öldü! Yeniden başlayan çatışmalar, Beşir’in yüz binlerce kişinin canını almasının ardından, 2011 Referandumu ve Güney Sudan’ın bağımsızlık ilan etmesiyle duruldu.

Ancak 2008’de Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının açtığı soruşturma sonunda Darfur soykırımı ve “İnsanlığa karşı işlediği suçlar” nedeniyle Beşir hakkında 2009’da uluslararası yakalama kararı çıkarıldı. Bu yıldan sonra Beşir, ancak, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birkaç ülkeye seyahat edebildi! Bu arada 2010 ve 2015’te iki kez daha başkan seçildi. 2020’de yine seçilmeye hazırlanıyordu!

EKONOMİ ÇÖKÜŞTE, HALK AYAKTA

Beşir Erdoğan’la Sudan-Türkiye ticaret hacminin 10 milyar dolara çıkarılmasında anlaşmıştı. Ama bırakın gelişme ve iyileşmeyi, özellikle iç savaş ülkeyi ve ekonomisi tarumar etmişti. Bunda petrol yataklarının Güney Sudan’da kalışı da etkili oldu, ABD ve batının ekonomik yaptırımları da, Beşir’in yok pahasına gerçekleştirdiği özelleştirmeler de. Sudan poundunun dolar karşısında bir yılda yüzde 100’e yaklaşan değer kaybı önlenemedi, geçen kasımdaysa enflasyon yüzde 70’i buldu.

Bütçe kesintileriyle devlet sübvansiyonlarına son verilmesi 2018 aralığında ekmek fiyatının 1 pounddan 3 pounda yükselmesine neden oldu. Ve petrolün yanında asıl olarak ekmek zammı kuzeydoğudaki Atbara’dan başlayıp ülkenin tümüne yayılan gösterileri tetikledi. Zamlara karşı patlayan protestolar aylarca yatışmadı ve giderek “Beşir istifa” noktasına vardı.

Egemenler içindeki didişme vartalarını atlatan Beşir halkın ayağa kalkışıyla baş edeceğini sandı, ama yanıldı. Giderek etrafı boşalmaya başladı. Beşir’in devirdiği Mehdi aralık ortalarında sürgünden dönüp “yumuşak geçiş” sağlamaya uğraştı, ancak başarısız oldu. Halk onu da denemişti ve çağrısına kulak vermedi. 23 Aralık’ta destek bildirisi yayımlamış olan ordunun durumun vahametini görerek mart sonlarında desteğini çekmeye başlamasıyla, Beşir İstihbarat örgütünün desteğine kalmıştı ki, çöküş hızlı geldi. 8 Mart’ta yaygın gösteriler örgütleyen kadınların protestolardaki etkinliği oldukça güçlü ve yaygın, hatta muhalefetin başını çekenler arasında öne çıkanlardan biri 22 yaşında genç bir kadın.

DARBE Mİ AYAKLANMA MI?

6 Nisan’da göstericiler Hartum’daki Ordu karargahları etrafını kuşattılar. Polisin müdahalesi ordu içinde ayrılıklara ve bazı birliklerin çatışmalara göstericiler lehine müdahalesine neden oldu. Kışlalar etrafındaki isyancı yığınağı artarken, Savunma Bakanı Ulusal Kongre Partisi yöneticilerinin tutuklandığını ve ordunun seçimlere kadar 2 yıl durumu gözleyeceğini ilan etti: “Demokrasi rayına oturtulacak”tı! Yıllarca Beşir’in etrafında yer almış olan ordu şefleri, düzeni ve oligarşiyi kurtarmak üzere manevra yaparlarken, protestocu isyancıların ana kitlesini temsil eden muhalifler ise, ordunun “el koyması”na karşı çıkıyorlar.

Sudan’da olan bir darbe değil! Tıpkı Mısır’da Mübarek’i deviren halk ayaklanmasının ardından işe el atıp düzeni kurtarmaya çalışmış Mısır ordusu generalleri gibi, Sudan askeri bürokrasisi de, darbe görüntüsü verip “suyuna giderek” halkı yatıştırma ve düzeni sağlama peşindeler. Halkın öfkesinin yüksek ama bilinç ve örgüt düzeyinin düşük olduğu göz önüne alındığında askerlerinin manevrasının başarılı olma ihtimali her halde yüksektir.

ÖNCEKİ HABER

Mansur Yavaş, Mustafa Sarıgül'ü görevden aldı

SONRAKİ HABER

CHP'li Erkek: Soylu ve Abdulhamit Gül, YSK üyelerini arıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa